Van Gölü Havzası'nda çeşitli nedenlerle yaralanan hayvanlar, Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi'ne getiriliyor. Buraya getirilen yaralı hayvanlar, bakım ve tedavilerinin ardından tekrar yaşam alanlarına bırakılıyor. Merkez müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, son yıllarda bulaşıcı hastalıkların artması ve yaban hayatıyla insan temasının yoğunlaşması nedeniyle biyogüvenlik tedbirlerinin hayati önem taşıdığını belirterek, geçmiş salgınların bu konuda önemli dersler verdiğini söyledi.

Pandemi dönemini hatırlatan Prof. Dr. Aslan, "Covid-19 salgınında dünyaya sadece bir yerden çıkan mikrop herkese yayıldı, hem can hem ekonomik kayba neden oldu. Güvenlik denince eskiden sadece fiziki unsurlar düşünülürdü. Ancak çiçek, kırım kongo, domuz gribi, kuş gribi gibi hastalıklarla birlikte biyogüvenlik kavramı hayatımıza girdi. Artık evin, çevrenin, fabrikanın, okulun ve hastanelerin biyogüvenliği ayrı ayrı ele alınması gereken konular" dedi.
‘SALGINA HATTA PANDEMİYE NEDEN OLUR’
Laboratuvarlarda çalışılan bir mikroorganizmaların bile gerekli tedbirler alınmadığında küresel salgınlara yol açabileceğini ifade eden Prof. Dr. Aslan, biyolojik tehditlerin günümüzde savaş aracı olarak dahi kullanılabildiğine işaret etti. Son dönemde bazı bölgelerde kuduz vakalarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Aslan, küresel ısınma ve habitat tahribatının yaban hayvanlarının yaşam alanlarını daralttığını, bu nedenle tilki, kurt, domuz, ayı gibi türlerin yerleşim alanlarına daha fazla yaklaştığını söyledi.
İnsanların iyi niyetle yaptığı bazı davranışların hem kendi sağlıklarını hem de yaban hayvanlarının yaşamını riske attığını belirten Prof. Dr. Aslan, "Doğada her gördüğünüz yaban hayvanı sağlıklı olmayabilir. Zayıf, hasta veya yaralı hayvanlar insana yaklaşabilir, bu durum masum görünse de pek çok hastalığın taşınmasına neden olabilir. Eğer önlem almazsak yaban hayvanlarından insanlara bulaşabilecek hastalıklar önce bireysel vakalar şeklinde görülür, ardından salgına ve hatta pandemiye dönüşebilir" diye konuştu.

'VAŞAK KUDUZ ÇIKTI'
Doğada yaralı ya da yavru bir hayvanla karşılaşan vatandaşların kesinlikle temas etmemesi gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Aslan, "Bir yaban hayvanı görüldüğünde hemen alıp eve götürmek doğru değildir. Bu durumda Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerine haber verilmelidir.
Örneğin geçtiğimiz günlerde vatandaşların ihbarı ile ekipler tarafından bize getirilen bir vaşakta kuduz tespit edildi. Temas eden kişilerde ciddi fizyolojik ve psikolojik sıkıntılar yaşandı. Bu tür risklerle karşılaşmamak için bilinmeyen hayvanlara dokunmamak gerekir. Eğer bir yerde hayvanın hastalığından şüphelendiysek gerekli önlemler alınmalı. Doğayı sevmek, doğada gördüğümüz her canlıya dokunmak demek değildir. Onlara en büyük iyilik, doğal yaşam alanlarına saygı göstermektir" dedi.

'500'E YAKIN ZOONOZ HASTALIK VAR'
Yaban hayatında birçok hayvanın, insanlara ciddi sağlık sorunları oluşturabilecek hastalıklar taşıyabileceğini de söyleyen Prof. Dr. Lokman Aslan, "Yaban hayvanlarını beslemek, onları öldürmekle eş değer bir sonuç doğurabilir. İnsanla temas eden, insandan korkmayı bırakan hayvanlarda hastalıkların yayılma riski artar.
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığına göre 500’e yakın zoonoz hastalık var. Bunların en tehlikelilerinden biri kuduzdur. Tabii kuş gribi, domuz gribi hastalıklarda var. Yaban hayvanlarıyla temas edilmemesi, şüpheli durumlarda ilgili birimlere bilgi verilmesi hayati önem taşıyor" ifadelerini kullandı.





