Kamu görevlilerinin 2014-2015 yıllarına ilişkin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere kamu görevlileri sendikaları ile Hükümet arasında geçen toplusözleşme neticesinde; 'Ocak 2014'ten itibaren geçerli olacak şekilde, taban aylığa 175 lira ödenecektir'. Enflasyon farkı ödenmemesi şimdiden memurların kazanımlarını bitirmiştir. Kim bilir belki de memurlara enflasyon farkı ödenmez ama cemaat hasar farkı ödenir.

 

Görüleceği üzere, her kesimi etkileyen yargısal darbe girişimi şimdiden memurları vurmuş ve alacakları para pula dönmüştür. Ortalık durulur ve tahribatın hasar tespiti yapılırsa kimin ne kazanıp ne kaybettiği daha iyi anlaşılacaktır. Ancak, şimdiden faizlerdeki ve dolardakiartış ile borsadaki düşüş hasarın boyutunu göstermiştir.

Yargının kestiği parmak kanlar içinde

Bu köşeden 'Yargının kestiği parmak acır mı?' başlıklı yazımızı kaleme aldığımızda henüz yargı darbesi yapılmamıştı. Bu yazımızda adaletle yargının bir birinden ayrı olduğunu, yargının çoğu kez adaletin yerine kullanıldığını, yargı ile adaletin her zaman örtüşmediğini ve yargının kestiği parmağın da acıdığını ifade etmiştik.

Son olaylar incelendiğinde yargının içinde bulunduğu hazin durum hepimizi derinden üzmüştür. Yargısalolaylara herkesin ideolojik koltuklarından bakması kadar yanlış bir şeyin olmayacağı bir kez daha ispat edilmiştir. Hukuk formasyonu olan insanların bir olay hakkındaki taban tabana zıt görüş serdetmesi esasında hukuksal cinayeti de gözler önüne sermiştir.

Bu olaylar neticesinde yargı, bizzat HSYK eliyle bağımsız olmadığını ve taraf olduğunu açıkça ilan etmiştir. HSYK'nın internet sitesinde yer alan bağımsızlık(!) kararı bizzat kendi üyelerinin yazdıkları şerhle yargı bağımsızlığını ihlal ve yargıya müdahale olarak adlandırılmıştır. Elbette bu durum tarihe not olarak düşülmüştür. Bir zaman sonra da bu olayın Hukuk Fakültelerinde örnek olay olarak öğrencilere anlatılacağından kimsenin endişesi olmasın.

Savcılar istedikleri zaman basın açıklaması yapabilir mi?

Basına yansıyan haberlere göre İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ zehir zemberek bir açıklama yaparak yargıya baskı yapıldığını bir basın açıklamasıyla duyurdu ve Türkiye bir ilki yaşattı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan ÇOLAKKADI ise Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ tarafından yapılan açıklamaların gerçekle ilgili olmadığını ifade ederek, konunun detaylarını basına aktardı.

Zehir zemberek ve mevzuata aykırı bir şekilde insanları zan altında bırakacak şekilde bir savcının basın açıklaması yapması, hakkında uygulanacak yaptırımı da göze aldığı anlamına gelmektedir. Aksi takdirde aşağıda belirtmiş olduğumuz genelgeyi en ince detayına kadar bilen veya bilmesi gerektiği düşünülen bir savcının böyle bir açıklama yapması düşünülemez.

Ancak, HSYK'nın internet sitesinde yer alan 'Kamuoyunda yargıya ilişkin yapılan tartışmalar ve Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler' hakkındaki kararı (açıklama değil) ve karardaki şerhler bu Kurulun bundan sonra vereceği kararları tartışmalı hale getirmiştir. Hal böyle olunca İstanbul Cumhuriyet Savcısının basın bildirisini anlamak mümkün hale gelmiştir.

Yargısal konularda basın açıklamasının nasıl yapılacağıyla ilgili hususların yer aldığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Soruşturmanın gizliliği ve basının bilgilendirilmesi başlıklı 18/10/2011 tarihli ve 33 nolu Genelgesinde basına bilgi verilmesinde nasıl bir usül izleneceği ve basının bilgilendirilmesinde nelere dikkat edileceği açıkça belirtilmiştir.

Bu Genelgenin ilgili bölümlerine bakıldığı takdirde İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ'ın böyle bir basın açıklaması yapmasının mümkün olamayacağı görülecektir. Çünkü, savcının yaptığı açıklamaya göre kamuoyunca kişilerin suçlu olduğuna ilişkin kanaat uyandırılmış ve masumiyet karinesi zedelenmiştir. Savcılığın iç işleyişinin kamuoyuna bu şekilde duyurulması ciddi bir yanlışlık içermektedir.

Genelge, her savcı kafasına göre açıklama yapamaz diyor

Genelgeye göre; adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan masumiyet karinesi, hâkim ve Cumhuriyet savcısının tarafsızlığı ilkeleri yanında ilgililerin kişilik hakları ve soruşturmanın gizliliği ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle; suçun işlenmesinden önceki aşamada emniyet ve asayişe ilişkin açıklamaların mülki amirler ile kolluk amirlerine ait olduğu dikkate alınarak, suçun işlendiği andan itibaren ise olayın adli nitelik kazanması sebebiyle kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla soruşturmalarla ilgili açıklamaların Cumhuriyet başsavcısının bilgilendirilmesi koşuluyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca basın sözcüsü olarak görevlendirilen Cumhuriyet savcısı; görevlendirme yapılmayan yerlerde ise Cumhuriyet başsavcısı tarafından yazılı ya da kamuoyunun doğrudan bilgilendirilmesinin yararlı olacağı değerlendirilen durumlarda da sözlü açıklama yapılması gerekmektedir.

Yine Genelgeye göre basın açıklamasının, kamuoyunun kişinin suçlu olduğuna ilişkin kanaatini uyandıracak ya da hâkim veya mahkemelerin olayları değerlendirmesinde önyargılı davranmalarına sebep olacak mahiyette olmaması gerekmekte ve soruşturmanın gizliliğini ihlal eden kişi ya da kuruluşlar hakkında da derhâl kanuni işlem yapılacağı ifade edilmektedir.

Ayrıca, Genelgeye göre, soruşturmanın gizliliği ilkesi, kişilik hakları ve masumiyet karinesi ile delillerin güvence altına alınması hususları göz önünde bulundurularak; Gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne çıkarılmasına, kişilerin basınla sorulu cevaplı görüştürülmelerine, görüntülerinin alınmasına, teşhir edilmelerine sebebiyet verilmemesi, soruşturma evrakının basın organlarında yayımlanmasının önlenmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Basında yer alan gizli bilgilerin kimler tarafından sızdırıldığına dair soruşturma başlatıldığına şuana kadar şahit olmadık. Ancak, gerçekle ilgili olup olmadığı belli olmayan belgeler sayesinde şimdiden insanlar suçlu olarak ilan edilmiştir. Bu durumun sorumluları hakkında soruşturma başlatması gereken HSYK ise bildiri yayınlamakla meşgul.

Savcı, Genelgeye göre Kanuna aykırı davranmıştır

Yukarıda belirtmiş olduğumuz Genelgeye göre basın açıklaması yapan Savcı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 'Soruşturmanın gizliliği' kenar başlıklı 157 nci maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 'Gizliliğin ihlali' kenar başlıklı 285 inci maddesinde yer verilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde açıkça 'soruşturmanın gizliliği' ilkesine aykırı davranmıştır. Bu davranışının suç olup olmadığına tabiidir ki HSYK karar verecektir. HSYK'nın kestiği parmağın acıyıp acımayacağını ise zaman gösterecektir.

Ahmet Ünlü-Yeni Şafak

Editör: Wan Haber