PKK lideri Abdullah Öcalan, Diyarbakır'da Newroz kutlamalarında okunan mektubunda "Bugün milyonların şahitliğinde yeni bir dönem başlatacağım. Silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor" dedi.

Akademisyenler, sanatçılar, yazarlar, hak savunucuları bianet’e Öcalan’ın çağrısını ve çözüm sürecini değerlendirdi:

Adalet Ağaoğlu (Yazar): Barış isteyen hepimizin istediği buydu. Şimdi artık barış için umut pekişiyor. İyi bir ışık açtı. Umarım çözüme herhangi bir engele çarpmaksızın barışa kavuşuruz.

Ahmet Büke (Yazar): En derin nefesi asker aileleri aldı galiba. Bu akşam o evlerde anneler daha rahat uyuyacak sanki. Edebiyat biraz da barışı yazsın artık. Ama ateşteki kestaneleri elleriyle tutmayanlar ne kadar da huysuzlar.

Ayla Gürsoy (Prof. Dr.) : Çok mutluyum, içime sular serpildi, öyle rahatladım öyle rahatladım ki… Artık ölümler bitti, bombalar patlamayacak,  çocuklar ölmeyecek, gençler yok olmayacak, herkes huzur içinde  yaşayacak. Keşke bunu daha önce yapsalardı.

Ayşegül Devecioğlu (Yazar): Öcalan tarihi bir açıklama yaparak daha yoğun bir mücadele sürecine girildiğini ifade etti ve tüm ezilen kimlikleri, Ortadoğu halklarını mücadeleye, demokratik bir ulusun inşasına kısaca konfederalizmi kurmaya çağırdı. Alanda Öcalan mesajının ardından konuşan Aysel Tuğluk’un da konuşması çok önemliydi. Tuğluk artık hükümetin de adım atması gerektiğini söyledi. Keza Kürt hareketinin tüm güçleri de Öcalan’a destek verdi. İçinde bulunduğumuz süreç Türkiye’de ilk defa gerçekleşiyor. Artık bu noktada “eşitlik”, “kardeşlik” çağrıları söz olmaktan çıkıp pratiğe dökülmeli çünkü bu süreç tek taraflı yürümez. 

Cengiz Aktar (Akademisyen): Bu açıkçası tarihi bir süreç. Tarihçiler 20-30 yıl sonra 21 Mart 2013’ü işler düşünüldüğü gibi giderse milat olarak değerlendirilecekler. Bugüne kadar barış için büyük fırsatlar kaçırıldı. Ama demek ki bu işin zamanı buymuş. Bu süreci layıkıyla değerlendirmek lazım. Hiç kolay olmayacak. “Barış” diye bağırmakla barış gelmez. Demokratik kurumlar olmadan kalıcı bir barışı tesis etmek mümkün değildir. Barışın içini doldurmak için çatışma sonrası kurumlar açısından şimdilik ortada bir şey yok. Ama önümüzde anayasa yazım süreci var. şimdi var kuvvetimizle anayasa yazım sürecini canlandırmamız lazım.

Derya Alabora (Oyuncu): Bence Türkiye için çok önemli bir gün. Herkes için terörün sona ermesi, orada olan insanların demokratik haklarına kavuşmaları çok önemli. Tarihi bir gün bence.

Esmeray (Tiyatrocu, köşe yazarı, aktivist): Herkes silahların susmasını istiyor. Ama bunun karşılığında ne olacağını ikinci aşamada açıklayacak diye düşünüyorum. Ancak çok heteroseksist bir açıklama olduğunu söylemem lazım. Herkesten bahsedildi, halklara çağrı yapıldı. Ama Türkiye’de LGBT’ler de var. Örneğin Zapatistaların lideri açıklama yapınca herkesi kapsayacak şekilde konuşuyor, LGBT’lere değiniyor. Diğer taraftan, hiçbir şekilde bedel ödemeyen, suya sabuna dokunmayanların sosyal medyada yaptıkları açıklamalar çok can sıkıcı. Onlar savaşın bitmesini istemeyenler. Artık çocuklar ölmemeli. Ne olursa olsun bu süreci desteklememiz lazım.

Feryal Öney (Müzisyen): Mektup, Türkiye'deki farklı birçok kimliği kapsıyor. Gerçekten iç açıcı, ferahlatıcı ve umutlandırıcı bir mektup. Yarın uyandığımızda silahlar susmuş olabilir, savaş bitmiş olabilir ama asıl bundan sonra iş başlıyor. Toplumsal barış, herkesin eşitçe kendiliği ifade edebileceği bir Türkiye olacak mı? Biz sanatçılara ve herkese çok iş düşüyor. Rahatlayıp gevşememek lazım.

Halil Ergün (Oyuncu): Biraz heyecanla biraz ağlayarak, umutla karşıladım. Apo, bu demeciyle tarihi sorumluluk yerine getirdi. Bugün orada olmak vardı.  Her kelimesi, her cümlesi sorumluluk taşıyan bir açıklamaydı. Sadece Kürt sorunu için değil bütün meselelere çözüm getirecek bir açıklamaydı. Tartışılan bütün meselelere gerçekten çok ustaca yorumlar getirdi. Bu çağrıya Türkiye'de yaşayan bütün halkların cevap vermesini diliyorum ve Türkiye'nin geleceği açısından vermek zorunda olduklarını düşünüyorum. Tabii bir sol siyasettir sunduğu bunu da politikaya bıraktı. Bu da çok doğru. Hiçbir şey sihirli değnekle çözülmez. Toplumu oluşturan insanların belli bir süreç içinde tartışarak, didişerek, konuşacakları çözecekleri bir meseledir. PKK kadrolarının da buna cevap vereceğini inanıyorum. Bu mektupta hayatın temel damarı olan değişme özlemini yakaladım ben. Elbette bu büyük bir mücadele sonucunda yakalandı ama hükümetin de bu somut adımlar yabana atılamaz; onları da desteklediğimi söylemeliyim. Diliyorum ki bu toprakları için hayırlı olsun.

Hanım Tosun (Kayıp yakını): Diyarbakır'da olamadığım için çok üzgünüm. Ama televizyondan umutla izledim. Bu savaşta ailesini kaybeden biri olarak artık kimsenin bu acıyı yaşamasını istemiyoruz. Bundan sonra da kimse kaybolmasın, ölmesin. İnşallah bu savaşın bitmesine vesile olur. Devlet de ona göre bir adım atar. Ama onurlu bir barış istiyoruz. Geç kalmış bir adımdı keşke daha önce olsaydı.

Hidayet Şefkatli Tuksal (Köşe yazarı, Temas ve Diyalog Grubu üyesi): Öcalan’dan beklenen açıklama gelmiş oldu. Diyarbakır’daki katılım önemli bir gösterge bence. Kısaca ben umutluyum. Barış sürecinin kazasız, belasız devam edeceğine ve neticeleneceğine umudum ve inancım bugün bir kez daha arttı.

İpek Çalışlar (Gazeteci, yazar): Mutluyum, fevkalade umutluyum. Sabah elinde çiçeklerle gelen dostum Sezen Öz ile birlikte izledik Diyarbakır'daki büyük kutlamayı. Abdullah Öcalan'ın mesajını İMÇ televizyonundan heyecanla dinlerken aramıza Sezen ve Doğan Öz çiftinin torunu altı aylık Can Doğan  da katıldı. Bu büyük barış çağrısının sürekli kılınmasını istercesine sehpanın üzerinde minik elleriyle tempo tuttu. Savcı Doğan Öz, hayatımızın üzerine kabus gibi çöken kontrgerilla konusunda devleti uyardığı  için 35 yıl önce tam bugünlerde katledilmişti. Sezen Öz'ün gözlerine her sene Mart ayının üçüncü haftası gelip yerleşen yas buğusu bugün yerini sevince bırakmıştı. Barışı ve yeni bir geleceği inşa etmek için yüreğimizi umut dolduranlara teşekkürler. Barışın sürekli kılınması için sihirli formüllere ihtiyacımız yok. 100 yılda bir yakalanan şanslardan birini yakaladık. Ne olur hep birlikte bu şansı hayatımızın şansına dönüştürelim, barışı gerçekleştirelim. Tayyip Erdoğan'a ve Abdullah Öcalan'a barıştan yana attıkları ve atacakları her adım için başarılar diliyorum.

Julide Kural (Oyuncu): Özel bir gün. Uzun yıllardır beklediğimiz barışa dair umutların yoğunlaştığı ve toplumun çok geniş kesimlerinde kabul gördüğü bir gün. Mutluluk verici. Bundan sonra da hep bir "ama"yı içinde saklayarak dikkatle barışa sahip çıkmamız gerekiyor. Tüm halkların barış ve eşitliğe kavuşması dileğiyle. 

Mehmet Tarhan (LGBT hakları aktivisti, vicdani retçi): Barış olasılığını nihayet görme şansı yakaladık. Bugüne kadar gördüğüm en inandırıcı ve en somut adımlardan biriydi. Tabi ki süreci dikkatli takip etmek lazım. Hükümetin daha önceki karnesine bakınca çok da güven duymuyorum. Umuyorum ki bu çatışmasızlık ortamı sağlanır. Onun arkasından da Türklerin, Kürtlerin ve burada yaşayan herkesin demokratik haklarına kavuşabilecekleri bir müzakere zemini oluşur.

Mehmet Yaşin (Gurme): Bu süreç ülkeye huzuru getireceği gibi zenginliği de getirecek. Bölgedeki işsizliğe de çare olacak. Sofralara daha lezzetli yemeklerin konmasını sağlayacak. Huzur içinde bir Türkiye'de insanca bir yaşam şansını elde edeceğiz.

Mert Fırat (Oyuncu): Parlamentoda bazı tepkiler olmuş, bunlar normal tepkiler. Ama ben mektubu çok barışçıl ve önemli buluyorum. Süreci çok olumlu etkileyicini düşünüyorum. Mektup çok kritik noktalara değiniyor. Mektupta silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesini ve barış olsun isteniyor. Bu yüzden çok barışçıl bir mesaj. Buna tepkiler de pek tabii olacaktır ama bu süreçte herkesin sağduyulu davranması, farklı görüşlere ve haklara saygı göstermesi gerekiyor ki hiçbir şey barışın önüne geçmesin. 

Nebile Irmak Çetin (Barış İçin Kadın Girişimi): Barış İçin Kadın Girişimi olarak kuruluşumuzdan beri barışın temel bir ihtiyaç olduğunu ve en çok da kadınların ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Öcalan’ın açıklaması bu yüzden çok önemli, çünkü kendisi emekçi, Kürt, Türk, Ermeni, kadın Ortadoğu’da yaşayan tüm ezilen kimliklere çağrı yaptı. Ve Kürt hareketi de gerek Kandil, gerekse BDP olarak bu çağrıyı destekliyor. Bu noktada girişim olarak kadınların barışın inşasında hem taraf hem de tanık olarak yer alması gerektiğini yineliyoruz. Kadınların olmadığı bir barış eksik kalacaktır. Bu bağlamda bugünü Newroz çok coşkulu, çok kapsayıcıydı. Son olarak umarım bu süreç geçmişte olduğu gibi siyasal çıkarlara kurban edilmez ve onurlu barış, eşit ve özgürce bir arada yaşam mümkün olur.

Osman Kavala (İş insanı): Net bir şekilde silahlı mücadele stratejisinin bittiğini bundan sonra demokratik siyaset anında mücadelenin sürdürüleceğini ifade etti. Coşkulu bir kalabalıktı, tarihi bir gün oldu. Öcalan'dan böyle bir mesajın gelmesi kitleyi oldukça etkiledi.

Özcan Alper (Yönetmen): Çok önemli, heyecan verici bir adım. Şimdi “Nasıl bir barış?” meselesini açmak gerekiyor. Savaşın nedenlerini ve bu nedenlerin nasıl ortadan kalkacağı konuşulmalı. Daha çok Kürtler ve Türklerin barışması üzerinden cümleler kuruluyor. Bu şansın tüm Anadolu halklarını kapsaması önemli. Sürecin Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir adıma dönüştürülmesi ve topluma anlatılması gerekiyor.Tüm temennim bu sürecin Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesi ve Mezopotamya, Ortadoğu ve Anadolu’da yaşayan tüm halklar için gerçek bir özgürlüğe görüşmesi. Bulunduğum sürece destek olmaya çalışıyor ve herkesin elinden geleni yapması gerektiğini düşünüyorum. Newroz tüm Anadolu ve Ortadoğu halklarına hayırlı olsun.

Rober Koptaş (Agos yayın yönetmeni): Demokrasiye dair kaygılarımızı, kurulmak istenen mutabakatın temellerine dair kaygılarımızı zaten sonuna kadar tartışmaya devam edeceğiz. Ama bu kaygılar şiddetsizlik ortamının doğmasına karşı umutsuzluğu doğurmamalı. Ben “ama”sız ve “fakat”sız şiddetsizliğin gelmesini umut ediyorum. Öcalan’ın açıklamalarında bazı satır arası imalarda islama yapılan vurgu elbette ki kaygılandırıcı. Ama bunun bir tür siyasi ortak dil kurma çabası olarak kalacağını umut ediyorum. Çünkü bir yandan da tüm halkları kapsayıcı, kimseyi dışlamayan barış vurgusu da yapıyor. Dolayısıyla farklı kesimlere olumlu mesajlar vermek zorunda hissediyor kendini. Açıklamada Türkiye tarihinin bir eleştirisini de gördüm. Güçlü bir siyasi hareketin bu görüşleri savunuyor olması ve çoğulcu bir Türkiye hayalini siyasi projeye dönüştürmesini de olumlu buluyorum. Umarım Öcalan’ın mesajındaki bu alternatif tarih okuması yeni bir resmi görüş, yine birilerini dışlayan resmi görüş yaratma şeklinde tezahür etmez.

Serra Yılmaz (Oyuncu): Her halükarda barışın gelmesini hem çocuklarımız hem de ülkemiz için çok önemli buluyorum. Barış için her şey yapılmalı.

*Bianet

Editör: Wan Haber