Baskadın'dan Rabia Çetin röportajına göre; Gerek milletvekilliği, gerek belediye başkanlığı olsun yıllardır Kürt siyasetinde yer alan bir isim Ahmet Türk. Ancak bir de Ahmet Türk’ü bir ömür evde bekleyen bir kadın var, Mülkiye Türk. 12 çocukları var. Miting meydanlarında ya da televizyon kanallarında hiç yan yana görülmedi Ahmet Türk ve Mülkiye Türk. Ahmet Türk 1973’te siyasete girdi, Mülkiye Türk ile 74’te evlendi. Mülkiye Türk, bir siyasetçiyle 43 yıl iç içe geçen evliliği ve siyaseti anlattı.

Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Türk. Herkes Ahmet Beyi biliyor. Ama bir de yıllardır yanında olan bir kadın var…‘’1974’te evlendik Ahmet Bey ile. Herkesin bildiği gibi Ahmet Bey, demokrat bir siyasetçidir. Ben de onun gibi demokrat bir insanım. Kimsenin haksızlığa, kötülüğe uğramasını istemem. Kanın dökülmesine karşıyım’’ diyen bir kadın var yanında…

Ahmet Beyin siyasette yer almasından hiç rahatsız olmadınız mı?

Hayır. Çünkü Ahmet gençliğinden beri hep siyasetin içerisindeydi. Yani ben onu tanıdım tanıyalı hep siyasetteydi.

Milletvekili, belediye başkanı siyasetçi bir erkeğin eşi olarak onun ilk tutuklanmasında neler düşündünüz?

Önce 12 Eylül darbesinde tutuklanmıştı. O dönem tutukluların yaşadıklarını herkes biliyor. Daha sonra 91 yılında Leyla Zana ile birlikte tutuklanmıştı. İşkence görmüştü. O dönem bizi en çok üzen durum buydu. Ama sadece Ahmet için değil ezilen, işkence gören herkes için aynı şeyi hissediyorduk.

Siz 74’te evlendiniz. Ahmet Bey 73’ten beri Kürt siyasetinde. Ya evde Ahmet Beyi bekleyen kadın?

Bizim için hep zordu. Tutuklanması, siyaseteyken hep zor geçti. Hayatımız politikayla geçti. Özel hayatımız olmadı hiç. O hep politikayla uğraşırdı. Bunca yıl evlilik hayatımızda bir gün olsun Ahmet Bey ve çocuklarımızla bir sofraya oturamadık. Çocuklar da babasını hiç göremedi yıllarca… ‘Keşke normal bir hayatımız olsaydı’ dediğimiz de oldu ama kabullendik. Politika insanın hayatını çürütüyor.

Siz de siyasete girmeyi düşünmediniz mi hiç?

Hayır! Politikayı sevmiyorum. Ahmet Bey zaten politikada. Bir eve bir tane siyasetçi yeterli.

Tamam, sevmiyorsunuz ama bir siyasetçi eşisiniz…

Siyasetçi eşi olmak ayrı, siyasetçi olmak ayrı. Siyasetçi olmak elbette gurur vericidir. Ama bu kadar. Ha bire insanlar ölüyor, ha bire kan dökülüyor, ha bire kentler yıkılıyor. Böyle bir durumda siyasetin nesini seveyim…

Bir yanınız politikadan uzak, diğer yanınız yıllardır politikada. Bu durumda Kürt meselesine nasıl bakıyorsunuz?

Askerin de, gerillanın da, Türk’ün de, Kürt’ün de neden kanı dökülüyor. Neden? Yazık değil mi bunca çocuğa… Herkes özgür, demokratik bir ülkede yaşamanın mücadelesini veriyor. Dili, kimliği, kültürü için. ‘Türkiye bölünüp gidecek’ demek yerine bu sorunu çözmenin yollarını arasınlar. Sopayla, öldürmeyle bu sorunu çözülseydi, Kürt meselesi ilk çıktığı yıllarda çözülürdü. Bugün PKK ile IŞİD’i bir tutuyorlar, bu da kabul edilemez. IŞİD’in yaptığı zulüm ortada. Biz demiyoruz 'PKK’nin tüm yaptıkları doğru' ama ikisi bir tutulmamalı. PKK’nin de yanlışları var.

Bu çizdiğiniz tabloda Ahmet Bey için korkuyor musunuz?

Her zaman korktum. Onca eziyet çekti cezaevlerinde. Bu yaşında bile tutuklandı. Sadece Ahmet Bey için değil onun arkadaşları için de her zaman bir korku var kalbimde…

Ahmet Bey’e, “Artık yeter, siyasetten elini çek” dediniz mi hiç?

Hayır demedim. ‘Bir kere işin içine girdin, sonuna kadar git’ dedim her zaman.

Ama bir ömür eşinden, çocuklarından uzak geçti…

Evet, uzakta bir ömür tükettik. Ama demokrasi için, Kürt halkının haklarının savunulması için, kimlik ve dil mücadelesi için bu gerekiyorsa varsın ömür böyle tükensin.

Ahmet Bey, evde de ‘siyasetçi’ midir?

Ahmet Bey, barışçıl bir insandır. Evde de hep siyasetçi ve barışçıl kimliği bir aradadır. Evde hep sessizdir. O kadar yorgun geliyor ki zaten konuşamaya bile hali yok. Herkes kendi halinde takılır evde. Evde öyle sohbet eden biri değil. Kendini o kadar politikaya adamış ki ne ev, ne evlat, ne eş düşünecek halde değil.

Ahmet Bey, 2010’da Samsun’da bir saldırıya uğramıştı. O görüntüleri izlediğinizde ne hissettiniz?

Ahmet Bey’in o halini görünce öfkelendim. Sinirlendim. Kendisi çok normal karşıladı. Ama ben onun kadar rahat karşılayamadım. Ahmet gibi bir insana nasıl kıyarlar. Ahmet’e kalkan eller kırılsın.

Ya son tutukluluk dönemi…

Öfkelendik, kızdık. Yaşlı bir adamın kolundan tutup götürdüler bu kabul edilemez. Bir suçu yok. Ahmet’in belediyesine kayyum atanması bile kabul edilemez. Ahmet kötü bir şey yapmadı ki… Bir yolsuzluğu, bir kötülüğü yok. Ahmet’in ruhunda bir kötülüğü yok. Belediyeye kayyum atandığı zaman ‘Beni almazlar herhalde…’ demişti. Beklemiyordu.

Bunu eşi olarak mı söylüyorsunuz yoksa gerçekten böyle mi hissediyorsunuz?

Hayır, eşi olarak şikâyetçiyim. Bir ömür evinden uzak geçti çünkü. Ama siyasetçi olarak gerçekten öyle. Ruhunda kötülük yok, gerçekten iyi ve barışçı bir insan.

Siz Ahmet Türk’ün eşi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşiyle görüşseniz, ona ne derdiniz?

‘Biz anneyiz, gelin bu savaşı biz bitirelim’ derdim.

Kürt siyasetinde kızdığınız, eleştirdiğiniz bir şey var mı?

Özellikle son dönemlerde bombalı saldırılara kızıyorum, üzülüyorum. Şiddet hangi taraftan gelirse gelsin üzülüyorum. Şiddet, şiddeti getiriyor sorunu çözmüyor.

Yeniden özel hayata gelirsek. Ahmet Bey’de en çok neyi beğeniyorsunuz?

Ahmet Bey’in, efendiliğini, uysallığını, dürüstlüğünü çok beğeniyorum.

Size hiç sesini yükselttiği oldu mu?

Hayır, hiç olmadı. Hatta ben sinirlendiğimde bile o benimle uysal bir şekilde konuşur. Bazen kızdığım şey , keşke siyasetle bu kadar iç içe olmasaydı da bir ömür evinden ailesinden bu kadar uzak geçmeseydi.

Ahmet Bey’in “Hakkını ödeyemem. Yıllardır yanımdasın” dediği oldu mu hiç?

Tabi her zaman söyler. Teşekkür ettiği oldu yani…

Seçim dönemlerinde onun için oy istediğiniz ya da mitinglere beraber katıldınız mı hiç?

Hayır. Hiç sokağa çıkmadım oy istemek için. Zaten siyaseti sevmiyorum. Mitinglere de yanında hiç gitmedim. Ne o istedi gitmemi, ne de ben talep ettim. Eşiyle beraber gezmek biz de pek de görülen bir durum değildir zaten.

Peki, size hiç çiçek aldığı oldu mu?

Hayır. Hiç almadı…

Neden?

Almaz ya. Alışkın değil buna ne yapabilirim ki?

Siz istemez miydiniz almasını?

Tabi ki isterdim ama almayınca ne yapabilirim ki. Değil ki çiçek alamıyor. Her şeyi yapabilir ama bu çiçek alma durumu bizim adetlerde, törelerde yok. Kaynak: BASKADIN

Editör: Wan Haber