Şanlıurfa GAP Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Kapaklı, '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı.
GAP Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Kapaklı, "Günümüz dünyası, bilgi çağını yaşıyor. Bu nedenle, insanın en doğal hakkı olarak kabul edilen 'bilgi edinme', diğer tüm özgürlüklerin anahtarı konumuna gelmiştir. Günümüz bilgi çağında, bilgiyi kitlelere ulaştıran en önemli araçlar da kitle iletişim araçlarıdır. Yalın ifadesiyle; basın... Dolayısıyla, bilgi edinme özgürlüğü ancak basın özgürlüğü ile mümkündür. Toplumu ve bireyi ilgilendiren olaylardan kişileri haberdar etmek, bunun önünde engeller varsa bunları ortadan kaldırmak, çağdaş demokratik hukuk devletinin başlıca görevleri arasında sayılmaktadır. Çağdaş, demokratik rejimlerde basın, vatandaşla devlet arasındaki ilişkileri düzenleyerek bir kamu görevi yapmakta, demokrasi ve diğer özgürlüklerin korunmasında, bunları sağlamakla yükümlü olan devlet organlarının en büyük destekçisi olmaktadır. Böylesine önemli bir işleve sahip olan basının bu görevini eksiksiz yerine getirebilmesi ise ancak; düşünce, vicdan hürriyetinin var olduğu, düşünce ve kanaatlerin hiçbir engelle karşılaşmadan açıklanıp serbestçe yayınlanabildiği, gerçek anlamda yaşanabilen demokratik bir ortamda mümkün olur" ifadelerini kullandı.
"Ülkemizde, 1960 darbesi sonrası hazırlanan 1961 Anayasası basın özgürlüğünü genişletirken, o dönemde yönetimde olanlar, basını bu güce ulaştıran, onu biçimlendiren gazetecilere de önemli özlük haklar sağlayan 212 sayılı yasayı 10 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe koydu. Ve o tarihten sonra 10 Ocak, çalışan gazeteciler tarafından, 'Basın Bayramı' olarak kutlanmaya başlandı" diyen Kapaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne var ki, özellikle 1990 sonrası dönemde ve sonrasında basın döneminden medya sürecine dönüşümde, özellikle sermayenin sektöre girmesiyle bu kazanımlar uygulamada tek tek ortadan kaldırıldı. Özellikle son 20-25 yıl içerisinde sürekli aşındırılarak işlemez hale getirildi. Ve bugün ülkemizde basın; sermaye basınından daha da vahim olan hükümet basını niteliğine büründü. Çünkü; sermaye basınının varacağı nokta kaçınılmaz olarak hükümet basınıdır. Sermaye basını niteliğinin yaşandığı süreç içinde meslektaşlarımız sosyal güvenlikten yoksun, toplu sözleşmesiz ve geleceği belirsiz bir yaşama mahkum edildi. 2008 yılında yapılan düzenleme ise, meslektaşlarımızın yıpranma hakkına darbe vurdu. Mesleğine 24 saatini veren ve her türlü zor koşulda görev yapan meslektaşlarımızın yıpranma hakkı, tüm karşı çıkışa ve direnişe rağmen elinden alındı. 10 Ocak 1961'in aksine, günümüzde gazetecilerin iş güvenliğinden ve çalışma koşullarının çağın gereklerine uygun olduğundan söz edebilmek mümkün değildir. Ve ne acı ki, günümüzde sadece özlük haklarda kayba uğramadık. Demokratik ülkelerde tüm özgürlüklerin anahtarı olarak kabul edilen basın özgürlüğünde de önemli kayıplara uğradık. Bugün yüzlerce gazeteci yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar nedeniyle tutuklu bulunmaktadır. Gazeteler attıkları manşetler, gazeteciler yaptıkları haberler ve yazdıkları yazılar nedeniyle ya kendilerini kapı dışında ya da cezaevinde bulmaktadır. Son yıllarda ülkemizde yaşananlar hiçbir demokratik ülkede yaşanmayan, yaşanması mümkün olmayan bir nitelik kazanmıştır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde basın örgütleri olarak mücadelemiz öncelikle; 5953 sayılı kanunun basın çalışanlarına eski haklarını verecek şekilde düzenlenmesi ve basın özgürlüğünün gerçek niteliği ile uygulanması için olacaktır. Özellikle yıpranma hakkının mutlaka yeniden kazanılması için olacaktır. Bu duygularla tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Basın Çalışanları Dayanışma Günü'nü kutlar, Basın Bayramı'nı gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlere en kısa dönemde ulaşmak umuduyla sevgilerimi, saygılarımı sunarım."
(MUD-SO-Y)

09.01.2013 13:28:51 TSI

Editör: Wan Haber