“Şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek…”
Değişen ben değilim.
Dönüşen savaş…
Yaşlanmakla ıslanmak aynı şey…
Bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak…
Şimdi ölüm bile yetmiyor,
Acılarımızı tartmaya
Dostlar…
Alıngan bir sahili pinekliyorlar
Bir merhabayı bıçaklar gibi artık
Selamlaşmalar…” Bu satırlar Vali Münir Karaloğlu ile ilişkilerimizi özetliyor…
Geldiği gün BDP’li meclis üyeleriyle şirinlik ve göstermelik bir yemekte oturmuş, dostluk mesajları veriyordu.
İlk günlerde her şey çok güzel gidiyordu.
Van için bir sürpriz deniliyordu adına…
Ben bile gelişine sevinmiştim. Cumhuriyet’in masa başında yok edilen ülkenin üvey evlat Kürtler’ini bağrına basacak diyordum.
Geldiği ilk günlerde açıkçası bende de heyecan yaratmıştı.
Ve ilk tura başladı.
Yaklaşık üç ay boyunca koltuğuna oturmadı. Köy belde ve ilçelerin tamamını gezip, muhtar başkan ve birçok yurttaşla oturdu.
Devletin terk edilmiş kurumlarını tek tek denetlemeye başladı.
Girişken, hızlı ve atik biriydi. Müthiş bir çaba içerisindeydi. Terk edilmiş köylere kadar gidip çalışmalar yürüttü.
Her yere yetişmeye çalışıyordu. Önceki Valileri resmen boş gösteriyordu azmiyle…
Artık ne olduysa…
Bu heyecan yaratan Vali yerini, tekçi düşüncesi ile bilindik devlet adamlığına bıraktı. Çok geçmeden Van’ı ideolojik anlamda ikiye böldü. Gürledi esti durdu.
Geldiği gün oturup yemek yediği BDP’li meclis üyeleri ile bir süre sonra tartışmaya, Meclis üyelerinin kabul ettiği, onay verdiği projeleri veto etmeye başladı. Öyle ki kentin kaderini belirleyen birçok proje askıya alındı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sekreteri günümüzün Bursa’ya atanan Van Valisi Münir Karaloğlu’ndan söz ediyoruz.
Van’ın en çetin zamanlarının Valisi, Yani deprem Valisi…
Devletin parasıyla eli güçlü olan, ülkenin Başbakan’ın hemşerisi ve çok sevdiği belki de onun talimatıyla Van’a atanan bir Vali’den söz ediyoruz.
Karaloğlu, Van’da 4 yılını neredeyse doldurduktan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Valiler kararnamesiyle,  Bursa Valiliğine atandı.
2009 yılının Haziran ayında atanan ve Van’ı ikiye bölen Karaloğlu, tek başına hareket ediyor olması nedeni ile Van’da yaşanan sorunları, kat be kat arttırmaya başladı.
Özellikle; Van depreminde tek başına aldığı kararları nedeni ile bu kentte en büyük haksızlığı yapanlar arasında ilk sırada.
Nitekim hırslıydı. Bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Vali Karaloğlu, Van halkının on binlerce oyuyla seçilmiş BDP’li Belediyesi’ni ötekileştirince, sorunlar tavan yapmaya başladı.
TOKİ’ler, gelen yardımlar,  çadır dağıtımları. konteyner, kömür yardımları, gıda yardımları, depolarda kaybedilen yardımlar ve bu kentin yapılanmasındaki otoriter ve tek başlılık kararı telafisi mümkün olmayan yaralar açtı.
Tabi bunlar benim şuan hatırladıklarım.
Bir diğer önemli sorun ise, bu kentin enkazından kurtulup çadırlarında yanan çocuklar, çadırda aç kaldığı için yaşamını yitiren çocuk halen hafızamızda yer ediniyor.
Doktor raporlarında “vitaminsizlikten öldü” denilmişti.
Ki o dönemler Karaloğlu, 3,5 milyon’a (Trilyon’a) yaptırdığı lüks villasında kalıyordu.
Mesela enkazlardan mucizevî bir şekilde kurtulan ve çaresiz soluğu, TOKİ’nin 90 bin TL’lik fahiş konutlarında bulan depremzede Vanlıların isyanı halen Van’ın 10 kilometre ötesinden yankılanıyor.
Sözünü ettiğim bu sorunlar saymadığım onca sorun yanında devede kulak kalıyor...
Fakat bu gün itibariyle Van’dan Bursa Valiliği’ne gidecek Karaloğlu önceki gece tayin haberini aldıktan sonra sosyal paylaşım siteleri üzerinden helallik istiyor.
İşte burada duracağız…
Öyle kolay mı helallik dilemek?
Bir kenti sorun deryasına gömüp sırtını verip,  eyvallah demek?
Biz daha onca soruya yanıt ararken, bu kenti sorunlar yumağında bırakacaksınız batıdaki vatandaşın boğazından kesip depremzedeye gönderdiği lokmayı emriniz altındakiler akbaba akranına verecek, gelen paralar akıbeti belli olmayacak ve siz helallik isteyeceksiniz!….
Adama demezler mi el vicdan?
Siz helal edebilirsiniz hakkınızı. Toplum olarak, birey olarak, bu kentin yaşayanı olarak ama 
Ben burada düşüneceğim…
Vanlıları perişan eden, çadırlarda yanmalarına göz yuman,
Yardımları depolarda yakıp adına elektrik kontağından çıkan yangın diyen ve oldubittiye getiren, 
SODES’te adamcılık yapan,
istifasını isteyen enkaz başındaki halkı coplatıp, soğuk kış günü tazyikli suyla bastıran, açlıktan ölen çocuğun ölümüne seyirci kalan, onları çadırlarda kaderine terk eden,
çadır yangınlarında 10’dan fazla çocuğun ölümüne sessiz kalan,
gelen yardım paralarını har vurup harman savuran ki, gelen trilyonların hesabını vermeden giden bu Vali, 
hangi vicdanı yastık edinip helallik istemektedir?
Öyle kolay mı 1 milyon 200 bin insandan helallik dilemek?
Sadece depremde kendisi eleştirdiğim için, Valilik basın bildirilerini bile Van Bülten’e göndermeyen bu Vali’nin üzüleni kesinlikle çıkacaktır.
Emin olun Karaloğlu’nun ardından üzülecek olanların heybesinde çıkardan başka bir şey yoktur. 
Nemalandıkları kurum amirinin gitmesine en çok onlar üzülecek. En çok onlar şirin sözleri sarf edecekler. 
En çok onlar duygusal veda satırlarına sarılacaklar…
Ama biz Vali Karaloğlu’na bırakın tulumba gazeteciliği, bu kentin soğuk çadırlarında yaşayanlar, 
konteynerlerde yaşamı dayanılmaz olanlar, TOKİ’lerde hastalıklar boğuşup 90 Bin TL’nin hesabını yapan ve ay başına aç girenler, gelen yardım hakkı gasp edilenler, SODES’te projeleri kabul görmeyenler, yani kahir ekseriyet Vanlılar olarak; 
Van Valisi Münir Karaloğlu’na hakkımızı HELAL ETMİYORUZ!
Güle güle…