an Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olan Necdet Takva ile Ekonomide Değişim Hareketi’ni (EDH) ve Van gündemini konuştuk. Son günlerde sıkça basında yer alan Ekonomide Değişim Hareketi’ni Necdet Takva detayları ile Vanbulten.com ve Wanhaber.com'a anlattı.

Van Ticaret ve Sanayi Odası’nda Genel Sekreterlik görevini yürütürken istifa eden Takva, öncüsü olduğu Ekonomide Değişim Hareketi oluşumuyla VATSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday oldu. Onlarca projeye imza atan Takva, hazırladığı projelerden dolayı birçok ödüle layık görüldü.


Röportaj: Gönül Demir Necdet TAM

Haziran ayı içerisinde yapılacak Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) yönetimine aday olan Takva, Ekonomide Değişim Hareketi ile Van’da ekonomik anlamda devrim gerçekleştireceğine inanıyor.

Takva ve ekibi Mehmet Altan’ın yanı sıra, Türkiye’nin önde gelen yazar ve akademisyenlerinden tam not alınca; 5 Aralık 2012’ de Elit World Otelde Ekonomide Değişim Hareketi’ni kapsamlı bir toplantıyla kamuoyuna tanıttı.

Bizde Ekonomide Değişim Hareketi’nin sözcüsü Necdet Takva ile yaptığımız röportajda Van Ekonomisini değerlendirdik. Sözü fazla uzatmadan Ekonomide Değişim Hareketi’nin mimarı Necdet Takva’ya bırakıyoruz….

Necdet Takva kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?

1969 Van doğumluyum. Evli dört çocuk babasıyım. Ankara Gazi Üniversitesi Siyasal Bilgiler Kamu Yönetimi mezunuyum. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde yönetim bilimlerinde yüksek lisans yaptım. Üç dönemde Maliye işletme okudum. Sekiz yıla yakın VATSO’da genel sekreterlik görevini icra ettim. Dört yıl boyunca yerel bir gazetede ‘Sentez’adıyla köşe yazarlığı yaptım bununla beraber bir çok Ulusal basında da makalelerim yayınlandı. Dolayısı ile bu kentin sosyal ve ekonomik yaşamına yönelik hem teorik hem de pratik deneyimlerim oldu. 1 Mart 2012’de VATSO’daki görevimden istifa ettim. Sonrasında Van’ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin, Türkiye'de ilk kez uygulanan bir projede görev aldım.

Oda’dan ayrıldıktan sonra oda yönetimine talip olma gibi bir düşüncem yoktu. Ama  birlikte çalıştığımız Oda üyelerinin yönlendirmesi iş çevrelerinin aday olmam konusundaki istek ve telkinleri ve benimde sosyal ve vicdani sorumluluğum aday olmam konusunda etkin oldu.  Aday olma ve seçim stratejim;  kurumsal bir anlayış içerisinde gerçekleştirmekti. Bana destek veren arkadaşlarımla konuşarak seçimlere  kurumsal bir organizasyonla girmeye karar verdik.

Arkadaşlarımla yaptığımız beyin fırtınaları toplantılarında şöyle bir fikir ortaya çıktı.  Az gelişmiş bir kentte ekonomi yönetimi etkin nitelikli ve yönetsel becerileri gelişkin tacirler, sanayiciler, girişimciler marifeti ile sevk ve idare edilebilirse, bu bizim kentsel kalkınmamıza katkı sağlar.” Amaç ekonomi yönetimini; işi bilen, bu konuda deneyimi ve bilgisi olan tüccarlar sanayiciler ve girişimcilerle sevk ve idare edilebilir hale getirmek. Malumunuz, bir buçuk yıla yakın zaman önce iki yıkıcı deprem yaşadık. Bu dönemde Van’ın ekonomi yönetiminde ciddi zaaflar oluşmuş kente yapılan katrilyonlarca yatırımda Van’ın sanayicisi, esnafı ve müteahhidi faydalanamıyordu. Kentimiz deprem yaşamış insanlar göç etmiş yeniden yapılandırılması süreci ile Türkiye’nin başka bölgelerindeki insanlara fırsatlar doğurmuş. İşte bu aksaklıkları görüp ekonomi yönetiminde yeni bir anlayışın mutlaka egemen kılınması gerektiğine inandık.

 ""

Üç aylık bir çalışma sonucu,  öncelikle yerel manada karşılık bulabilecek bir hareket olacak, daha sonra bölgesel, ulusal ve uluslar arası alanda karşılık bulabilecek bir harekete dönüştürme gibi bir çabayla Ekonomide Değişim Hareketini Kurduk.

Bu hareketi kurarken Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof Dr. Mehmet Altan,  hemşehrimiz  Prof. Murat Kasımoğlu ile Van’daki akademisyenlerle görüşmeler yaptık. Onlarda, yaptığımız işin farklı bir çalışma olduğunu bizlerle paylaştılar. Dolayısı ile Ekonomide Değişim Hareketini Genel hatlarıyla belirledikten ilkelerimiz bir kitapçık haline getirdik. Sloganımızı da Prof .Dr. Mehmet Altan’nın katkısıyla Van'dan dünyaya  Van, İstanbul, New York diye kitapçığımızın kapağında yerelden uluslararasına diye belirledik. Bizim temel anlayışımız şuydu: Biz diyorduk ki, Türkiye'nin en gelişmiş kenti İstanbul’dur dolayısı ile İstanbul bu gün Türkiye’nin değil, dünyanın da önemli finans merkezi olan yerlerden biri. Eğer biz İstanbul'daki o enerjiyi, sinerjiyi kullanamazsak sadece Van değil, Anadolu’nun hiç bir kentinde ekonomik gelişme sağlayamayız.

Ekonomide Değişim Hareketi Türkiye'de ilk kez uygulanan bir model oldu.

Ekonomide Değişim Hareketini Van'da kurdunuz. Heyecan uyandıran bu projeniz Van'da sahiplenildi mi? Siz yeterince anlatabildiniz mi?

Aslında aksine çok fazla sahiplenildi. Biz 5 Aralık 2012’ de  Ekonomide Değişim Hareketi’nin tanıtım toplantısını yaptık ve Ekonomide Değişim Hareketinin genel argümanlarının tamamını aşağı yukarı altı yüze yakın tüccarın, sanayicinin, girişimcinin katıldığı toplantıda kamuoyuna deklare ettik. Sizler de ordaydınız ve biz bunu sizinle de paylaştık.  Hedef sadece, Ticaret Sanayi Odası organlarında etkin bir konuma ulaşmak değil, Ticaret Sanayi Odası seçimleri için hazırlanmış bir hareket de değil. Ekonomide Değişim Hareketi’nin sadece stratejik hedeflerinden biriydi. Halen bu anlayış üzerinde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şimdi özet olarak çok sahiplenilen bir hareket olduğunu söyleyebiliriz… Şu anda Van'ın en saygın 100’e yakın iş adamı Ekonomide Değişim Hareketinin içerisinde gönüllü yürütücülük yapıyor. Tabi dışarıda bunu destekleyenleri saymıyorum. Ekonomide Değişim Hareketi, Ticaret Sanayi Odası organ seçimleri sürecini açık farkla önde götürüyor.  Dolayısı ile Ekonomide Değişim Hareketi şu anlamda hedef kitlesi tarafından sahiplenilmiş durumda.

Seçimlerin iki defa ertelenmesi Nace kodlarındaki hatalar ve sürecin uzaması; Ekonomide Değişim Hareketinin özellikle seçim sonrasında yapacağı faaliyetlerini ertelemek durumunda kaldı. Buna bağlı olarak belki toplumda çok fazla konuşulmadı. Bizim toplumsal yapımızda teori çok fazla karşılık bulmuyor yani. Daha fazla gözle görülür faaliyetlerde bulunmak lazım. Hedef kitlemiz olan tüccarlar Özellikle deprem sonrası sıkıntılarını bertaraf etmeye yönelik yoğun çaba içerisinde oldukları için, haklı olarak Ekonomide Değişim Hareketinin teorisini çok fazla içselleştiremediler.  Ama hepimizin zamana ihtiyacı var, ancak dediğim gibi bu seçimlerin bir an önce yapılmış olması. Ekonomide Değişim Hareketinin bundan sonra toplumda özellikle ekonomi çevrelerinde, ekonomi yönetiminde ciddi bir karşılık bulacağına eminim.

Ekonomide Değişim Hareketi Van'a neler kazandıracak?

Ekonomide Değişim Hareketi’ nin stratejik hedefleriyle beraber genel hedefleri de var.  Mesela; Ankara ve İstanbul'da birer ofisin oluşturulmasına hizmet edecek. Ankara'da bürokratik bir danışmanlık ofisi, İstanbul'da da ticari iş birliği ofisi oluşturulmasına katkı sağlayacak. Altı ayda bir Van'da uluslar arası iş forumları düzenlemesine ilişkin çalışmalar yürüteceğiz. Şimdi siz Van'ı merkeze alıp, 400 kilometre çapında bir çember çizdiğinizde; Van'ın dört tane ülkeyle komşu olduğunu görüyorsunuz. Irak, İran, Azerbaycan ve Ermenistan'a komşu bir kent konumunda merkezde olduğunu görüyorsunuz. Bu dört ülke bizim yakın pazarlarımız. Dolayısı ile altı ayda bir biz,  örneğin Iraklı, İranlı, Azerbaycanlı ve Ermenistanlı  iş adamlarını Van'da misafir etmek suretiyle buradaki iş adamlarıyla bir araya getirip iş birliği olanaklarını artıracak iş formu yapacağız. Öncelikle yakın pazarların kendimize yerel pazar addetmek suretiyle böyle bir çalışma yürüteceğiz.

""


Sadece dar kapsamlı kotalara sıkıştırılmış bir sınır ticareti anlayışı var. Bunu aşmak 380 kilometrelik sınırda sadece yaşayanlar ve sınırı koruyanlar değil, bu sınırın bize sağlayacağı ekonomik faydalardan da yararlanmak gibi bir hedefimiz var. İran çok büyük bir pazar, sınır ticareti kotasındaki ürün çeşitliliğinin artması gerekiyor. İklimsel farktan dolayı işte karpuz şu anda İran'da yetişiyor ama Van'da yok. farklılık gösteren çok ciddi bir ekonomik pazar var orada bu sınırın bize sağlayacağı ekonomik faydayı da hayata geçirebilecek bir anlayışı egemen kılabilmemiz gerekiyor, Ekonomide Değişim Hareketinin öncelikli hedeflerinden biride Ermenistan kapısının açılması. Şu anda Ermenistan pazarının büyük bir bölümünü Van dışındaki tüccarlar tarafından sevk edildiğini biliyoruz. Ancak bir takım siyasi nedenlerle Ermenistan'la bu manada ticari ve ekonomik iş birliği olanaklarımız yok. Ermenistan'la ekonomi ve ticari iş birliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak ve bunun için etkin lobi faaliyetleri yürüteceğiz.

Bizim, TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) yönetiminde yer alma gibi çok önemli bir hedefimiz var. Diğerlerinde böyle bir yaklaşım yok. Odamız 50 yıldır kurulmuş, şu ana kadar böyle bir olanağımız olmamış. Türkiye’nin en önemli ekonomik çatı kuruluşunda biz sadece seyirci olduk.

Tüm bunları Ekonomide Değişim Hareketi adı altında mı yapacak sınız ?

Ekonomide Değişim Hareketi gönüllü tüccar ve sanayiciler tarafından inanılmaz derecede sahiplenilmiş bir harekettir. Buna her anlamda katkı sağlayacak nitelikli ve samimi bir kadro var. Eğer siz, Ticaret Sanayi Odasında, Ekonomide Değişim Hareketinin anlayışını içselleştirmiş bir yönetsel organizasyon kurabilirsek bütün bu hedeflere ulaşma konusunda bir zafiyet olmayacak. Ticaret odasında çok farklı siyasal anlayışlardan farklı fikir ve anlayışlardan insanlar var.  Ama o insanlar öncelikli olarak kendi ekonomik rolleriyle içerisinde yer alıyorlar Buraya tüccarlar geliyor ve tüccarların önceliği de kar etmektir. Bunu da ancak EDH gibi bir organizasyonla gerçekleştirebiliriz. Çünkü çok yoğun siyasallaşan bir coğrafya da ekonomik manada gelişmeyi hedefleyen, başka bir organizasyon yok.

Geçmişte Van'ın tarihine baktığımızda; üreten bir kent, sonrasında ise tüketen bir kent görüyoruz. Örneğin; “Eskiden burada pancar üretimi çok yapılırdı” diye ifadelerde bulunmuştunuz EHD’nin bir toplantısında. Ekonomide Değişim Hareketi üretimi tetikleyecek mi? Ki bunu nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?

Coğrafi yapısı itibarı ile mera alanları ile hayvancılığın, özellikle iklimsel koşulları açısından Türkiye'nin en uygun coğrafyalarından bir tanesidir. Yem bitkileri açısından verimli bir kenttir ve seracılığın çok rahatlıkla yapılabileceği bir kenttir. Güneşin bu şehre sunduğu büyük bir enerji potansiyeli var. Yani rüzgârı da, güneşi de bereketli bir şehir… İşte bu yönleriyle Van'ı öne çıkarıp o geçmişindeki ihtişamını tekrar kazandırma yönünde bir farkındalık yaratmak lazım. Siz birilerine Van’daki hayvancılık potansiyelini, Van Coğrafyasının Türkiye'nin diğer bölgelerine nazaran rekabet etme üstünlüğü olduğunu, pazar üstünlüğü olduğunu, ilgili yerlerde sürekli dile getirirseniz birileri sizi dinler, bunu ulusal düzeydeki karar vericiler nezdinde doğru mantıklı ve bilimsel verilerle ifade ederseniz bu karşılık bulur. Keza Kültür Turizm Bakanlığının, bu manada Van'ın bir destinasyon merkezi yapılması yönündeki gerçekleri onlarla paylaştığınız zaman bunu her platformda dile getirdiğiniz zaman insanlar sizi dinler, keza enerji bölgesidir. Van, Türkiye'nin en önemli güneş enerjisi potansiyeli olan kentlerden bir tanesidir yine rüzgâr enerjisinden yararlanabileceğimiz fizibil alanlarımız var, bu manada rahatlıkla ifade edilebilir.  Ekonomik gelişmeye katkı sağlayabilir bir kenttir. Bizim imkanlarımız var, bunu bilim adamları söylüyor. İşte reel durumda fizibil projelerin hayata geçirilmesi, karlı yatırımların yapılabileceği alan olarak değerlendiriyor İnsanlar. Şimdi bizler bunların farkındayız ama bunları doğru, uygun, bilimsel ve etkili yöntemlerle karar vericilerin önüne götürürseniz, bunları hayata geçirmemeniz için hiç bir sebebiniz olmaz.

""

Biraz da isterseniz Van'a gelelim. Necdet Takva'nın nazarında nasıl bir Van modeli var Van’la bağınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sadece burada işimiz iyi, buradan para kazanıyoruz, dolayısı ile Van’ı da bu anlamda bütün imkân ve olanaklarını kendi lehimize kullanmayı arzulayan, bir anlayışı temsil etmiyoruz. Bizim köklerimiz burada. Biz burada doğduk, burada büyüdük bu yüzden bizim Van'la olan bağımız bir gönül, bağıdır. Yani dünyanın neresine gidersek, gidelim huzurlu hissetmiyoruz çünkü her insan yaşadığı yere benzer. Siz kendi kökleri üzerinden büyüyen bir değeri farklı bir yerde yaşatamazsınız. İşte Van kedisi Van'a nasıl bağlıdır, genleriyle bağlıdır Van kedisi sadece burada beslendiği için Van kedisi değildir. Genleriyle etik olarak bu coğrafyaya ait olduğu için Van kedisidir. Ekonomide Değişim Hareketi gönüllüleri de böyle, tüccarlar böyle sanayicilerdir. Biz Van'la ilişkimizi sadece midemizi doyuran kursağımızı besleyen bir alan olarak görmüyoruz. Bizim Van'la olan bağımız köklerimizle ilgili, gönül bağı ile ilgili bir meseledir. Dolayısıyla ilişkimizi bu şekilde kuruyoruz, yoksa hepimiz maddi imkanlar olanakları çerçevesinde sahip olduğumuz bilgilerle Türkiye'nin her hangi bir kentinde yaşayabiliriz. Dediğim gibi ben eğitim hayatımın dışında bütün ömrünü Van'da geçirmiş biriyim. Biz şimdi sahip olduğumuz imkan ve olanaklarla bu kentin yönetiminde naçizane ekonomi yönetiminde bir görev talep ediyoruz bu görevin tabi ekonomik karşılığı yok, bu vicdani sorumluluktur. Ekonomide Değişim Hareketi kapılarını bu yönüyle sonuna kadar açık bırakmış, yani tüccarın, sanayicinin, girişimcinin ve sokakta yürüyen insanların bizde hakkı olduğuna inanıyoruz.

Nasıl bir Van Modeli dersek özetle şöyle demek lazım gelir. Bütün yaşayanların huzurlu, mutlu, refah ve zenginlik içerisinde yaşam bulduğu çağdaş, modern bir dünya şehri elbette.. kendi mimarisi, kültürü, demografisiyle renkli, müziği, sanatı olan bir şehir. Bölgesinin lider kenti olacak tüm alt yapıya sahip hayvancılık, turizm kenti… Bunlar olmayacak şeyler değil kesinlikle.

Tarih'te medeniyetlere başkentlik yapmış olan bu kentin yani Van'ın hak ettiği yerde olduğuna inanıyor musunuz?

Türkiye'deki 81 il içerisinde 76.sırada olan bir kentte yaşıyoruz. Bu şu anda övünebileceğimiz bir durum değil. Van, her gün enerji kesintisinin olduğu sanayi üretiminin yok denecek bir durumda olması, yetişmiş insan kaynağının olmadığı, tarımsal ve hayvansal üretimin çöktüğü Ülke ekonomisine değer katamayan durumdadır. Ayrıca yaşadığı depremlerden sonra kendine gelmeye çalışan bir kent. Şehirleşme anlamda çok kötü bir gelişme içerisindedir. Kent kendine ait olan kimliğini kaybetmiş durumdadır. Hepimiz özlemi değimlidir, Geniş yolları ve bulvarları olan siyasetiyle, ekonomisiyle, üretimiyle değer yaratan bir şehirde yaşamak. Böyle bir kentimiz yok. Zaten itiraz da bu noktada başlıyor yani. Türkiye'nin en fakir kentlerinin birinde yaşıyoruz ama bu bir kader midir? Değildir. Bunu değiştirme dönüştürme yine bizim öz gücümüzle olabilecek bir şeydir. Bunu geliştirdiğimiz ölçüde, biz bu kente katma değeri yüksek katkılar sağlayabiliriz. Son 30 yıla bakın, özellikle çatışmalı dönemde ciddi bir göç aldı. Şehir merkezinde yedi yüz bin insan var ve bu doğal yollarla olmadı. Kimse kendi isteğiyle gelmedi geldikten sonra da geri dönmedi veya dönemedi. Bir şekilde şehrin kenarlarında entegre olmaya çalışan pişman bir kitlemiz var. Bunların hepsi bizim insanlarımız bunlar hiç bir usul esas içerisinde bilinçli gelen insanlar değildi. Üretimden koparılmış durumdalar, şimdi işsiz ve eğitimsiz bu insanlar, bizim ekonomik hayatımızda çok önemli bir alt sınıf oluşturdular. Bu ekonomi yönetimini de ilgilendiren bir meseledir.

Siyasete nasıl bakıyorsunuz? Birazda siyasetle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?............

Siyaset biliminin dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde bulduğu karşılık ne yazık ki Türkiye'de çok karşılık bulmuyor. Şimdi siyaseti bizim insanlarımız bir geçim alanı olarak algılıyor. Siyasal güç o kadar etki ediyor ki toplumsal düzene, toplumun sevk ve idaresine, bürokrasiye o kadar çok nüfuz etmiş ki, dolayısı ile siyasetçi olmak ayrıcalıklı bir alan olarak değerlendiriliyor. Oysa siyaset diğer bilim alanlarından farklı bir alan değildir. Az gelişmiş toplumlarda en fazla insanların rağbet ettikleri alan siyasettir. Oysa gelişmiş toplumlarda siyaset bu kadar öncelikli değil. Öncelikli alan ekonomidir aslında. Siyasetin en önemli görevlerinden bir tanesi ülke ekonomisinin ulusal, uluslararası ilişkilerde geliştirilmesine yönelik tedbirler almaktır. Ama Türkiye'ye bakıyorsunuz, ekonomide en önemli aktörler siyasetle uğraşıyorlar çünkü siyasetin kendilerine sunduğu alan çok daha geniş, ekonomik alandaki varlıkları o kadar ikincil bir anlayıştadır ki mesela Cumhuriyet kurulduğunda bir bürokratik askeri vesayet devleti var, o yüzden tüccar üçüncü sınıf yurttaştır. Hiç bir kıymeti yoktur. Asıl olan devletin memurudur, bürokrasidir. O yüzden devlet bürokrasisi bu kadar kutsaldır Türkiye'de. Bu değişiyor tabi. Dolayısı ile sizin ne kadar servetiniz olursa olsun, bütün zenginlerin hayalinde siyasete atılma gibi bir hedef var. Bu Cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle ilgilidir. Bu anlayışın değişmesi gerekir. 80’li yıllarla beraber kısmen, Özal'la beraber bu değişime uğradı. Yani artık tüccarların, ekonomik aktörlerin ekonomideki pozisyonları çok daha önemli olduğu anlaşılmaya başladı.

Siyaset kime hizmet eder? Siyasetçiler; bürokrasideki imkan ve olanaklarını yasa yapma güçlerini, ekonomik alanın genişletilmesine, halkın zengin ve refah içerisinde olmasına harcar. Milletvekilinin, siyasetçinin görevi var, yasa ve kanun yapmak. Yasama görevini yerine getirmek. Siyaset bizim önümüzü açması gereken bilimsel bir faaliyettir. Siyasetçilerimizin meseleye böyle bakması lazım. Örneğin bölgemizde  milletvekillerimizin Hakkâri’deki insanların hayatlarını ekonomik olarak geliştirmesi yönünde yasalar yapmalarını isterim. Van'ın ekonomisini canlandıracak, buna bağlı olarak Van'ın sosyal hayatını canlandıracak, Van'daki insanların yatırım olanaklarını geliştirecek, mevcut yatırımcıların rekabet imkanlarını artıracak kanunlar çıkarmalarını isterim. Bizde isteklerimizi bu şekilde biçimlendiriyoruz. Kanun, yasa var, kural var hepimizin bir araya gelebileceği bir meclis var orada. İşte o meclise 550 temsilci gönderiyoruz. Bir kabine oluşuyor orada. Diyoruz ki; Allah rızası için bizim hayatımızı kolaylaştıracak, bizi dünyada rekabet edebilir hale getirecek, bizi dünyada saygın hale getirebilecek barış huzur içerisinde yaşayabileceğimiz Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bir arada kardeşçe yaşamamızı sağlayacak kanunlar yapın. Başka ne istiyoruz. Yani siyaset bizim işimiz değil, siyaset çok önemli bir şeydir. Bu kadar çok konuşulmaması da lazım genel olarak siyasete bakış açımız budur.

 

 ""

9.Malumunuz Van Büyük Şehir oldu. Önümüzdeki seçimler itibari ile resmen Büyükşehir oluyoruz. Siz Van'ın Büyük Şehir olmasına inanıyor musunuz? Sanayisini ekonomisini göz önünde bulundurduğumuzda, Van Büyükşehir olmayı hak ediyor mu?

 Van Belediyesi dediğimiz zaman zaten tanımlama küçüktür. Van Büyükşehir Belediyesi dediğiniz zaman o zaman daha büyük bilinen hizmetlerin yerine getirilmesi yönünde bir kavramsal karşılığı var, şimdi nitelik olarak sorduğunuz zaman dünya ölçeğinde ya da gelişmiş ülkelere yerel yönetimleri çerçevesinde baktığınız zaman bunun çok fazla karşılığı yok Ama Türkiye üzerinden bakıldığı zaman mevcut durumdan çok daha iyi imkan olanaklara ve insanların kendi idareci yöneticilerini seçebilme imkanına, yerel yönetim kararlarına daha etkin katılmasına seçtikleri insanlarında burada söz sahibi olmalarına sebebiyet vermesi açısından çok değerli bir karşılığı var. Bu yönüyle alkışlamak, destek vermek gerekir. Ekonomiye katkısı olacak mı? elbet olacaktır. Belediyenin mal ve hizmet alım potansiyeli artacak. Dolayısı ile buradaki tüccarın sanayicinin mal ve hizmet sunumuna bir arz fazlası oluşturulacak. Mevcuttan daha iyi bir arz durumu çıkacak ortaya, bir talep çıkacak, bunu da arzla karşılamak lazım. Bu arzı kim gerçekleştirecek burada yaşayanlar, oluşacak talebi bizler karşılayacağız. Büyükşehrin talebi şu anda mevcut taleplerden çok daha yüksek olacak. Bu açıdan baktığınız zaman çok büyük bir avantaj olacak. İnsanların yerel yönetim kararlarında daha etkin rol üstlenmeleri sağlanacak. Seçtiğimiz insanların burada kentin sevk ve idaresinde potansiyeli artacak.

10. Bu yapılan bildirgede “Nasıl bir Belediye Başkanı istiyoruz” dediğinizde işte siyasi parti temsilcilerini arayıp istişarelerde bulunacak mısınız, soracak mısınız?

Onlara sormayacağız, hizmet alan kesimlere soracağız, sokaktaki vatandaşa soracağız, öncelikli olarak tabi temsil ettiğimiz kitlenin görüşlerine başvuracağız. Çünkü bizim birinci görevimiz onların hak ve menfaatlerini korumak olacak. Öncelikli olarak, onların ne istediklerini soracağız, Nasıl bir Belediye Başkanı istiyoruz o zaman senin eleştirmeyeceğin bilakis destekleyeceğin bir siyasal yapıya katkı sağlayacaksın. O zaman siyasetçiyi de, siyaseti de kirletmeye gerek yok. Kimseyi kirlidir diye addetmeye de gerek yok. Şimdi ne diyoruz? Ya bunların hiç biri bizim tercihimiz değildi diye… böyle bir şey yok. Şimdi bu konudaki bilgini deneyimini donanımını beklentini o zaman merkezi hükümetteki insanlara da söyleyeceksiniz. Ya şu siyasal partiler yasasını değiştirelim, seçim yasasını değiştirin. Mevcut haliyle seçim yasası burada etkin bir temsiliyetin ortaya çıkmasına katkı sağlamıyor biz bundan muzdaripiz. Biz istediğimiz adamı kendimize vekil olarak seçemiyoruz diyeceğiz. Yani demokrasi öyle sadece halkların eşitlikçi olarak temsiliyetine dayalı bir rejim kurmak değil. Mesela demokrasinin önündeki en önemli engellerden bir tanesi nedir biliyor musunuz? Kamunun mal ve hizmet alımlarının siyasetin finansmanında kullanması meseledir. O yüzden kamunun mal ve hizmet alımlarını rekabetçi koşullarla her kesin katılım gösterebileceği şekilde dizayn etmezseniz, bu ülkede demokrasi her zaman tartışılır.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Başka sorunuz olmayınca bizde burada bitiriyor yayın hayatınızda başarınızın devamını diliyoruz. İnternet medyasına sunduğunuz katkı çok değerli, bunun için müteşekkiriz. Ayrıca bizim EDH olarak yerel medyanın güçlendirilmesine ilişkin iyi bir projemiz de var, onu da daha sonra tartışılır hale getireceğiz. Sağ olun, var olun…

""

Editör: Wan Haber