Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "AK parti oylarıyla kabul edilen bütçe, gayri meşru bütçedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 2013 yılında gayri meşru bir bütçeyle karşı karşıyayız" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2013 yılının ilk grup toplantısını yaptıklarını belirterek, yeni yılın umut vadeden bir yıl olmasını istediğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Barışın, huzurun egemen olduğu, herkesin iş aş sahibi olduğu güzel bir Türkiye umuduyla sözlerime başlıyorum. Biz bu güzel topraklarda huzur içinde yaşamak istiyoruz, barış içinde yaşamak istiyoruz. Anneler, çocuklarını sabahleyin okula gönderirken iki yanaklarından öpmeli ve çocuklarını huzur içinde okula göndermeli. Anneler, çocuklarını askere gönderirken huzur içinde göndermelidir. İşsizliğin olmadığı, ailede mutluluğun, huzurun olduğu bir yıl olmasını diliyorum. 2013, umuyorum, bu dileklerimizin gerçekleştiği bir değişim yılı olur. Biz barışa ve umuda her zaman, yerde, her koşulda destek vermeye hazırız. Yeter ki bu ülkede huzur olsun. Yeter ki barış olsun. Yeter ki herkesin işi, herkesin aşı olsun. Yeter ki her evde huzur olsun. İstediğimiz bu" diye konuştu.

"İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ MU?"
Zonguldak'taki maden faciasına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"8 işçimiz metan gazı patlaması sonrasında yaşamlarını yitirdiler. Yine bir iş kazası. Biliyorsunuz iş kazası konusunda defalarca grubumuzun dikkatini çekmiştim. Avrupa'da iş kazasında birinciyiz. Ölümlerde birinciyiz iş kazasında. Dünyada da üçüncüyüz. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Yerin altında çalışıyor bu insanlar, alın teri döküyorlar bu insanlar. Kömür tozu teneffüs ediyorlar bu insanlar. Yolsuzluk yapmıyorlar, hırsızlık yapmıyorlar, yetim malına el uzatmıyorlar. Alın terleriyle çalışıp huzur içinde evlerine ekmek götürmek istiyorlar. Bunların güvenliğini sağlamak siyasi otoritenin, hükümetin yetkisidir. Nasıl oluyor da bu insanlarımızın güvenliği sağlanmıyor. Nasıl oluyor da Avrupa'nın birincisi oluyoruz. Türkiye'yi neredeyse bir işçi mezarlığına döndürdüler. Terörden çok daha fazla insan kaybımız iş kazalarında oldu. Niye önlem alınmıyor, neden önlem alınmıyor. Bu iş yerinde bundan birkaç yıl önce kaza oldu, 30'a yakın işçimiz hayatını kaybetti. Bakan gitti, Başbakan gitti. Sayın Başbakan şunu söyledi, 'Bu işe giriyorsan bu işin kaderi budur. Sonunda öleceksin', biz kabul etmiyoruz bunu. Doğru bulmuyoruz. Her işin sonu mutlaka ölümdür, diye bir kural yoktur. Avrupa'da olmuyor; Almanya'da, Amerika'da, Japonya'da, İngiltere'de, Fransa'da olmuyor da niçin Türkiye'de oluyor. Asıl sormamız gereken soru bu. Ama 'hayır' diyoruz; 'madem kömür işçisisin, bir gün sen öleceksin'. Bu doğru değil. Sonra bakan gitti efendim 'çok güzel öldüler' dedi. Siyaset sorumluluk ister, sorumlulukla yola çıkacaksınız."

"BU BÜTÇE, GAYRİ MEŞRU BÜTÇEDİR"
Bütçe ile ilgili eleştiriler yapan Kılıçdaroğlu, "Bir Sayıştay raporu var. Biliyorsunuz Sayıştay raporları konusunda bu hükümetin karnesi kırık. Bütçe geldi, Sayıştay raporları gelmedi. Parlamentoda görüşülen, AK parti oylarıyla kabul edilen bütçe, gayri meşru bütçedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 2013 yılında gayri meşru bir bütçeyle karşı karşıyayız. Sayıştay raporları niye gelmez, hangi gerekçeyle gelmez? Yolsuzlukların üstünü kapatmak için mi gelmez. Ama gelmez. Türkiye Taşkömürü Kurumu'nu Sayıştay denetledi ve inceledi. Bakın, burayla ilgili olarak raporun 80. sayfasında da yazıyor. Gerek müessese yetkilileri ve yapı denetim elemanları bir, kurum İş Güvenliği Daire Başkanlığı Denetim Şube Müdürlüğü elemanları iki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı üç...Üç ayrı kurum, patlamanın olduğu iş yerinde denetim yaptı. Denetim sonucunda neye varıyoruz onu okuyayım size; 'İş yerlerinde yapılan denetim sonucu düzenledikleri rapor ve tutanaklarda firmanın iş güvenliğine yönelik alınması gereken önlemler konusunda da hassasiyet göstermediği, bu arada vahim bir olayla karşılaşılmaması, tamamen tesadüf olduğu görülmektedir'. Ben söylemiyorum. Arkadaşlar 8 işçimizin hesabını kim verecek? 'Vahim bir olay olmuyorsa, tamamen tesadüften ibarettir' diyor. O vahim olay dün oluyor. Bu raporu yazanlar daha vahim bir olayın olup olmayacağı konusunda kesin bir kanaate varmış değiller. Bu raporda bu işçilerimizin çalıştığı madende hangi eksiklikler tespit etmiş. Üç tane örnek vereceğim size. Birincisi çok sayıda yazılı ve sözlü uyarıda bulunulmuş olmasına rağmen istenilen sertifikalara sahip madenci baş lambalarının kullanılmadığı, çok sayıda yazılı ve sözlü uyarıya rağmen 'kullanmam' diyor arkadaş. 'Devlet mi, geçiniz onları; benim arkamda da siyaset var' diyor. İkinci sorun, kömüre 2 metre yaklaşıldığının tespit edilmesine ve metan gazı degajı riskinin artmasına rağmen degaj sondajı yapılmaksızın ilerleme yapılıyor. 'Metan gazı, geçiniz' diyor. 'Bizim işçimiz ölse de önemli değil' diyor. Üçüncü sorun enerji kablolarının patlamaya yol açabilecek şekilde eklemeler yapıldığı ve uçlarının açık bırakıldığı. 8 ayrı tutanak düzenleniyor. Onlarca rapor var bu iş yeri ile ilgili. Ne yapılıyor bu iş yeri ile ilgili; tutanağı düzenliyorsunuz, yazılı uyarıyorsunuz o yine bildiğini okuyor. Çalışanlar taşeron işçileri, asgari ücrete mahkum işçiler, söz sahibi olmayan işçiler, sendikaları olmayan işçiler. Bugün gazetelerde bir fotoğraf var. Çocuk, işçiye soruyor 'babam nerede' diye. Bu aile dramını hangi siyasetçi görmezden gelebilir. Bütün bu raporlar ortadayken acaba Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ne yapıyor" dedi.
(TB-OK-Y)

08.01.2013 14:56:52 TSI

Editör: Wan Haber