Sesini daha önce yaptığı Sessiz Çanlar belgeseliyle duyuran Yönetmen Fatih Güden, Erek (Varag) Dağı’nda 8’inci ve 11’inci yüzyıllar arasında inşa edilen Yedi Kilise (Varagavank-Varakavank) Manastırı’nın, 40 yıllık bekçisi Mehmet Çoban’ın hayat hikâyesini, Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı’ndan destek alarak belgeselleştirdi.

‘Mehmet Amca daha önce Sessiz Çanlar belgeselinde yer aldı’
Uzun yıllardır bölgedeki kiliseleri inceleyen ve aynı zamanda sanat tarihçisi olan Güden, Çoban’ı ilk olarak Sessiz Çanlar belgeseline dahil ediyor. Belgeselin ardından Çoban’ın hikâyesine gösterilen yoğun ilgiden dolayı bu hikâyeyi çekmeye karar veriyor.

“Neden hepimiz bir Mehmet Amca olamıyoruz?” sloganıyla yola çıkan Güden, çekimlerini beş ayda tamamladığı belgeselde, Çoban ve manastır arasında oluşan güçlü bağı inceliyor.

Çoban’ın babası, 1950 yılında imamlık yaptığı Bahçesaray ilçesinden ayrılarak ailesiyle Bakraçlı Köyü’ne (Yedi Kilise) yerleşmiş. Bu köyde toprak sahibi olan babası, 30 yıl boyunca burada imamlık yapmış. İmam olduğu dönemde sık sık okuduğu hutbelerde, köydeki mevcut manastırın korunmasının önemli olduğunu belirtmiş ve köylülere bazı nasihatlerde bulunmuş.

‘Benden sonra bu manastırı sen koruyacaksın’
Yaşadığı süre boyunca manastırı korumaya çalışan Çoban’ın babası, ölmeden önce oğluna nasihat yerine vasiyette bulunmuş ve ‘Benden sonra bu manastırı sen koruyacaksın,’ demiş. Çoban, babasının vasiyetini yerine getirmiş ve yaklaşık 40 yıldır da bu manastırı koruyor.

Manastırı korumanın yollarını ararken aynı zamanda kötü niyetli birçok insanla da mücadele ediyor. Yıllarca definecilerle uğraşmış, bulabildiği definecilerle kavga etmiş hatta onlarla aralarında süren mahkemeler bile var. Kendi imkanlarıyla çok uzun bir süredir bu yapıya sahip çıkmaya çalışıyor. Daha önce bu yapının korunması için Van Müzesi’ne, İl Kültür Müdürlüğü’ne başvurular yapsa da sonuç alamıyor. Ve kilisenin yıkılan tavanını kendi imkanlarıyla onarıyor.

Bölge açısından da oldukça önemli olan bu manastır, 10’uncu yüzyılda piskoposluk merkezi olmasından kaynaklı her yıl onlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Ve Çoban’ı bu manastırı ziyaret eden herkes tanıyor. Bu yüzden üç kişilik çekim ekibine zaman zaman bazı kişilerde gönüllü olarak dahil oluyor.

‘Mehmet Amca ve babası bu kiliseyi korumak için mücadele verdi’
Belgesel fikrinin ortaya çıkışından, çekimlerin bitimine kadarki süreci ise yönetmen Güden, şöyle anlatıyor: “Herkesin de bildiği gibi içinde bulunduğumuz toplumun, kültürel mirasımıza ve tarihsel değerlerimize yaklaşımı ortada. Ama Mehmet Amca, bu konuda örnek bir isim ve bu yüzden belgeselini çekmeye karar verdik.

Mehmet Amca’nın hikâyesi daha önceki belgeselde de çok ilgi görmüştü. Çünkü diğer yapıların hepsi sahipsizken, o, bir yapıya sahip çıkmıştı. Bu yüzden bu hikâye bizim için de oldukça ilgi çekiciydi. Yine bu belgeseli kolektif bir çalışma ile ortaya çıkardık. Aslında belgeselimiz Mehmet Amca ve babasının bu kiliseyi korumaya çalışırken verdiği mücadeleyi yansıtıyor. Ve Mehmet Amca’nın bu mücadelesi hâlâ devam ediyor. Yıllardır Müslümanlara ait olmayan bir yapıyı korumaya çalışıyor. Yani eğitimli ve entelektüel dediğimiz birçok insanın yapamadığını yapıyor. Camide, köylülere namaz kıldırıp çıktıktan sonra kilisenin içini temizliyor. Bu çok özel bir bağ.”

Güden, son olarak aldıkları destekleri ve ilk gösterimin Van’da yapılacağı duyurusunda bulunuyor: “Biz, bu belgeseli yaparken Sivil Düşün’den bir destek aldık. Sivil Düşün, bu tarz toplumsal fayda gözeten bir kuruluş olarak bizim projemizi onayladı. Sağ olsunlar onlardan aldığımız destekle bu filmi çekebildik. İlk gösterim Van’da Ninova Kültür Sanat Merkezi’nde olacak.”

Serhatnews

Editör: Wan Haber