Konteyner kentlerde çıkarılmak istenen, elektrik ve suları kesilen depremzedeler hükümete tepki gösterdi. Depremzedeler, "Başbakan ve Vali gelsin kendileri burada bir gün bile yaşayabilirlerse, bizi atsınlar. Biz burada çaresizliğimizden kalıyoruz. Bizim elektrik ve suyumuzu keseceklerine, bu halimize çare bulsunlar" dedi. 

Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen iki büyük depremde evleri yıkılan ve deprem döneminde kirada oturan yurttaşlar, hasar gören evlerinden çıkarak konteyner kentlere yerleştirilmişti. Van Valiliği konteyner kentlerde yaşayan yurttaşları, çıkarma kararı alırken, Van Vali Vekili Mehmet Özel'in "Konteynır kentler bizim için bitmiştir" açıklamasına depremzede yurttaşlar tepki gösterdi. 

'Bu insanlığa sığar mı?'

Kayaçelebi Konteyner Kent'te kalan yurttaşlar yapılan açıklamaya ve karara tepki göstererek sorunlarının bir an önce çözülmesini istedi. Depremzede yurttaşlardan Aysel Sevinç, 2 yıldan beridir konteyner kentlerde çok zorluklar çektiklerini ifade ederek, Başbakan ve Vali'ye seslenerek, şunları belirtti: "Çektiğimiz çileleri sizin kadınlarınız çekiyorsa buyursun onlar da burada bir gün kalsın. Biz sadece mağdur olduğumuz için burada kalıyoruz. Herkes bunu biliyor ve çalışanlarımız yok. Ne yediğimiz belli ne de içtiğimiz bellidir. Ramazan ayından beri elektrik ve suyumuzu kesmişler. İnsanlıktan bahsediyorlar. Bu insanlığa sığar mı?"


Konteyner kentte kesilen elektrik ve sudan kaynaklı bulaşıcı hastalıkların başladığını ve konteynerlerdeki lavaboların kokusundan içeri giremediklerini dile getiren Sevinç, "Çocuklarımızın hepsi enfeksiyon kaptı. Elimizde olan 3 kuruş haçlığımızı da ilaca ve suya vermek zorunda kaldık. Başbakan ve Vali gelsin kendileri burada bir gün bile yaşayabilirlerse bizi atsınlar. Biz burada çaresizliğimizden kalıyoruz. Bizim elektrik ve suyumuzu keseceklerine bizim bu halimize çare bulsunlar" diye belirtti. 

'Devlet bizi vatandaşlıktan atsın'

"Devlet buysa acaba diğerleri nasıldır?" diye soran Sevinç, "Devlet mecburdur bizlere bakmaya. Suriyelilere bakıyor. Bize bakamıyorsa bizi vatandaşlıktan çıkarsın, sınır dışına atsın. Bu zulüm niye, ölmeden kabir azabı yaşıyoruz. Çevrede bulunan evlerde yaşayan bütün komşularımızı 'su vermeyin' diye tehdit etmişler. Bir gün bizleri insan yerine koyup gelmediler ne haldeyiz diye sormadılar. Bize hiçbir konuda yardım etmediler. Vali yardımcısı bizlere 'size 3 milyon TL masraf yaptım gidin başınızın çaresine bakın' dedi. Bize 'gidin abonelik yapın elektrik ve suyunuz gelsin' diyorlar. Ama oda biliyor ki; tapu olmadan abonelik olmayacağını" diye konuştu. 

'Başbakan bu halkı perişan etti'

Konteyner kentte kalan bir diğer yurttaş Halime Olgaç ise, depremden önce kiracı olduklarını, depremle birlikte konteynere yerleştirildiklerini söyleyerek, devletin kendilerini kandırdığını dile getirdi. Olgaç, "Devlet bizi kandırdı. Bizleri buraya yerleştirdikleri zaman 'sizlere TOKİ'de ev vereceğiz' vaadinde bulundular. Devlet bizi perişan etti. Başbakan bizi duysun. Başbakan yalan konuşmayı bıraksın, bu halkı rezil etti, perişan etti, kendinden utansın. Bir buçuk aydır elektriksiz, susuz yaşıyoruz. Yarın seçim için oy isteyecekler. Bizlerin yüzüne nasıl bakacaklar" dedi. Çocuklarının kesilen elektrik ve sudan dolayı hastalandığını belirten Olgaç, yetkililerin artık bir çözüm bulması gerektiğini söyledi. 

Elektrik ve suların 2 aydır kesildiğini belirten Asiye Acar da, hasta çocuklarıyla çaresizce baş başa kaldıklarını söyledi. Acar, "Konteynerleri bizden alarak Suriyelilere yolluyorlar. Suriye'de her gün katliamlar yaşanıyor. Buradan giden konteynerler Suriyeli katliamcılara gönderiliyor" dedi. "En büyük zulmü bunlar bize uyguluyor" diyen Acar, "Katliamcılara destek vermek için bizi burada mağdur ediyorlar. Çözüm bulsunlar bizim yaşadığımız en büyük deprem devletin politikasının vurduğu depremdir" diye konuştu. DİHA

Editör: Wan Haber