Laz halkının dilinin, kültürünün ve tarihinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla 17 Mayıs 2013'te faaliyete geçen Laz Enstitüsü'nün kuruluşuna atfedilen törene aralarında BDP Milletvekili Altan Tan, siyasetçi Akın Birdal ve sanatçı Suavi'nin de olduğu kalabalık bir davetli kitlesi iştirak etti. Renkli görüntülere sahne olan tören salonunun girişine ise "Doğayı koru Lazcayı yaşat" pankartı yerleştirildi. Bu arada tören dolayısıyla sergilenen Lazça kitap, sözlük ve broşürler büyük ilgi gördü. Lazlarla ilgili sinevizyon sunumuyla başlayan törende, salona girenleri sahneye Lazca asılan "Sevinç ve Güzellik Laz Enstitüsü" afişi karşıladı. Törende bir konuşma yapan Laz Enstitüsü Başkanı Mehmet Bekaroğlu, "Ulus devletler, tekleştirme politikalarıyla, birçok dil ve kültüre yaptığını Lazlara ve Lazcaya da yaptı. Ve Lazca uzun süre unutuldu. Yıllar sonra Talim Terbiye Kurumu, Lazca müfredatını kabul etti. Ve bu senenin başında itibaren Lazca seçmeli ders olarak okutuluyor. Bu önemli bir aşamadır. İstediğimiz şey şu: Türkiye'nin her kesin her rengin her dilin ve her farklılığın, kendisini ifade edebileceği özgür ve demokratik bir ülke olmasıdır." dedi. Törende konuşan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Atan ise önce 'Damdan düşenin halinden damdan düşenler anlar' esprisini yaptı. Tan konuşmasının devamında, "Bu gün yaşamak istiyoruz. Kendi dilimizle, kültürümüzle inancımızla Türkiye'de hatta dünyada ne kadar renk varsa, ne kadar düşünce varsa, var olsunlar. Çünkü Cenab'ı Allan'ın iradesi böyle tecelli etti. Çokluk üzerine tecelli etti. Ama bu çokluğun içerisinde de bir teklik olsun dedi. Bu teklik ne? Uyum, çatışmayın, kavga etmeyin, birbirinizi boğazlamayın. İşte bu yüzden var olmak ve yaşamak istiyoruz. Her kese hak ve hürriyet istiyoruz. Herkes yaşasın istiyoruz. Herkese demokrasi olsun istiyoruz. Böyle bir Türkiye ve dünya olsun." ifadelerini kullandı. Törende Lazca bir konuşma yapan öğrenci, davetlilerden alkış aldı. Törende sahne alan Laz sanatçılar ise davetlilere müzik ziyafeti sundu. Açılış töreninde konuşan davetlilerden Cüneyt Bekaroğlu, "Anadolu'da değişik dil ve dinlerden oluşan insanlar topluluğu var. Cumhuriyet döneminde bunlar biraz dil be dinlerinden uzak tutulmuştu. Asimle olma durumuyla karşı karşıya kalmışlardı. Yeni açılımlarla birlikte biz Lazların da bu enstitü açmakla bir açılımı oldu. Halkımız kendini ifade edebilme imkanı yakaladı." değerlendirmesini yaptı. Kimi davetliler de "Bu tür etkinlikleri çok özledik. Toplum olarak bu tür etkinliklere ihtiyacımız var." şeklinde duygularını dile getirdi.