Röportaj: Uğur Tunçdemir  

WanHaber.com 'One Ekonomi' sayfasının bu haftaki konuğu Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Van Şube Başkanı Kerem Baynal. Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi olan ve Van Güç Birliği Platformu'nun da mütevelli heyet üyesi olan Baynal ile kentin sorunlarını konuştuk. Güç Birliği'nden yerel yönetimlere kadar bir çok farklı konuya değindiğimiz o röportaj:

Öncellikle sizi tanıyabilir miyiz? Kerem Baynal Kimdir?

1968 Çatak doğumluyum. İlk, orta ve liseyi Çatak’ta bitirdim. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Metalurji Mühendisliği mezunuyum. Yaklaşık 23 yıl İstanbul ve Şanlıurfa ağırlıklı olarak özel sektörde çalıştım. Bazı şirketlerin üst düzey yöneticiliğini yaptım. 18 yıldır memleketim olan Van’dayım. Burada gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteriyorum. Ayrıca 2015 yılından bu yana da MÜSİAD’ın Van şube başkanlığı görevini yürütüyorum. İpekyolu ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği yapıyorum. Bir okulumuzun da okul aile birliği başkanlığını yapıyorum.
 

MÜSİAD hakkında kısa bilgi verir misiniz?

Biz ulusal bir STK’yız. Türkiye genelinde yaklaşık 7 bine yakın üyemiz var. Türkiye ihracatçının yüzde 22’sine yakın ihracatını gerçekleştiren bir STK’dır. Sadece ekonomi değil, aynı zamanda sosyal projelerde de yer alan ülkenin gündemiyle aynı olan bir STK’yız. Yüksek ahlak, İleri teknoloji sloganıyla 1990 yılında kurulmuş ve 25. yılını devirdik. İnşallah Mayıs ayında 26. yılımızı da tamamlamış olacağız. Van’da 2010 yılında kurulduk. Bildiğiniz üzere 2011 Van depreminden sonra belli bir süre üyelerimizin il dışında olması hasebiyle çalışmalarımıza ara verdik. 2012 yılının başında tekrar bir genel kurulla MÜSİAD faaliyetlerini devam ettirdi. Deprem döneminde yine bir köyün tamamına yetecek kadar prefabrik bir köy kurduk. Prefabrik evlerimiz halen o köyde duruyor. Burada da 50 asil üyemiz var. 25 tane de genç üyemiz var. Toplamda 75 tane üyemiz bulunuyor ve faaliyetlerimiz devam ediyor. 


one-ekonomi-003.jpg


Güç Birliği Platformu’nda mütevelli heyet üyesisiniz. Güç Birliği’ni nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu platformun Van'a katkısı olur mu?

Van’ın tarihine baktığımız zaman 7 bin yıldan bahsediliyor. Güç Birliğinin de tarihine baktığımız zaman 2 buçuk aylık bir ömrü var. 7 bin yıldan beri gelen sıkıntıları 2 buçuk ayda çözmek biraz hayaldir ama Güç Birliği Platformu bir nevi bir şuradır. Yani problemlerin konuşulduğu, görev dağılımının yapıldığı, çözüm önerilerinin olduğu bir şuradır. İkincisi ortak aklın işletildiği bir mekanizmadır. Üçüncüsü makro ölçekli bir projedir. Yani küçük hesaplar değil, Van’ın tamamını, bölgeyi ilgilendiren konuları ele alan, şahıslardan çok projelerle ilgilenen bir yapıdır. Gönüllülük esasına dayalı sivil bir yapılanmadır. Herkesin ve her kesimin temsil edildiği bir ortam, ilin bütün yönleriyle masaya yatırıldığı ve konuşulduğu bir oluşumdur. Birinci toplantımızı 22 Ocak’ta yaptık. Ocak ayında yaptığımız toplantı bir tanışma toplantısıydı. 15 Mart’ta da ikinci toplantımızı yaptık.

Güç Birliği’nde kimler yer alıyor?

Van Güç birliğinde bütün milletvekillerimiz var, bunun yanında valimiz var. YYÜ, Van Büyükşehir Belediyesi, 13 ilçenin belediye başkanı, 13 ilçenin kaymakamı, Van’daki bütün ekonomi STK’ları var. Yine Van’ın yerel değerlerini temsil eden bütün dernekler var. Van ile ilgili olup da Van dışında faaliyet gösteren Van Vakfı ve Van İşadamları Derneği temsilcileri var. Yine sendikalarımız, seyahat acentelerimizin temsilcileri, muhtarlarımız ve iki tane basın kuruluşumuzun temsilcileri yer alıyor.

Yönetim kurulunda kimler yer alıyor? Güç Birliği’nin amacı, projeleri neler?

Bununla beraber 11 kişiden oluşan ve 11 kuruluştan olan bir yönetim kurulu var. 8 tane ihtisas komisyonu var. Bu komisyonun başkanlığını üniversiteden bir arkadaşımız yapıyor. Şimdi Ocak ayında alınan karar şuydu; Van’ın ekonomisi nasıl iyileştirilebilir? Kalkınma nasıl hız kazanabilir? Bununla ilgili bir görev verilmişti ve iki komisyonumuzu çalıştırdık. Bir tanesi ulaştırma ve lojistik komisyonu, ikincisi sanayi ve ticaret komisyonuydu. Bunların iki ayda yapmış oldukları çalışma neticesinde ulaştırma komisyonuna 8 ana başlık, sanayi komisyonu 5 ana başlık ile ortaya çıktı ama yine yapmış olduğumuz yönetim kurulu toplantısında öncellikli olarak 5 tane öncellikli soruna karar verdik ve bu sorunları masaya yatırdık. Bunları paylaşmak da fayda var. Kapıköy Sınır Kapısı’nın modernizasyonuyla ilgili malumunuz yeni bir proje var. Projenin bir iki tadilatından dolayı Temmuz ayında temel atılacak. Yani yıllardır yılan hikâyesine dönüşmüş ve ümitlerin tam kesildiği anda Güç Birliği Platformu’nun emeğiyle Temmuz ayında inşallah temel atıyoruz. Sınır kapısı artık 24 saat açık olacak. Belki serbest bölgelerde içinde yer alacak. İnşallah modern Türkiye’ye yakışır bir sınır kapısı olur. Teşvik uygulamasıyla ilgili olarak bölgemize çok uymayan maddelerimi var. Bölgemize uyacak şekilde bir teklif oldu. Bunun üzerinde de çalışılıyor ve bakan beyin huzurunda bu dile getirildi. Van Organize Sanayi Bölgesinde yaklaşık 230 parseli dağıtım yapılmış fakat dört ve beşinci etaplarda 230 parselin çalışması var. Mevcut organizasyonun alt yapısının iyileştirilmesi ve üç ve dördüncü etapların parselasyon çalışmalarıyla ilgili hızlanma kararı alındı. Üç ve dördüncü etap açıldığı zaman 230 tane işletmenin tekrar hayata geçmesi demektir.


one-ekonomi-002.JPG


Yani bunlar Van’da hiç konuşulmayan şeylerdi ama artık konuşuluyor. Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili bir çalışma olacak. Bölgemizde lojistik merkez Diyarbakır ve Erzurum’da bulunuyor. Hem karayolu, hem demiryolu ve hem de havayolunun olduğu bir bölgedeyiz. İhtisas komisyonun burada kurulması yüzlerce insana ekmek kapısı açar. Türkiye’de en fazla güneş enerjisinin verimli üretildiği ikinci il olarak biliniyoruz. Yaklaşık 41 milyon metrekare üzerinde bir güneş enerjisi ihtisas endüstri bölge kurulması kararı alınmış ve en öncellikli proje budur. Bu 5 projeyi tek tek veya toplu olarak düşündüğümüz zaman binlerce insanın istihdamı, çalışması, üretimi, ihracattı hem ilimizin ekonomisine, hem de ülkemizin ekonomisine ciddi manada katkı sunacak projelerdir. Bu projeler küçümsenemez. Bir tanesinin dahi hayata geçmesi bu memleketin ekonomik olarak kaderinin değiştirebilecek kadar güçte ve değerdedir. Eğitim noktasında yıllardır sonlarda yer alıyoruz. Bununla ilgili bir karar alındı. Van niçin eğitimde son sıralarda yer alıyor. Öncellikli olarak ana gündem maddemiz eğitim ve turizmdir. Mayıs ayında inşallah üçüncü toplantımızı yapacağız. Ana gündem maddelerimiz eğitim ve turizm olacak.  

Van’ın en acil çözülmesi gereken sorunu nedir?

Van’ı hepimizin sahiplenmesi lazım ve en büyük sorunumuzda budur. Ben bu örneği daha önce birkaç yerde söyledim. Tekrardan söylemek istiyorum. Yalova bildiğiniz gibi hem Kocaeli, hem Sakarya ve hem de Bursa arasında kalan bir ildir. 3 ile de ilçe kalabilecek bir konumdadır ve bu 3 ilimizde sanayi ilidir. Fakat Yalova tamamen turizmle kalkınmaya çalışıyor. Daha önce bende Yalova’ya bir toplantı için gitmiştim ve bir STK başkanına sordum. Niçin sanayileşmediniz diye, cevap çok enteresandı. Diyor ki, memleketin sahipleri müsaade etmiyor. Kimdir dedik; eski milletvekilleri, yeni milletvekilleri, eski belediye başkanları, yeni belediye başkanları, STK başkanları, yani ben Yalovalıyım diyen herkes müsaade etmiyor ve diyor ki, turizmle ön plana çıkmak istiyoruz. Bunun üzerinde çalışıyorlar. İşte Van’da da 2 buçuk aydır ilk defa kentin sorunları sahipleniyor ama kim sahip çıkıyor? Beşir Atalay, kendisi de Kırklareli’dir. Bu onun fikridir. Bu zamana kadar onlarca milletvekilimizi gönderdik ama hepsi Ankara’da. Kimse geri gelmiyor, bir tek geri gelen Kayhan Türkmenoğlu’dur. Bunun dışında ne belediye başkanı, ne de milletvekili geri gelmiyor. Bunlar burada olmuş olsaydı belki bugün bu sorunları konuşmayacaktık. Belki başka sorunlar konuşulacaktı. Sahiplenmek en büyük sıkıntıdır. Aynı amaç için bir araya gelme sorunumuz var. 

Yerel yönetimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Güç Birliği’ne katkı sağlıyorlar mı?

Şimdi yerel yönetimler çok değerlidir. Özellikle son dönemlerde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hatta özerk bir yapıya kavuşturulması en büyük etkendir. Bugün en ücra bir köye hizmet götüren yerel yönetimlerdir. Kentin içerisindeki insani yaşam standartlarını arttıran en önemli etken yerel yönetimlerin çalışmalarıdır. Hem ekonomik olarak hem de kapsam olarak yereldeki en dinamik, en kuvvetli, en güçlü ve en yaygın yapı yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler eğer bugün güç birliği toplantısına katılsaydı belki yıllardır problem olarak gördüğümüz yerel yönetimlerle ilgili sorunlar belki üç ayda çözülebilecekti veya onların önerileriyle kentin vizyonu çok farklı bir noktaya gelebilecekti ama maalesef yapılan iki toplantıda ve yönetim kurulu komisyon toplantılarında Gevaş ve Tuşba hariç herhangi bir belediyenin katkı sunduğunu görmedik. Zaten kendileri katılmayacaklarını da yazılı olarak bildirdi. 

Yerel yönetimler bir proje oluşturmadan önce bu kentteki STK’ların fikir, görüş, önerilerini alıyor mu?

Doğrusu yerel yönetimlerin STK’larla yapmış oldukları ve davetlerine icabet eden biri olarak söylüyorum. Siyasi polemiklerden öteye gitmeyen bir durum var. En son kahvaltılı bir toplantı vardı. Davet etmiştiler ve kendim bizzat gidip katıldım. Programın ne olduğunu bilmiyordum ama güç birliğini değerlendirme toplantısı olacağını düşündüm. Bizde gidip katkı sunmak istedik. Çünkü yerel yönetimlerin katılmaması büyük bir eksikliktir. Biz o eksikliği hissediyoruz. Belki söyleyecek bir iki sözümüz vardır diye gittik fakat gündem çok farklıydı. Ne ekonomi, ne ticaret, ne istihdam, ne fabrikalaşma hiçbir şey konuşulmadı. Sadece iki partinin karşılıklı atışmaları, Ak Parti, DBP ve HDP, Nevruz ile ilgili olarak bir açıklama yapıldı. Biz de çıktık geldik. Gönül isterdi ki Van’ın sorunlarını konuşalım ama maalesef olmadı. Yani buradaki STK’lar figüran değil, olmamalıdır. Biz Van’da 6 bin kişiyi temsil ediyoruz. Bu sinerjiyi buraya taşıyabiliriz. Belki bir yol açabilirler bize, ey işadamları, ey ticaret yapanlar, ey fabrika kurmak isteyenler, ey üretim yapmak isteyenler, para kazanmak isteyenler gelin size bu konuda yardımcı olalım diyebilirlerdi. Biz de o mesajı aynı gün bütün üyelerimizle paylaşabilirdik ama maalesef Nevruz ile ilgili bir açıklama yapıldı. Yine de biz bunu bekliyoruz, hiçbir şey için geç değil. Bu memleketin sahipleriyiz. Burada doğduk, burada öleceğiz. Başka bir yere gidemeyiz ki, onun için yerel yönetimlere ihtiyacımız var. 
 

one-ekonomi-003.JPG

Yerel yönetimleri başarılı buluyor musunuz?

Bir ketin görüntüsünü imarı belirler. 5 yıldır burada imar hiç kimsenin bilmediği bir macerayla gidiyor. İptal edenler var, parsel bazında tadilatlar var. Son 10 yıldır açılan alternatif bir yol var mı? Biz son 20 yılda nüfusumuzun 3 katı artmışız. Peki, kaç tane yolumuz açılmış, ayrıca biz bunun bire bir muhatabıyız. Meclis üyeliği yapıyorum. İki yıldır mücadelemiz şudur. Biz parsel bazında 21. Yüzyılda Van gibi büyükşehir olmuş bir ilde artık parsel bazında tadilat olmamalı, ada bazında olmalıdır. Van coğrafik olarak, topografik olarak o kadar mükemmel bir yerdeki beşinci kilometrede üçüncü kattaki bir ofiste oturan eğer yüzü Van Denizine dönükse görebilecek kadar tatlı bir mehil var. Yani buna özel olarak bir imar yapılsa, her 3 katta, 4 katta insanlar o gölü görse ne olacak? Parsel bazında tadilatlar artık geçmişte kalmış, artık 1950’li yılların Türkiye’sinde kalmış şeylerdir. Bunu dahi başaramamışız ve ikincisi Yaşar Kemal Parkı dışında gidebileceğimiz kaç tane parkımız var. Maalesef yok, orda da bir sürü eksiklikler var. Yani sadece park olmakla yetmiyor ki, bunlardan yoksunuz. Bakıyorsunuz ki Beşyol’dan, Ezberciler’e araçla 20 dakikada gidiyorsunuz. Yürüseniz 3 tur atarsınız ama arabayla gidemiyorsunuz. Çözüme baktığımız zaman ilgili kimse yok. 

Van sadece Cumhuriyet Caddesi’nden mi ibarettir?

Ticarette şehri yaymadığınız zaman bir yere sıkışmak zorundadır. Resmi işi olan Cumhuriyet Caddesine geliyor. Belediyeye gelen Cumhuriyet Caddesine geliyor. Bankaya gelen yine bu caddeye geliyor ama İskele Caddesine baktığımız zaman Van’ın en eski caddesi ama hareket yok. Belediye bunu sorgulamalıdır. Yani burada niçin hareket yok, Van sadece Cumhuriyet Caddesiyle ibaret değil ki, 1 milyon 100 bin nüfuslu bir memlekete yaşıyoruz. Ya 700 metrelik bir cadde bunu kaldırabilir mi? İskele Caddesiyle övünüyoruz. Türkiye’nin en uzun caddesidir, kaç tane esnaf var? Cadde ana arter demektir. Yani insanların yaşadığı hayatın muhtaç olduğu bütün ihtiyaçları giderdikleri bir yer demektir. Yerel yönetimin bunu sorgulaması gerekiyor. İşte yapılan anketlerde her zaman sonuncuyuz. Belediyenin Van için elini taşın altına koyması gerekiyor. Kimse bundan kaçamaz ki, herkesin Van için ortaklaşması lazım. 

Kentte bir hizmet görüyor musunuz?

Şimdiki imkânlarla çok büyük hizmetler yapılabilir. Dedim ya ufkumuzun geniş olması lazım. Yani belediyeler hizmet esaslı yerlerdir. Bu hizmet esaslı yerlerde hizmet üretilmelidir. Yeni yeni alternatif çözümler üretilmelidir. Sadece beli noktalara takılıp kalmamak gerekiyor. Geçen sene merkezi hükümetten 386 milyon TL geldi. Yerelden almış olduğu kaynaklarda çok ciddi rakamlar.

Van'da gelenekleşen Shopping Fest'i nasıl değerlendiriyorsunuz? 

  Şimdi herkes dış sermayeyi bulunduğu yere çekmek istiyor. Gerçekten Shopping Fest Van için çok önemlidir. Geçenlerde bir tanıtım toplantısı da yapıldı ve bazı veriler açıklandı. Yaklaşık geçen sene sadece kredi kartlarıyla yapılan harcamalar yüzde 42 gibi bir fark olmuş ve İranlı turistin yüzde yüzü kredi kartıyla alışveriş yapmıyor. Geçen sene o dönem içerisinde Van’da boş otel kalmadı. Hatta insanlar evlerine davet etmeye başladı. Bunlar çok ciddi organizasyonlardır. Öncellikle Van TSO yönetimi, başkanını ve emeği geçenleri kutluyorum. 

Shopping Fest neden bu yıl durgun geçiyor?

Şimdi Newroz’un başlamasıyla birlikte daha çok rağbet artacak. Shopping Fest 15 Mart’ta başladı, 5 Nisan’a kadar sürecek. İnşallah çok faydalı geçecek. İnsanlar şimdi yavaş yavaş gelmeye başladı. Tatilin başlamasıyla beraber çok daha iyi bir noktaya gelecek. Bir de geçen sene İran ile Türkiye arasında biraz sıkıntılar oldu. Özellikle TIR şoförünün öldürülmesi, gümrüklerde uygulanan o geçiş paralardaki artışlar ve Suriye krizinin Türkiye ile İran arasında uzaklaşma noktasına gelindi ama bunlar aşıldı. Sayın başbakanımızın İran’a yapmış olduğu ziyarette birkaç tane önemli başlıklar ele alındı. Özellikle stratejik ortaklık noktasında anlaşıldı, ticarette anlaşıldı. İran’daki resmi bayramla birlikte Van’a ciddi turist geleceğine inanıyorum.

one-ekonomi-004.JPG

ABD’den sonra İran Dışişleri Bakanını da Van’ın aralarında bulunduğu Doğu ve Güneydoğu illerine gitmeyin açıklaması yaptı. Bu açıklamaların üstüne birde sokağa çıkma yasakları eklenince bölgedeki ekonomiyi nasıl bir hal aldı?

Sokağa çıkma yasakları ve ekonomi hiçbir zaman olumlu manada birbirinin yanına gelmezler. Eğer bir yerde çatışma varsa oraya yatırım olmaz, eğer bir yerde savaş varsa yatırım gelmez, sermaye gelmez, eğer bir yerde silah sesleri duyuluyorsa insanlar oradan uzaklaşır. Yani en büyük değerimiz çoluk çocuğumuzun can güvenliğidir. Öldükten sonra malın, mülkün ne anlamı var? 

Sizce Van’a neden yatırımcı çekemiyoruz?

Aslında Van’a sahip çıktığımız zaman bütün sorunları aşarız. Yerel yönetimiyle, merkezi hükümetiyle, ticari oluşumlarıyla sahip çıktığımız zaman çok iyi bir noktaya geleceğiz. Bugün 2023’teki İran ile ticaret hedefimiz 40 milyar dolardır. Van’ın yıllık ihracattı 2015’de 25 milyon dolardı. 

Van 2023’teki ihracat hedefine ulaşır mı?

Van 2023’teki 1 milyar dolarlık hedefini yakalayabilir. Çok büyük bir rakam değil, buraya lojistik merkez kurulursa yakalar. Gümrük kapısı açılırsa yakalar. OSB’nin alt yapısı iyileştirilirse yakalar. Güneş enerjisi yapılırsa yakalar. Yakalanmayacak bir şey değil. Türkiye 157,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiş bir ülkedir. Rahat bırakmıyorlar, her şeye rağmen dünyada en fazla kalkınmayı geliştiren ikinci ülkedir. Van her yönüyle bakirdir. Tarımı, hayvancılığı, sanayisi, sağlık turizmi, yaylacılığı her yönüyle bakirdir. Bugün Van’daki balın kalitesi hiçbir yerde yok. Van’da yetişen hayvandaki etin tadı başka bir yerde yok. Bir dönemler burada 6-7 milyon küçükbaş hayvan vardı ve Orta doğunun tamamının küçükbaş hayvan ihtiyacı bu bölgede karşılanıyordu. Artık küçükbaşı canlı olarak ihraç etmenin bir anlamı yok. O küçükbaş veya büyük baş hayvanın ürünlerinin çeşitlenmesi ve burada üretilmesi lazım. Bu bölgenin biraz huzura ihtiyacı var. Parmaklarımızla tetiği sıkacağımıza o parmaklarla ellerimizi sıkalım. Eller sıkıldığı gün her şeyde bir patlama olacak. İnşallah kısa zamanda bölgemize huzur gelir.

Resmi rakamlara göre son 4 ay içinde Van'da 4.6 milyar TL bankalardan çekilmiş. İş dünyasının bankalara yüklenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bankalar artık kredi vermiyor. Son zamanlarda artık krediye teminat olarak 1’e 3 almadan vermiyor. 3 milyonluk teminat almadan, 1 milyonluk kredi vermiyor. Buradaki değerleme şirketleri bildiğiniz üzere gayrimenkulün değerini üçe bir düşürüyor. Bu sermayenin /bankadan çekilen paraların) başka yere gittiğini düşünüyorum. Yani söylentiler, algılar, söylemler, siyasi söylemler bunların hepsi sermayeyi ürkütüyor. Bir söylem bir sürü parayı götürür. İşte bir dönem rahmetli Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı arasındaki anayasa kitapçığı fırlatmasında sadece yarım saat içerisinde Türkiye’den giden para 5 milyar dolardır. Şimdi burada çatışma söylemleri, canlı bomba söylemleri, operasyon söylemlerinin tamamı sermayeyi kaçırtıyor. Hayra alamet değil.

Yine resmi rakamlara göre son 4 ayda 200 Milyon TL civarında çek-senet yazıldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi biri borcunu ödemediği zaman ondan çok kişi etkileniyor. Bir müteahhidin batması onlarca-yüzlerce esnafı Van’da zora sokuyor. Çünkü bizim genelde inşaat sektörüyle hareket eden bir sektörümüz var. Bir müteahhidin iflası yüzlerce esnafı sadece inşaat sektörü değil, yemekhaneciye kadar, fırıncıya kadar ciddi manada her kesimi etkiliyor. Bu çek yazmaların tamamı belki 10 tane esnaftan kaynaklanıyordur. 10 tane esnafın işinin zorlanması, ödeme yapamaması diğer 200 tane esnafı veya milyonlarca liranın protesto olmasına, senetlerin, çeklerin yatırılmamasına sebep oluyor. Bu çok önemlidir. Onun için ekonomimizi çok güçlü tutmamız lazım. 

one-ekonomi-002.jpg

Van’da gittikçe artan bir genç nüfus var ve bu nüfusa paralel olarak artan işsizlik sorunu var. Van’daki işsizlik rakamlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Taş yerinde ağırdır. Şimdi maalesef bölgemizdeki bu çatışmalı ortam, hendek siyaseti, operasyonlar artık insanları yıllardır yaşamış oldukları yerden başka yere göç ettiriyor. Her toplumun kendine göre bir yaşama biçimi vardır. Komşuluğuyla, ticaretiyle, ibadetiyle, inancıyla, herkesin kabul gördüğü bir ortam oluşmuş, aslında yaşam yerleri öyledir. Yeni yeni kültürlere alışmak zordur. Bu insanların ekonomiye kazanımları zor oluyor. Van zaten başlı başına genç nüfusunun çok yaşandığı bir yerdir. İşsizliğin Türkiye ortalamasını en az bir katı daha fazla olan bir yerdir. Kişi başı düşen milli gelirin en alt sıralarında olan bir yerdir. Bunlarla beraber dışarıda göç aldığı zaman bütün bu sıralamalar daha da aşağı iniyor. Şimdi hükümetin uyguladığı girişimcilik kursuyla KOSGEB vasıtasıyla 50 bin lira hibe ve 100 bin lira sıfır faizli kredi çalışması var. 150 bin liraya kadar bir destek veriliyor. Bu çok mükemmel bir projedir. Her girişimci bu parayla çok rahatlıkla işyeri açabilir. Mesela İş-Kur şuanda bin kişilik girişimciyi eğitecek bir kurs başlattı. Bu kurs Nisan ayının başında başlıyor. Bin tane insan girişimcilik belgesini aldıktan sonra iş kurmaya kalkarsa 50 hibe, 100 sıfır faizli destek veriyor. 500 tane işyerinin açılması binlerce insana, gence umut kapısı olacaktır. Birbirimize destek vermemiz gerekiyor. Özellikle bu memlekete negatif düşünen çok insan var. Bu negatif düşünceyi bir yere bırakmamız gerekiyor. Yıllardır yapıyoruz ama kimseye bir faydası olmadı. Biraz daha pozitif yapalım. Birbirimizi destekleyelim ve teşvik edelim. Doğruya, yatırıma, çalışmaya teşvik edelim. 

Van’da açılan AVM’yi ve giderek artan kafeleri (eğlence sektörünü) nasıl değerlendiriyorsunuz?

 AVM’ler artık bir şehrin vitrini olmuş durumdadır. AVM’nin olmadığı bir şehre şehir denilmiyor ama ben ticaretin yaygınlaştırılmasından yanayım. Yani yüzlerce işletmeyi bir binaya sokmanın çok fazla da anlamı yok. Zaten bizim Anadolu’nun da kültürü değil. Bunlar kapitalist sistemlerin oluşturduğu yeni ticari yaklaşımlarıdır. Elbette ki nüfusta artıyor, ihtiyaçlarda artıyor, beklentilerde artıyor. Örnek olarak batıda televizyon kültürü batıda haftalık olarak hangi gün, hangi filmi izleyeceğini planlıyor insan ama biz 24 saat televizyon izliyoruz halen doymuyoruz ve hiç bir şey de anlamıyoruz.  Biz burada ne kadar kalacağımızı, ne kadar para harcayacağımız gerektiğini planlarsak güzel olur. En azından kötü yerlere gitmektense öyle kaliteli yerlerde olmak daha iyidir ama israfa girmeden, kendi ayağımızı yorgana göre uzatarak yapmamız lazım. Tabi onlarda bir sermaye oluşturmuşlar. Bir de Van’da biri bir işyeri açtığı zaman bakıyorsunuz ki bir sürü aynı işyerinden yaygınlaşmış ve işletiyorlar. 

Bu kentte neden bir fabrika değil de bir eğlence yeri açılıyor?

 Batının planlı bir yaşamı var. O yaşam planlamasını biz yapamıyoruz. İki sene önce Ali Babacan’ın bir feryadı vardı; ey inşaatçılar bu kadar inşaata yatırım yapmayın, bu kadar paraları oraya gömmeyin, gelin yatırıma, fabrikaya, üretime bu parayı yatırın… Elbette ki eğlencede olmalı, rahatlama olmalı, sohbet yeri olmalı fakat hepsinin ölçüler dâhilinde olması gerekiyor. Ölçüyü kaçırmamamız gerekiyor. Birazda işsizlik oldu mu maalesef öyle oluyor. 

Bölgede uygulanan sokağa çıkma yasakları 1990’lı yılları aratmıyor. İş adamı olarak bu süreçten kaygılı mısınız?

Elbette ki kaygı duymamak mümkün değil. Şimdi sokağa çıkma yasağının sebeplerine bakmamız gerekiyor. Durup dururken bu sokağa çıkma yasakları uygulanmaz. Hendek siyasetini konuşmamız gerekiyor. Bu millete ne faydası oldu? Kimler faydalandı? Baktığımızda yüzyıllardır aynı bölgede yaşayan bir Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin halkları birlikte yaşamış halklardır. Yani sonradan göç almış yerler değildir. Bugün Sur’un yarısından fazlası göç etmiştir. Cizre, Silopi buralarda akrabalarımız, arkadaşlarımız var. Yüzyılların esnafı var. Hepsi işini, evini bırakıyor. O kadınların ağlayışı, o çocukların endişesi elbette ki bizi endişelendiriyor. Bunu hakikaten aklıselim olarak düşünmemiz lazım. Yani bizim taraflı olmamamız lazım. Eğer ki operasyonlar yanlışsa bunu söylememiz lazım veya hendeğin içerisindeki bomba düzeneğinin, barikatların, o yolların kesilmesi bunların hepsini konuşmamız gerekiyor. Türkiye’nin Suriye olması kime fayda getirecek. Hangi Kürde faydası olacaktır. Bütün ülkelerde demokratikleşmede, siyasette, ekonomide, bütün milletlerin sıkıntılar vardır ve bunları konuşarak yapmak en doğrusudur. Silah siyasetimi masa siyasetine dönüştürmek zorundayız. Yoksa bugüne kadar silah sıkmakla sadece değerlerimizi yitiriyoruz, canlarımızı yitiriyoruz, gençlerimizi yitiriyoruz ve o anne, baba, ailelerin yüreğine düşen ateş asla sönmüyor. Bu yangını daha da büyütmeden bunun bitmesi lazım. Hendekler kapatılmalı, bombalar imha edilmeli, asker kendi kışlasına dönmeli ve insanlarda huzurlu bir şekilde yaşamaya devam etmelidirler. Herkes endişeli ve bu endişe bir an önce giderilmelidir. Kamu güvenliği mutlaka sağlanmalıdır. 

one-ekonomi-004.jpg

Önümüzde Van TSO seçimleri var. Bu seçimde MÜSİAD üyelerinin tavrı ne olacak ve kimi destekleyecek?

Üyelerimizin tamamı aynı zamanda Van TSO’ya üyedir. Oy kullanacağımız her seçimde Van’ın gelişimi için katkı sunacak herhangi bir ekibe biz ondan yana mutlaka destek veririz. Çünkü Ticaret Odaları elimizde kalan en önemli teşkilattır. Herkesi her partiden, her inanıştan, her bölgede üyeleri olan ve hepsi üzerinde bir yaptırım veya önünü açacak güçte olan bir teşkilatımızdır. Yaklaşık 11 bin üyesi olan ve bunun tamamı tacir olan bir odadan bahsediyorum. Yani burada şahsi menfaatlerimizi değil, egolarımızın tatmini değil, bu benim adamımdır değil, bu memlekete eğer bir şey kazandıracaksa biz onun yanında olup destek veririz ama genel manada biz geçmişte de üyelerimizi serbest bırakmışız çünkü bakıyoruz ki her gruptan üyelerimiz var. Kime ne diyeceğiz, diyemiyoruz ama bu seçimle ilgili istişare toplantıları yapacağız.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sizleri tebrik ediyorum. One Ekonomi benim yakından takip ettiğim, farklı bir bakışla Van’ı değerlendiren bir platform. Bu patformda bizede yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. 

Editör: Wan Haber