Yozgat Özel Şifa Hastanesi'nde görev yapan psikolog ve NLP uzmanı Gurbet Tanış Bozkurt, öğrencinin başarısının düşmesine yol açanın yoğun kaygı olduğunu belirterek, "Belli bir seviyeye kadar olan kaygı yararlıdır, uyanıklık sağlar, koruyucudur, dikkati toplamaya yardımcı olur ve öğrencinin motivasyonunu artırır. Kaygının hiçbir zaman sıfır düzeyine inmesini istemeyiz çünkü uyanıklığı ve motivasyonu yok eder" dedi.
İlköğretim okulu 8'inci sınıf öğrencilerinin SBS'ye, lise öğrencilerinin ise YGS ve LYS'ye gireceğini hatırlatan psikolog ve NLP uzmanı Gurbet Tanış Bozkurt, "Sınavlar yaklaşıyor, son bir ayın içine girmiş bulunuyoruz. Sınav kaygısı pek çok öğrenci tarafından yaşanmaktadır. Sadece öğrenciler değil, aileler de bu süreçte çok yıpranmaktadır ancak bu üstesinden gelinebilir bir problemdir. Sınanma duygusunun verdiği rahatsızlıktan dolayı birçok gencin ailesi, 'Bizimki çok sinirli, her şeye kızıyor. Dokunsan ağlayacak, sürekli gözleri dolu dolu. Kızım yemeden içmeden kesildi, uyku nedir bilmiyor. Aslında çok başarılı ama sınavlara girince bir şeyler oluyor, yapamıyor' diyor. Bir öğrencinin eğitim-öğretim hayatı boyunca biriktirdiği bilgiyi, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarısının düşmesine yol açan şey yoğun kaygıdır. Aslında, sınava girecek bütün herkes kaygı yaşar ki belli bir seviyeye kadar olan kaygı yararlıdır, uyanıklık sağlar, koruyucudur, dikkati toplamaya yardımcı olur ve öğrencinin motivasyonunu artırır. Kaygının hiçbir zaman sıfır düzeyine inmesini istemeyiz çünkü bu uyanıklığı ve motivasyonu yok eder. "Aman boşver, alt tarafı bir sınav" diyen birçok gencin tutumlarının altında yatan ve bu boşvermişliği pekiştiren, kaygı düzeyinin düşüklüğüdür" diye konuştu.
Sınav kaygısının en genel sebebinin gencin ya da ailesinin sınava farklı anlamlar yüklemesi olduğunu, sınav kaygısı yaşayan bireylerin ise sınava aileye bir borç ödeme, nasıl bir insan olduğunu ölçme, kendini ispat etme, iyi bir evlat olduğunu kanıtlama gibi birçok farklı anlam yükleyerek kaygılandığını ifade eden Bozkurt, "Oysa sınav, kişiliğin bir değerlendirilmesi değil, sınava giren bireyin bilgi birikiminin değerlendirilmesidir. Sınavdan düşük puan almak o kişinin gerekli bilgiyi biriktiremediğine, yüksek puan almak bilgi birikiminin yeterli olduğuna işaret eder, iyi veya kötü evlat olduğuna değil. Eğer birey başarısızlıkların abartıldığı, başarıların küçümsendiği, sürekli başka yaşıtları ile karşılaştırıldığı, belirli bir düzeyin altındaki başarısının başarısızlık olarak görüldüğü bir ortamda yaşıyor ise sınav kaygısı geliştirme riski oldukça fazladır. Ayrıca lütfen çocuklarınıza geçmişte hatalarını hatırlatıp onların olumsuz farkındalık yaşamalarına, 'Ben zaten her zaman başarısızmışım " demelerine izin vermeyin. Sınav kaygısının oluşumu düşüncelerimizle, aklımızdan o sınav ile ilgili olarak geçirdiklerimizle ilişkilidir" diye konuştu.
Sınav kaygısı ile başa çıkmanın ilk bölümünün sınava zihinsel bir hazırlık yapmak olduğunu vurgulayan Bozkurt, "Ailece sınava yüklediğiniz anlamı gözden geçirmek, gerçekçi hedef oluşturmak gerekir. Kendi öğrenme modelini tanımak (görsel, işitsel, kinestetik) ve çalışma planlarını bu doğrultuda oluşturmak, kendi yapamıyorsa uzmandan destek almak, uygulanabilir çalışma planları yapmak faydalı olur. Henüz hiç kimsenin bilemeyeceği sınav sonucu ile ilgili olumsuz senaryolar yazmak yerine sınav hazırlığına konsantre olmak gerekiyor. Psikoloğa geldiğinde öğrenci ön görüşmenin ardından değerlendirme sürecine alınır. Bu değerlendirme aşamasında, çeşitli test ve mesleki yönelim envanterleri uygulanır. Sınav kaygısının fizyolojik yüzü ile başa çıkmada en önemli materyal gevşeme egzersizleridir. Bu egzersizler çocuğa uygulanır ve öğretilir. Aile, çocuk, psikolog iş birliği içinde sorun çözülür" ifadelerini kullandı.
(ÖE-ZB-GS-Y)

20.02.2013 13:00:36 TSI

Editör: Wan Haber