Yökseköğretim Kurulu (YÖK) eski 1. Hukuk Müşaviri Bahattin Duman, yeni YÖK Kanunu taslağındaki disiplin suçlarına ilişkin düzenlemeleri değerlendirdi. 'Eğitim öğretimin engellenmesi" suçunu işleyen doçent veya fakülte sekreteri üç yıl sonra kurumuna geri dönerken, aynı suçu işleyen lise öğretmeni veya müdürün bir daha hiçbir kamu kurumuna alınmayacağını ifade eden Duman, şöyle konuştu: "Anayasadaki kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eden böyle bir duruma TBMM'nin geçit vermeyeceğini düşünüyoruz."
Redhack grubunun YÖK'e ait soruşturma belgelerini yayınlamasında şaşılacak bir durum olmadığını belirten Duman, yeni Yök Yasası'nın yükseköğretim kurumlarındaki iç disiplini felce uğratacağını söyledi. Redhack'in YÖK'e ait soruşturma belgelerini yayınlamasının yükseköğretimde kurulduğundan beri yaşanmakta olan, ancak sokaktaki vatandaşın haberdar olmadığı konuların sorgulanmasına yol açtığını söyleyen Duman, ortaya çıkan konuların yeni şeyler olmadığını ifade etti. Yükseköğretim Kurulu'nda sayıları 180 civarındaki üniversitede, disiplin soruşturmalarının, YÖK Kanunu'na göre çıkarılan yönetmelikle yapıldığına dikkat çeken Duman, bu kadar üniversitede yüzbinlerce akademisyen ve memur hakkında binlerce disiplin soruşturması bulunmasında dolayısıyla bu kadar belge, yazışma olmasında şaşılacak bir şeyin olmadığını söyleyerek şöyle dedi: "Ancak, bu soruşturmaların yeterince sağlıklı yapıldığını söylemek zor. Çünkü, üniversitelerde soruşturma konusunda uzman personel yok denecek kadar az. Bu yüzden soruşturmalar sürüncemede kalıyor, hatalar yüzünden işlemler tekrarlanıyor, dosyalar bazen istemeden zaman aşımına uğruyor."
Redhack olayı medyada sıcaklığını korurken YÖK'ün, Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği yeni Yükseköğretim Yasa Taslağını yayınladığını ve taslakta, Anayasa'daki, "Suç ve cezanın ancak kanunla düzenlenebileceği" ilkesine uygun olarak disiplin suç ve cezalarının tek tek sayıldığını ifade eden Duman, şunları söyledi: "Hukuka bağlı devlet anlayışına uygun bir adım olan bu düzenleme, mevcut duruma göre daha demokrat ve özgürlükçü. Zira şu an suç olan birçok eylem suç olmaktan çıkarılıyor."
Taslakta, "Disiplin Hükümleri'ni düzenleyen 77. maddenin 7. fıkrasında ise yönetici, öğretim elemanı ve idari personelin görevleriyle bağlantılı olarak veya görevleri sırasında, Türk Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan ve üst sınırı en az üç yıl hapis cezasını gerektiren bir suçtan mahkum olmaları halinde, bunlara kamu görevinden çıkarma disiplin cezası verilir" denildiğini anlatan Duman, bu düzenlemeyle artık hakkında mahkeme kararı olmayan hiçbir üniversite mensubunun görevden çıkarılamayacağını belirterek, düzenlemenin, yükseköğretim kurumlarındaki iç disiplini felce uğratabileceği düşüncesinde olduğunu belirtti.
Yeni yasa ile '20 gün ve daha fazla süreyle göreve gelmemek, uyuşturucu madde kullanmak, savaş halinde emir ve görevi yapmamak' gibi suçlara artık çıkarma cezası verilmeyeceğinin altını çizen Duman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu düzenlemeye katılmamakla birlikte, takdir elbette meclisindir. Fakat çıkarma cezası verilmesi öyle bir şarta bağlanmış ki, ülkemizdeki yargı kurumlarının mevcut işleyişi ile yıllarca uygulanması mümkün değil. Bu düzenleme yürürlüğe girerse, Türk Ceza Kanununda yer alan 'şantaj, suç uydurma, bilişim sistemini ve verileri bozma' gibi üç yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suç işleyen personel hakkında, üniversite yöneticisi hiçbir işlem yapmayıp o görevlinin yargı kararı ile mahkum olmasını bekleyecek. Bu kamu görevlisi hakkında önce 76. maddeye göre inceleme başlatılacak. İnceleme kararı ile ilgili hem idari işlem hem de mahkeme süreci işleyecek. Bu süreç sonunda iş cumhuriyet savcısına gidecek; savcının yapacağı soruşturmada suçlu bulunursa dava açılacak. Yargılama başlayacak; her biri arasında aylar bulunan duruşma süreleri, bilirkişi incelemesi, tarafların dinlenmesi işlemler derken yerel ceza mahkemesi bir karar verecek. Bu cezayı taraflar temyiz edecek, gerekirse karar düzeltme yoluna başvurulacak. Kısacası neresinden baksanız, en erken mahkumiyet 2-3 yıllık bir süre gerektirecek. 2-3 yıllık bu süre içinde kamu görevlisi maaşını almaya, görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanmamışsa görevine devam edecek. Bu süre içinde üniversitenin mahkeme kararını beklemekten başka yapabileceği bir şey yok. Zaten Türk Ceza Kanunu'na baktığımızda kamu görevlilerinin işleyebileceği üst sınır 3 yıl olan suç yok denecek kadar az. Bunlardan en önemlisi 'eğitim öğretimi engelleme' suçu olabilirdi. Bu suç da çıkarma değil, görevden çekilmiş sayma kapsamında sayılmış."

EŞİTLİK İLKESİ İHMAL EDİLMESİN
Duman, taslakta, kamu görevinden çıkarma disiplin cezası verilen kişinin, bu cezanın verildiği tarihten beş yıl geçtikten sonra, yükseköğretim kurumları ile diğer kamu kurumlarında yeniden görev alabilmesine imkan sağlandığını da söyledi. Duman, yapılan düzenlemeyle 657'deki 'bir daha kamu görevine alınmamak üzere çıkarma' suçundan tamamen ayrıldığını belirtti. 'Eğitim öğretimin engellenmesi" suçunu işleyen doçent veya fakülte sekreterinin 3 yıl sonra kurumuna geri dönerken, aynı suçu işleyen lise öğretmeni veya müdürün bir daha hiçbir kamu kurumuna alınmayacağını ifade eden Duman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasadaki kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eden böyle bir duruma TBMM'nin geçit vermeyeceğini düşünüyoruz. Eğer yukarıdaki düzenleme benimsenecekse, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanun da buna uygun hale getirilmelidir. Yükseköğretim Kurulu'nun demokratik ve günün ihtiyaçlarına uygun düzenleme yapma yoluna gittiği bu çalışmalarda, bir yeri düzeltirken başka bir yerde arızaya yol açmaması gerekiyor. En azından Türkiye'deki genel disiplin hukukundan ayrılmalarının örneğin, uyuşturucu kullanmanın çıkarmayı gerektiren suç olmaktan çıkarılmasının bilimsel ve hukuki gerekçelerini bizlere, son aşamada TBMM'deki vekillerimize izah etmek borçlarıdır."
(UU-HO-Y)

23.01.2013 11:37:58 TSI

Editör: Wan Haber