Özellikle kış aylarının gelmesiyle birlikte Van’da başlayan hava kirliliği sezonu başladı. Yakılan sobalar sonrası oluşan kirli hava hissedilmeye başlandı. Gazete olarak hava kirliliğini ve sebeplerini sizler için sorduk.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışması yayınlandı. Bu yıl dördüncüsü yayınlanan rapora göre, Türkiye’nin bazı illerinde yıllardır çözülemeyen ciddi hava kirliliği sorunları yaşanıyor. Son 5 yılın hava kalitesinin incelendiği raporda, 2020 yılında ölçüm yapılan istasyon sayısının arttığına dikkat çekildi. Ancak TÜİK tarafından 2020 yılına ait ölüm verileri açıklanmadığı için; 2017 yılından beri her sene hesaplanan hava kirliliği kaynaklı ölüm sayısının bu yıl belirlenemediği vurgulandı. Raporda havası kirli şehirler arasında her ne kadar Van görülmese de kış aylarının gelmesiyle birlikte kirli hava hissedilmeye başladı. Yeni Doğu Gazetesi olarak Van’ın havasının kirli olup olmadığını, neler yapılabileceğini Van Çevre Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kaçlık’a sorduk. Kalçık bin 700 metre yükseklikte bulunan Van’ın havasının kirli olduğunu belirterek, sebeplerinin ne olduğunu açıkladı.

KALÇIK: KIŞIN HİSSEDİYORUZ

Gazetemize açıklamalarda bulunan Van Çevre Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kaçlık şunları söyledi: “Bin 727 rakımlı bir yerdeyiz. Böyle bir denizimiz ve havamız var. Böyle bir yerde Van'ın havasının kirli olmasının bir mantığı var mı? Oksijenin böyle bol olduğu bir yerde biz nasıl hava kirliliğinden bahsedebiliriz. Ne yazık ki böyle bir yükseltide ve doğada havamız kirli. Özellikle bunu kış aylarında çok yoğun bir şekilde hissediyoruz. Nasıl hissediyoruz? Kış aylarında özellikle sobaların yakılmaya başlanmasıyla birlikte biz bunun yoğun bir şekilde hissetmeye başlıyoruz.”

KİRLİLİĞİN NEDENİ: KÖMÜR

Sosyal Yardımlaşma tarafından dağıtılan kömürlerin kirlilikteki en büyük neden olduğunu söyleyen Kalçık, “Bu kirliliğin en büyük nedenlerinden biri Sosyal Yardımlaşma adı altında insanlara dağıtılan kömürlerdir. Barınma ve ısınma çok ciddi sorun. İnsanların sorunları muhakkak tedarik etmesi gerekiyor. Hükümette ekonomik durumu zor olan insanlara bu olanağı sağlamak zorundadır. Ama sağlarken, bu bölgenin insanlarında katletmeden yapması gerekmektedir. Kalorisi yüksek, yıkanmış kömürler dağıtılması gerekiyor. Bana göre, yetkililer Sosyal Yardımlaşma kömürlerinin kesinlikle ilimize sokmaması gerekiyor. Hava kirliliğine en birincil nedeni budur, bundan mutlaka vazgeçilmelidir.” Dedi.

“KÖMÜR VE TEZEKLE HAVAMIZI KİRLETİYORUZ”

Kentte doğalgaz eksikliği olduğunu ifade eden Kalçık şöyle devam etti: “Van’a ilk doğalgaz geldiğinde 5 yıl içerisinde bütün mahallelere yaygınlaştırılacağı söylendi. Maalesef Van'ın hala yüzde 60'nda, doğalgaz eksikliği var. Kazanç amaçlı bakılması nedeniyle şehrin tüm mahallelerine henüz doğalgaz gitmiş değil. Kirli kömür ve tezekle havamızı kirletiyoruz. İşte hala mahallelerde bu kadar ahırın olması, yakacak olarak ürünün değerinin ölçüsüdür. Birde hangi kapıya bakarsanız bakın siyasi ve rant amaçlı, Sosyal Yardımlaşma kömürlerinin dağıtıldığını görürsünüz. Bu da ilimiz açısında ciddi bir vahşet ve olumsuzluktur.”

KALÇIK: SAZLIKLAR ÇOK ÖNEMLİ

Sazlıkların Van için önemli olduğuna değinen Başkan Kalçık, “Tam olarak bulunduğumuz yer sazlıkların yoğun olduğu bir yer. Ama şu an baktığınızda hiçbir sazlık yok. İnsanlar sazlıkları çok fazla umursamıyor. En ufak bir şey yapıldığında sazlıklar hemen yok ediliyor. İlimizde ne yazık ki ağaçta yok. Ormanın olmadığı yerde, enerji sağlayanlar ise sazlıklardır. Üniversiteden Gevaş’a kadar bakıldığında sazlıkların hepsi yok edildi. Trafiğe açıldı bu alanlar, yol yapıldı, imara açıldı. Bu yüzden sazlıklar yok oldu. Oy saki Kıyı Kanunu şunu der; Dalganın burduğu bir yerden itibaren 50 yıl boyunca dokunma yasağı var. Savaş durumunda dahi sosyal tesis yapılmaz. Geçici barınma sadece yapılabilir. Bugün baktığımız zaman Van’ın kıyı kanunu yok sayılmış, kıyılar işgal edilmiş ve sazlıklar yok edilmiş.” İfadelerini kullandı.

VAN’DA YEŞİL ALAN YETERSİZLİĞİ

Orman varlığı ile ilgili bilgiler veren Kalçık, Van’daki yeşil alanın oldukça az olduğuna değindi. Kalçık konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeşil alan bakımından bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için 15 metrekarelik yeşil alana ihtiyaç var. Yani kişi başına 15 metrekare yeşil alan düşüyor. Bu rakam Van’da 2 metrekarelik alana düşmüş durumda. Ne yazık ki Van’da böyle bir sorun söz konusu. Ormanların ve ağaçların korunmaması nedeniyle böylesi büyük bir sorun var. Diğer taraftan ağaçların ve ormanların yerini tutan sazlıklarken, bu sazlıklarda yok edilmiş durumda. Salıklar kirliliği önler, canlıların üreme alanlarıdır ve Van için en önemlisi oksijen kaynağı olmasıdır. Ne yazık ki bunlar yok edildi. Bu yüzden oksijensiz bir şehirde yaşar hale geldik. Geçmişte yeşil Van olarak bilinen şehrimiz beton yığına haline geldi. Mutlaka ormanlaşmaya gitmemiz gerekiyor ve sazlıkları korumamız gerekiyor.”

“VAN’DA CİDDİ BİR KİRLİLİK YAŞIYORUZ”

Van’da hava kirliliğinin ciddi seviyede olduğunu Hava kirliliğimiz ciddi seviyede. Sokaklarımızdan evlerimize kadar hava kirliliğini hissediyoruz. Bunun yanı sıra sularımıza kadar kirliliği hissedebiliyoruz. Biz bu anlamda normal bir şehirde yaşamıyoruz. Az önce bahsetmiş olduğum gibi 600-700 tane ahırın kent merkezinde olduğu bir şehre, şehir denilebilir mi? Bu kadar kirliliğin olduğu bir yerleşim yerine sayısız göç olması nedeniyle de şehir köy haline döndü. Biz hiçbir şekilde şehirleşemedik ve bunu uygulayamadık. Düşünün siz bir mahallede yaşıyorsunuz, hemen yan komşusunuz hayvanları var. Sizin bu şekilde yaşamanız kadar ilkel bir durum olabilir. Ne yazık ki o komşunuz köyünden ve üretimden koparak Van’a geldi. Siz de ne yazık ki o yaşamı birlikte yaşamak zorunda kaldınız. Böyle bir şehirde kirlilik içinde yaşıyoruz ne yazık ki. Bir yağmur bile yağdığında araçlarınız camları çamur içinde kalıyor. İşte bunun hepsi şehirdeki kirlilikten kaynaklanıyor.

12 İLDE TÜM YIL HAVA KİRLİ

Raporda, hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizildi. Rapora göre; Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde ‘yüksek hava kirliliği’ gözlemlendi. Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkari’de hava kirliliği (PM10) DSÖ kılavuz değerlerinin altında ölçüldü. Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehrin ise Muş olduğu açıklandı. Muşlular yılın 306 günü kirli hava soludu. 2020 yılında hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş oldu. Türkiye’nin hava kalitesi açısından en kirli illeri listesinde son 4 yıldır ilk sırada yer alan Iğdır, 2020 yılında yerini Muş’a bıraktı. 5 yıldır Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken bu şehirlerde ‘Acil Temiz Hava Eylem Planları’ açıklanması gerektiği vurgulandı.

3 BÜYÜK ŞEHİRDE İLÇELERİN HAVASI KİRLİ

Rapora göre, 2020 yılında İstanbul’da PM10 ortalamasının önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde, ancak uzmanlar bu seviyenin dahi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğuna dikkat çekiyor. Raporda, İstanbul’un Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy ilçelerinde PM10 ortalamasının DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 3 katından fazla seviyede olduğunu ortaya koydu. Ankara Siteler istasyonunun yakınında ise yıllık PM10 ortalaması DSÖ kılavuz değerlerinin dört katını aştı. İzmir’deki en kötü hava kalitesi, 2016 yılından beri ölçüm verileri kamuoyu ile paylaşılmayan Aliağa’da ölçüldü. İlçede, DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla bir kirlilik yaşandığı ortaya konuldu. Yeni Doğu Gazetesi

Editör: Wan Haber