RADİKAL DEMOKRASİYE KENDİNİ YATIRMAK!

Abone Ol

Son birkaç gündür iktidara dayalı siyasetin çirkefliği her alanda mide bulandırıcıdır. Kalıcı dostluklar yoktur. Kalıcı çıkarlar vardır sözü bir daha bu birkaç gün içinde doğrulanmış olmakta. AKP ya da Tayyip ne olacak sorusu sorulmakta, asıl olan soru sorulmamakta. Özçarpıtılmaktadır. Kavga nedeni iktidar değil de kişisel bir olaymış gibi yansıtılmaya çalışılmaktadır.Fehtullah Hoca Tayip Kavgası olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır. Hâlbuki öz hiçte böyle değildir.Kavganın özünde yatan ABD ve bir bütün sistemin hegomonik güçlerin Tayip iktidarına gösterdiği kırmızı karttır.Tayibin 90 dakikalık oynama süresi artık yeterli görülmektedir.Süre bitti uyarısı yapılmaktadır.Tayibin ve onun Hükûmetinin tüm oyunu artık faul kabul edilmektedir. Tayip hangi rakip, kendi dışındaki oyuncuya yanaşsa, bu hakem gurubu kurduğu oyun sistemine çelme taktığını görerek, kurulmuş oyunu bozduğu için Tayibe uyarı yapmaktadır. Bu güney Kürdistan meselesinde böyledir. İran meselesinde böyledir. Rus Kafkas meselesinde böyledir. Suriye meselesinde böyledir! Tayip ve hükümeti kulak boyunuzu geçer misali, kendi başına buyruk kesildikçe, bu uluslararası hegomonik güçler rahatsızlık duymakta, Tayibe fren yaptırmaya çalışmaktadır. Fren tutmayınca, freni patlatarak kaza yaptırmakta. Tayip ve hükümetini yara bere içinde bıraktırmaktalar. Niye Fehtullah eliyle bu darbe yaptırıldı? Niyesi basittir. Niyesi ‘O şaşalı Türk Ordusunun’ bu hükümet ve bu egemen güçlerin ittifakıylaümüğü çekilmesindedir. Ordu bu hamleyle tam bir itibarsızlık durumuna düşürülmüştür.Ordunun iç dış düşman yalanını deşifre etmiş, darbe(ci) zemini elinde alınmış olmasındandı. O zaman kimin eliyle hangi taktikle darbe yapılacaktır. Elbette bin yıllık Osmanlı iç saray oyunuyla bu darbe yapılacaktı. Zaten Darbe zemini AKP iktidarı kurgulanırken, başında içine yerleştirilmişti. Zemini AKP Fehtullah ittifakıydı. Bu ittifakın bozdurulması darbe için yeterli zemindi. 17 Aralık bunun pratik ilanıydı. ABD bu kez Florya’da yetiştirdiği militarist askeri gladio güç eliyle değil,Siyasi İslami renk kazandırılmış siyasi gladio eliyle bu darbeyi yapmayı kendince daha makul görmüştü. Kucağında beslediği öz oğul eliyle siyasi darbe yapmayı daha uygun bulmuştu. YaniFehtullah eliyle bu darbeyi yapmak dönem itibarıyla çıkarlarına daha uygundu. Tabii darbeyi salt bu dış etkenlere bağlamakta yetersiz bir bakış olacaktır. Bunun iç etkenleri de bu darbeye zemindi. Zemin sunmaktaydı.Bu iç etkenlerin kendisi ulus devletin olgarşik örgütlenmesiydi.Bu olgarşik çekirdek alta alttan kendine yapılmış basınçta nefesiz kalarak, AKP nin uygulamalarında rahatsızlık duymaktaydı. Tayipte bunu görmüş olacak ki bunları iç dış tefeci ilan ederek kendince deşifre etmekteydi. Bu olgarşik güçler kimdir? En basitinde 95 yıldır Türkiye Cumhuriyetinin inkâr siyasetiyle nemalanan güçlerdi. Kızılelma, CHP gibi sosyal-faşist ve sermaye guruplarıydı. CHP ve kızıl elmacılar kendi yaşam besinini 95 yıldır 1-Kürt inkârı üzerinde almakta,2- Anti-demokratik faşist karakterinde almaktadır. Tayip son bir yıldır bu iki durumu Kürt halk önderiyle girdiği müzakere görüşmeleriyle bozmuş olmaktadır. Buda iç statüko güçlerin palazlandığı yerde rahatsız etmekte. Yerleşik yaşamlarını bozdurmaktadır.Bozulan yaşamların hıncını almak ister gibi, adeta fırsat bu fırsat dış müdahaleyle birleşerek Tayibin idam ipini kendince çekmeye çalışmaktalar.Son hırsızlık deşifrasyonu dozun artışı da bundandır. Herşeyi AKP Tayibin hırsızlığına indirgersek ve bununla izah etmeye çalışırsak, bu bizi tam bir sağlıklı siyasi değerlendirmeye götürmeyecektir. Hırsızlık bahanedir. Asıl olan hegomonik güçlerin çıkarı ve iç iktidarcı güçlerin çıkarıdır. Tüm kavga bunun içindir. Bunu görmesek AKP hırsız, diğer iktidar güçleri hırsız değildir mealine düşen saflığa düşeriz. Ak pak görme öngörüsüzlüğüne düşeriz. Bu öngörüsüzlük yene bizieskiden olduğu gibi, yene bir sistem partinin kurtarıcı aldatıcılığına götürecektir. Bilinmelidir ki, iktidar ve bir bütün devlet sistemi zaten hırsızlıküzerine kendini inşa etmiştir. Bunu görmesek oltaya takılan üzerinde siyasetimizi yaparsak, dönemin pragmatik iktidar siyasetçilerin muhalefetçe durumuna düşeriz. Hırsızlığa fazla takılırsak, bundan sonra iktidara gelecek olanların ak pak olacağınımaniple eden durumuna düşeriz. İyi anlatmak gerek ve altını çizerek doğruyu haykırmak gerek. Doğru nedir? Doğru Devlet bir bütün hırsızdır.Sistem hırsızlık üzerine kurulmuştur!Bu gerçek akılda çıkarılmadan, mevcut darbe değerlendirilip ele alınırsa, daha sağlıklı devrimci siyaset yapılır. Kitlelerin önü açılmış olunur.

17 Aralık 2013 darbesi AKP nin çözdürülme operasyonudur. PekiAKP çözdürülecek yerine ne geçilecek? Yerine boynuz kulağı geçmeyen yeni ittifak güçleri geçirilecek. En azında hedef amaç budur. Yani Yeşil Turancı, beyaz kızıl elmacı Turancı ittifak şimdilik öngörülendir. Bu iki Turancı ittifak şu noktalarda uzlaşı içindedir: Birincisi Kürt sorunun çözümsüzlüğü ve inkârın sürdürülmesi.İkincisi ulus-devletin homojenleştirici tekçi anti-demokratik faşist iktidarın devamı bir Türkiye!Dikkat edilirse müzakere başladığından beri bunların uykusu kaçmıştır. Bu sürecin ilerlememesi için elinde geleni yapmışlardır. Oyun içinde oyun, Komplo içinde komplo tezgâhlamışlardır. Bunu için paralel derken sadece Fehtullah akla gelmemeli,Salt bu akla gelirse toz duman içinde kör görme olur. Daha iyi anlaşılsın diye birkaç örnekle hatırlatma yapalım.1999 Sayın Öcalan’ın kasetleri, Esenyurt MHP Parti teşkilatına silahlı mukavemet, HDP seçim bürolarına saldırı,Roboski sıfır noktasında sınır duvarın örülmesi, yenide çatışma duruma gelmesi ve en son Tayibin bant çözülmesi art arda dizilmiş dizgi oyunun çözdürülmesi bu tezgâhın ne denli derin olduğu fikrini insana vermektedir. Bu oyunun asıl ismi‘ben Kürt çözümü,demokrasi arayış çabalarını’ bozarım oyunudur! Bu iyi görülüp öyle muhalefet edilmelidir. Yani salt Tayibe değil, tüm bu anti Kürtçü,anti demokratik güçlerin tezgâhına düşmeyecek uyanıklıkla siyaset yapılmalıdır. Yoksa ikinci 1978 kaos cahil muhalefetçe durumuna,tezgahına bir daha düşüle bilinir!

 Tayip bu sürece ikinci kurtuluş savaşı diyor. Bir yanıyla söylediği doğru, bir yanıyla söylediği yalandır. Doğru olan yanı Kürtlerle ittifak arayışıdır. Yalanı 1923 sonrası inkârına benzer, kendini yeniden tek otorite kılma yalancılığıdır. Buna ulaşmak için hep takke içindedir. Takke içinde olduğunda iktidar hastalığın kurnaz, geçici, hileli halinde bir türlü sıyrılmamaktadır. Bu siyasetiyle güven vermekte uzaktır. Dara düşmesi bu ilkesiz, pragmatik politikasındadır. Tayip aynı ikincibir 1071 Malazgirt Selçuklu Sincarın durumuna düşmüştür. Kürt kapısına dayanmış, kurtuluş umarını burada aramaktadır. Ancak 12 yıllık iktidar takkeci ligi Kürtlere güven vermemekte. Bunun olması için, işin kanununu elzem görmekteler. Bunu dayatmaktalar. Ama huylu huyunda vazgeçer mi! Tayip buna gelmemekte, bir başka yol bulurum diyerek, Kürdün kanun ısrarını oyalamaya çalışmakta, ertelemektedir.Tayip ikinci kurtuluş savaşı yerine, 1071 deseydi daha isabetli bir söz söylemiş olurdu. Selçuklu 1071 deArap,Fars bozgununda,katliamında kurtulmak için, canhıraş Kürtlerin kapısına dayanmıştı.Ama kurtuluş savaşında bu böyle değildi.Kurtuluş savaşında Kürtler ortak vatan için Kemal Atatürk’le ortak ittifak içinde oldular.Birlikte kurtuluş savaşını verdiler.Sincar zamanında Kürtler misafirperliğin hürmeti eliyle Anadolu’ya Türkleri yerleştirip, Otak,beylik yapmalarına kol kanat gerdiler. Ama kurtuluş savaşında ortak vatan için ittifak oldular. Bir önceki dönem gibi, bu dönem yene Kürtler dürüstü. Dürüst yaklaştılar. Şimdide Kürtler yene meseleye dürüst yaklaşmaktalar. Vatanı tekçi ceberut kılıfında sıyırıp, vatanı gerçek sahiplerine iade etme çabası içindeler. Cumhuriyetti bilinen ismiyle demokratik-ulus yapma çabasındalar.Yani Kuvayımillîye ihanetin ortada kaldırma çabasındalar. Bu çabadandır ki, 12 yıl Tayibe tahammüllü davranılmaktadır. Sayın Öcalan artık kimse beni saf belemesin,paralel devlet bende 150 metre uzaktadır.Bana fiziki yönelirlerse,yönelsinler. Umurumda değil. Artık bu durum böyle devam etmez diyerek,tahammül sınırın sonuna geldiğini söylemektedir. Ama AKP takkeci olduğunda Sayın Abdullah Öcalan’ın bu uyarısını dikkatte almamakta,kuru bir tehdit saymaktadır. Yene KCK eş başkanların 30 Mart sonrasını işaret etmeleride bu teamülün sınırına geldiğini teyit eden açıklama olmaktadır. Türk Ataları kıymet hatır nas bilmemenin nankörlükleri içinde nasıl Kürtlere yaklaştıysa, Tayip ve AKP de bu nankörlük içinde bugünkü Kürtlere yaklaşmakta,düşman eğiliminde, çabasında vazgeçmemektedir. Rojava devrimine yaklaşım, Müzakere yaklaşım, KDPyi Kürt hamisi yapma çabası, bu yalancı hileci kurgu üzerinde gelişmektedir.Tayip Kürtlerin su rümetiyle 12 yıldır iktidardadır.12 yıldır Kürtler AKP ye şans verdi.Artık gelinen bu aşamada Tayip kredini Kürtler nezdinde artık tüketmiştir.Kürtleri saf biliyor.Kürtler saf değildir.Kürtler devlet,iktidar oyunların dışında kalmanın onurlu politikası içinde AKP’ye yaklaşmaktalar.Bu tam iyi anlaşılmıyor.Anlaşılmadığı için,Kürtler haksız yere AKP’nin yandaşı ya da desteği veren değerlendirilmektedir. Hâlbuki bu hiçte böyle değildir.Sadece AKP’yi, devleti demokrasiye duyarlı hale getirip,sonuca gitmek istemektedir Kürtler! Kürtler iyi anlaşılsaydılar, Kürtlerin Demokratik özerklik projesine bugün daha bir bilinç güçle sahiplenen olurlardı. Kürtleri bu projenin uygulamasında yalnız bırakmamış olurlardı. Gelinen aşamada Kürtler yene kendi özgücüne güvenecek,özgür ulus bağlamında kendi inşa süreçlerine devam edeceklerdir.Ortak vatanda ısrar,Ortak vatan olmasa olmaz ertelemeciliğine de düşmeyerek, ulus özgürlüğü için canla başla çalışmasına (aksaksız, ertelemesiz) devam edeceklerdir. AKP Tayip Kürtlerin kapısında oyalayıcı olacağına, Kürtlerin kanun ısrarına evet derse, bu hem Kürtlere hem Türkiye halklarına kazandırtacaktır. 1921 yeniden güncelleşip yaşam bulacaktır. Muhalefet,kararlılık, talep bu noktada odaklaşırsa anlamlı olur. Yoksa erken seçim ya da Tayip kalsın gitsin muhalefeti içine düşmek, bunun hengâme, çetrefilkaos muhalefeti içine girmek, bu muhalefet içinde muhalefetçe kesilmek bizi bir yere götürmez! Yoksuzlukların önüne geçmek isteniyorsa,ulusun demokratikleştirilmesi,demokratik özerklik siyasetin gereği olan topluluklara dayalı özgür siyasetin yaşam bulması için çalışmak esas yaklaşım olmalıdır. Yani demokratik özerklik çalışmasını beklemeden, zamana yaymadan bugünden yarına hayatta geçirmek iktidar devletçi siyaseti geriletir, halklara nefes aldırır. Bu yapılmasa, gereği yerine getirilmese, bugün Tayip hırsızı gider, yarın başka Tayip hırsızı gelecektir. Bu böyle biline!

  Tayyip ve şürekâsı şu temel belirleyici talepleri kendi can simdi saymalı ve kabul etmek zorundadır.1-Bir yıldır süren müzakerenin yasal dayanağa kavuşturulması,2-Hasta tutsakların serbest bırakılması,3-Tele kulak operasyonuna takılmış KCK yargılanmalarının geçersiz sayıplav edilmesi. Bu adımlarla ancak Tayip Kürtleri ikna edebilir. Bunu yaparsa, zamanın berindeSincara atılan can simidi Tayibe de atılmış olur, boğmasının önüne geçilir. Bunu yapmasa 30 Mart sonrası tufanda Tayipte ve herkeste bu şu şekilde kaybeder. Tek Kürtler kaybetmemiş olur!

Bugünkü tutum ne olmalı? Bence tutum radikal demokrasiye fırsat sunmuştur.Bunu en iyi şekilde nasıl fırsatta çeviririm(e) dönüşmelidir.Nedir radikal demokrasi?Egemenlikçi sistemin ilga edici anti-demokratik karakterini yok saymak, halkların özgür halk demokrasisini inşa edilmesidir. Devlet-Ulusu yerine, demokratik-ulus çalışmasın başlatmak, girişmek olmalıdır. Yani demokratik özerklik inşasını başlatmaktır.Tayibin gidişi,kalışı üzerinde enerji tüketme yerine,Tayibin bu zor durumunu radikal demokrasi inşa lehine çevirmektir.HDP Türkiye’nin Radikal demokrasi güçlerin ortak çatı misyonunu üstlenmeli. BDP legal demokratik-ulus inşasını, Kürdistanda demokratik özerklik projesine dönüştürmelidir. Egemenlikçi siyasetin bu kaos durumunu,legal siyaset için fırsat bilerek, derinlemesine özgür demokratik canlı hücre ağ örgütlenmesine gidilmelidir.Hücre,komite, komün, meclisler, genel kurul, koordinasyonlar onun siyasi örgüt ifadesine dönüştürülmelidir. Erken seçim ve genel seçim çağrılarına takılmadan, sarsıcı bir deprem yaratmanın alt zeminini oluşturmalıdır. Klasik burjuva partilerin iktidar yarışlarına düşmemeli,üslup yaklaşımını bu ciddiyet içinde korumalıdır.Öz güce dayalı örgüt gerçeği, Öz güce dayalı radikal demokrasi inşacılığını esas alan devrimci muhalefet içinde olmalıdır. Yani Tayip AKP’yi demokrasiye çekme çabası sonuç vermese,AKP sonrası gelecek iktidar gücüne karşı daha hazırlıklı bir giriş, duruşa sahip olacak şekilde çalışmalıdır. AKP giderse süreç biter,müzakere kesilir, Kürtler tufanla karşılaşır, korkutuculuğuna demagojisine kapılmadan yoluna devam etmek özgürlükçü ilke saymalıdır. 12 yıldır tek taraflı süreç Kürt demokratik siyasetti üzerinde yürümüştür. Artık gelinen aşamada ufukta bişey görülmese, başlatıldığı gibi bitirilmesi de Kürt iradesine bağlıdır. Bunun böyle bilinmesinde yarar vardır. Yani Kürtler AKP ye muhtaç değildir. AKP Kürtlere muhtaçtır.Aynı 1071 de ve kurtuluş savaşında olduğu gibi! PKK ve Onun önderliği Nisan ayına kadar demiştir. Sonrası tufan olursa,kimse bizi suçlamasın diyerek, peşin uyarısını boşa yapmamışlardır!

 Son olarak şunu söyleyeyim. Bir zamanlar tüm yollar Bağdat’ta çıkar denilmişti.Artık bütün yollar Kürtlere ve Türkiye demokrasi güçlerine çıkar. Kürtler, Türkiye radikal demokrasi güçleri kendi farkındalığının doğru bilincine varırlarsa, yakaladıkları anın devrimci momenti,bu kez güçlü şekilde lehlerine çevirebilir zemin sunmaktadır. İş o ki, Burjuva muhalefet anlayışı yerine,radikal demokrasi muhalefet anlayışını pratikleştirebilmeyi başarabilmektir!

 

 Hasan Akbaba
Lahr- Almanya