Sinistra Ecologia Liberta (Sol Ekoloji ve Özgürlük - SEL) milletvekillerinin HDP ile dayanışmak amacıyla İtalya Parlamentosu'nda yaptığı açıklamaya katılan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, açıklamanın ardından İtalya Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile biraraya geldi.

Görüşmenin ardından konuya ilişkin bilgi veren Yüksekdağ, "Görüşmemizin amacı Türkiye'deki insan hakları ihlallerini ve Türkiye İtalya ilişkilerini konuşmak. İki temel sorun var. Birincisi, HDP milletvekillerinin söz söyleme dokunulmazlıklarının kaldırılmış olması ve hapse atılma tehlikesiyle yüz yüze olmamız. HDP Türkiye siyasetinde Meclis'in 3. büyük partisidir. Böyle bir parti siyaset dışı bırakılma tehdidiyle karşı karşıya. Bir ay önce Meclis'te yapılan bir oylamayla Türkiye anayasasında bir değişiklik yapıldı. Yeni bir madde eklendi ve bu madde ile kürsü dokunulmazlıklarımız kaldırıldı.

Bizler söylediğimiz sözler, mitingler ve basın toplantılarımızda yaptığımız konuşmalar nedeniyle 'terör örgütü propagandası yapmak' iddiasıyla yargılanmaya başladık. Türkiye demokrasisinin çok büyük bir kriz ve çelişki yaşıyor. Bizler yaptığımız konuşmalar nedeniyle terör propagandası yapmakla suçlanıyoruz ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, bütün dünyanın terör örgütü olarak gördüğü El Nusra'yı ve Suriye'deki terör yapılarını açıkça destekliyor ve onların tavrını öven konuşmalar yapabiliyor" diye belirtti.

'Kürt sorunun masada ve siyasi yollarla çözülmesini istiyoruz'

HDP'nin bütün demokrasi güçlerin ortak çatısı olduğunu kaydeden Yüksekdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Ama AKP ve Erdoğan iktidarı demokrasiye geçiş mücadelesi yürüten HDP'nin Meclis'te varlığını kabul etmiyor. Dokunulmazlığımızın kaldırılmasının temel nedeni budur. HDP'nin savunduğu bazı temel görüşler var. Birincisi, demokratik bir anayasa. Bütün Türkiye'deki yönetim modelinin demokratikleşmesini ve radikal bir idari reform yapılmasını savunuyoruz. Parlamenter siyaset modelinin güçlendirilmesi ve yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını savunuyoruz. Tek parti ve tek lider otoritesine karşı çıkıyoruz. Kürt sorunun masada ve siyasi yollarla çözülmesini istiyoruz. Bütün azınlıkların, dinlerin ve inançların anayasada eşit yurttaşlar olarak tanınmasını istiyoruz. Ama Hükümet ve Erdoğan bunların hiçbirisini benimsemiyor. HDP milletvekillerinin Meclis'ten çıkarılmasıyla birlikte parlamenter rejim de tasfiye edilmiş olacak. Türkiye'de 6,5 milyon insanın oyunun, iradesinin sistem dışı bırakılması bir kaos demektir ve iktidar kaos politikası uyguluyor. Kaos ve iç çatışma tüm Ortadoğu ve Avrupa için de bir felaket anlamına gelir. Bu nedenle parlamenter rejime ve bizlere yönelik baskılar karşısında Avrupa ve İtalya parlamentolarının daha yapıcı bir tutum geliştirmesini bekliyoruz."

'İnsan hakları ve yaşam hakkı ihlalleri Türkiye'de büyük bir sorun'

İnsan hakları ve yaşam hakkı ihlallerinin Türkiye'de çok büyük bir sorun olduğunu söyleyen Yüksekdağ, 11 aydan bu yana Kürt kentlerinde çok açık bir çatışma yaşandığını dile getirdi. 7 Kürt kentinin askeri operasyon ile yıkıldığını belirten Figen, 700'e yakın sivilinde yaşamını yitirdiğini ifade etti. Yaklaşık üç hafta boyunca Cizre'de bodrum katlarında mahsur kalan insanları kurtarmak için mücadele yürüttüklerini kaydeden Figen, "AİHM'e başvurduk. Ama çok açık bir biçimde Cizre'deki üç bodrum katında 140 insan diri diri yakıldı. Bunların adli tıp belgelerini, kanıtlarını ortaya çıkaran Profesör Şebnem Korur Fincancı şu an tutuklu. Operasyonlar bir antiterör operasyonlarının çapını çok daha aştı. Tanklar kullanıldı, kentler yok edildi. Ölülerin çıplak cenazeleri teşhir edildi. Cizre'de 11 yaşındaki bir çocuğun gömülmesine izin verilmediği için 11 gün buzdolabında bekletildi. 57 yaşındaki bir kadının cenazesi sokaktan alınamadı. Bütün bunlar Avrupa devletleri tarafından yok sayıldı" ifadelerinde bulundu. 

JINHA

Editör: Wan Haber