Oran yüzde 1,6. Üstelik bu alandaki öğrenci sayısı düşüşte. PISA'ya göre öğrencilerin kariyer planı tıp ve mühendislik. Ancak çok büyük bir kısmının yeterlilik düzeyleri okuduğunu anlama seviyesinde.

PISA 2015’te (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) Türkiye’nin puanları ve sıralamasında yaşanan gerilemenin dışında sorgulama gerektiren bir sonuç da öğrencilerin yeterlilik düzeyleri. PISA sadece bir sıralama sınavı değil. Sonuçlara göre, Türkiye’deki öğrencilerin fen, matematik ve okuma becerilerinde yeterliliklerini de en düşükten yükseğe doğru altı düzeyde gösteriyor. 2003-2012 arasında yapılan 4 PISA’da düşük perormans gösteren öğrenci oranını azaltan, az da olsa yüksek performans gösteren öğrenci oranını da yükselten Türkiye, 2015 sonuçlarında bu konuda da iyi bir sınav veremedi.

Fen, matematik, okuma alanlarının en az birinde ileri düzeyde performans gösteren öğrenci oranı OECD ülkelerinde yüzde 15,3 iken Türkiye'de bu oran sadece 1,6. Bu oran 2012’de yüzde 5,9’du. Oysa yeni fikirler geliştirecek, ekonomiye katkı sağlayacak kişiler bu öğrenci grubundan çıkıyor. Düşük düzey performans gösterenlerin oranı OECD genelinde yüzde 13, Türkiye'de yüzde 31,2. Bu da öğrencilerin bilgisinin dört işlem, okuduğunu anlama, gibi temel becerilerle sınırlı olduğunu gösteriyor. 

Düşük performans gösteren öğrenci arttı

Üç alanda öğrencilerin 2015’te gösterdiği performanslara yakından baktık. PISA sonuçlarından aldıkları puana göre, öğrenciler toplam 1'den 6'ya kadar düzeylerde sıralanıyor. Bu 6 düzeye de giremeyen yani en alt seviyedeki öğrenciler ise, '1. düzeyin altı' olarak nitelendiriliyor.

Matematikte 1. düzeyde olan bir öğrenci, tüm geçerli bilginin sunulduğu soruları yanıtlayabiliyor, çok açık işlemleri yapabiliyor. Eğitim Reformu Girişimi’nin PISA 2015 sonuçlarından derlediği bilgilere göre matematikte Türkiye'deki öğrencilerin yüzde 28,4'ü 1. düzeyde, yüzde 22,9'u ise 1. düzeyin de altında. 

2. düzeye ulaşabilen bir çocuğun yapabilecekleri, doğrudan çıkarım yapmaktan başka bir şey gerektirmeyen işlemler. Bu düzeydeki çocukları, temel formülleri kullanabiliyor, sonuçları sözlü olarak ifade edebiliyorlar. Bu düzeydeki öğrenci oranı yüzde 25,3.

Yani, Türkiye'deki öğrencilerin yüzde 76,6'sı 2. düzey ve altında. Bu oran 2012'de yüzde 67,5'ti. 

PISA'da düzey 5'teki çocuklar karmaşık durumlarla ilgili modeller geliştirebiliyor, yorumlarını ve muhakemelerini açık bir şekilde anlatabiyorlar. Türkiye'de matematikte bu düzeydeki çocukların oranı sadece yüzde 1. 2012’de bunu yapabilen öğrenci oranı yüzde 4,7’ydi. Matematikte 6. düzeydeki çocuklar karmaşık problemlerle ilgili kavram oluşturabiliyorlar, ileri matematiksel düşünme ve akıl yürütmeye sahipler. Bu düzeydeki çocukların oranı sadece yüzde 0,1. Yani 1000 çocuktan biri. 2012’de bu oran yüzde 1,2’idi.

Okuma ve fen becerilerinde de durum farklı değil

Okumada 2012’de öğrencilerin yüzde 52’si 2. düzey ve altı iken 2015’te sadece temel becerilere sahip ve okuduğunu anlamakta zorlanan öğrenci oranı artarak yüzde 72,6 oldu. Fende ileri düzey kabul edilen 5 ve 6. seviyedeki öğrenci zaten çok azdı, yüzde 1,8. 2015’te bu alanda sahip olduğumuz öğrenci oranı yüzde 1 bile değil. 1000 öğrenciden ikisi bu düzeyde.

'21. yüzyılın mesleklerini yapacak öğrenci yok'

Peki bu ne anlama geliyor, gelecekte ne gibi sonuçlar doğuracak? Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analisti Yeliz Düşkün anlattı:

"5-6. düzey öğrencilerinin hiçbir ülkede çok çok yüksek olması beklenmiyor. Bu grup, 21. yüzyıl mesleklerini yapabilecek çocuklar. 21. yüzyıl meslekleri küresel ölçekte bilgi teknolojilerini kullanan işler demek. Örneğin 3D yazıcı ile yazılım yapan firmalar çoğalacak. Bugün öğrenilen beceri geçerliğini yitirecek.  Hâlâ ayakkabı üretimi ile ilgili mesleki liseler açıyoruz. Bunları açarken de ara eleman yetiştireceğiz diyoruz. Ancak belki de 10-20 yıl sonra zaten ölecek bu meslekler. Kod yazabilen insanlar çalışıyor olacak gelecekte. Bu sonuç geleceğin mesleklerinin de, bu meslekleri yapanların da Türkiye’de daha az olacağını gösteriyor. Yeni mesleklere öncülük edecek, bir adım öteye taşıyacak insanlar eksik olacak. 2. düzey altında olan öğrenciler çok basit şeyleri bile yapamayanlar. Örneğin sayıları büyük, küçük sırasına koymakta zorlanan çocuklar. Okuduğunu anlayamayan, mantıklı bir çıkarım yapamayanlar.

"Çocukların hayâlleri ile beceri örtüşmüyor"

"PISA’da öğrencilere kariyer hedefleriyle ilgili sorular da soruluyor. Bizim öğrencilerimizden mühendislik ve tıp isteyen çok, tekniker olmak isteyen ise çok az. Çocukların hayâlleri ile yapabildikleri örtüşmüyor. Bilimle ilgili meslekleri istiyorlar ama ileri düzey yeterlilikleri sınırlı. Yine de o beceri düzeyi olmasa da mühendis olabiliyor Türkiye’de. Çünkü Türkiye’de pek çok üniversitede farklı puanlarda pek çok mühendislik bölümü var. Ancak mühendis olsalar bile küresel anlamda rekabet edemeyen kişiler oluyorlar."

"Öğrencileri ayrıştırıyoruz"

Bu sonuçlarda öğrencileri ayrıştıran eğitim sisteminin de payı olduğunu vurgulayan Düşkün, "OECD daha önce en başarılı ülkelerin sistemi nasıl diye inceledi. Öğretmen niteliğine ve bütün çocukların öğrenmesine önem veren ülkeler" diye konuşuyor.

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavları yardımıyla öğrencilerin ayrıştırıldığını anlatan Düşkün bunun nelere sebep olduğunu şöyle anlatıyor:

"Öğrencileri ayrıştırdığınızda altta kalanları gözden çıkarmış oluyorsunuz. Bütün çocukların liseye sınavla alınması iyi değil. Çok daha az çocuk sınavla alınabilir. Meslek lisesine giden meslek edinmek için değil, puanı düşük olduğu için gidiyor. Başarısı daha da düşük olan çocuk ise sistemin dışına atılıyor, açıköğretime kayıyor. Her yerde niteliği yükseltmek lazım."

"Sonuçların komisyon kurulup araştırılması gerekiyor"

OECD Küresel Eğilimler 2030 Proje Danışmanı ve eğitim uzmanı Gökhan Yücel'e göre de bu düşüşlerin komisyon kurulup araştırılması gerekiyor. Yücel, PISA sonuçlarının, inovasyon, kalkınma gibi endekslerdeki sıralamalarla da doğru orantılı olduğunu vurgulayarak şöyle konuşuyor: 

"Bizim öğrencilerimizin arasında fen lisesinden bu sınava girenler yüzde 1'den fazladır. Ancak fende 6. düzeyde olanlar yüzde 1'in altıda. Demek ki fen lisesinde okumak ve analitik düşünmek arasında da fark var. Evet, 6. Düzey'deki öğrencilerin inovasyona etki etmesi söz konusu. Ancak PISA'ya giren 5895 çocuktan hepsinin inovasyon yapabilme potansiyeli var. Bakış açımızı bu şekilde değiştirmeliyiz. Fende kötüyüz ama öğrencilerin yüzde 18'i mühendis olmak istiyor. Burada bir tezat var. Fende ilk 10'a giren ülkelere bakıyorsunuz, mühendis olmak isteyenler yüzde 6-7 oranında. Demek ki kariyer planlamasında ara formüller geliştiriyor, genç yaşta mesleki yönlendirme yapıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, fiziki kapasiteyi artırmak, istihdamı karşılamak üzerine kurulu bir bakanlık haline geldi. Bunun ötesine geçmemiz, eğitim paradigmasını, öğrenme paradigması ile değiştirmemiz lazım."

70 ülke içinde ilk 50'de yok

PISA 2015'te Türkiye 12 yıl önce aldığı puanların da altına düşmüştü. Sıralamada Türkiye, 70 ülke içinde fende 52'inci, matematikte 49'uncu, okumada 50’inci olmuştu. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 15 yaş grubundaki öğrencilere uyguladığı sınavda çoktan seçmeli, karmaşık çoktan seçmeli, açık uçlu, kapalı uçlu gibi değişik soru türleri uygulanıyor. PISA Projesi’ne katılacak olan okul ve öğrencilerin seçim işlemi, OECD tarafından tesadüfi yöntemle Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla belirleniyor. Diğer ülkelerde olduğu gibi, 15 yaş grubu öğrencilerin bulunduğu tüm okul türlerinden ( Ortaokul, Anadolu lisesi, Fen lisesi, Meslek lisesi ) öğrenciler PISA’ya katılıyor. PISA 2015'e Türkiye'den yaklaşık 5 bin 900 öğrenci katıldı. 70 ülkeden katılan toplam öğrenci sayısı ise 540 bin.

Kaynak: Aljazeera

Editör: Wan Haber