İlçenin Çavuştepe Mahallesi'nde Urartu Kralı II. Sardur tarafından inşa edilen surlar, su sarnıçları, tapınaklar ve saray yapılarıyla günümüze kadar ihtişamını koruyan kalede 2014 yılında başlatılan kazı çalışmalarının bu yılki etabı tamamlandı.

Milattan önce 750 yılında yaptırılan kale ve kuzey kısmındaki nekropolde bu yıl yürütülen kazı çalışmalarında her yıl Urartular dönemine ait yeni bilgi ve bulgular ortaya çıkıyor.

2-20180920162110.jpg

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarında buğday, arpa, nohut, mısır gibi tahılların öğütülmesinde kullanılan 2 bin 700 yıl öncesine ait ezgi taşı bulundu.

2-20180920162145.jpg

YYÜ Edebiyat Fakültesi laboratuvarında incelenen ezgi taşının neolotik dönemden beri kullanıldığı tespit edildi.

Çavuşoğlu, AA muhabirine, kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan eserlerin belgelenmesi işlemlerini yürüttüklerini söyledi.

Bu yıl hem kalede hem de nekropol alanında çalışma sürdürdüklerini anlatan Çavuşoğlu, aşağı kaledeki depo binalarının kuzey duvarını yeniden ayağa kaldırdıklarını anımsattı.

2-20180920162230.jpg

- "Uzun yıllar boyunca kullanılmış"

Nekropol alanında da "urne" denilen çok sayıda ölü gömme adetleriyle ilgili bulgulara rastladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle dedi:

"Kalede çıkardığım taş, alt ezgi taşıdır. Bazalttan bir malzemedir. 54 santimetre uzunluğunda ve 30 santimetre genişliğinde dikdörtgen şeklindedir. İnsanların yerleşik hayata geçtikten sonraki aşamada arpa, buğday gibi tahılları burada öğütmek için kullanılan bir taştır. Bu taş çok uzun yıllar boyunca kullanılmış ve kültür haline getirilmiş" 

2-20180920162318.jpg

Çavuoğlu, Urartular döneminde de ezgi taşının tahıl öğütme aracı olarak yoğun şekilde kullanıldığını belirterek, kazılarda dört ezgi taşı çıkardıklarını aktardı.

- "Birinci bin yılda yaygın olarak kullanılmış"

Üst taşın alt ezgi taşına sürtünmesiyle yapılan işlem sonucu tahılların öğütüldüğünü aktaran Çavuşoğlu, şunları söyledi:

2-20180920162656.jpg

"İki parçadan oluşuyor. Üst taş sürtünmede, alt taş da gözenekli olarak kullanılıyor. İki taşın sürtünmesiyle içindeki buğday ufalanıp, un haline geliyor. Birinci bin yılda bu çok yaygın olarak kullanılmış. İnsanoğlu, alıştığı, kültür haline getirdiği bazalt taşın bu öğütme özelliğini bildiğinden dolayı teknolojisi sadece gelişiyor. Neolotik dönemde bazalt taşında çok fazla bir değişiklik olmuyor. Bundan yaklaşık 30, 40 yıl öncesine kadar el değirmenlerimiz vardı. Onlar biraz daha yuvarlaktı ama bazalttan oluşuyordu. Yaklaşık 10 bin yıllık bir geçmişe sahip olan taşın aynı cinsi kullanmış. İnsanoğlu bunu değiştirmiyor sadece teknolojisini geliştiriyor."

2-20180920163001.jpg

- "Çok büyük bir işleve sahip"

Kazı çalışmalarında ezgi taşlarını hem mekan içinde hem de yüzey kısımda bulabildiklerini anlatan Çavuoğlu, şöyle devam etti:

"İncelendiği zaman bunların çok büyük bir işleve sahip olduğunu, insanoğlunun beslenmesindeki en önemli araçlardan bir tanesi olduğunu anlıyoruz. Bu taşın uzun süre kullanılmış olması, aşınmış olması bize bunu gösteriyor. Bir diğer önemli husus ise kalede yaşayan insanların ekmek ihtiyacını karşılamak için buğdaya ihtiyaçları var. Gürpınar Ovası da buğday ekimi için çok önemli bir yer."

2-20180920163406.jpg

Çavuşoğlu, kalede gün yüzüne çıkarılan 120'ye yakın küpün kışı geçirmek için kullanıldığını anlatarak, "İhtiyaç duyulduğunda bu küplerin içerisindeki tahıl alınıp hızlı bir şekilde öğütülüyordu. Bu taşın mutfakta daha çok yer alması gerekiyordu. Burada taş, cinsiyle ilgili de önemli ip uçları veriliyor.

2-20180920164039.jpg

Hangi taş ne işe yarar bunu öğrenebiliyoruz. İnsanların dini, ırkları, toplum yapıları değişse bile bu kültür geleneksel olarak devam etmiş. Urartularda da sıkça kullanıldığı görülüyor." sözlerine yer verdi. (AA)

Editör: Wan Haber