CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Meclis’te dört bakan için kurulan komisyona getirilen yayın yasağının kabul edilemez olduğu “Basın hürdür, sansür edilemez” gerekçesi ile 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen yayın yasağı kararını yargıya taşıdı.

Sezgin Tanrıkulu’nun avukatı Avukatı Berk Başara, Tanrıkulu’nun Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderilmek üzere yaptığı başvuruya ilişkin, “Tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olarak bilinen ve halen Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Soruşturma Komisyonu kapsamında soruşturması devam eden iddialar ile ilgili olarak Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yayın yasağı konulması yönünde karar alındığı haberleri basına yansımıştır.


Her ne kadar müvekkile herhangi bir bildirim yapılmamış ise de, kamuoyuna yansıyan iddiaların araştırılmasının kamuoyundan saklanmasının doğuracağı hukuki ve fiili sakıncalar, insan hak ve özgürlükleri kapsamında yaşanacak hak ihlalleri nedeniyle anılan karara itiraz etmek zorunluluğu hasıl olmuştur. Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin ilgili kararı hukuken korunur veya kabul edilebilir nitelikte değildir ve itirazımız neticesinde yayın yasağının kaldırılması gerekmektedir. Şöyle ki; T.C. Anayasasında kabul edildiği üzere basın hürdür, sansür edilemez. Fakat mevcut kararla bu hüküm tamamen işlevsiz hale getirilmektedir. Zira, anılan kararda yine T.C.Anayasası’nın 26/2 maddesine atıf yapılarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine kısıtlama getirilebileceği belirtilmiş olsa da, zaten emsal AİHM içtihatları ve Musul’da yaşanan olayların niteliği göz önüne alındığında mevcut durumda düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin engellenemeyeceği, sansür uygulanamayacağı aşikardır. Başka bir anlatımla, kamuoyunun acil, hızlı ve doğru bilgiye ulaşıp kendini güvende hissedebilmesi için haber alma, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini sonuna kadar kullanması gerektiği bir ortamda, tamamen hükümetin eleştirilmesini engellemek sonucuna ulaşacak nitelikte yayın yasağı getirilmesi insan hak ve hürriyetleri bağlamında asla kabul edilemez niteliktedir” ifadeleri kullanıldı.

“ANKARA 7. SULH CEZA HAKİMLİĞİ TARAFINDAN VERİLEN YAYIN YASAĞI KABUL EDİLEMEZ NİTELİKTEDİR”
“Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen yayın yasağının kabul edilemez olduğunun vurgulandığı itiraz başvurusunda, “Nitekim AİHM’nin yerleşik uygulamasına göre “hukukun üstünlüğü ilkesine göre yönetilen bir devlette basının ayrıcalıklı bir role sahip olduğu” (Castells-İspanya,1992-Prager ve Oberschlick-Avusturya,1995) ortadadır. Bu aşamada AİHM’in yayım yasağına ilişkin olarak Türkiye aleyhine verdiği (Cumhuriyet Vakfı ve diğerleri, Ürper ve diğerleri, Turgay ve diğerleri kararları) kararların özellikle uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Ankara 7.Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen yayın yasağı kararı insan temel hak ve özgürlüklerini orantısız şekilde kısıtlayan, hukuki dayanaklardan uzak ve atıf yaptığı kanun maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde dahi kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle sadece sonuçlarına vakıf olduğumuz ve fakat içeriğini öğrenemediğimiz kararın itiraz incelemesi neticesinde kaldırılması demokratik hukuk devleti olmanın ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile T.C. Anayasası hükümlerinin zorunlu sonucudur” ifadelerine yer verildi. (DHA)

Editör: Wan Haber