Dünya üzerindeki en önemli ve özel Urartu tapınaklarından biri olan Haldi tapınağının bulunduğu Ayanis Kalesi'nde, bu yılki restorasyon ve konservasyon çalışmaları devam ediyor. Kalede 25 yıl önce kazı çalışmalarını başlatan ve Urartular dönemine ait sayısız eseri envantere kazandıran Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu'nun emekliye ayrılmasının ardından görevi 3 yıl önce Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığındaki kazı ekibi devraldı. Çalışmaların bir çok üniversitenin arkeoloji ve restorasyon bölümü öğrencileri ile restoratörlerden oluşan kapsamlı bir ekiple yürütüldüğünü anlatan Işıklı, şu an Van merkez Tuşba ilçe sınırları içerisinde bulunan Ağartı Mahallesi’ndeki Ayanis Urartu Kalasi’nde olduklarını, kalenin ise merkeze yaklaşık 38 kilometre uzaklıkta yer aldığını söyledi. Bu kalenin yaklaşık 1989 yılından bu yana kazı çalışmalarının yapıldığını, kendisinin de öğrencilik döneminde de buradaki kazı çalışmalarında bulunduğunu ifade eden Işıklı, “Kalenin ilk kazı çalışmalarında saygı değer hocam Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu yürüttü. Daha sonra hocamın emekli olması üzerine 2012 yılından beri kazıları ben sürdürmekteyim. Kazılarımız Kültür Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteği ile gerçekleştirilmekte. Bu seneki çalışmalarımız 15 haziran itibarı ile başladı ve ağustosun ilk haftası itibarı ile de devam edecek. Ayanis Kalesi 25 yıllık bir kazı geçmişine sahip. Bu 25 yıllık bir geçmişe rağmen kalemiz ne yazık ki çok az bir kısmı gün ışığına çıkarılmış. Kale kazıları oldukça zor. Çok büyük iş gücü gerektirir, büyük miktarlarda ödenek gerektirir. Ne yazık ki koşulların gereği biz bunların hepsine sahip durumda değiliz. Bu sene sınırlı sayıda işçi ile çalışmak zorunda kaldık. Öğrencilerimiz çok büyük fedakarlık göstererek burada emek sarf ettiler. Kazı çalışmalarımızı bu sene 3 temel alanda yürüttük. Bunların büyük bir kısmı sur alanlarında oluştu. Ayanis Kalesi’nin ve Urartu kültürünün en önemli yapı grubunu oluşturan haldi tapınağında çalışmalarımızı sürdürdük. Surlarda çok önemli sonuçlar elde ettik. Batı ve kuzey sura dahil bilgiler elde ettik. Onun dışında tapınak alanında eksik kalan bilgileri tamamlamaya başladık. Bu sene Urartu kültürü ile ilgili çok çarpıcı sonuçlara ulaştık. Bu sonuçlar her sene yaz aylarında yine bakanlığımız tarafından yapılan kazı ve araştırmaları sonuçları toplantısında bilim dünyasına sunulacak” dedi.
 

3-285.jpg

Bu sene Ayanis Kalesi’nde restorasyon koruma çalışmaları kapsamında da bir dizi çalışmaların yapıldığının ifade eden Işıklı, “Bu çalışmaların bir kısmını surda ve anıtsal kapıdaki çalışmalar oluşturmakta. Urartu mimarisinin esasının taş temel ve kerpiç mimari oluşturmakta. Özellikle açık havada kalan kerpiç mimarisinin korunması biz arkeologlar için sorun teşkil etmekte. O yüzden de biz elimizden geldiğince ve imkanlarımız dahilinde acil koruma gerektiren pasif koruma önlemleri çerçevesinde bir dizi çalışma yürütüyoruz” şeklinde konuştu.

Ayanis Kalesi, Urartu’nun son büyük Kralı II. Rusa tarafından inşa edilen bir kale olduğunu, kalenin inşaat tarihinin ise milattan önce 7. yüz yılın ortalarına denk geldiğini söyledi. Ellerindeki yazılı verilerin yanı sıra ağaç halka tarihleme yöntemi dedikleri yöntemin dental kronoljik yöntemi ile elde ettikleri tarihlemeleri, kalenin yaklaşık 20 ile 25 yıllık bir ömrü olduğunu gösterdiğini ifade eden Işıklı, “Kale kurulduktan 20 ile 25 yıl sonra büyük bir deprem ve bu depreme bağlı yangınla yıkılıyor. Kale çok anıtsal büyük görkemli kerpiç mimarinin mühürlenmesi sonucu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelebiliyor. Bugün kazdığımızda elde ettiğimiz mimari veriler ve bunun dışındaki buluntular, kalenin ne kadar iyi korunarak günümüze geldiğini göstermekte. Bunun da en canlı ve en güzel örneği Haldi tapınağı oluşturmakta” dedi.

 

4-223.jpg

“URARTULAR TAŞ MİMARİSİNDE BÜYÜK USTA”
Urartuların gerçekten dağlık bir bölgede yerleşim kurmayı ve mimari oluşturmayı gayet iyi başaran bir uygarlık olduğunu ifade eden Işıklı, “Nitekim günümüze kalmış olan görkemli kaleleri ve anıtsal yapıları bunu bize çok açık şekilde göstermekte. Urartular, taşı çok güzel bir şekilde işliyor. Taşla nerede ise oyuncak gibi oynayabiliyor. Muntazam bir taş işçiliği örnekleri var. Bizim kalede çok fazla örneği var. Özellikle güney sur dediğimiz bazaltla yapılmış anıtsal kapının da bundu sur kesimi muntazam bir işçiliğe sahip. Bu gün bile yapılması gerçekten kolay olmayan bir teknikle işlenmiş, çok pürüzsüz yüzeyleri olan taş blokları ile örülmüş bir sur tekniği görüyoruz. Onun dışında doğu ve batı surda bölgenin kireç taşından yapılmış kikrobik bloklardan oluşmuş anıtsal bir mimarisi var. Burada da ana kayanın muntazam bir şekilde işlendiğini ve ana kayaya oturtulan taş bloklarının yüzlerce yıla, hatta binlerde yıla dayandığını, büyük depremlere rağmen yerinde kaldığını görüyoruz. Nitekim son 2 yıl önce Van’daki büyük depremden sonra bölgede yaptığımız tespit çalışmalarında kalede çok büyük çaplı hasarın olmadığını, ama şu an içerisinde bulunduğumuz modern bina olarak tanımladığımız kazı evinin çok büyük ciddi tahribat aldığını gösterdi. Kalenin bu anlamda ve Urartu taş işçiliğinin ne kadar takdire şayan olduğunu bu son yaşadığımız deprem çok açık bir şekilde bize göstermekte” dedi.

Editör: Wan Haber