2014'ün sıkıntılı geçebileceğini belirten Yücelen, etkili önlemlerin zaman yitirmeden alınmasının önemine değinerek ihracat niteliğinin arttırılması için Süper KOBİ yaklaşımının tartışılmasını istedi. 
2013 yılının, başta ABD ve Avrupa olmak üzere krizin yaralarının sarılma yılı olduğunun altını çizen Yücelen, "Bütün yaşananlara rağmen 2013 yılı için kötü bir yıldı diyemeyiz. Ancak ne yazık ki bütün bir yılı iyi idare edip, yılın sonunda yaşadıklarımız kötü fotoğraf vermemize neden oldu. Bütün sene büyük bir özenle hazırlanıp okula gelen bir öğrencinin mezuniyet fotoğrafı çekilmeden dayak yemesi gibi bir durum yaşadıklarımız. Herkes maalesef ülkemizi sene sonu performansımızla değerlendirecek" dedi.

Basın toplantısının 24 Ocak günü yapılmasından dolayı 24 Ocak kararlarına imza atan ve Türkiye'nin yapısal dönüşümünde önemli bir rol oynayan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı da andı. 24 Ocak kararlarının alındığı tarihten bu yana tartışıldığını belirten Yücelen; "Amacımız geçmişi konuşup, tartışmak ve bu kararların yorumunu yapmak değil. Rahmetli Özal bu kararlar sayesinde yapısal bir dönüşümün önünü açtı. Bugün artık Türkiye Ekonomisinde 24 Ocak gibi devrim niteliğinde olmasa da yeni yaklaşımlara ihtiyacımız olduğu açıktır. Hükümetimizin de konuya hassasiyetini göz önünde bulundurarak genç işadamları olarak bir çalışma yaptık ve uygulanması kolay bir çözüm ortaya koyduk. Bu çözümün güzel yanı, toplumun hiçbir kesiminin bir bedel ödemek zorunda kalmayacak olması" diye konuştu.

2013 yılı için, "Muhteşem bir yıl değildi fakat bir felaket yılı da değildi. Aslında bazı adımların atılması için fırsat yılıydı, olmadı" diyen Ali Yücelen 2014 yılı için; "Olacakları biliyoruz. FED tahvil alımını daha da azaltacak. Bunun ekonomimize can veren yabancı yatırımlar için ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz" diyerek bu aşamada cari açığın iyi yönetilmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin gerçek gündeminin konuşmak gerektiğine değinen Yücelen, Türkiye'nin geçirdiği dönüşüm içerisinde yapılan ihracatın değiştiğini dile getirerek, "İşte tam da burada artık bizim yapacağımız ihracatı daha değerli hale getirmemiz lazım. Bunun için inovasyona, katma değeri yüksek ürünleri üreten firmalara ihtiyacımız var. Herkes inovasyon diyor, patent diyor, Ar-Ge diyor, tasarım diyor; ama bu kavramların önünü açacak yolu göstermiyor. Somut bir çözüm ortaya koymuyor. Bütün KOBİ'ler imalatçı değil veya yüksek katma değerli değil. KOBİ'leri destekleyelim tamam ama burada bütün KOBİ'leri birbirinin aynı kabul etmeyelim diyoruz” dedi.

KOBİ kavramı yeterli gelmediğini ve yeni bir tanım ve sisteme ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yücelen, “Bugün Türkiye'de 2 milyon 600 bin KOBİ var. Bunların 142 bin 485 tanesi imalatçı, 25 bin 860 tanesi ihracat yapan imalatçı. 2 milyon 600 bin KOBİ'den sadece ama sadece 3 bin 800 tanesi inovatif ihracat yapan imalatçı KOBİ. Öncelikle bu nitelikteki KOBİ'lerin diğerlerine göre ayrıştırılması ve SÜPER KOBİ olarak desteklenmesi gerekiyor. İhracat potansiyeli olan imalatçı KOBİ'lerin de bu Süper KOBİ sınıfına girebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor. Bizim cari açığı azaltmak değil mümkün mertebe sabit tutup ihracat kg değerimizi yükseltmemiz lazım. O zaman cari açık göreli olarak zaten etkisini yitirecektir" dedi.

KOBİ'lerde kayıtlı olarak çalışanların sayısının 11 milyon 519 bin kişi olduğunu belirten Yücelen, "Birileri tartışırken 11 milyondan fazla insan 'Evime ekmek götürmeye devam edebilecek miyim?' endişesi yaşıyor. KOBİ sahipleri de emekçileri ile aynı kaygıları yaşıyor. 100 milyonla batan bir KOBİ'nin ülkeye getirdiği yük ortalama 283 milyon liradır. Bizim söylediklerimizin önemsenmesi gekir" dedi.

Türkiye'nin yaptığı her 1 kilo ihcacattan 1,5 dolar kazandığını belirten Yücelen, Almanya'nın 4,1 dolar, Japonya'nın 3,5 dolar, Güney Kore'nin 3 dolar kazandığını vurguladı. Öncelikli yapılması gerekenin sayıları 26 bin olan ihracat yapan KOBİ'nin inovatif ihracat yapan 3 bin 800 Süper KOBİ'ye katılmalarını sağlamak olduğunu söyleyen Yücelen, “Bunu becerebilirsek üretimde miktarında değişiklik olmadan yaptığımız her bir kilo ihcattan 3,9 dolar kazanırız ki bu da Almanya'yı yakalayacağımız anlamına gelir. Aynı miktarda ihracat yaparak 20 milyar dolar fazladan gelir elde ederiz. Süper KOBİ'lere verilecek her desteğin misliyle Türkiye Ekonomisine ve toplumuna fazlasıyla geri dönecektir" dedi.

Herkesin KOBİ'leri destekliyor gibi görünmesine rağmen yaşanabilecek olumsuzlukları da göz önünde bulundurmak gerektiğini söyleyen Yücelen, "Bankalar riskli ortamlarda KOBİ'lere verdikleri kredileri geri çağırıyor. Son günlerde yaşananlarla böyle bir uygulama olur mu bilmiyoruz ama olursa kredisi geri çağrılan KOBİ'nin incelemeleri yaparak eğer haksızlık varsa ben şahsen haksızlığı yapanı afişe edeceğim" dedi. Kriz çığırtkanlığı yapanların olduğunu vurgulayan Yücelen, "Sürekli bunun dillendirilmesi krizin yaşanması kadar kötü" dedi.

Süper KOBİ tanımına giren firmaların yüzde 44'ünün İstanbul'da faaliyet gösterdiğini belirten Yücelen, Bursa, İzmir ve Ankara'daki Süper KOBİ'lerle bu oranın yüzde 70'e ulaştığını; yüzde 30'un ise 77 ile dağıldığını söyledi. Süper KOBİ kavramıyla şu andaki üretimin dağılımına kıyasla, daha geniş bir tabana yayılan söz konusu işletmelerin gelir dağılımında adalet ve hakça paylaşım açısından da çok olumlu yansımalarının olacağını öngördüklerini ifade etti. Konu ile ilgili Ekonomi Bakanı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile görüşmelerinin olacağını söyleyen Yücelen, "Her iki Bakanımızın ve hükümetimizin de bu vizyonu paylaşacaklarına inanıyorum" dedi.
Sivil toplum örgütlerinin bu konuların üzerinde daha fazla durması gerektiğini belirten Yücelen, "Sebebi bulmak önemli ama sonuç, çözüm ne bunu da söylemek gerekir" dedi. TÜSİAD'ın söylediklerini ciddiye alınması gerektiğini de söyleyen Yücelen, "Çok önemli, değerli saptamalar yapılıyor herkes mutlaka dinlemeli fakat sonuç ve çözüm kısmının da daha fazla somut öneriler olmalı. Sadece TÜSİAD değil, MÜSİAD, TUSKON, TOBB gibi ülkemiz için çok önemli örgütlerin somut önerileri olmalı" dedi. TÜSİAD'ın 17 Aralık süreci sonrası yaşanan ekonomik çalkantıya ilişkin yorumlarını değerlendiren ve TÜSİAD'ın sözü dinlenmesi gereken önemli kurumlardan bir tanesi olduğunu belirten Yücelen, "TÜSİAD'ın 60 küsur danışmanı var, eleştiri yaparken daha somut çözüm önerileri sunmalı. Buna MÜSİAD'ı da, TUSKON'u da, TOBB'u da, TİM'i de dahil ediyorum. Ülkede şu durumdan memnuniyet duyan tek bir kurum, kesim yok. Ancak biz burada gençler olarak az sayıda kişi olarak somut önerileriyle gelip somut öneri sunabiliyorsak büyük sivil toplum kuruluşları da, iş dünyası kuruluşları da bütçeleriyle orantılı büyüklükte somut öneriler koysun ortaya" dedi.

Ekonomiye ilişkin önemli konular konuşulduğunda "Yapmalıyız, etmeliyiz, katma değer üretmeliyiz, teknolojiyi daha fazla kullanmalıyız" tarzında yorumların artık daha derinden sorgulanması gerektiğini belirten Yücelen, "Geldiğimiz noktada artık 'yapmalıyız, etmeliyiz' söylemini bırakıp 'nasıl' sorusuna yönelelim. Yapabilseydik o temennileri zaten o konuları şimdiye çoktan halletmiş olurduk. Soyut konuşmayalım, nasıl yapacağımıza odaklanalım" ifadelerini kullandı.

Editör: Wan Haber