Eğitim-Bir-Sen Sincik Temsilcisi Başkanı Nevzat Yiğit, 2012 yılını değerlendirdiği bir açıklama yaptı.
Yiğit yaptığı açıklamada, "Ülkemizde iç politikalardaki kısır döngüler her zaman olduğu gibi bu yıl da devam etmektedir. Seçim meydanlarında siyasilerin vadettiği sivil anayasa beklentisi devam etmektedir. Bildiğimiz kadarıyla Meclis Başkanlığının başkanlığında dört partinin seçtiği vekillerden müteşekkil bir heyet tarafından yeni anayasa çalışmalarının olduğudur. Ancak şu ana kadar pek mesafe almadıklarını, yine oy kaygısı ile çalışmaların sekteye uğratılmaya çalışıldığını basından takip ediyoruz. Üzülerek ifade etmeliyim ki yeni anayasa beklentilerinin had safhaya çıktığı bu zamanda oy kaygısı ile heder edildiği bir durum ile karşı karşıyayız. Ülkemizin en önemli ikinci sorunu ise; anayasa ile bağlantılı olarak söyleyebileceğimiz terör ve Güneydoğu sorunudur. Neden anayasa ile bağlantılı olduğunu söylemeye gelince; hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, ikinci sınıf vatandaşların kasıtlı olarak türetildiği, ötekileştirmenin olduğu bir ülkede terör kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Otuz yıldan beri devam eden terör belası adeta ülkemizi her yönden kuşatmış durumdadır. Bugüne kadar yanlış yaklaşımlar, yok sayarak, inkar ve asimilasyon politikalarıyla adeta terörü tırmandırma girişimleri bir türlü olumlu sonuçlar vermemiştir. Bu sorunun varlığını kabul ederek, sorunun çözümü noktasında çalışmalar yapmak zorundayız. Tek taraflı bir çözümün olamayacağını da bilmek zorundayız. İki de bir çıkıp silahlar sussun demekle bu işin olamayacağı aşikardır. Esas önemli olan silahların susmasını sağlayacak sosyal ve siyasal gelişmeler doğrultusunda ortamların oluşturulmasıdır. Siyasal güç kendini tek egemen güç olarak görerek elindeki tüm güçleri seferber ederken bir barış sürecinden bahsetmesi söz konusu olamayacaktır. Bu durum tarihte gördüğümüz İngiliz politikasından başka bir şey değildir. Bir taraftan barış elçilerini gönderirken, diğer taraftan tüm silahlarıyla tetikte beklemek çözüm adına olumlu sonuçlar doğurmayacaktır. Eğitim-BirSen olarak sürecin başından beri takipçisi olduk. Anayasa referandumu sürecinde tüm darbe mağdurlarının iade-i itibarlarını kazanmaları ve darbe girişiminde bulunan, darbe faillerinin kim ve ne olduğuna bakılmadan yargı önüne çıkmaları için var gücümüzle ortak akıl mitingleri düzenleyerek, demokrasi mitingleri yaparak 'yetmez ama evet' diyenlerdeniz. Referandum sürecinde evet'i kendimiz için, milletimiz için, darbe mağdurları için ve bir daha annelerin ağlamaması için istedik ve bu yöndeki düşünce ve kanaatimiz doğrultusunda evet dedik. Allah'a Hamd olsun daha önce bir eri hakim karşısına getirmekten aciz yönetimlerden bugün kim olursa olsun yanlış yaptığında yargı karşısına çıkarılabiliyorsa bu demokrasi ve insan hakları konusunda ne kadar mesafe aldığımızın en açık göstergesidir. Bizler 12 Eylül, 28 şubat post modern darbesini yapanların, Ay Işığı, Eldiven 27 Nisan her ne olursa olsun milletin kafasına balyoz indirerek hizaya getirme gayreti içinde olanların yargı önüne çıkartılarak bu millete hesap verme mecburiyetlerinin olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda geciken adalet değil diyoruz. Bir an önce gerekli soruşturmaların açılarak dava süreçlerinin başlatılmasını ve ivedilikle sonuçlandırılmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Küresel sermaye ve rant kavgalarının sürdüğünü, herkesin pastadan pay kapmaya çalıştığını söyleyen Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başta Amerika ve Avrupa ülkelerinde ekonomik krizlerin baş gösterdiği bir yıl oldu diyebiliriz. Ülke olarak da dünyadaki ve çevremizdeki olaylardan etkilenmemek mümkün değil, hükümetin ekonomik kriz teğet geçti lafına paralel olarak ekonomik kriz bizde de etki yaptı. Hükümet sürekli ekonomik krizleri bahane ederek çalışanlara büyümede pay vermeyerek elindekiyle yetinmeyi reva gördü.
Ekonomik kriz bahaneleri direkt ve endirekt olarak eğitimi de vurdu.Öğretmen alımlarında ve çalışanlara verilecek zam oranlarını çok aşağılarda tutarak istikrar ve kriz mağdurlarını oluşturdular.Bu anlamda eğitim çalışanları OECD ülkelerinin ortalamalarının altında bir parayla çalışmaya mahkum edildi. Hükümetin her platformda ülke olarak büyüdük, zenginleştik laflarının gerçek anlamda çalışana ve halka yansımasını istiyoruz. Büyümede Çin'den sonra en hızlı büyüyen ülke olduğumuzu ve Avrupa'nın ise en hızlı büyüyen ülkesi olduğu varsayımını kabul ederek ekonomideki bu pembe, tablonun çalışanlara bir an önce yansımasın istiyoruz. Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in, memurlara verilecek zam oranının 1 puan artırılmasına ilişkin, 'Biz Yunanistan'a döneriz' sözünü doğru ve haklı bulmadığımızı bir kez daha belirtmek isteriz. Çalışanların her türlü ekonomik hakkının sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve hak edilen ücretlerin çalışanlara ödenmesi için var gücümüzle çalışacağımızı belirtmek isterim."
(CK-Y)

04.01.2013 16:03:08 TSI

Editör: Wan Haber