Suat ÖZBEK
Van’da kadroya geçirilmeyen işçilerden

Etrafımda anlatacak kimse kalmadığı için yazıyorum bunları. Hani her şey yolunda giderken arkadaşlarımız ve ailemizle hoş vakit geçirirken, birden hayatımız tepetaklak olduğunda anlatacak kimseyi bulamıyoruz ya, öyle bir şey. Bir zamanlar bir kitapta okumuştum. Kitapta “Cesur insanlar korkularını saklamayı iyi bildikleri için cesur diye anılırlar” diyordu. Açıkçası artık saklamaktan yoruldum ve iliklerime kadar korkuyorum ve bu korkuyu saçımın her telinde hissediyorum. Yanlış anlaşılmasın kendim içim değil, 3 çocuğum için, her sabah namazı da beni unutmayan annem ve babam için ve benle hayatını paylaşan eşim için korkuyorum. Artık bayramlardan korkuyorum. 3 çocuğumun gözümün içine baka baka “Acaba bu bayram bir şey alacak mı?” diye bakmasından korkuyorum. Eşimin yaz kış aynı ayakkabıyı giyip “Benim bir şeye ihtiyacım yok anne ve babaya ayakkabı al" demesi.

Sizin bütün sevdikleriniz gidebilir ama sizi sevenler en zor gününüzde bile yanınızda kalır. Hep böyle değildi halbuki, benim de güzel bir hayatım, en azından geçimimi sağlayacak kadar bir maaşım ve dostlarım vardı. 7 yıl boyunca Van Büyükşehir Belediyesinde şerefimle, onurumla, kimseye haksızlık etmeden ve haktan korkarak çalıştım. Ta ki size kadro veriyoruz denilene kadar. Aslında sonradan hayatımı mahvedecek bu haberi duyduğumda mutluktan uçuyordum. Önce mülakat olacaktı. Mülakata girdim, işimle ilgili sorular sormaları gerekiyordu. Sormadılar, önemsemedim. Çünkü hepsine doğru cevap vermiştim. Sonra mülakat sonuçları açıklandı: İsmimin karsısında kocaman bir “BAŞARISIZ” yazısı ve mutlu günlerin bitişi. Hakkımı aradım. Adalete güvendim ve ilk mahkememi kazandım. Tekrar mülakata girdim, benle beraber 300 kişi vardı. Ve kimse ikinci mülakattan da başarılı sayılmamıştı. Tekrar adalete güvendim ve ikinci mahkememi de kazandım ama benim ve 300 arkadaşım için mülakat sonuçları bir türlü değişmedi. 3 mülakatta başarılı olan kişi sayısı sıfır. Sadece bununla da bitmedi, mahkemeyi kazanmama rağmen “Bir suçu var ki ondan almıyorlar” cümlesi yapıştı üzerime. Dostlarım “Onunla görünmeyelim bizi de işimizden ederler” korkusuyla yaklaşmadılar bile yanıma. Yaptığım her iş başvurusu reddedildi. İŞKUR’un önünde geçirdiğim zamanın ne kadar olduğunu bile bilmiyorum artık. Bugün de iş bulamadım dememek için kaç defa dilsiz olmayı diledim. Akşam eve eli boş gitmenin acısından kaç defa intiharlardan döndüm. Ama intihar eden arkadaşlarımı ve gözü yaşlı aileleri gördüm. Bunun sebebi kendini adaletin üstünde tutan ya da onu tutanlardır. Benim hayatım altüst olmuşken makam arabasına binip lojmanına giden bir valinin zulmüdür bu. Artık sadece hayatta kalmaya ve ailemi hayatta tutmaya çalışıyorum. Bu dünyada olmasa bize öbür dünyada, gerçek iktidarın ve adaletin hakim olacağı dünyada benim ve ailemin hakkının sorulacağına inanıyorum. Evrensel

Editör: Wan Haber