Bir ülkenin para basabilmesi ve parayı piyasaya sürebilmesi için, basacağı kadar paraya bir karşılık bulması gerekir. Bir tane hariç olmak üzere, piyasada bulunan basılmış her paranın karşılığı vardır. Bir ülkedeki paranın karşılığı, o ülkenin hazinesinde bulunan altına eş değerdir. Bir ülke basacağı paraya karşılık ayırmadan, bunu önemsemeden basmaya kalkarsa o ülkede enflasyon meydana gelir.

Ülkeler neden borçları kadar para basamaz?

Bunun nedeni piyasaya ne kadar para girerse ülke parasının o kadar değersizleşmesidir. Piyasada belirli miktarda para varken 5 birim değerinde olan bir ürün, piyasadaki para miktarı 2 katına çıktığında otomatikman 10 birim olacaktır. Paranın değerine göre her ürün kendi fiyatını yeniden oluşturacaktır. Ülkelerin borçlarını, parayı basıp ödeyememesinin en büyük örneği 20. yüzyıl başlarındaki Almanya’dır. Almanya savaş dolayısıyla oluşan borçlarını fazla paralar basarak ödemeye kalkar. Ülkede enflasyon o kadar artar ki enflasyonla beraber artması gereken para miktarını basamayacak hale gelir. Enflasyondan sonra 1 torba kömürün 10 papiermark olduğu dönemden, 1 torba kömürün 1 milyon papiermark olduğu döneme geçilir. İnsanlar artık kömüre para vermek yerine, kömüre verdikleri paraları yakmaya başlarlar. Enflasyonel olayları düşünmeden böyle bir işe kalkmak, bırakın bütün borcu, piyasaya fazladan parayı sürmeye kalkmak hiç de mantıklı bir hareket olmayacaktır.

Devletlerin para basma seçeneğini kullanılabilmesi için ülkemizde Merkez Bankası’nın diğer ülkelerinde kendi merkez bankalarının bağımsız olmaması gerekir. Bağımsızlığının askıya alınması ve Hazinenin Merkez Bankasından borçlanmasının yasaklanmamış olması gerekir.

Bütçe açığının para basılarak karşılanması, piyasada para arzının artmasına bu da borç verilebilir fon arzının artmasına ve dolayısıyla faizlerin düşmesine yol açar. Bir yandan para arzının artması, bir yandan da faizlerin düşmesi tüketim harcamalarının artmasına neden olur. Çünkü para bollaşmış, tasarrufa karşılık alınacak faiz düşmüştür. Bu durumda tüketim harcamaları ve dolayısıyla talep yükselir. Talep artışı, fiyatların da yükselmesine yol açar ve dolayısıyla enflasyonu artırır. Bir ekonomide bütçe açığının para basarak finanse edilebilmesi için Merkez Bankası’nın bağımsız olmaması ya da bağımsızlığının yasada yazılı olmakla birlikte uygulamada söz konusu olmaması ve dolayısıyla hükümetin emirlerini yerine getirir konumda olması gerekir. Ayrıca Merkez Bankası’nın Hazine’ye doğrudan ya da dolaylı olarak borç verebiliyor olması gerekir. Günümüzde pek çok Merkez Bankası bağımsızdır ve Hazineye doğrudan borç vermesi yasaklanmıştır. Bu durumda para basarak finansman için geriye kalan tek seçenek; Merkez Bankasının Hazine’nin çıkardığı tahvil ve bonoları satın alarak ona dolaylı yoldan finansman sağlamasıdır. (2)

Senyoraj nedir?

Bir diğer adı beylik hakkıdır. Senyoraj bedeli, paranın üretilme maliyeti ile piyasada ifade ettiği değer arasındaki farktır. Ayrıca devletin banknot basarak elde ettiği gelir olarak da bilinir. Bir ülkenin büyüyen ekonomisi, o ülkenin halkının elinde daha fazla maddi değer bulundurmak istemesine yol açar. Para basmak, enflasyonel değerleri korumak adına devletler adına merkez bankaları tarafından yapılır. Devlet bastığı paralar karşılığında gelir elde eder. Bu gelire senyoraj bedeli denir. Devletler için en kolay elde edilen gelirdir.

Karşılığı olmayan para: Dolar

70’li yıllarda ABD’de dış ticaret açığı sorunu vardı. Amerikan halkı ürettiğinden çok tüketmeye başlamıştı. ABD, Avrupa ve Japonya ile karşılıklı ticaret yapıyor, arada oluşan farkı ise altınla kapatmaya çalışıyordu. Altın ülkeyi terkettikçe açıkta büyüyordu.

Dönemin başkanı Richard Nixon, aldığı bir kararla doların karşılığının altın olmadığını ve doların artık bir borç senedi haline geldiğini söyler. O dakikadan sonra ABD için para basmak çok kolaydır. Bu karardan sonra altına karşılık olmadığı için çok miktarda dolar basan ABD, bütün dış borçlarını ödemeye başlar. O yıllarda dış ticaret açığını dengelemek için karşılıksız bırakılan doların,  günümüzde de hala bir karşılığı yoktur.

Bunun bir diğer örneği ise 2008 krizinde yaşanmıştır. Meydana gelen küresel krizden sonra ABD parayı daha fazla basarak borçlarını ödemeyi düşünmüştür. Çünkü parasının basımı için her hangi bir karşılık göstermesine gerek yoktur. Ancak bu işlemden sonra piyasada bulunan paranın artmasıyla dolar değersizleşmiş ve ABD’de bulunan yerli yatırımcılar yabancı ülkere yatırım yapma kararı almışlardır. 2008 krizinde bazı ülkelerin krizden kurtulmalarının sebebi ise budur.

Karşılığı olmayan dolar, tüm dünya tarafından ortak para olarak kullanılır. Ülkeler için doları kullanmamak veya doları kullanmayacağını beyan etmek bile ekonomileri için felaket sayılır. Tüm dünya ekonomisinin bağlı olduğu para biriminin herhangi bir karşılığı olmaması ürkütücüdür.  ABD hükümeti ve (FED) Amerikan Merkez Bankası’nın elinde bulundurduğu bu büyük gücü görüyoruz. TCMB

Editör: Wan Haber