Özgüvenli çocuklar yetiştirelim derken doz aşımı yapıp, EGOİST bireyler yetiştirebiliyoruz.

Ego, kişisel gelişim ile ilgilenen herkesin en çok üzerinde durduğu konudur. Çok sayıda kaynak ve kişisel gelişim kitabında egoyu yenmek, ona hâkim olmak hatta ondan kurtulmak kavramlarından bahsedilir.

Bir eğitimci olarak son zamanlarda yapmış olduğum gözlemler sonucu en çok karşılaştığım olaylardan bir tanesi çocuklarımızın özgüven ile egoyu karıştırmış olarak karşımıza çıkmış olmaları. Teknolojinin ilerlemesi ve sosyal medyanın gündemimize yerleşmesiyle ego git gide büyüyen bir balon halini almaya başladı. Bu nedenle, özgüven ve egoyu birbirinden ayrı bir şekilde konumlandırarak aradaki ince çizginin dengesine dikkat etmek gerekiyor. Çocuklarımızın karakterine ve yaşam tarzına yön veren bu iki niteliğin benzerliklerini ve farklarını ince ince onlara nakşetmemiz gerekmektedir. Egoistçe yaklaşıp bunun ismini özgüven olarak adlandırmaları üzücü. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız bu ikisi arasındaki farkı öğrenmediği sürece gelecekte bizi bekleyen egoist ve etik değerlerimizden bîhaber bir nesil yetiştirmiş olacağız.

Ego ve Özgüven arasında ince bir çizgi vardır. Özgüven içinde etik değerleri barındırırken, ego bu değerleri göz ardı etmemektedir.  Ego eleştiriyi kabul etmez. Daima iltifat duymak ister ve diğerlerini aşağılayarak üstte görünme çabası içerisinde olur. Egoistler hayattaki sorunlarını reddetme eğilimi ve her şeyi yapmaya hakları olduğunu düşünürler. Özür dileme, tebrik, teşekkür etme becerisinden yoksun, sürekli ilgi odağı olmak isterler. Kendilerinden daha başarılı-güzel-yetenekli kişilerle görüşmekten hoşlanmazlar. Özgüven ise bunun aksini kabul etmektedir. Kendisine ve karşısındaki insanlara karşı daha hassas yaklaşım içinde olup, daha emin adımlar atar. Kendilerini rahat ifade edip, hatalarını kabullenip gerektiğinde özür dileme, tebrik, teşekkür etme gibi nezaket kelimelerini kullanmaktan çekinmezler. Yalnız şunu gözden kaçırmamak gerekmektedir. Ego tamamen kurtulunması, yok edilmesi gereken bir şey değildir. Çünkü ben diyebileceğimiz bir karakterin varlığından bahsedebilmek, bunu hayata geçirebilmek için egoya ihtiyaç duyarız. Bu nedenle hepimiz biraz da olsa egoluyuzdur. Kendisiyle barışık insanlar bu durumu kolaylıkla kabul edebilirken, egolu insanlar reddeder. Egoyu tamamen yok edemeyiz, ama kontrol altına alabiliriz.

Bazı anne-babalar çocuklarına özgüven aşılayalım derken çocuklarını kendini beğenmiş, ukala, yüksek egolu çocuklar olarak yetiştirebiliyorlar. Bu tür anne-babalar çocuklarına prens, prenses muamelesi yapar, çocuklarını her yerde ön plana çıkarmaya çalışır, çocuklarının her istediğini alır, çocuğunu fazla serbest bırakır ve bunları yaparken de hep çocuğuna özgüven aşıladıklarını sanırlar. Halbuki bu tavırlar çocuğun gelecekte kibirli, öfkeli, kıskanç, bencil bir kişiliğe sahip olmasına neden olur. Böyle anne-babalar çocuklarının okulda ve arkadaşları arasında yaptığı olumsuz davranışları kolay kolay kabullenmezler. Çocuğunun öğretmeni çocuğun yanlış bir davranışını anlatınca:”Aaaaaaa… Hayır, yanlışınız var. Nasıl olur? Benim çocuğum öyle bir şey yapmaz.” derler ve bu konuda zor ikna olurlar. Aynı şekilde misafir geldiğinde ya da misafirliğe gittiklerinde “Benim çocuğum asla şöyle yapmaz, böyle yapmaz.” derler. Zaten genelde konuları çocuklarıdır. Çocuklarının başarısı, sınavları, yarışmaları… Kendi çocukları diğer çocuklara göre hep bir adım öndedir ve öyle olmalıdır. Çocuklarının başarısıyla gurur duymak her anne-babanın hakkıdır ama her şeyin bir sınırı olması gerekir. Sürekli kendisinden, ailesinden, başarılarından bahseden insanlar toplumda pek sevilmezler. Böyle anne-babaların çocukları egoları yüksek olduğu için arkadaşları tarafından da sevilmezler. Çünkü derslerde, oyunlarda hep ön planda olmak isterler, kurallara uymakta zorlanırlar. İstekleri kabul olmayınca da mutsuz olurlar ve genelde suçu karşı tarafta bulurlar. Bu da ileriki hayatlarında doyumsuz ve mutsuz olmalarına ve hayal kırıklıkları yaşamalarına neden olur.

Aslında egosu yüksek çocuklar yetiştiren anne-babalar çocuklarının hatalarını kabul etmeyerek çocuklarına karşı dürüst davranmamış olurlar. Yani olaylara tarafsız bakmazlar. Oysa ki dürüstlük çocuk yetiştirmede çok önemli bir kavramdır. Egosu yüksek çocuklar da bu nedenle olaylara tarafsız bakamaz ve suçu hep karşı tarafta bulurlar.

Özgüveni yüksek çocuklar arkadaşları arasında uyumlu davranışlar sergilerler, her zaman ön planda olmak için çaba sarf etmezler. Yanlış bir davranışları olduğunda bunu kabul ederler, hayatta başarı kadar başarısızlığın da olduğunu öğrenmişlerdir. Aynı şekilde anne-babaları da çocukları yanlış bir davranış yaptığında bunu kabul eder, çocuklarıyla bu konuda konuşur, ona yaptığı yanlış davranışı anlatır ve çocuğuna karşı dürüst davranmış olur. Özgüvenli çocuklar mutlu olmayı, hayattan zevk almayı bilirler, olaylara tarafsız bakarlar ve asla doyumsuz değildirler, paylaşımcı, hoşgörülü, saygılı ve özverili olurlar.

Egoist değil özgüvenli bireyler yetiştirmek ümidiyle…

Sağlıkla kalın.