Mezopotamya Hukukçular Derneği Mardin Şubesi Eşbaşkanı Seher Acay ile dernek üyesi avukatlar Fevzi Adsız, Ziya Bağı, Mahmut Bingül, 18 gün gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar. Mardin İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi Başkanı avukat Erdal Kuzu, 4 avukatın tutuklanmasına, “OHAL ile beraber bağımsız savunma da baskı altına alınmaya çalışılmaktadır” diye tepki gösterdi.

Tutuklu yargılanan avukatlar hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin açıklamalarda bulunan Erdal Kuzu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Mardin’de Seher Acay, Fevzi Adsız, Ziya Bagı ve Mahmut Bingül’ün gözaltına alınma gerekçesi neydi? Tutuklanmadan önce neden 18 gün boyunca gözaltında tutuldular?
Arkadaşlarımız 18 gün gözaltında tutuldu. Ancak neden ve niçin 18 gün? Mantıklı bir cevabı yok. OHAL ile gözaltı süresi 30 güne çıkarıldı. Anayasa’da ise gözaltı süresi 4 gün olarak belirlenmiştir. OHAL ile kabul edilen gözaltı süresi Anayasa’ya aykırıdır. Ama OHAL ile birlikte Mardin’de kimi zaman 30 güne kadar gözaltında tutulma rutin ve sistematik hale geldi. Uzun gözaltı süresi kişinin direkt olarak yaşamına bir müdahale niteliğindedir. Aynı zamanda Anayasa’nın 90. maddesi ile kabul edilen AİHS’in (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 3 madde kapsamında tanımlanan işkence ve kötü muamele olur.

Resmi yetkililerin bu konudaki cevapları ise, ‘şüpheli sayısının fazla olmasından dolayı sürenin uzadığı’ şeklindedir. Ancak bu, çok gerçekçi bir cevap değildir. OHAL ile gerek temel hakları gerek uluslararası sözleşmeler ile kabul edilen hakların tamamı ihlal edilmektedir. Burada temel hakların askıya alınması yasağı bulunmasına rağmen uygulanan yöntem budur.

GİZLİ TANIK BEYANLARI

Gözaltındaki avukatlara suçlama konusu olacak ne gibi sorular soruldu?
Her ne kadar Mardin Büyükşehir Belediyesi ve Artuklu Belediyesi’ne yönelik yapılan soruşturma kapsamında arkadaşlarımız gözaltına alınıp tutuklandılar ise de esasen sorgulanan mesleki faaliyetleridir. Takip ettikleri siyasal davalar, insan hakları aktivisti olmaları ve bu konuda yaptıkları çalışmalar, Baro tarafından görevlendirildikleri müdafi işlemleri, sözleşme kurdukları belediyeler adına takip ettikleri davalar sorgulama konusu yapıldı. Tüm bunlar, bu ülkede yaşanan ciddi deneyimlerden sonra insanın masumiyet karinesini ihlal ettiğinden hiç şüphe duyulmayan, savunmanın anlamını ortadan kaldırdığından hiç şüphe duyulmayan gizli tanık beyanına dayandırıldı. Çok belli ki esasen kamu otoritelerinin hoş görmediği avukatlık mesleğini evrensel ilkelere uygun olarak yerine getirdikleri için soruşturma konusu oldular. Konjonktürel bir karar ile arkadaşlarımız üzerinden itiraz eden herkese bir mesaj verilmek istenildi. Üstelik avukatlık kanunun 58. maddesindeki Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması şartı yerine getirilmeksizin arkadaşlarımız hakkında soruşturma yürütüldü.

‘GEREKÇE HUKUKİ DEĞİL’

Mahkeme hangi gerekçeyle tutukladı avukatları? Sizce bu gerekçeler avukatların tutuklanması için yeterli miydi?

Meslektaşlarımız TCK’nın (Türk Ceza Kanunu) 314/2 maddesi, yani örgüt üyeliği kapsamında tutuklandılar. Her gün adliye de hak ve hukuk mücadelesini sözleri ile kalemleri ile veren avukatların inandırıcı hiçbir gerekçe göstermeksizin silahlı örgüt üyeliğinden tutuklanması hukukun geldiği son durumu göstermektedir. Kaldı ki bu soruşturmada alınan kişilerin durumları aynı niteliktedir. Gizli tanık beyanı bugün kullanılan en revaçtaki suçlama yöntemidir. Bu yöntemin hukuk dışılığını ortaya koyan AİHM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararları bulunmasına rağmen hala sistematik bir şekilde muhalif siyaset üreten siyasetçi, avukat, aydın, sanatçı yurttaşlara karşı kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Dolayısıyla tutuklamanın gerekçesi hiç hukuki değildir.

OHAL ile beraber bağımsız savunma da baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Temel hak olan savunma hakkı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Vekil ve müvekkil arasındaki ilişkiye direkt müdahale edildi. Dolayısıyla toplumun diğer tüm kesimlerinde olduğu gibi savunma tarafı da baskı altına alındı. Fakat bu baskılar hiçbir meslektaşımızın mesleğini icra etmesinin önüne geçemeyecek, insan hakkını savunma konusundaki ısrarlı tutumlarından vazgeçirmeyecektir.

Tutuklanan avukatların iddianamesi hazır mı? Ne zaman hakim karşısına çıkacaklar?
Arkadaşlarımız hakkındaki soruşturma diğer belediye çalışanları ile beraber yürütülmektedir. Dolayısı ile iddianamenin ne zaman hazırlanacağı konusunda kesin bir süre söylemek zor. Çok belli ki mümkün mertebe bu soruşturma süresi uzatılacaktır. Bu durum arkadaşlarımızın tutukluluk süresini de uzatacaktır. Siyasal gerekçeler ile hazırlanan soruşturmalarda temel yöntem budur. Amaç burada adaletin gerçekleştirilmesi değildir. Tam tersine soruşturmalar vasıtası ile susan ve konuşmayan bir toplum yaratmaktır. Meslektaşlarımızın soruşturması da siyasidir. Siyasal gerekçeler ile hazırlanmış bir kurgu soruşturmadır.

Kaynak: Gazeteduvar

Editör: Wan Haber