“Demokratik Cumhuriyet, Ortak Devlet, Demokratik Ulus!”   Halkların Demokratik Partisi’nin ana sloganı diyebileceğimiz dev bir pankartın yazılı olduğu kongre salonunda ilk gözüme çarpan karelerden biri. HDP’nin 1. Olağan Kongresi’nden farklı olarak bu kez annelerin eline BDP bayrağı değil, bolca HDP bayrağı serpiştirilmiş. BDP’nin çok hızlı bir şekilde cenaze namazı kılınmış; salonda haklarını helal edenlerle, etmeyenlerin mecburi birlikteliğinin yüksek gerilimi hakim.   Protokol sıralarında oturan Leyla Zana’nın yüzündeki ifade, mikrofonu uzattığımız Altan Tan’ın,“hiçbir konuda yorum yapmak istemiyorum” derken kigerilimi esasında pekçok şeyi anlatır gibi. Protokolde halinden memnun olanlar da var elbet. Bunlardan en çok gözüme çarpan yanına gelip sürekli fotoğraf çektirmek isteyen gençlere gülücük saçan Sırrı Sakık oluyor ve tabii ki yine her zamanki gibi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajını okuyacak olan Pervin Buldan! Buldan’ın öz güveni tam, kıyafetleriyle bütünlüklü takılarına ise diyecek yok!   Seçilmişler salona girerken en çok alkışı BDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş alıyor, alkışın tonajı salondaki Kürd hakimiyetinin de bir anlamda göstergesi gibi. Saygı duruşuyla başlayan programda; sahneye yakın birkaç kişi Kürd ulusal marşı “Ey Reqîb”i söylerken, daha arkalardan gerilla marşı “Çerxa Şoreşê” söylenmeye başlıyor. Sesler birbirine karışırken “Ey Reqîb” daha cılız kalmasına rağmen baskın geliyor, fakat sözler bilinmediği için farklı farklı söylenmesi ulusal marşın etkisini ne yazık ki azaltıyor.Marş daha bitmeden divan saygı duruşu için teşekkürlerini sunuyor ve marşla kendini gösteren kafa karışıklığı, atılan sloganlarda da bir kez daha kendini gösteriyor.   HDP’nin 1. Olağan Kongresi’ndeki “Bu daha başlangıç” temalı slogandan bu kez neredeyse eser yok, belli ki başlangıcın devamından memnun olmayanların sayısı hayli yüksek! Salonda daha sık “Bijî Serok Apo” ve “Bê Serok Jiyan Nabe” sloganları BDP tabanında hala umudun bitmediğinin sinyallerini veriyor.   Daha önce yine aynı salonda Barış ve Demokrasi Partisi BDP’nin kongrelerini de izleyen biri olarak şunu net bir şekilde belirtebilirim, salonda BDP kongrelerindeki coşkunun yerini sanki mecburiyettenbir araya gelenler almış. Zaten salon birkaç saatin ardından neredeyse boşalıyor. Kongre salonunun önünde biriken Kürdler en iyi meditasyon yöntemi olarak bir kez daha halaya duruyor, bu arada konuşmacıların sesleri de neredeyse boş sayılabilecek salonda yankılanıp duruyor.   İşte tam da bu yüzden HDP eski eş genel başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’nün konuşmasını salonda çok az kişinin dinlediğini veya anladığını iddia edebilirim. Eski eş genel başkanlarının konuşmasının ardından bu kez yeni eş genel başkan adaylarının anonsu yapılıyor. Kürsüye ilk olarak Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkanı Figen Yüksekdağ çıkıyor. Yüksekdağ konuşmasında ezilenlerin ortak paydasına vurgu yaparken, sınıfsal çatışmalara değinmeden de geçmiyor. Türk sol algısının bildik bütün motifleri konuşmaya hakim. Şaşırtıyor mu, tabii ki hayır! Yüksekdağ’ın ardından kürsüye bu kez BDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çıkıyor.  Demirtaş metne bağlı kaldığı için mi, yoksa daha önce hiçbir şekilde eş genel başkanlık yapmayacağını söyleyip yeniden bu görevi üstlendiği için mi bilmiyorum, ama sanki biran önce konuşmayı yapıp kürsüden inmek istiyor görüntüsü veriyor. Demirtaş konuşurken, salonda artık BDP eş genel başkanı değil, HDP eş genel başkanı olarak yoluna devam edeceğinin hüznü hakim. Yine de Demirtaş’tan başkasının Kürtlerdeki HDP’ye karşı oluşan ön yargıyı kıramayacağı da çok aşikar.   Son olarak solanda ağırlıklı olarak Türkçe hazırlanan pankartlarda; Gezi’den, Soma’ya, Rojava’dan Lice’ye kadar pek çok farklı sloganlar mevcuttu. Gezi, Soma, Rojava ve Lice’nin harmanlanmaya çalışıldığı salondan, ümit edildiği gibi “Ortak Devlet, Demokratik Ulus ve Demokratik Cumhuriyet” algısının hakim olduğu bir siyaset çıkar mı, bunu da hep birlikte göreceğiz. - See more at: http://hurbakis.net/content/yuksek-gerilimli-hdp-kongresinden#sthash.hluhV3wJ.dpuf