Belki de tarihinde ilk kez bünyesinde bu kadar turist barındıran Van kenti, tarihinin en çirkin olayına kentin; Emniyet Müdürü, Valisi ve yerel yönetimleri ile imza attı.

Kontrolden çıkmış bir emniyet müdürü, koltuğa çivilenmiş bir vali, kaybın zaferi ile iktidar olan siyasi bir parti ve bütün bunlara gebe olduğunu hisseden Sivil STK takımı güdümünde mazlum bir şehir…

Vali geldiğinden beri koltuğuna yapışıp kenti bu şekilde yönetmekten ileriye gidemezken, Kentin Emniyet müdürü, Ramazan ayından bu yana kentte diktatör edası ile kent halkını polisin şamar oğlanı durumuna getirdi.

Başbakan’ın Van’a gelmesi ile meydana gelen toplumsal olaya müdahale şekli anlaşılır gibi değildi. Kendisine arka çıkan, yaptığı her şeye onay veren, Valisi ile birlikte; kenti bir kez daha yaşanılmaz hale getirmişlerdir…

AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın gözüne girebilmek için Van Şehrini binlerce turiste aldırış etmeden cehenneme çeviren bu Emniyet Müdürü’nün, ekmeğine yağ süren, yaptıklarına sessiz kalan sözüm ona yerel yöneticilerin de samimiyetini gördük…

Şimdi yazının detayına girmeden önce bu Müdür beyin kendisini Cemaatten yana göstermediğini, Van halkının üzerinde denediği güçle Başbakan’ın gözüne girdiğini kendisine müjdelemek isterim!

Ramazan ayından bu yana şiddetin dozunu giderek arttıran, Vanlıları gaza boğan İlin Emniyet Müdürü; dün parası ile bu kentte kafa dinleyen belki sayıları binleri bulan İranlı turistleri bile bu kente geldiğine geleceğine pişman eden şiddeti ile yine kendini kanıtladı.

Van’da yaşanan bu utanç verici durumun, Valisi ve Emniyet müdürü’nün dışında birde eylemcileri var!

Eylemin her türlüsünün mubah olduğunu benimsemiş bir gurubun insanların hayatını bu kadar riske etmesine doğrusu bir anlam veremiyorum…

Hangi ideolojiyi temsil ettikleri belli olmayan, neyi niçin savunduklarını bilmeyen çoğu çocuk bu eylemcilerin etrafa saldırıp, dağıtıp, dökmeleri kent yaşayanlarını açıkça canından bezdirmiştir.

Kentin yöneticileri, yatırımcıları kente çağırırken, nasıl olurda ekonomik krizle boğuşan bu esnafa, bu halka eziyet eder, eziyet edilmesine göz yumar?

Esnafın camını kıran, kent yaşayanlarını evlerine hapseden, bu eylemcileri, hangi ideoloji meşrulaştırabilir?

Van’da başına buyruk yapılan bu zulmün Kürt hareketi ile herhangi bir alakasının olduğunu kaç tane mücadeleci Kürt, savunabilir söyleyebilir?

Seçimlerden bu yana kaybın zaferi ile rehavette kapılan BDP’nin seçilmişleri nasıl olurda bu yaşananları hazmeder, nasıl olurda kentte yaşamı altüst eden bu eylemcilere karşı sessizliğini korur ve yapılanları onaylar?

Yoksa kenti cehenneme çeviren, Van’ın Hacıbekir Mahallesinde her gün insanları evlerine hapsedip devlettin kolluk güçlerinin eliyle halka eziyet eden bu eylemcilerin yaptıklarını tasvip mi ediyor yöneticiler?

Buna ‘bu kentin sahipleriyiz’ diyen, Esnafı, tüccarı haraca bağlar gibi aidat memurluğu yapan meslek örgütleri de sessiz kalmakla destek veriyor… Bu nasıl bir çelişkidir, bu nasıl bir vurdumduymazlıktır?…

Sessiz kalarak mı sahipleniyorsunuz bu kenti?

Bir taraftan turistleri bu kente çekmek için bu halkın cebinden milyarları tanıtıma sarfeder, diğer bir taraftan kente başına buyruk hareket eden Vali ve Emniyet müdürüne başlarını deve kuşları misali toprağa sokacak kadar sessiz kalırlar sözde STK’lar!…

Bayramdan bu yana kenti canlandıran, sayıları binlere dayanan turistleri yıllardır mumla arayan bu kent esnafı yaşadığı ekonomik krizi belki de kente gelen bu turistler sayesinden atlatacakken onları oy verdikleri partiler idareciler ve devlet memurlarının eli ile bu kentte düşman ettirdi

Bir Vali düşünün, Emniyet müdürünün yaptıkları ile övünsün, Bir Vali düşünün Emniyet müdürüne bütün yetkileri versin o müdür bu halkı devlet düşmanı olması için elinden geleni yapsın, Bir Vali düşün bir kentin kaderi ile oynasın!

Van Emniyet Müdürünün, Ramazan ayından bu yana Van’ı polis kuşatmasına alarak psikolojik şiddet tavrı takınması açıkçası bana artık iyi niyetli gibi gelmiyor.

Bir diğer konu ise kentin ve Bölgenin iktidarını elinde bulunduran DBP ve HDP…

Bu kentte her 10 insandan 6’sının oyunu alarak, kentte 12 Belediyeyi elinde bulunduran Kürt Partileri artık kente daha etkin bir şekilde görünür olmalıdır.  

Bir BDP’li çıkıp desin ki; ‘bu yapılanlar PKK’nin istemi ve tasvip edeceği olaylardır’ ilk bu kenti ben terk edeceğim…

Bir BDP’li çıkıp yapılan bu zulmün adına mücadele desin? Evimi satıp bu kentten ilk ben gideceğim…

Soruyorum size…

Kaç BDP’li yapılan bu zulmü eziyeti, savunabilir?

Doğrusunu kabul ederseniz, bu kentin kurumları yaşanan bu sorunlar karşısında sınıfta kaldığını ilan etmiştir…

Umarım bu çirkin olaylardan herkes kendi payına düşen dersi çıkarmıştır..

Necdet Tam / VanBulten