Fakıye Teyran Parkı önünde bir araya gelen Mazlum-Der üyeleri adına bir açıklama yapan Evin Keskin, 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde ilde yaşanan iki büyük depremin ardından konteynır kentlerde kalan vatandaşların yaşamlarını zor şartlar altında devam ettirdiğini belirtti. Depremlerin, insanların yaşam şartlarını, dünyalarını değiştirebildiğine en açık şekliyle Van'da şahit olduklarını ifade eden Keskin, “Deprem bazı insanların hayatlarında çok etkili olmazken, bazıları için yeni bir başlangıcın, mücadelenin habercisi de olabiliyor. Van'da iki yıl önce yaşanan deprem bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Uzun yıllar deprem önlemleri adı altında herhangi bir girişimde bulunmayan, sayısızca ihlalin, yolsuzluğun, usulsüzlüğün yaşandığı haberlerine rağmen, adeta insanları kaderleriyle baş başa bırakan zihniyet, kentsel dönüşüm projelerini tek çözüm yolu olarak gündemine almış ancak süreç içerisinde yaşananlarla yüzleşmeye cesaret edememiştir” iddialarında bulundu.Mağduriyet yaşayan halka kalıcı barınma imkanı sağlanamadığını belirten Keskin, “Vatandaşlarının yanında olması gereken devlet, kalıcı konut sorununu çözmediği gibi, sosyal ve ekonomik imkanları bulunmayan bu insanları daha da zor şartlara sürüklemektedir. Sosyal hayatın dışına itilmek istenen bu mağdur halk, konteynır yaşamları süresince önce çevre temizliğinden, sonra mensup oldukları dini ritüellerini yerine getirmek için kurulmuş olan mescitlerinden ve şimdi de hayatın birçok yerinde gerekli olan elektrikten mahrum bırakılmışlardır. Sosyal devlet anlayışına, uluslararası sözleşmelere ve insani değerlere sığmayan bu uygulamalara karşın, konteynır kent sakinleri seslerini duyurmak, tepkilerini göstermek ve haklarını aramak için 57 gündür açlık grevini devam ettirmektedirler. ‘İkinci büyük deprem devletten geldi’ diyen konteynır sakinleri, şiddetli soğuklardan önce elektriklerin bağlanmasını, sonrasında ise kalıcı barınma sorununun çözülmesini talep etmektedirler” diye konuştu.