YYÜ Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü (BBAUM) ve Uzaktan eğitim Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü’nce (YUZEM) organize edilen 2. Bilişim Şenliği’ne Van Valisi İbrahim Taşyapan, YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer Ateş, Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, İl Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin, Tuşba İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhlis Ceylani ve üç gün boyunca eğitim verecek olan akademisyenler ve öğrenciler katıldı. BBAUM Müdürü Doç. Dr. H. Eray Çelik’in yaptığı açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş, bütün insanların içinde yer aldığı yeni vatan, yeni coğrafya ve yeni dünya olan sanal dünyanın iyi ve kötü yanlarına değinerek, “İşin felsefesi şu, yeni bir dünya var. Bu dünyanın belli dezavantajları da var. Bu dünya çok tozpembe bir dünya değil. Nihayetinde siber suçlar denilen yepyeni bir suç türüyle uğraşıyoruz. Bu diğerleri kadar da kolay değil. Hani kim yapmış git yakala getir kadar kolay değil. Ülkeler de bununla uğraşıyorlar. Hatta yeni bir ülkemiz var. Sanal bir ülkemiz. İnsanları sokmamız gereken, güvenliğini sağlamamız gereken bir siber ülkemiz daha var. Bu bir toprak parçası değil, bir coğrafya değil. Ama siber ülkedeki egemenliğinizi kaybettiğinizde, o coğrafya, toprak parçası üzerindeki egemenliğinizin hiçbir anlamı kalmamış olabiliyor. Yani bu siber dünyadaki egemenliğinizin kaybolması demek, eczane sistemi çöktüğünde hiç kimse gidip eczaneden ilaç alamaz. E-okul sistemi çöktüğünde bütün okul kayıtlarınız yok olabilir ya da SGK sistemi çöktüğünde hiç biriniz emekli olamazsınız ve özlük haklarınızdan faydalanamazsınız. Allah muhafaza Milli Savunma Bakanlığı’nın savunma sistemi çöktüğünde bambaşka şeyler olur, sizin füzeniz sizi vurabilir. Dolayısıyla artık toprak parçası olan, bizim için kutsal olan ülkeden bir tanesi de sanal ve en az onun kadar kutsal, en az onun kadar korunması gereken başka bir ülkemiz daha var” dedi.


Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe de, öncelikle insanı, canlıyı çok iyi tanımak gerektiğini ifade ederek, “Biz bilişim ve teknolojinin insan hayatındaki standardının daha da arttırılabilmesi nedeniyle öncelikle kendimizi çok iyi tanımamız lazım. Vücudumuzu ve kendimizi çok mükemmel bir şekilde öğrenirsek, o zaman bizler de yeni teknoloji üretebiliriz. Yoksa sadece tüketen, yoksa sadece bunu alıp milyar dolarlar verip harcayan bir kitleden öteye gidemeyiz. Bu akıllı cihazları üreten insanlardır. Teknoloji insanın hayatında ferah bir yaşantı sağlanması için icat edilmiş, ama bir bakıyoruz ki bunlar tamamen gizli bir şekilde insanoğlunun başta hayatını mahvetmeye, aile hayatını mahvetmeye, toplumsal, küresel, hatta savaşlara gidecek boyuta getiren yine bu insan. İşte biz öncelikle teknoloji ve bu bilişimi daha iyi bilmemiz ve çözmemiz için değer yargılarımızı çok iyi bilmemiz lazım. Bizlerin yaşam kalitesini arttırırken, öncelikle ahlak ve inanç değerlerimizin çok sağlam oturması lazım. Aksi takdirde bütün bunlar insan başına bela getirir. Bakın Kur’an-ı Kerim’de ayetlerle insanoğlunun bilim ve teknolojide çıkabileceği son noktaları belirlemiştir. Hazreti İbrahim’in ateşe atıldığında yanmamasıyla ilgili bu sadece bir vaka olarak değil, insanoğluna şunu deniliyor, siz öyle elbiseler geliştirebilirsiniz ki İtfaiyeden tutun bütün alanlarda insan yanmadan bu hayatı devam ettirebilir. Yine şu anda insanoğlunun bilim ve teknolojide ulaşabilecek en son nokta, şu anda herkesin peşinde koştuğu bir nokta var o da ışınlama. Buna benzer örnekler var Hazreti Süleyman ve Belkız’ın tahtı gibi. Bütün bunlar bizlere en önemli rehber. Bizler hem dinimizi, hem kültürümüzü, hem ahlakımızı incelediğimiz zaman inanın teknolojide de bütün insanlar, bütün dünya bizleri takip edecek” şeklinde konuştu.


YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal ise, bilişim düzeyinde dünyanın çok önemli bir noktaya doğru geldiğini, artık insanların sosyal medyayla birlikte dünyanın öbür ucundaki haberlere anında ulaşılabilindiğini söyleyerek, “Biz dünyada ne olup bitiyorsa birbirimize oldukça yakınız. Bu internet ve teknoloji sayesinde buraya geldik. Bütün bunların en önemlisi de yazılım programları olduğunu biliyoruz. İşte biz de üniversite olarak bu noktada daha etkin adımlar atmaya başlıyoruz. Bizlerin sizlere sağlayacağı alt yapıyla beraber Teknokent gibi değişik zamanlarda gelip orada çalışmalarınızı sürdürme imkânı bulabilirisiniz. Artık eğitimde bilgiye erişim mi, bilgiyi kullanmak mı bunu tartışmamız lazım. Artık bilgiye erişim diye bir sorun olduğunu sanmıyorum. Artık bilginin kullanımını biz de üniversitemizde öğreteceğiz” ifadelerini kullandı.


Van Valisi İbrahim Taşyapan da, ilk telefonun çıkmasıyla insanların nasıl şaşırdığını, ancak günümüzde telefonun bir haberleşme aracı olmadığının bütün dünyayı cebe sığdıran bir gelişmiş teknoloji olduğunu vurguladı. Vali Taşyapan, “Telefonun icadından sonra bilgisayarın icadı da ilginç bir gelişmeydi bizim için ve bilgisayar çağı diyorduk. Ama 20. yüzyılın son çeyreğinde bilgisayar artık o kadar ileriye gitti ki artık biz bilişim çağı diyoruz. Artık bilişim çağına sığmayacak kadar hızlı gelişiyor. Son 10, 15 yıldaki gelişmeyi, teknolojiyi şöyle bir düşündüğümüz zaman artık bilişim çağı başka bir şey olacak belki de. Biz üretmeliyiz, bir bilgisayar tüketicisi değil, en azından üreticisi olmalıyız. Üretim iki alanda olur, birincisi kaba malzemesi dediğimiz hard veri üretmek, diğeri de yumuşak malzemesi dediğimiz programlarını üretmek. Şimdi büyük teknoloji gelişim sağlayan ülkeler, bunun kaba kısmını gelişmekte olan ülkelere verdiler. Kendileri sadece bunun yazılımı, programlarıyla ilgilenmektedirler. Esas işi gören onlar tabi ki. Şimdi uzaktan eğitim dediğimiz olgu bambaşka bir hal aldı. Uzaktan eğitim sadece ülkemiz içerisinde olmuyor, dünyanın bir başka üniversiteyi oturduğumuz yerde Van’da okuma imkanımız olacak” şeklinde belirtti.


Konuşmaların ardından katılımcılara çekilişle hediyeler verildi. Daha sonra YYÜ Devlet Konservatuarı tarafından verilen mini konserin ardından katılımcılar bilişimle ilgili açılan stantları gezdi.
Bilişim Şenliği üç gün sürecek ve çeşitli akademisyenler eğitimler verecekler.

Editör: Wan Haber