Van’daki bir kahvaltı salonunda gazetecilerle bir araya gelen Hüda Par Genel Sekreteri Yavuz, partilerinin kuruluş amacını ve seçimleri değerlendirdi. Sadece bölgenin değil aynı zamanda Ortadoğu diye tarif edilen İslam coğrafyasının şekillendiği zaman dilimi içerisinde özellikle dikkat edilmesi gereken bazı hususların olduğuna dikkat çeken Yavuz, gerek yerelde, gerekse küreselde meydana gelen hiçbir siyasi olayın tesadüf olmadığını, bütün bunların birer plan, proje veya ajanda doğrultusunda gerçekleştiğini kaydetti. Yavuz, “Gerek tek parti faşizmi döneminde, gerekse de şu an itibariyle içerisinde yaşamış olduğumuz bölgede en büyük sıkıntı siyasilerin halka benzememesidir. Özellikle halkın inanç değerleriyle barışık olmayan, küresel güçlerin ajandası doğrultusunda kendisine yer bulmaya çalışan ve bunu da halkın inanç değerleriyle, gelenekleriyle, görenekleriyle, örf ve ananeleriyle savaşarak uluslar arası sisteme göz kırpma şeklinde bir siyasi anlayışı benimseyen yapıların, bu memlekette huzur, barış ve istikrardan ziyade maalesef çatışmalı bir ortam getirdiğini, kaos ve istikrarsızlığa sürüklediğini görüyoruz. İşte tamda bu noktada halkın bünyesinden ve bağrından çıkmış olan Hüda Par’ın elinde bulundurduğu elbiseyi bu halkın, bu milletin kendisine gayet bol, rahat ve düzgün bir şekilde giydirebilecek bir elbise olduğunu ve bunu da halkımızla paylaşmanın zamanı geldiğine inanıyoruz. Bu amaç doğrultusunda hareket ediyoruz. Sadece maddi anlamda değil manevi anlamda da tamiratın olması gerektiği kanaati taşıyoruz. Zira referansı İslam olan bir partinin sadece dünya değil, ahiretle ilgili de bir takım düzenlemelerin olması gerekiyor” dedi. 2015 seçimlerine bağımsız olarak gireceklerini dile getiren Yavuz, “Tabanımıza yönelik bir anket çalışması yaptık. Yaklaşık 5 bin kişiye ulaştık. Ortaya çıkan sonuca göre bağımsız adaylarla seçime girme şeklinde bir eğilim belirdi. Bizde bu eğilim doğrultusunda çalışmalarımızı yapıyoruz. Yüksek bir ihtimalle bağımsız adaylarla seçime gireceğiz” dedi. Barış görüşmelerin Kürt halkının bütün örgütlü yapılarıyla görüşülmesi gerektiğine vurgu yapan Yavuz, “Bu bölgede siyaset yapan bütün partilerle, tarikatlarıyla, cemaatleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla mutlaka görüşülmeli ve çözüm masasının etrafı kalabalıklaştırılmalıdır. Bu nihai anlamda barışın kalıcı hale gelmesi açısından biraz daha makul ve mantıklı olacaktır” şeklinde konuştu. ‘7 Haziran seçimlerinde HDP barajı aşar mı?’ sorusuna cevap veren Yavuz, “Demirtaş öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan olumlu dilin sandığa yansıdığını düşünüyoruz. Yani kavgaya davetiye çıkarmayan, gerginliği tırmandırmayan, rakiplerini şeytanlaştırıcı anlamında olmayan bir üslubun benimsenmiş olmasının bir kazanım getirdiğini düşünüyoruz. Şayet HDP toplumu kucaklayıcı, muhaliflerinin hayranlığını kazandırıcı, onları ötekileştirici ve saldırgan bir üslup kullanmazsa barajı aşma ihtimalinin yüksek olacağını düşünüyorum. Çünkü yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyoruz. Burada bir pratik sergilendi. yüzde 5,5-6 bandında olan bir oy oranı Cumhurbaşkanlığı seçiminde sürecinde yüzde 9,8 oranına gelmişse bunun altında yatan nedenlerden bir tanesi de vizyon ve benimsemiş olduğu üslup olarak değerlendiriyoruz. Fakat Bingöl’de Demirtaş’ın hiçbir gereği yokken, özellikle Cizre’de saldırı girişiminden sonra Hüda Par’ı hedef tahtasına koyması, şeytanlaştırıcı, ötekileştirici bir dil kullanmasını biz barajı aşamayacağı gibi bir işaret olarak değerlendiriyoruz. Barajı aşıp aşamaması tamamen ortaya koyacağı vizyon dile getireceği politik mülahazalar üzerinden okuyoruz. Temenni ederiz ki ihtişamlı bir üslubu benimser” ifadelerine yer verdi.