TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye'nin mevcut anayasa ile yoluna devam etme imkanı bulunmadığına işaret ederek, anayasanın her halükarda değiştirilmesi gerektiğini bildirdi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Vakıf 2000 tarafından düzenlenen 'Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi' konulu konferansa katıldı. Çiçek, yaptığı konuşmada, Türkiye'de sorunların tartışıldığını hatta kavga derecesinde konuşulduğunu ve tartışılan birçok konunun yürürlükteki anayasa ile bağlantısı olduğunu belirtti. Açık bir toplum olarak birçok konunun konuşulduğunu söyleyen Çiçek, herkesin istediği gibi düşüncesini söyleyebileceğini, tartışabileceğini, ancak uygulayıcıların ise yürürlükteki kuralları uygulamak gibi bir mecburiyetleri bulunduğunu ifade etti. Bu tartışmalarda yürürlükteki anayasayı bir tarafa bırakarak, herkesin televizyonlarda çözüm üretmeye çalıştığını anlatan Çiçek, "Şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı. Kimse anayasa açıp bakmıyor ki bu anayasada nasıl bir düzenleme var. Dolayısıyla yanlış hükümler orada duracak, doğru sonuçları buradan elde etmeye çalışacağız. Yani buradan banta ne koyuyorsanız, öbür taraftan o çıkar farklı bir şey çıkmaz" dedi.
Hakikaten sonuç odaklı bir tartışma yapıp, güncel sorunlara çözüm bulanacaksa, evvela bu tartışmaların merkezine anayasanın alınması gerektiğini belirten Çiçek, "Ben böyle düşünüyorum' bunu siz söyleyebilirsiniz, ama işlem yapmak noktasında olanlar bunlara uymak mecburiyetindedir. Aksi takdirde hem hukuki hem de siyasi sonuçları çıkar bunun" şeklinde konuştu.

"DÜNYA'DA EN HIZLI DEĞİŞEN ÜLKELERİN BAŞINDA TÜRKİYE GELİYOR"
Çiçek, aradan geçen süre içerisinde bu vurguyu bir defa daha yapmak mecburiyetinin hasıl olduğunu, aksi takdirde sorunlara çözüm bulmadan zamanın ve yılların harcanıp gittiğini dile getirdi. "Enerjimizi boşa harcıyoruz" diyen Çiçek, dünyanın değiştiğini ve bunu herkesin kabul ettiğini söyledi. Dünyada da en hızlı değişen ülkelerin başında Türkiye ve çevresinin geldiğine dikkati çeken Çiçek, "Gerçekten baş döndürücü, işte bu kadar zamandır, öz geçmişimizde bunu ifade eder ki olayların bir ölçüde içinde bulunmuş birisi olarak bu değişimin ne kadar baş döndürücü olduğunu bizatihi şahsen kendimde müşahede etmiş birisi olarak, olayları yeni baştan bir defa daha değerlendirmeye ve sorunları çözerken yeni bir yaklaşım ortaya koymaya mecburuz" dedi.
Bugün tartışılan konuların bir kısmının esas itibarı ile dün çözülmesi gereken konular olduğuna işaret eden Çiçek, bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi. Bugün yeni sorunlar bulunduğunu, bunlarında dünden, evvelsi günden, evvelsi yıllardan kaldığını ifade eden Çiçek, bunların hepsinin üst üste gelmesiyle içinden çıkılmaz noktaya doğru gidildiğini ve bu sorunların başında 30 yıldır tartışılan bir anayasa sorunu olduğunu anlattı.

"HERKES ŞİKAYETÇİ DEĞİŞTİREMİYORUZ"
"Bir ülke düşünün ki bir konuyu 30 sene konuşuyor, bir baltaya sap edemiyoruz. Herkes şikayetçi değiştiremiyoruz. Herkes 'nereden böyle bir anayasa ile karşı karşıyayız' diye birbirimize soruyoruz" diyen Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Herkes değişmesinden yana ama günü kurtarmak babından bazen 1 madde, bazen 5 madde, bazen 30 madde. 17 defa değişmiş, iki tanesi de yoldan dönmüş, 19 değişiklik 30 senede. Böyle bir ülkede hukuk istikrarı olmaz. Biz istikrarı hep siyasi istikrar olarak anlarız o da bir partinin Meclis'te tek başına iktidar olması. Koalisyonlardan çok çektiğimiz ifade edilerek. Halbuki bir ülkede siyasi istikrar kadar, belki ondan çok daha önemlisi hukuki istikrardır. Bir ülkenin en temel yasasında her 12 ayda bir, 13 ayda bir, o değişim süreçlerine baktığınızda bazen 2 ayda bir değiştirmişiz. Bugün değiştirmişiz, sonra karşımıza tahkim konusu dahil, ihtiyaç hasıl olunca apar topar olağanüstü toplantılar yaparak anayasa değişiklikleri gerçekleştirmişiz, 30 yılda 19 defa."

"TÜRKİYE'NİN BU ANAYASA İLE YOLUNA DEVAM ETME İMKANI BULUNMUYOR"
Türkiye'nin bu anayasa ile yoluna devam etme imkanı bulunmadığına dikkati çeken Çiçek, anayasanın her halükarda değiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Sorunları ileriye öteleme imkanının da fazla kalmadığını bildiren Çiçek, herkesin bunun farkında olması gerektiğini belirtti. Çiçek, konunun öncelikli ve önemli bir sorun ve sorunların kaynağı olduğunu Türkiye'nin her tarafında 13 bölge toplantısında anlatmaya çalıştıklarını dile getirdi. 'Anayasa dervişi gibi' katılımcıların azlığına veya çokluğuna bakmadan yeni anayasaya neden ihtiyaç olduğunu paylaşmaya çalıştıklarını belirten Çiçek, anayasa sorununun biran önce çözüme kavuşturulması gerektiğini anlattı. Çiçek, tartışmalar sırasında Türkiye'nin alışık olmadığı bir yol, yöntem ve yeni bir üslup yerleştirmeye çalıştıklarını ifade etti. Çiçek, "Siyaset dışarıda olabildiğince sertken 4 siyasi partiden müteşekkil arkadaşlarımızla beraber her yere birlikte giderek, bu platformun dışında da 4 siyasi partimizin Meclis çatısı altında mecburiyeti vardır. Yasama faaliyeti başka yerde olmaz, tek platform da bu. Biz, 19 Ekim 2011'den bu tarafa bir önemli çalışmayı çabayı sürdürüyoruz. Hem de birbirimize saygı içerisinde bunu sürdürmeye çalışıyoruz. Bunun çok kolay olmadığını da ifade etmeye çalışayım" şeklinde konuştu.
Komisyonun karşılaştığı birtakım zorluklar ve sıkıntılar bulunduğunu kaydeden Çiçek, Türkiye'nin anayasa ile ilgili ne sorunu varsa bunun en evvel tartışılacağı yerin komisyon olduğunu söyledi. Çiçek, "Başkanlık sistemi de bunlardan bir tanesidir. 'Neden geldi, niye geldi, nereden çıktı' demek doğru olmaz. Parlamenter sistem, nereden çıktı? Her parti doğru-yanlış görüşünü bu komisyona getirecek ve ama bu komisyonda ortalama anayasa çıkaracağız. Ortak noktaları bularak, 'benim değil bizim' diyebildiğimiz bir anayasayı çıkaracağız" dedi.

"BU DÖNEM BU ANAYASAYI YAPAMAZSAK, ELBETTE KIYAMET KOPMAZ"
Sivil toplum kuruluşlarının fikri desteğine, takibine, kamuoyu denetimine de ihtiyaç olunduğuna işaret eden Çiçek, konuşmasında şunları kaydetti:
"Eğer bu dönem bu anayasayı yapamazsak, elbette kıyamet kopmaz. Dünyanın sonu gelmez. Ağır aksak da olsa bir anayasa ülkede var. Şunu kabul etmek lazım ki bundan sonraki tartışmaların önemli bir kısmı Türkiye'nin geldiği nokta, anayasada önemli düzenlemeleri yapmadan, erkler arasındaki dengeleri yerli yerine oturtmadan, hak ve özgürlüklerle ilgili günümüzün ihtiyaçlarına cevap veren, başkalarının zorlaması ile değil, AİHM kararları ile değil, kendi ihtiyacımızın sonucu olarak Türkiye'nin geldiği nokta itibarı ile hak ve özgürlükleri yeni baştan tanımlayan, teminat altına alan, dengeleri, öncelikleri, felsefesi iyi kurgulanmış yeni bir anayasayı kamuoyuna takdim edemezsek, bundan en evvel zarar görecek olan siyaset kurumudur."
(EY-ÖZ-Y)

23.01.2013 17:03:35 TSI

Editör: Wan Haber