Henüz çocuk yaşlarda sahnelere çıkan ve sanat dünyasına giriş yapan Sibel Can güzelliği ve sesinin de kendi kadar güzel olmasıyla herkesi büyülemişti. 1980'li yılların sonlarında Maksim Gazinosunda adeta fırtınalar estiren Sibel Can o günlere dair birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte tüm açıklamalar ve detaylar.

 

Instagram hesabı üzerinden geçmişteki o günlerine dair anılarını anlatan Sibel Can herkesi adeta şoke etti. Sibel Can "Türkiye O'nu konuşuyor. Maksim’de assolist olarak sahneye çıkıyor. Albümleri milyonlar satıyor. Gazeteleri özellikle magazini meşgul ediyor” iken bakın hangi sınava girmiş ve o sınav sonrasında başına neler gelmiş...

 

20120611_289331_sibel-can-dan-muhtesem-performans_1.jpg


İÇİMDE KALAN UHDE


"Bir hayalim vardı çocukken. Hani sorarlardı ya “Büyüdüğünde ne olacaksın?” diye. Ben hep “Radyo sanatçısı olacağım” derdim Hem de 78’nda diye altını çizerdim. Tabii müzisyen bir aile olduğumuz için evde sadece TRT izler ve hep radyo dinlerdik. Radyo daha gizemli gelirdi bana bayılırdım. Yıllar geçti, Ankara Radyosu’ndan önce sesimi Orhan Gencebay keşfetti. Beni sizlerle tanıştırdı, rüya gibiydi. Allah rahmet eylesin, benim değerli hocam Mustafa Erses, -her şeyimi ona borçluyum, repertuar, tavır, üslup- bu hayalimi biliyordu. Radyo sınavlarına girmeye karar verdim. Herkes karşı çıktı, “Ne gerek var, zaten Türkiye seni tanıyor.

 

Albümlerin milyonlar satıyor -o zaman albüm satış rakamları öyleydi- Türkiye’nin en büyük gazinosunda Maksim’de assolist oldun. Gerek yok!” dedi etrafımdaki herkes. Ama ben ısrarla radyooo diye tutturuyordum. Bu arada Mustafa Erses demek Türkiye Radyo Televizyon Kurumu yani TRT demek. Merak edenler, hocamın TRT’ye yaptığı programlara baksın, feyz alsın; özellikle müzikseverlere tavsiye ediyorum.

 

Ve sınav günü geldi…

 

Biz hocamla zaten hazırdık ama sizeheyecanımı anlatamam.

 

Sınavdan bir gün önce Ankara’ya gittik; yanımda rahmetli annem, rahmetli Mustafa Erses Hocam, Allah ömür versin Mustafa Taşpınarlı Hocam.

 

Heyecan dorukta!

 

Aman Allahım.

 

Beş kişilik heyet karşımda. Sabahın köründe karşılarında beni görünce ne kadar şaşırdıklarını görebiliyordum.

 

Dışarıda annem dua ediyor, iki Mustafa Hocam da radyonun içinde volta atıyormuş.

 

Heyet şaşkın, ben kararlı.

 

Birkaç farklı makamdan oluşan şarkılar icra ettim ( hala heyecanlanıyorum demek ki radyo üslubuyla yazdım)

 

Lafı uzatmak istemiyorum. Sonucu merak ediyorsunuz değil mi?

 

Radyo sınavını kazanamadım.

 

Ben oraya giderken Sibel Can olduğumu düşünememiştim. Benim için önemli değildi. Benim için müzik önemliydi. Şarkı söylemek. Türk müziği önemliydi, bugün olduğu gibi. Masum bir hayalimi gerçekleştirmek istiyordum sadece.

 

Önyargı ve kıskançlık yüzünden kazanamadım sınavı. Bunu adım gibi biliyorum. Onlara göre, Sibel Can’ın ne işi vardı radyoda! “Türkiye onu konuşuyor. Maksim’de assolist olarak sahneye çıkıyor. Albümleri milyonlar satıyor. Gazeteleri özellikle magazini meşgul ediyor. Ne işi var canım Sibel Can’ın radyo koridorlarında” diye düşündüler herhalde. Çok üzülmüştüm, hatta rahmetli Fahrettin Aslan çok kızmıştı bana, “Herkes senin yerinde olmak isterken senin bunu kafana takmana inanamıyorum kızım” demişti. Hiç unutmuyorum.

 

Yılar sonra TRT’de aylar süren bir program yaptım. Sevgimle, saygımla, müzik aşkımla. Şükürler olsun. TRT’de artık her şey değişti. Öyle önyargıyla güzel seslerin üstünü bir kalemde kimse çizemez.”

 

SİBEL CAN KİMDİR ?

 

Sibel Can (d. Sibel Cangüre, 1 Ağustos 1970 İstanbul), Türk fantezi müzik şarkıcısı. Kariyerinin başında dansözlük yapan sanatçı günümüzde televizyon ve sinema oyunculuğu ile sunuculuk da yapmaktadır.

 

1 Ağustos 1970'de, Yugoslav göçmeni Engin Cangüre ve Bursa Mudanyalı Emine gül Sezer Cangüre'nin ilk çocukları olarak Fatih Karagümrük semtinde doğdu. Sanatçının babası birçok ünlü soliste eşlik eden bir keman sanatçısıydı. Sibel Can 14 yaşındayken, gelen teklif üzerine oryantal olarak sahneye çıkmaya başladı. Babası Engin bey ile beraber yurtiçinde ve yurtdışında yaptığı turnelerde hem oryantallik hem de solistlik yaptı. Galata Kulesi ve Astorya gibi kulüplerde çıkan sanatçı, Nükhet Duru'nun Fahrettin Arslan'a tavsiyesi üzerine Maksim Gazinosu'nda çıkmaya başladı ve henüz 17 yaşındayken assolist oldu

 

Sibel Can'ın yaşının küçüklüğü sebebiyle gazinonun kapatılması üzerine Arslan'nın yardımıyla mahkemede yaşını 6 yaş büyüttürdü. Maksim gazinosunda Muazzez Abacı, Neşe Karaböcek ve Emel Sayın gibi ünlü isimlerle çalıştı.

 

Nükhet Duru tarafından keşfedilip Maksim Gazinosu nun oryantal dansçısı oldu. 1988 yılında aynı mekanda şarkı söyleyerek sahne almaya başladı. İlk dönem albümlerinde yapımcısı Orhan Gencebay'dır. Aynı yıl ilk eşi Hakan Ural'la evlendi. 1999'da ilk eşi Ural'dan boşandı ve ertesi yıl Sulhi Aksüt ile evlendi. İlk eşinden iki, şimdiki eşinden de bir olmak üzere üç çocuğu vardır.

 

1987 yılında Kervan Plak'tan ilk albümü olan "Günah Bize"yi çıkartan Sibel Can bu albümde Orhan Gencebay'ın büyük desteğini gördü. Albüm kısa zamanda satış rekorları kırdı. 1988 yılında o dönemin popüler isimlerinden olan Hakan Ural ile Zerrin Özer'in evinde gizlice evlendi. Bu evlillikten daha sonra Engincan ve Melisa adından iki çocuk dünyaya getirdi.

 

Neredeyse her yıl bir albüm çıkaran Sibel Can, 1995 yılında Raks Müzik'e transfer oldu. Büyük bir yükselişe geçen sanatçı, 1999 yılında Hakan Ural'dan ayrıldı. 2000 yılında çıkarttığı "İşte Türk Sanat Müziği, İşte Sibel Can" adlı albümle yeni bir döneme girdi. Aynı yıl Sulhi Aksüt ile evlendi ve bu evlilikten Emir isminde bir erkek çocuk dünyaya getirdi.

Editör: Wan Haber