Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, muhalefetin maddeler üzerinden kelime oyunları yaparak yeni anayasa sürecini yavaşlattığını savunarak "İstenirse anayasa 1 ayda yapılır" dedi.
AK Parti Genel Merkezi Teşkilat Başkanlığı tarafından Adana'da düzenlenen 'Parti İçi Eğitim Çalışması' başladı. Seyhan Oteli'nde düzenlenen ve 2 gün sürecek olan toplantıya katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, burada yaptığı konuşmasında yeni anayasa çalışmalarını değerlendirdi. Muhalefet partilerinin, anayasa çalışmalarını yavaşlattığını savunan Çelik, "AK Parti iktidarının ilk zamanlarında, CHP'li milletvekilleri sık sık kürsüye çıkarak, şunları derlerdi bize: 'Siz iktidara geldiniz, ama egemenlik kayıtsız şarttır millete aittir diye bu iktidarı millet meclisi tek başına kullanacak zannetmeyin çünkü bir takım başka organlarla bunu paylaşmak zorundayız' Tabi bunun arkasındaki mantığın ne olduğu daha sonra anlaşıldı. Öyle bir sistem kurmuşlar ki 12 Eylül'de tam bir faşist anayasayı, anayasa bile denmeyecek bir buyruk metnini toplumun önüne koymuşlar" dedi.

"MUHALEFET, PARLEMENTER DEMOKRASİNİN EKSİKLİKLERİNİ GİDERECEK BİR TEKLİF SUNMADI"
Çelik, Mısır'ın anayasa çalışmalarına Türkiye'den sonra başlamasına rağmen, Türkiye'den önce bitirdiğine vurgu yaptı. Çelik, "Türkiye'de 30 yıl içerisinde Anayasa konusunda söylenmedik bir şey kalmadı. Buna rağmen Anayasa'nın yazımı gecikiyor. Gecikmenin sebebi şudur, muhalefet partilerinin aslında kuvveti millete veren, milleti bu kuvvetin ekseni olarak kabul eden bir anayasa yapmaya yanaşmıyorlar" diye konuştu. Muhalefet partilerinin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğu teklifler içerisinde, Türkiye'de parlamenter demokrasinin eksikliklerini giderecek hiçbir teklifin sunulmadığını iddia eden Çelik, "Biz açık bir şekilde söylüyoruz, eğer bu Anayasa istenirse 30 gün içerisinde yazılır. Yazılmaması için hiçbir sebep yok. Türkiye'de yazılmış bir sürü Anayasa taslağı var fakat işin muhalefet partileri tarafından uzatılmasının, bir yılda bitirilememesinin sebebi millete ait olduğu yetkiyi vermemektir" diye konuştu.
İmralı görüşmeleriyle ilgili de "Devletinizi yönetenlere güvenin' diyen Çelik, şunları söyledi
"İşin başında ne yaptığını bilen kadrolar var. Devlet kendi kendini tasfiye etmiş değildir, devlet dimdik ayaktadır. Milleti millet yapan değerler de bertaraf edilmiş değildir tam tersine dimdik ayaktadır. Son derece sağlamdır ve giderek de güçlenmektedir. Türkiye'nin ufku açıktır. Terör örgütünü kullanarak, Türkiye'nin ufkunu, küresel ve bölgesel gelişmelerden uzaklaştırmaya çalışanlar Türkiye'nin ufkunu Şemdinli ile sınırlamaya çalışıyorlar."

"BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ SINIFTA KALDI"
Çelik, bölgede 'Camp David Düzeni'nin artık bertaraf olduğunu belirterek, bu düzeni devam ettirmek isteyenlerin sarıldıkları son cephenin Suriye olduğunu savundu. Çelik, Suriye'de kan dökülmeye devam edildiğini ve binlerce insanın göz göze göre katledildiğini söyleyerek, "Rejim rejim olmaktan çıkmış bir katliam şebekesine dönüşmüştür. Ama hala güçlü bir sesle güçlü bir irade ile bu katliamı durdurmak üzere uluslar arası toplumda ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden güçlü bir ses çıkmıyor" dedi.
Çin ve Rusya'nın yaptığı başka hesaplar neticesinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye müdahale konusunda 'veto' verdiğini hatırlatan Çelik, "Bizim doğrudan olumsuz bir şekilde etkilendiğimiz bu gelişmeler karşısında BM Güvenlik Konseyi'nden Suriye'ye yaptırım yapılması engelleniyor. Ama bugün Orta Afrika'daki Mali'ye Fransa'nın askeri müdahalede bulunmak üzere asker gönderdiği haberlerini okuyorsunuz. Bundan 10 yıl kadar önce BM'den Mali'ye askeri müdahale için karar çıkartıldı. Peki Mali'de Suriye kapsamında bir katliam ya da bir çatışma var mı? Yok. BM'den Maliye bu kadar çabuk yaptırım kararı çıkıyor da Suriye'ye neden çıkmıyor?" diye konuştu.
Çelik, Suriye konusunda uluslararası toplumun ve BM Güvenlik Konseyi'nin 'sınıfta kaldığını' ifade ederek, "Bu kadar insan öldürülürken, bu kadar mülteci Ürdün'e Lübnan'a ve Türkiye'ye sığınmışken, BM Güvenlik Konseyi'nin hala olaylar karşısında seyirci durumunda kalması güvenlik konseyinin meşrutiyetini ciddi bir şekilde tartışma konusunun ötesine taşımış ve ciddi bir biçimde zedelemiştir" şeklinde konuştu.
Muhalefet partilerinin zaman zaman hükümeti, iç sorunlar varken dış sorunlara yönelmekte suçladığını hatırlatan Çelik, Türkiye'nin, ufkunu misakı milli sınırlarının ötesine ne kadar uzatabilirse, kendi içerisinde refah ve özgürlük üretme iradesinin o kadar büyüyeceğine vurgu yaptı.
(SZP-AKL-Y)

12.01.2013 16:22:56 TSI

Editör: Wan Haber