Önce Aspor Tv’nin bezirgan tavrı yüzünden, ilk yarıyı doğru dürüst izleyemediğimi ifade etmeliyim. Aspor TV’nin futbola hiç saygısı yok. Futbol ve futbol keyfi umurlarında değil, varsa yoksa reklam ve esnaf kurnazlığı. Neyse, kanıksadık bu tür etik olmayan vaziyetleri.

Batuhan’ın 17. dakika attığı gol güzeldi. Mesafe ve vuruş tekniği dikkate alındığında bu oyuncunun ‘golcü kimliğinin’ hakkını teslim etmek lazım. Gol hücum başarısının ürünü değildi. Daha çok ve kesinlikle oyuncunun sezgilerinden kaynaklandı. Vanspor öne geçmesine rağmen, ne gol öncesinde ne de golden sonra, oyun ve maç içinde bütünlüğü sistematik olarak gözeten bir takım görünümünde değildi. Yenilen iki golün sebebi de bu yekpare olamama haliydi.

Top rakibe geçtiğinde Vanspor defansı, derine kaçıp, rakibe boş alan ikram ediyor. Defansın geriye doğru koşuları orta saha oyuncularını tetikliyor ve hep birlikte ikinci bölgeyi terk ediyorlar. Haliyle rakip oynayacak geniş ve kolay alanlar buluyor. Vanspor sekiz oyuncu ile geriye yaslanınca, ezkaza ele geçen ikinci toplardan da kontralar üretilmiyor. Durum da ya mecburen çok az adamla dikine hücum etmek kalıyor ya da top çok çabuk kaybedildiği için, rakip tekrar Vanspor yarı sahasına yerleşiyor.

Sözünü ettiğim oyun sistematiğine ilişkin sorunlar, oyuncuların yetenekleriyle ilgili değil, çünkü bu işler yetenek gerektirmiyor ve doğrudan doğruya Teknik Direktörün kapasitesiyle ilgilidir. Görebildiğim kadarıyla Vanspor’un çok ciddi yetenek sorunları yok, ama yetenek gerektirmeyen sorunlar her adım başı oyunu ve maçı etkileyip sonuçları belirliyor.

Taner Taşkın’ın takımın bu kadar geriye yaslanmasına engel olmalı. Bunun hiçbir yararı yok. Takım otobüsü geriye park ettiğinde iki şey imkansız hale geliyor. Birincisi çoklu pres yapma imkanı kalmıyor ve dolayısıyla takımın direnç merkezi inşa edilip işlevselleşmiyor. İkincisi bu kadar gerideyken, kazılan toplar olgun hücumlara dönüşemiyor. Takım çok az oyuncu ile cılız dikine hücum etmek zorunda kalıyor.

Oysa top rakibe geçtiğinde, takım bir bütün olarak geriye doğru koşular yapmak yerine, topun olduğu bölgeyi baskılasa ve alan daraltsa, zaten kendiliğinden pres gücü ortaya çıkacak. Ve bu bölgesel preslerin sonucunda elde edilen toplar da, mesafe daha yakın olduğu için olgun ataklara dönüşebilecek.

Kaleci Salih’in ayak içi çok temiz. Bütün maç boyunca hiç uzun vurmadı ve ben bu tavrına bayıldım. Ayağına gelen her topu kısa ve önündeki defansla oynadı. Bu çok takdir edilmesi gereken bir tutum. Ama açılış pasları sadece kaleciyle olmuyor. Açılış pasları doğru organize edilmeli. Bunu kaleci Salih’le birlikte yapacak iki oyuncu daha var. Barış Sağır ve Metehan. Salih, Barış Sağır ve Metehan aracılığı ile top birinci bölgeden ikinci bölgeye sıkıntısız taşınabilir. Yeter ki bu organizasyon üstünde çalışılsın.

Hücum potansiyeli açısından ne Batuhan ne Sıddık ve ne de Serdar Cansu etkin hale gelemiyor. Özellikle Serdar ve Sıddık ani patlama gücü yüksek oyuncular. Defansın arkasına her an sarkma potansiyelleri var. Hücum planlanırken, o yapı ve örüntüler içine bu özellikler dahil edilirse, Vanspor ne yaptığını bilen bir takıma dönüşebilir. Sedat ve Barış Kök’ün sağ kanatta neden arka arkaya oynadıklarını anlayamadım. Görev ve rolleri hakkında da bir fikir edinemedim. Normal koşullarda biri çizgiye sırtını döner ve servis yapar diğeri de dik açılarla ya seçenek olur ya da dikey olarak alan kat eder. Ama tek sıra halinde, bitişik düzende ne yaptıkları hiç anlaşılamadı.

Deplasmanda 2-1 sonuç hiç kötü değil. Ama sözünü ettiğim oyun dağınıklığı giderilmezse, Vanspor’u hiç de hayırlı sonuçlar beklemiyor. (Gazeteduvar)

Editör: Wan Haber