Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Van Göç İdaresi Müdürü Cuma Umurca’yı ziyaret ederek, göçmenlerle ilgili bilgiler aldı. Daha sonra açıklamalarda bulunan Arvas, Türkiye’nin coğrafi olarak son derece sorunlu bir bölgenin tam orta yerinde olduğunu belirterek, “Bizi çevreleyen devletler, geneli itibariyle hem siyasi olarak istikrarsız hem de ekonomik olarak zayıf ülkelerdir. Bütün bunların yanında Türkiye, aynı zamanda dünyanın en fakir bölgesi olan Afrika’nın da Avrupa’ya geçiş güzergâhıdır. Dolayısıyla Türkiye, jeopolitik konumu gereği geçmişten bu yana mülteci sorunuyla karşı karşıya kalmış bir ülkedir. Bölgenin ekonomik ve siyasi anlamda sorunları bitmediği sürece Türkiye’nin de mülteci sorunu bitmeyecektir. Kısmen içinde bulunduğumuz bu karmaşık bölge, 2010 yılı sonlarında başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak tabir edilen sürecin etkisiyle daha da dengesiz hale gelmiştir. Arap coğrafyasında tetiklenen olaylar neticesinde Suriye’de başlayan ayaklanmalar ülkeyi iç savaşa sürüklemiştir. Bütün bu gelişmeler can korkusu yaşayan milyonlarca Suriyeliyi başta Türkiye olmak üzere diğer komşu ülkelere kitleler halinde sığınmak zorunda bırakmıştır. Suriye’de iç savaşın devam etmesi ve bölgesel belirsizlikler ile sürecin uzaması, geri dönüşlerin gecikmesi, Suriyeli misafirlerimiz ve Türkiye toplumu için zor zamanlardır. Ancak her şeye rağmen İslam’ın sancaktarlığını yapmış bir millet olarak mazluma ve muhtaca sahip çıkmalıyız. Dinimizde; Müslüman’ın, Müslüman kardeşine yardım etmesi bir temenni değil bir emirdir. Unutulmamalıdır ki Peygamber Efendimiz de (SAV) bir muhacirdir. Medine’ye hicret etmiştir. Bu nedenle muhacirlere, mültecilere sahip çıkmak her Müslüman’ın görevidir” dedi. 

“Suriyeli misafirlerimiz evlerine döneceklerdir” 

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi boyunca Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlarda meydana gelen olaylar ve istikrarsızlıklar sebebiyle farklı ülkelerden toplu sığınmalar kabul ettiğini hatırlatan Arvas, “1979 İran devriminde yüz binlerce İranlı, İran-Irak ve 1991 Körfez savaşlarında yine yüz binlerce Iraklı Kürt, 1980’li yılların sonunda Türk kökenli 300 bin Bulgaristan göçmeni, 1990’lı yılların sonunda yine on binlerce Bosnalı kardeşimiz ülkemize sığınmıştır. Hepsi normalleşme süreci ile birlikte ülkelerine geri dönmüştür. Suriye’de de aynı durum geçerlidir. Suriye’de huzur ve barış sağlandığında burada ki Suriyeli misafirlerimiz evlerine döneceklerdir. AK Parti iktidarımız döneminde mülteci hukuku ile ilgili yapılan çalışmalar neticesinde 11 Nisan 2013 tarihinde ‘Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ yürürlüğe girmiş, bu konudaki sorunların çözümü içinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Kanun kapsamında göçmenlerin statüleri hukuki bir mevzuata oturtulmuştur. Türkiye, Avrupa’ya yakınlığı ve kıtalar arası geçiş güzergâhında bulunması nedeniyle özellikle son yıllarda artan mülteci konusunda her türlü tedbiri almaktadır. Ancak Suriye meselesi bunlardan ayrı değerlendirilmelidir. Komşularımız bugün evindeki yangın nedeniyle Türkiye’dedirler. Bizde bu yangını söndürmek ve acılarını paylaşmak ile mükellefiz. Peygamber Efendimiz (SAV) buyuruyor ki, ‘Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da kuluna yardım eder.’ İnsani yardım ve İslami sorumluluk gerektiren bu misafirperverlik, sabır isteyen bir erdemdir. Bugün bize sığınmış Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkma konusu, mutlaka beraberinde ekonomik, toplumsal ve güvenlik alanlarında birçok soruna sebep olmuştur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bunların üstesinden gelebilecek büyük ülkedir” diye konuştu. 

“Toplumun huzurunu bozan münferit olaylar herkese mal edilmemelidir” 

Suriyeli sığınmacıların hükümete muhalif kesimler tarafından iç siyasete alet edilmeye çalışılmasının büyük talihsizlik olduğunu söyleyen Arvas, “Suriyeli sığınmacılarla ilgili kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algı kabul edilebilir değildir. Bütün Suriyelilere oy hakkı verildiği, vatandaşlık hakkı tanındığı, düzenli aylık bağlandığı gibi doğru olmayan bilgilerle kamuoyunu yanıltmak ve yönlendirmek art niyetli çevreler tarafından yapılan maksatlı haberlerdir. Toplumun huzurunu bozan münferit olaylar herkese mal edilmemelidir. Suriye ve diğer ülkelerden gelen göçmenlerle ilgili eksikler, aksaklıklar varsa bunlar düzeltilir. Öyle ki bu konuda denetimler de arttırılmış durumdadır. Ancak yanlış bilgilerle hem hükümetimizi hem de Suriyeli göçmenleri zor durumda bırakacak yalan yanlış haberler konuyu farklı boyutlara taşımakta, insanları birbirine karşı kışkırtmaktadır. Millet olarak bu konuda sabırlı ve sorumlu davranmalıyız. Zulmün elinden kaçıp gelenlere sahip çıkmamak, yardım etmemek vicdana sığmayan bir insanlık ayıbıdır. Her insan onurludur ve onu korumanın, darda kalana yardım etmenin, mazluma arka çıkmanın, muhtaca el uzatmanın, Ensar fedakârlığı göstermenin tam zamanıdır. Muhacire, mülteciye düşen görev ise umudunu ve metanetini korumaktır. Ancak bu sayede Peygamber Efendimizin (SAV) övdüğü Ensar ruhuna ve Ensar-Muhacir kardeşliğine mazhar olabiliriz” şeklinde konuştu. 

(İHA)

Editör: Wan Haber