Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve 12 siyasetçinin yargılandığı Van KCK dosyasında yaşanan hukuksuzluklar ile ilgili açıklama yapan Av. Erhan Aksoy, dosyada gizlik tanık beyanlarının değiştirildiğini, dosyaya konulan görüntülerin montajlandığını ve yüzlerce hukuksuzluğun bulunduğunu söyledi. Aksoy, Yaşanan bu durum ile ilgili Hakimler ve Savcılık Yüksek Kurulu’na (HYSK) dosyanın incelenmesi için müfettiş görevlendirilmesini yine Adalet Bakanlığı’na ise teftiş yapacak bir kişinin görevlendirilmesini isteyeceklerini aktaran Aksoy, Van Emniyet Müdürlüğü Tanık Korumu Şubesi hakkında ‘resmi evrakta sahtecilik’ ve ‘delil karartma’, soruşturmayı yürüten Savcılık hakkında ise ‘gizli tanık beyanlarını değiştirdiği’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.

Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve 12 siyasetçisinin iki duruşmaları ile ilgili Av. Erhan Aksoy basın açıklaması yaparak, yaşanan hukuksuzlukları paylaştı. Siyasetçilerin yargılandığı dosyanın hukuksuzluklarla dolu olduğunu ilk gün söylediklerini aktaran Aksoy, son iki duruşmada da bu hukuksuzluğun net bir şekilde ortaya çıktığını belirtti. Bu siyasetçilerin dosyalarına bakıldığında haksız ve hukuksuz bir şekilde içerde tutulduklarını aktaran Aksoy, son iki duruşmada yaşananların yargılama tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın tutuklanmasının hemen ardından ortaya atılan ve Kaya’yı adeta cani olarak gösterilmeye çalışılan banka yangını ile ilgili bilgi veren Aksoy, bu görüntülerin tek tek montajlanarak basına servis edildiğini belirtti. Bekir Kaya’nın itfaiye aracının geri gitmesi için yaptığı konuşmanın 19 Nisan 2011 tarihine ait olduğunun netleştiğini söyleyen Aksoy, 19 Nisan tarihinde kent merkezinde hiçbir yangına rastlanmadığı, bu konuda itfaiye ve emniyetin gönderdiği belgelerde de böyle bir yangının olmadığını söyledi.

“Banka yangını 21 Nisan, Bekir Kaya’nın görüntüleri 19 Nisan tarihine ait”

Banka yangının ise 21 Nisan tarihinde meydana geldiğini söyleyen Aksoy, “Bekir Kaya’nın itfaiye aracını geri göndermesi ile ilgili konuşması 19 Nisan tarihinde yapıldı. 19 Nisan tarihinde söz konusu hiçbir yangın ve itfaiyenin müdahale edeceği hiçbir durum kentte yaşanmamıştır. Emniyetin dosyaya koyduğu delillerden anlaşılacağı üzere, Bekir Kaya’nın 19 Nisan tarihinde yoğun olarak atılan gaz bombalarından dolayı Belediye binasına geçerken, itfaiyeye geri gitmesini istemiştir. Banka yangını ise 21 Nisan tarihinde meydana gelmiştir. Bu yangın sırasında ve öncesinde Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın kesinlikle böyle bir ifadesi olmamıştır. Bunu, Emniyetin dosyaya koyduğu delilerde Bekir Kaya’nın giydiği elbise, yine Bekir Kaya’nın yanında bulanan kişilerin giydiği elbiselerden çok net bir şekilde anlaşılmaktadır. 19 Nisan tarihinde Bekir Kaya’nın yaptığı konuşmanın 21 Nisan günü yapılmış gibi gösterilerek ve montajlanarak basına servis edildiğini tüm avukat arkadaşlarımızla birlikte netleştirmiş durumdayız. Bu görüntüleri mahkemede anlatarak bu olayın bir komplo olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduk. TV’lere gönderilen bu görüntüler ile ilgili mahkemece gönderdiğimiz tüm tekzipler ise red edilmiştir” dedi.

“Dosyada ki gizli tanık beyanları değiştirildi”

Kamuoyu ve insanların montaj görüntülerle aldatıldığını aktaran Aksoy, ortaya çıkan görüntülerde de görüleceği gibi Bekir Kaya’nın banka yangınının yaşandığı gün asla böyle bir ifade kullanmadığının emniyet görüntülerinde de net bir şekilde tespit edildiğini söyledi. Dosyaya konulan ve iddianamenin omurgasını oluşturan gizli tanık Ahmet Su’nun beyanları ile ilgili de konuşan Aksoy, gizili tanık beyanlarının dosyada değiştirildiğini söyledi. Bekir Kaya ve arkadaşlarının tutuklanmasının ardından aldıkları ilk dosyada Ahmet Su adlı gizli tanığın söylemlerinin, ikinci kez aldıkları dosyada değiştirildiğini söyleyen Aksoy, kendilerine verilen belgelerde de bunu net bir şekilde gördüklerini söyledi. Ahmet Su adlı gizli tanığın ilk dosyadaki beyanlarında birçok kişinin isimlerini zikrettiği yine Bekir Kaya’nın da katıldığı bir toplantıda bulunduğunu söylediğini aktaran Aksoy, ancak ikinci kez aldıkları dosyada gizli tanık Ahmet Su’nun ‘Ben oradaydım’ sözleri ‘Ben orada değildim’ şeklinde değiştirildiğini gösteren belgeyi basın mensuplarına verdi.

""
“Mahkeme emniyetin talimatıyla karar verdi”

22 Şubat’ta yapılan son duruşma ile ilgili bilgi veren Aksoy, “Biz ilk duruşmada gizli tanık Ahmet Su’nun dinlenmesini talep ettik. Mahkeme ise bunu kabul etti. Mahkeme gizli tanığın mahkemeye getirilmesi için Van Emniyet Müdürlüğü Tanık Koruma Şube Müdürlüğü’ne müzakere yazılmasına, gizli tanığın dinlenmesi için teknik altyapının oluşturulması için Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na, yine Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesine müzakere yazılmasına karar verdi. Adalet Bakanlığı daha sonra mahkemeye yazı yazarak teknik elemanın gönderilebileceğini ve gizli tanığın dinlenebilmesi için gerekli teknik altyapıyı sağlayacağını yazdı. Emniyet Müdürlüğü ise 19 Şubat tarihinde Mahkemeye KCK, PKK davalarına giren avukatları töhmet altında bırakarak, ‘tanığı açığa çıkaracaklar ve bunun hazırlığı içerisindeler’ şeklinde bir suçlayıcı tavırla ve gizli tanık Ahmet Su’nun dilekçesini eleyerek gönderdi. Burada dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Ahmet Su’nun Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atfen gönderdiği dilekçe ne gariptir ki İl Emniyet Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderiliyor. Ama Emniyet Müdürlüğü bunu yaparken gizli tanığın dilekçesinde beğenmediği yerleri çıkararak gönderiyor. Dilekçede yazının nasıl çıkarıldığı ise net bir şekilde görülüyor. Öyle ki, dilekçeye vurulan mühür bile yarım gözüküyor yine yazılar eksik cümle ile başlıyor. Biz Mahkemeye sizin adınıza yazılmış bir dilekçe nasıl olur da Van Emniyet Müdürlüğü tarafından size havale ediliyor? Sorusunu sorduğumuzda Mahkeme; ‘İş acildi biz onlara gönderdik’ dedi. Biz mahkemeye 19 Şubat’ta size ulaşan bir yazının gereğini ne zaman yaptınız? Sorusunu sorduğumuzda ise mahkeme; ‘Birgün önce yaptık’ dedi. Mahkemeye yazı 19 Şubat’ta ulaşıyor ama mahkeme 18 Şubat tarihinde Adalet Bakanlığına yazı yazarak ‘biz ara kararımızdan vazgeçtik’ diyor. Biz mahkemeye 19 Şubat tarihinde size gelen bir yazının gereğini 18 Şubat’ta nasıl yaparsanız? Diye sorduğumuzda ise mahkeme “Biz Emniyeti telefonla aradık” diyor. Bir mahkeme emniyetten talimat alarak işlem yapıyorsa, o mahkemenin artık yasal bir zemini kalmamıştır. Peki diyoruz siz 18 Şubat’ta telefonla görüşüp ara kararınızdan vazgeçtiniz o zaman 18 Şubat’taki kararı bize tebliğ edin dedik ancak mahkeme bize ‘biz kendi aramızda konuşarak karar verdik’ diyor. Yani bunlar oturup kendi aralarında karar alıyorlar ama bunu hiçbir şekilde karara bağlamıyorlar. Bu kararlarını tarihlere bile dikkat etmeyecek şekilde özensiz bir karar alıp hükme bağlıyorlar” diye konuştu.

“Avukatlardan suç duyurusu”

Bu yargılamadan ortaya çıkan sonuçlara göre artık mızrabın çuvala sığmadığını söyleyen Aksoy, avukatları itham altına bırakarak, korkutmaya çalışıldığını ancak kimsenin bundan korkmayacağını ve geri adım atmayacaklarını belirtti. Yaşanan bu durum ile ilgili Hakimler ve Savcılık Yüksek Kurulu’na (HYSK) dosyanın incelenmesi için müfettiş görevlendirilmesini yine Adalet Bakanlığı’na ise teftiş yapacak bir kişinin görevlendirilmesini isteyeceklerini aktaran Aksoy, Van Emniyet Müdürlüğü Tanık Korumu Şubesi hakkında ‘resmi evrakta sahtecilik’ ve ‘delil karartma’, soruşturmayı yürüten Savcılık hakkında ise ‘gizli tanık beyanlarını değiştirdiği’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. 

Editör: Wan Haber