Yapı Kredi Yayınları yeni kitapları, raflardaki yerini aldı.
Yapı Kredi Yayınları tarafından kitapseverlerin beğenisine sunulan yeni kitaplar, raflarda okuyucularını bekliyor. İşte en son çıkan kitaplar:

Emine Fetvacı "Sarayın İmgeleri/Osmanlı Sarayı'nın Gözüyle Resimli Tarih"
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Sarayın İmgeleri/Osmanlı Sarayı'nın Gözüyle Resimli Tarih" kitabının yazarı Emine Fetvacı, çalışmasında 16. yüzyıl boyunca Osmanlı Sarayı'ndaki kimlik oluşumunda resimli tarih kitaplarının merkezi rolünü inceliyor.
Kitaba ilişkin açıklamada, "Osmanlı sarayı 16. yüzyılın ikinci yarısında bu türden kitapların daha önce rastlanmamış bir şekilde üretimine tanık olmuştu. Resimli tarih kitapları padişaha yönelik basma kalıp övgü yazmaları olmayıp, dönemin güncel olayları üzerinde yorumlarda bulunmalarının yanı sıra, Osmanlı Sarayı'nın mevcut ve müstakbel mevcutlarının perspektiflerini oluşturmada da etkin bir rol oynamıştı. Osmanlılar bu resimli elyazmaları sayesinde kendi kamuoyunda değil, ayrıca İslam dünyası ve Avrupa'da da daha geniş alanlarda yer aldıklarını kanıtlamıştı. Emine Fetvacı, kitabında işte bu resimli tarih kitaplarının üretim süreçleri, kullanım alanları ve mesajlarını aydınlatmayı amaçlıyor. Sarayın İmgeleri, bu bağlamda, sarayın toplumsal hiyerarşilerinin müzakere edildiği görsel ve sözel olarak hizmet veren resimli tarih kitaplarının sadece gelişmekte olan Osmanlı'nın kendini tanıtımını somutlaştırmadığını, bunun yanı sıra kendi kimlik oluşumuna katkıda bulunduğu da gösteriyor. Son derece zengin görsel malzemeyle süslü olan Sarayın İmgeleri, ele aldığı konu itibariyle eşine zor rastlanır bir çalışma" deniliyor.

Michelle Perrot "Odaların Tarihi"
Daha önce Özel Hayatın Tarihi serisinde (4. cilt) Georges Duby ve ekibine eşlik eden Michelle Perrot, bu defa çok katmanlı ve çok anlamlı bir uzamı inceliyor: Odaları.
Kitapla ilgili açıklamada, "Perrot'nun Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan incelemesinde adeta yok yok: XIV. Louis'nin saraydaki odasından işçi odalarına, sanatçıların mutsuz ve depresif bir halde kendilerini kapattıkları çalışma odalarından işçi odalarına, çocuk odalarından koleksiyoner odalarına, ölüm döşeğindeki hasta odalarından aşk kaçamaklarının yapıldığı otel odalarına varıncaya dek, insanoğlunun bu en minimal uzamının betimlemesi Odaların Tarihi kitabında gözler önüne seriliyor. Peki ya yazarlar? Kafka, Sartre, Proust, Genet, Stendhal, ve Georges Sand'ın odalarla olan ilişkileri ve daha fazlası...Perrot edebi uslubu sayesinde okurun dikkatini sürekli ayakta tutuyor, bu bağlamda yorulmayı göze alan okurlar için bir şenlik vaadeden Odaların Tarihi, kültür tarihi alanındaki 'klasik' çalışmalardan biri olmayı hak ediyor" deniliyor.
Kitaptan tadımlık bir kısım ise şu şekilde:
"Odaya giden birçok yol vardır: dinlenme, uyku, doğum, cinsel istek, aşk, tefekkür, okuma, yazma, kendini arama, Tanrı, isteyerek ya da mecbur kalarak her şeyden elini eteğini çekme, hastalık, ölüm. Doğumdan ölüm döşeğine kadar, varlığın sahnesidir, ya da en azından kulislerinde maskelerin çıkarıldığı, çıplak bedenlerin kendilerini heyecanlara, üzüntülere, şehvete bıraktığı yerdir oda. Yaşamımızın neredeyse yarısı burada geçer, en şehvetli, en dingin, en karanlık anlar, uykusuzluk, başıboş düşünceler, düşler. Bilinçaltına ya da öte dünyaya açılan penceredir oda ve bu alacakaranlık onun çekiciliğini artırır."

Vergilius'un Ölümü ve Sami Baydar
Yapı Kredi Yayınları'nın iki aylık edebiyat dergisi Kitap-lık, yeni yılın ilk sayısında, Hermann Broch'un Vergilius'un Ölümü romanının çeviri sürecini konu ediyor.
Eserle ilgili, "Ahmet Cemal'in yazılarının yanı sıra Broch'un roman üstüne yorumu ve romanı önceleyen öyküsü (Vergilius'un Dönüşü) de dosyada. 2012 Ahmet Midhat'ın ölümünün 100. yıl dönümü idi; Handan İnci'nin yönettiği oturumda Jale Parla, Nüket Esen ve Murat Gülsoy bu büyük yazarın edebiyatımızdaki yerini tartıştılar. Toplu şiirlerinin (Dünya İnancı) çıktığı hafta yitirdiğimiz Sami Baydar'ın ardından, Ahmet Güntan ve Necmi Sönmez'in anma yazıları Babil Kulesi'nde.
Tuncer Erdem, Yalçın Tosun, B. Nihan Eren, Türker Ayyıldız, Serhat Çelikel, Abdullah Mollaoğlu, Ülkem Özdenak, Michele Gazier öyküleriyle, Lâle Müldür, Mehmet Yaşın, küçük İskender, Ali Asker Barut, Cevdet Karal şiirleriyle, Efe Murad 'Şiirsel' bölümündeki poetik yazısıyla Kitap-lık'talar. Dergide ayrıca Sema Rifat'ın Barthes'ın nasıl yazdığını / çalışma pratiğini anlattığı yazısı, Emre Aracı'nın Proust'un izini sürdüğü yolculuk yazısı, Ahmet Sait Akçay, Hasan Türksel ve "Güzel Sayfa"da Mehmet Can Doğan'ın yazıları yer alıyor. Kitapları sevenlerin dergisi Kitap-lık, iyi edebiyatın ve nitelikli okurun açık adresi olmayı sürdürüyor.

Mozart "Tanrıların Sevdiği"
Salzburg, Viyana ve büyük Avrupa başkentleri arasında geçen bir hayat... Kusursuz yapıtlar: Saray'dan Kız Kaçırma, Figaro'nun Düğünü, Son Giovanni, 40 Senfoni, Cosi fan tutte, Sihirli Flüt... 180 belge.
Kitapla ilgili bilgide, "Wolfgang Amadeus Mozart 6 yaşındayken ilk menuet'ini besteledi. 11 yaşındayken ilk operasının yazdı. Bu pudralı ve perukalı harika çocuk imajının yıkılması uzun zaman alacak ve bunun bedeli bir hayli acılı ve çileli olacaktı. Genç Mozart'ın müzikal dehası, özgürlüğüne kavuştuğu Viyana'da çiçeklenmeye devam etti. Zorluklarla dolu son yıllarında başyapıtlarının doğumuna tanık olundu: Piyano konçertoları, oda müziği partisyonları, vokal müzik eserleri 1791 yılının bir kasım gününde son bulan eşsiz bir yolculuktu yaşadığı, o zaman Requiem henüz yapım aşamasındaydı. Mozart'ın hayatında gülüşler her zaman gözyaşlarıyla atbaşı gitmişti. Ancak gizem hâlâ varlığını koruyor: Mozart'ın müziği nasıl oluyor da ruha bu kadar etki edebiliyor? Michel Parouty, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Mozart-Tanrıların Sevdiği kitabında ünlü müzik adamının kısa ama çarpıcı hayatını anlatıyor" ifadeleri yer alıyor.

Che Guavera "Devrim Yoldaşı"
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan son kitap ise, Che Guavera "Devrim Yoldaşı". Eserle ilgili şu bilgileri veiliyor.
"25 Kasım 1956'da, gece yarısı, aşağı yukarı bir buçukta, Ernesto Guevara devrime katılır: Fidel Castro ve seksen iki adamla birlikte, Granma'ya biner. Yirmi sekiz yaşındadır, tıp okumuştur, Arjantinli'dir, yine de Küba için savaşacaktır. Ocak 1959'da, zafer kazanılmıştır ama şimdi yapılacak şey yalnızca Küba'da değil, dünya üstünde 'İki, üç, daha fazla Vietnam yaratmak' gereken her yerde devrimin gerçekleştirilmesidir. Düşüncelerine bağlı bir uluslararasıcı olan Guevara Afrika topraklarında, Kongo'da bir devrim merkezi yaratmaya çalışır. Ardından yeniden G. Amerika'ya dönüp Bolivya'ya gider. Umudu Küba destanını baştan yazmak ve bu kez tüm anakarayı kucaklamaktır. Guerillero heroico'nun serüveni 9 Ekim 1967'de, Bolivya dağlarındaki küçük bir köyde sona erecek ama Che söylencesi de orada başlayacaktır. Deneyimli muhabir Jean Cormier, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Che Guavera Devrim Yoldaşı kitabı ile onun izini adım adım sürüyor."
(İHA-OK-Y)

10.01.2013 14:15:25 TSI

Editör: Wan Haber