Türkiye’de yaklaşık 280 milyar dolar değerinde 5 bin ton altının yastık altında olduğu tahmin ediliyor. 2021 yılsonu verilerine göre ise altın hesaplarında (kıymetli maden depo hesaplarında) 107 milyar 610 milyon lira bulunuyor. Yastık altındaki altın ile ilgili veriler net değil ancak alışkanlıklar, eğilimler, eldeki veriler ve algılara göre altının Türk halkı için klasik ve vazgeçilmez bir yatırım aracı olduğu da bir gerçek. Özellikle son yıllarda yaşanan hızlı yükseliş trendleriyle enflasyon karşısında altın yatırımcısını başarıyla korudu. 2020’yi 454 lira bandında kapatan gram altın, 2021’i aralık ayında rekor kırarak 1.062,70 lirayı gören altın ise 799,60 liradan kapattı. Yüzde 36 olarak açıklanan enflasyon oranı karşısında geçen yılı yüzde 72 değer kazanarak kapatan altın enflasyonun iki kat üzerinde kazanç sağladı.

Gram altın fiyatları bu haftanın ilk işlem gününde 786- 802 lira arasında kısa vadeli yatay seyretti. Gelinen noktada 2021’in son ayında rekor kırarak bin lirayı aşan altın fiyatlarının bundan sonra ne olacağı herkes tarafından merak ediliyor. Çok hızlı yükselişler yaşanması nedeniyle akıllarda “Acaba daha fazla yükselir mi?”, “Buralardan alsam kazanır mıyım?”, “Elimdeki altınları tutayım mı” gibi sorular beliriyor. Altın borcu olan, parasının değerini korumak isteyen, düğün yapacaklar ise ‘altın sorunun, altın cevabını’ arıyor.

Gram altın hem küresel değer olan ‘ons’tan hem de dolar kurundaki hareketlerden etkileniyor. Hükümetin aldığı “kur korumalı TL hesap” önlemleriyle, ‘dolara yönelim hızı’nın önü kesildi. Dolar kurunun kısa vadeli hareketlerinde 14 liranın üzerinde tutunamadığı görülüyor. Aşağıda ise 11-12 lira bandında bir destek bölgesi oluşmuş durumda.

Ons altın orta-uzun vadeli düşüş trendi ile kısa vadeli yükseliş trendi buluşuyor. 3 ve 4. sıradaki kesik mavi çizgiler, ‘ons’un FED baskısını karşıladığı bölge... 1 ve 2. sıradaki kesik mavi çizgiler ise “yukarı kırılma” hâline ilk hedef bölgeleri olarak öne çıkıyor.

Türkiye gazetesinden Ömer Faruk Bingöl, yaptığı analizde şunları belirtti; eğer dolar bu yatay bant içinde hareket edecekse, altın fiyatlarının geleceği hakkında “ons” tarafına bakmanın da zamanı gelmiş demektir. Özellikle dikkatimi çeken bir takım gelişmeler yaşanıyor ‘ons’ta... Şimdi onları paylaşıyorum

ZİRVE 2.121 DOLARDA

2020 yılının Ağustos ayında altının onsu, 2.121,70 dolar ile zirve noktasını görmüş, o günden sonra bir düşüş trendi içinde hareket etmiş.

Bugüne kadar gelen süreçte ons fiyatları, Mart 2021’de iki defa 1.686-1.687 dolar desteğinden yukarı tepki vermiş.

O tarihten sonra da sadece bir defa, Ağustos 2021’de bu bölgelere uğramış ve 1.680’i görüp yukarı dönmüş.
2020 zirvesinin ardından “alçalan tepeler” şeklinde gelişen düşüş trendi içinde; Ocak 2021’de 1.979,90 dolar, Mayıs 2021’de 1.922,80 dolar, Kasım 2021’de de 1.881,90 dolar tepeleri oluşmuş.

Ons grafiğine bakıldığında, Nisan 2021’den beri 1.750 doların altında bir fiyatlama görülmemiş. Bu çok önemli bir gösterge. Çünkü bugün ons fiyatı (dün saat 12.00 itibarıyla) 1.820 dolara yakın seyrediyor. Geride kalan yaklaşık 8 aylık süreçte onsta 1.750-1.760 bölgesi, çok sağlam bir destek vazifesi görmüş. Yani fiyatlar bu destek noktasının sadece yüzde 4 üzerinde seyrediyor. Oldukça “primsiz” gözüküyor.

PRİMSİZLİĞİN SEBEBİ

Bu primsizliğin tabii ki önemli bir sebebi var; o da ABD faizleri (ve ABD Merkez Bankasının faiz artış beklentileri) ile ons arasındaki ters kolerasyon... “Dolar güçlenecekse ve dolarda faiz artışları yaşanacaksa, altının ons fiyatı geriler” şeklindeki iktisat teorisi aylardır çalışıyor. (Aralık ortasında 1,38’de bulunan ABD 10 yıllık faizleri, dün 1,79’a kadar yükselmiş durumda)

ABD faizlerinin seyri ise ABD enflasyonu ile ilgili. Ülkede son açıklanan enflasyon rakamı yüzde 7 ile beklentilere paralel gelse de, aylardır yüksek seyrediyor ve son 39 yılın zirvelerinde geziniyor ve aylardır FED “faiz artıracağım” diye bağırıyor. Üstelik buna yönelik bir takvim de açıklamış durumda, 2022’de en az 3 faiz artışı bekleniyor. Bunun ilkinin, mart ayındaki toplantıda gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

ABD Merkez Bankasının “öngörülebilir” olarak bu süreci iyi yönetmesi, ons tarafında da “FED’e dair şahin beklentilerin belli bir bölge içinde fiyatlanmasına” sebep oluyor.

‘Ons’ta bu metanetli bölge, 1.680-1.840 arasında oluşmuş gibi görünüyor. Dün itibarıyla bulunulan 1.820-1.825 dolar bölgesi ise, 2020 Ağustos’tan bu yana süregelen düşüş trendinde “bir kırılma bölgesine” yaklaşıldığının habercisi...
Şayet ons altında 1.820-1.825 dolar direnci yukarı yönlü kırılırsa ve bu bölge üzerinde haftalık kapanış gerçekleşirse; ilk etapta 1.840- 1.882 dolar bandı hedef olabilecek.

FED’den ‘ons’ aleyhine gelişebilecek ‘daha şahin’ açılamalar gelirse; bu durumda 1.750-1.760 dolar desteğinin üzerinde tutunmak bir defa daha önemli olacak. Piyasalarda çok zaman “beklentiler önceden satın alınır, gerçekleşince de baskı ortadan kalkar.” Mart ayına kadar geçecek süreçte FED’in yol haritasının daha da netleşeceğini dikkate alırsak, ‘ons’ tarafında da “mevcut şartlar altında” bir rahatlama yaşanması muhtemel gibi görünebilir. Gram altın da buradan payına düşeni alabilir.

(Gram altın, dolara bağlı olarak da hareket ettiği için; kurda 13,16-12,90 kısa vadeli destek seviyeleri önemli. Dolarda da FED beklentisinin ağırlığının hafiflemesi, ABD para biriminde bir miktar zayıflamayı gündeme getirebilir. Bu durumda (dün saat 12.00 itibarıyla 790 TL civarında bulunan) gram altında, 750- 760 desteğine doğru geri çekilme ihtimali söz konusu olabilir.)

TGRT Haber

Editör: Wan Haber