4 Kasıma Doğru MHP

4 Kasım 2012 tarihinde yapılacak olan MHP Kurultayı öncesi partimizin mevcut yönetim anlayışını ve ülkücü hareketin beklentilerini sizlerle paylaşmak istedim.

MHP’nin Yönetim Yapısına baktığımızda ilk göze çarpan özelliği; katı bir merkeziyetçi yapıya sahip olmasıdır. Taşra teşkilatı pek önemsenmez, hatta taşradan insanlar MHP genel merkezine gelmekten korkarlar.

Parti üyesi olmak çok zor bir olaydır. Türkiye’nin en köklü partisi olmasına rağmen yeni kurulmuş bir parti kadar üyesinin olmaması bunun bir göstergesidir. Çok sayıda üye olması istenmez, üyelerin Genel Merkeze sadakati ön plana çıkar.

Partinin ana gelir kaynağı Hazineden alınan yardımlardır.  Taşrada ki örgütün giderlerini il ve ilçe teşkilat yöneticileri üstlenmiştir. Üye aidatı hiç toplanmaz.

Üyelerin partiye ve lidere ideolojik bağlılığı esas alınır. Bu nedenle de dar gruplarda yoğun eleştiriler olsa bile bu eleştiriler resmi alana hiç taşınamaz.

Parti tek kişinin mutlak egemenliği üzerine kurulmuştur. Bu nedenle kurumsal bir yapıya sahip değildir. Gelişen olaylar karşısında ne gibi bir tavır alınacağını, Lider ya tek başına ya da dar bir grup belirler.

Genel merkezin bu gücü Siyasi Partiler Kanunu, Parti Tüzüğünden değil fiili durumdan kaynaklanmaktadır. Kongreler mevzuat gereği yapılmaktadır. Genel Merkeze rağmen taşra teşkilatının görevde kalması mümkün değildir.

Lider partide istediği kişiyi istediği göreve getirebilir. Partinin seçimle gelmiş kişi ya da organlarının bu açıdan pek bir önemi yoktur. Bunun en son örneği Partimizi 4 Kasım kongresine hazırlayan ve dokuzuncu kata yerleşen ekiptir.

Parlamento grubu tamamen genel merkeze bağlı ve onun altında bir konuma sahiptir. Parti politikalarının oluşturulmasında grubun herhangi bir katkısı yoktur. Lider haftada bir gün grup konuşması yapar. Grup başkan vekili haftalık Meclis gündemini özetler ve toplantı sona erer. Milletvekillerine de o hafta yapılan konuşmayı tekrarlamak düşer.

Milletvekillerinin Mecliste yapacakları konuşmalar Grup başkan vekilinin denetiminden geçirilir. Milletvekilinin az konuşanı, mümkünse konuşmayanı makbuldür.

Bu nedenle her konuda grup başkan vekilleri konuşur. Bu arkadaşların da her konuyu derinlemesine bilmeleri mümkün değildir. Bu yüzden MHP’nin görüşleri ya anlaşılmaz ya da yüzeysel kaldıkları için medyada yer bulmaz.

Sonuç olarak MHP;  liderin mutlak egemenliğine dayalı, kurumsallaşmanın olmadığı, aşırı merkeziyetçi ve zayıf bir örgüt yapısına sahip bir partidir.

Umarım 4 Kasım Kurultayı sonrası;

Parti iç işleyişinin önceden bilinen demokratik kurallar çerçevesinde yürütüldüğü,

Mali kaynakların çeşitlilik kazandırılması ve en önemli gelir kaleminin üye aidatlarının oluşturduğu, mali tabloların mutlaka internet sitesinde yayınlandığı,

Güçlü bir kadronun ortaya çıktığı,

STK’larla yakın işbirliği ve bilgi alışverişinin sağlandığı,

Parti teşkilatlarının temel hedefinin üye sayısının artırılması olduğu,

Seçim kampanyalarına bütün parti üyelerinin katıldığı,

Parti içi demokrasinin eksiksiz uygulanarak diğer partilere de örnek olunduğu,

Liderin mutlak egemenliği değil kurum ve kuralların işlediği bir parti yapısı ortaya çıkar.

MHP Türk siyasetinin temel taşıdır. Milliyetçi bir parti kendi içyapısıyla Milletini en ileri anlayışla yöneteceğini göstermelidir.

Bu umutla 4 Kasım kongresinin başta Milletimize sonra da partimize hayırlı olmasını dilerim.