Kazalarda, Türkiye Taş Kömürü (TTK) Kurumu'nun yanı sıra redevanslı özel ocak ve kaçak ocaklarda 5 bine yakın işçi yaşamını yitirdi.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı TTK verilerine göre, Zonguldak'taki maden ocaklarında son 72 yılda 398 bin 443 madenci çeşitli kazalarda yaralandı. 1941 yılından itibaren gelen süreçte yer üstü ve yer altı kazalarda azalış yaşandı. Son yıllarda çıkan İş Güvenliği Yasaları'na göre, tedbir alınan ocaklarda, işçilere çok sayıda iş güvenliği ve işçi sağlığı eğitimleri verildi.Öte yandan Osmanlı döneminden bu yana Fransız, Alman ve İngiliz firmalarının kömür faaliyetlerini yürüttüğü Zonguldak'ta kayıtlarına ulaşılamayan çok sayıda madencinin hayatını kaybettiği biliniyor. Devletleşme politikalarının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı Zonguldak'ta kurulan TTK'da geçmişten günümüze çok sayıda kişi madencilik yaptı. 1941 yılından itibaren yapılan araştırmalara göre, TTK'ya bağlı Armutçuk, Kozlu, Karadon, Amasra, Çaydamar (kapatıldı), Üzülmez Müesseseleri'nde 3 bin 750 işçi hayatını kaybetti. İstatistiklerde, bölge havzasında faaliyet gösteren redevanslı özel maden ocakları ve kaçak ocaklardaki kazalar yer almadı. Kazalarda yaralıların sayısı, şehir merkezinin nüfusu 56 bin 557 olan Bartın, şehir merkezi nüfusu 109 bin 80 olan Zonguldak, şehir merkezi 110 bin 537 olan Karabük, şehir merkezi nüfusu 96 bin 217 olan Kastamonu'yu geçti. 72 yılda maden kazalarında yaralananların sayısı 398 bin 443 olurken, bu rakam dört ilin merkez nüfusunun toplamı 372 bin 391 rakamını aştı.
 
"TAŞERON SİSTEMİ MADEN SEKTÖRÜNDE UYGULANMAMALI"
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, son yıllarda sisteme konulan iş güvenliği ve işçi sağlığı yasalarına göre madenlerde kaza sayılarının azaldığına dikkat çekti. Başkan Alabaş, yasalara rağmen taşeron sistemi sebebiyle kazalarda artış olduğunu ifade etti. Taşeron sistemine karşı olduklarını belirten Eyüp Alabaş, şöyle dedi: "Bölgemiz Zonguldak madenciliği çok ağır bedel ödeyerek öğrendiğimizi çeşitli defalarda dile getirmiştik. Beş bine yakın maden şehidimiz var. Bunun istatistiklerinin sağlıklı olup olmadığı ile ilgili kömür üretiminin başladığı günden bu güne kadar yapılan istatistiklerin elimizde bilgiler olmasa bile beş bine yakın maden şehidimiz var."
 
Madenciliği bizim yabancılardan öğrendiğimizi anlatan Alabaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "1940'lardan itibaren bu bölge devletleştirilmiş. O dönemden itibaren ciddi anlamda kazalar var. Madencilik, farklı istatistiklerin tutulduğu bir sektördür. Ton başına üretim, kaza oranları değerlendirilir. Ama son yıllarda biz o acıları 1992 yılındaki Türkiye Taşkömürü Kurumu'ndaki grizu faciasıyla o acıları bir daha yaşamayacak diye bölgemizde ciddi bir iş sağlığı güvenliği tedbirler alınmıştı. Ama maalesef 2004 yılındaki taşeron sisteminin girmesiyle birlikte çok ölümlü kazaları yeniden yaşamaya başladık. Bir kez daha taşeron sisteminin başta kamu kurumları ve yer altı madenciliğinde olmayacağını, bu tür kazaları artık yaşamak istemediğimizi taşeron sistemini maden sektöründe uygulanmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Özel sektörde yer altı madenciliğinde özellikle geçen yıl çıkarılan işçi sağlığı iş güvenliği yasasıyla Türkiye'nin artık ölümlü iş kazalarıyla anılan bir ülke olmaktan çıkması gerektiğine inanıyorum. Bu konuda yasal tedbirlerin alındığını, alınması gerektiğini, uygulamaların da yürütücüler tarafından, devlet tarafından denetlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tür acılı kazaları bölgemizde yaşamak istemediğimizi belirtmek istiyorum."
 
Öte yandan 1992'de TTK Kozlu Müessesesi'nde yaşanan grizu faciasında 300'e yakın işçi hayatını kaybetti. 2010 yılında TTK Karadon Müessesesi'nde yaşanan grizu faciasında galeri işlerini sürdüren taşeron firmanın 30 işçisinin cenazelerine dört gün sonra ulaşılabildi.
Editör: Wan Haber