WanHaber- Haber Merkezi

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Selahattin Kıyıcı Konferans Salonu’nda düzenlenen “Uluslararası Din, Düşünce ve Ahlak” başlıklı sempozyumda; ahlâk, tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, kelam, felsefe, din eğitimi, sosyoloji ve sosyal bilimler gibi pek çok alanla ilgili bildiriler sunulacaktır.
 
İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen “Uluslararası Din, Düşünce ve Ahlak Sempozyumu”na katılan Vali Yardımcısı Adem Balkanlıoğlu, sempozyumun başarılı olması, Van’a, bölgeye ve Ülkemize fayda getirmesi temennisinde bulundu.
 
20 oturumdan oluşan ve yaklaşık 100 bildirinin sunulacağı sempozyumun açılış konuşmasını yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, konuşmasına; konu din, düşünce ve ahlak olunca İslam dininin tefekküre ve eyleme (amele) verdiği önemi hatırlatmanın icap ettiğini belirterek başladı.
 
“İslam, geniş coğrafyalara yayılan büyük bir medeniyet kurmayı başarabilmiş bir dindir”
 
Tarih boyunca teoriyi (nazariyeyi) ve pratiği (ameliyeyi) uyumlu bir şekilde mezc eden İslam’ın, geniş coğrafyalara yayılan büyük bir medeniyet kurmayı başarabilmiş bir din olduğunun altını çizen Rektör Şevli, “İslam dini, insanlığa gönderildiği ilk zamanlardan itibaren düşünceye (tefekküre) vurgu yapmış ve ahlaklı bir toplum oluşturma gayreti içinde olmuştur. Bizatihi İslam Peygamberi’nin (Aleyhissalatü Vesselam) hayatı incelendiğinde bunu görmek mümkündür. Hz. Muhammed (SAV) ilâhî vahye muhatap olmadan önce, Hira mağarasındaki derin düşünce ve tefekkür uzleti, "Oku!" emriyle başlayan ilahi lütufla neticelenmiştir. İlk vahiyden başlamak üzere ilme, tefekküre, nazara, tedebbüre ve taakküle vurgu yapan İslam, ahlaklı bir birey ve toplum oluşturmanın temelini atmıştır. Bu temelde insanlığın içinde bulunduğu cahiliye karanlığından vahyin aydınlığına davet eden İslam, kısa bir sürede büyük bir devrimle çağrısını Hicaz'dan Anadolu'ya, Orta Asya'dan, Endülüs'e kadar büyük bir coğrafyaya ulaştırabilmiştir.” Sözlerini kaydetti. 
 
“Hristiyan Batı'nın skolastik karanlığını yaşadığı bir dönemde İslam, insanlığın kandili olmuştur”
 
Nazar, akıl, tefekkür ve amelle yoğrulmuş olan İslam medeniyetinin; bilgi, sanat, estetik, ahlak ve değer ekseninde insanlığın yol göstericisi olduğunu aktaran Şevli, “kurulan yeni şehirler, kütüphaneler, medreseler, rasathaneler, tercüme merkezleri, münazara ve ilim meclisleriyle Hristiyan Batı'nın skolastik karanlığını yaşadığı bir dönemde İslam, insanlığın kandili olmuştur. Müslüman âlimlerin çabasıyla dinî ilimlerde sistemli ve tutarlı birçok bilim dalının oluştuğunu görmekteyiz. Fıkıh ilminde İmam Ebû Hanîfe, Şâfiî, kelam ilminde İmam Eş'arî ve Mâtûrîdî, tasavvuf ilminde Hâris el-Muhâsibî ve Cüneyd-i Bağdâdî, Hadis ilminde İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel, Tefsir ilminde Taberî ve İbn Küteybe İslâmî ilimlere öncülük eden âlimlerden bir kaçıdır. Bunların dışında birçok ilimde mütebahhir olan ansiklopedik alîm olarak nitelendirebileceğimiz Cüveynî, Gazzâlî, Râzî, Âmidî, Cürcânî, Taftâzânî gibi bir çok âlim sadece dinî ilimlerde değil mantık, felsefe, cedel, münâzara gibi ilimlere katkı sağlamışlardır.” Şeklinde konuşmasını sürdürdü.


 
“Müslüman bilginler, dini bilimlerin yanında pozitif bilimlere de önem vererek birçok alanda öncü oldular”

Müslüman bilginlerin, dini bilimlerin yanında pozitif bilimlere de önem vererek birçok alanda öncü olduklarını vurgulayan Şevli, “Câbir bin Hayyân, Zunnun-i Misrî, Râzî, İbni Sînă ve Mecritî modern kimyaya öncülük eden deneysel çalışmalar yapmışlardır. Keza fizik ve optik alanında Kindî ve İbni Heysem, matematikte Harezmî ve Sâbit bin Kurrâ; zoolojide Câhiz; astronomide İbni Heysem, Beyrûnî, Zerkalî ve İbni Şâtır; tıp alanında Râzî ve İbni Sînâ; tıp, fizik ve felsefede İbn-i Rüşd gibi Müslüman bilginler, pozitif bilimlerdeki öncü şahsiyetlerden sadece bir kaçıdır.” İfadelerini kullandı.


 
“Gelenekten yoksun bir gelecek, bize ait olmayacaktır”

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, konuşmasını; “Tarihin belli bir kesitinde insanlığın aydınlanmasına katkı sunan bir dine ve geleneğe mensup kişiler olarak bugün insanlığın içinde bulunduğu teolojik, metafiziksel ve ahlâkî krizlere karşı İslâmî bir bilim ve ahlak anlayışı üretebilmek için önce geleneğimizle doğru ve sahih bir şekilde irtibat kurmamız gerekiyor. Çünkü gelenekten yoksun bir gelecek, bize ait olmayacaktır. Bundan dolayı önce geleneği anlamak yani keşf-i kadîm sonra geleceğimizi kurmak yani vaz-ı cedidi üretmek ve insanlığın ortak mirasına sunmak durumundayız. Bu vesileyle İlahiyat Fakültemizin düzenlediği; “Din, Düşünce ve Ahlak Sempozyumu”nun hayırlı ve bereketli geçmesini diliyor, emeği geçen herkese ve katılımcılara teşekkür ediyorum. Vali Yardımcısı Sayın Adem Balkanlıoğlu’na, İl Müftümüz Sayın Ömer Keskin’e ve İlim Yayma Cemiyeti Van İl Şube Başkanı Zahir Soğanda’ya sempozyumumuza teşrif ettikleri için şükranlarımı sunuyorum.” Sözleriyle konuşmasını tamamladı.
 
Sempozyumda bir konuşma yapan Van İl Müftüsü Ömer Keskin ise, dindar bir insanın sadece dini vecibeleri yerine getiren bir mümin değil aynı zamanda ahlaklı bir mümin olması gerektiği vurgusu yaptı.


 
“Düşünce ve ahlak, İslam'ın itikat ve ibadetten sonraki en önemli varoluş kaynaklarıdır”

Sempozyumumuzun temel konusu olan din, düşünce ve ahlak kavramlarının hayatımızı resmettiğini ifade eden, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Candan, “din teriminin zihnimizde anlam kazanan karşılığı İslam’dır. İslam’da bağlanma ve itaat, selamet yani güvenlik, esenlik ve kurtuluş, müsâlemet yani barışıklık anlamlarına gelmektedir. Düşünce ve ahlak, İslam'ın itikat ve ibadetten sonraki en önemli varoluş kaynaklarıdır. Bu iki temel kavramın İslam'ın temel kaynağı olan Kur'an ve Sünnet’te çok önemli bir yeri vardır. Bu bağlamda ilim, hikmet, basar, fuâd, kalb, basiret, lübb; âyet, beyyine, burhan, zikr, ibret, tedebbür, taakkul, tefakkuh, tefekkür, tezekkür, nazar, i'tibâr ve daha başka terimlerin çeşitli türevleriyle birlikte Kur'an'daki toplamı dikkate alındığında, onun akıl ve tefekküre verdiği önem rahatlıkla anlaşılacaktır. İslam'ın kâinat tasavvuruna göre, varlık bütün tezahürleriyle ve boyutlarıyla bir tefekkür/düşünme alanıdır. Düşünme, İslam ilim geleneğinin en önemli kurucu kavramlarından biri olmuştur. İslam, bilginin malzemesinde veya türünde değil, bizzat onu ahlâk ve sorumluluk boyutunda arayan, hatta bilgiyi ahlâk ve hikmetle özdeşleştiren bir medeniyettir.” Sözlerini kullandı.


 

“Bilgi, düşünme ve ahlâkı bir arada yaşatmak gibi bir vazife, İslâm kültür ve medeniyetinin temsilcileri olarak bizlerin uhdesindedir”

Bilgi, sahibinin kendisine, topluma, tabiata ve en nihayetinde Allah'a karşı sorumlu hâle getiren bir nitelik taşıdığını belirten Candan,  “bugün bilgi hakkındaki sorumsuzluk ve istismarın dünya üzerinde oluşturduğu maddi-manevi tahribat, bizleri bilgi ahlâkı üzerinde daha çok düşünmeye mecbur bırakacak boyutlardadır. İnsanlığın faydası için üretilmesi ve kullanılması gereken eşsiz bilgi birikimlerinin ahlâk ile bağı kesilince yaşananlar, üzücü, ürkütücü bir hal almaktadır. Bu bağı onarmak, bilgi, düşünme ve ahlâkı bir arada yaşatmak gibi bir vazife, İslâm kültür ve medeniyetinin temsilcileri olarak bizlerin uhdesindedir. Bu vesile ile sempozyumumuz açılışına katılma nezaketini gösteren Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Hamdullah Şevli’ye ve siz değerli hazirunu saygı ve hürmetle selamlıyorum. Sempozyumun bütün aşamalarında ciddi çaba sarf eden, erinmeden her türlü fedakârlıkta bulunan düzenleme kurulunun bütün üyelerine teşekkür ederim.” İfadelerinde bulundu.
 
Yaklaşık 100 katılımcının bildirilerini çevrimiçi sunacağı sempozyumun açılışı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Youtube kanalı üzerinden de canlı yayımlandı.  

Sempozyuma; Fakülte Dekanları ve yardımcılarının yanı sıra çok sayıda öğretim elemanını ile öğrenciler katıldı.

Editör: Wan Haber