Yeni anayasa çalışmaları ve laiklik tartışmaları devam ederken, konuya ilişkin açıklama yapan YYÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Menaf Turan, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkiye’nin 1876’dan bu yana başlamış olan bir Anayasa serüveni var. İkisi Osmanlı İmparatorluğu dönemine denk gelen 5 Anayasa deneyimimiz mevcuttur. Dolayısıyla ülkemizin bu anlamda geçmişe yönelik bir birikimi var, diğer tarafta 1982 Anayasasının yeniden ele alınmasına ilişkin yapılmış olan ve yaklaşık 5-6 yıl devam eden bir birikimimiz var. Dolayısıyla hem Türkiye'nin bu 150 yıla yakın birikimini hem de 1982 Anayasası’na ilişkin çalışmaları birlikte ele alıp değerlendirmek lazım. Bu birikimden faydalanmak gerekir” dedi.

“1982 ANAYASASI ASLINDA 1982 ANAYASASI DEĞİLDİR”

Anayasaların büyük toplumsal uzlaşmaları gerektiren metinler olduğuna işaret eden Turan, “Bu manada aslında toplumsal bütün aktörlerin bir arada olması arzu edilen bir durumdur. Türkiye’de bu toplumsal uzlaşmanın yeniden tesis edilmesi için bir Anayasa değişikliği yani yeni bir Anayasanın yapılmasının şart olduğu söylenebilir. 1982 Anayasası aslında 1982 Anayasası değildir. Çünkü çok önemli değişiklikler olmuştur. Ama sonuçta onun bir ruhu var. Darbe sonrası yapılmış bir Anayasadır. O ruhu bence bu toplumun artık üzerinden atması ve yeni bir ruha ulaşması gerekiyor" diye konuştu.

1980’den günümüze kadar küreselleşme sürecinin etkisiyle ve ekonomik anlamda çok önemli değişim ve dönüşümler yaşandığını anlatan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünya başka bir tarafa doğru gitti. Biz prensip olarak genelde bütün metinler gibi Anayasayı da oldukça teferruatlı bir şekilde hazırlama geleneğine sahip bir toplumuz. Bu açıdan da toplumsal yeniden dönüşüm mekanizmaları dediğimiz Anayasa yeni ekonomik sistem ve siyasal sistemle uyumlu değil. Dolayısıyla bunları birbirine uydurabilecek bir ortak zemin bulmak gerekiyor. Yeni anayasa tartışmaları konusunda asıl bakılması gereken odak noktası burasıdır diye düşünüyorum.” 

Editör: Wan Haber