Son günlerin, en çok konuşulan konularından biri Van İpekyolu Devlet Hastanesi kapatılması.

Kapatılma haberleriyle gündeme damga vuran, İpekyolu Devlet Hastanesinin akıbetini öğrenmek üzere yola koyuluyoruz. Tahmin ettiğiniz gibi bizlerde konuyu detaylandırmak, Van’da yaşanan sağlık sorunlarına yanıt aramak üzere,  Kamu Hastaneler Birliği Van Yöneticilerinin yanında alıyoruz soluğu.

Van’da yaşanan sağlık sorunlarının tavan yaptığını gördüğümüzde, bu röportajın kaçınılmaz olduğunu düşündük. Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Vural Polat ve Tıbbi Hizmetler Daire Başkanı Nuri Acar ile görüşüyoruz.

Vanlıların simasında yer alan bu iki isimden Vural Polat; kapatılan Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimi. Tıbbi Hizmetler Daire Başkanı Nuri Acar ise, Trilyonluk malzemelerin enkaz altında kaldığı, Van Kadın Doğum Hastalıkları Hastanesi eski Başhekimi.

Röportajımız uzun olduğundan sözü uzatmadan, Van sağlığından sorumlu kilit isim Vural Polat’a bırakıyoruz…

Röportaj: Necdet TAM/ Gönül DEMİR

Kamu Hastane'ler Birliğini tanıyabilir miyiz, yetki ve görev alanları nelerdir?

Biliyorsunuz geçen yıl iki Kasım itibariyle yeni bir yasa çıktı.663 sayılı yasayla Sağlıkta yeni bir yapılanma başlatıldı. Bu yasa neticesinde Sağlık Bakanlığı'nın idari yapısı güçlü bir yapıya dönüştürüldü. Sağlık Müdürlüklerimiz yine varlıklarını koruyorlar görevlerine devam edecekler. Birinci basamak sağlık hizmeti diye tanımladığımız, eskiden sağlık ocaklarının görevlerini biliyorsunuz yeni dönemde aile hekimliği uygulamasına geçirilmişti. Aile hekimliklerimiz halk sağlığı Müdürlüklerimiz bünyesinde kaldılar. Üçüncü bir ayağımızda ikinci üçüncü basamak hastanelerimiz. Kamu Hastaneler Birlikleri bünyesinde de hastaneler kaldı. Dolayısıyla hizmet üçayaklı olarak sürecek bundan sonra sağlık müdürlüklerimiz 112 acil sağlık hizmetlerini ve ildeki diğer sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlayacak. Bu birimlerin birbiriyle olan irtibatlarını yine Sağlık Müdürlüğümüz sağlayacak. Halk Sağlığı Müdürlüklerimiz aile hekimliklerini sürdürecekler. İşte aşılama, koruyucu hekimlik diye tabir ettiğimiz hizmetleri de halk sağlık müdürlüklerimiz sürdürecekler. Kamu Hastaneler Birlikleri ise her ilde sayısı değişen ağız ve diş salığı merkezlerde dâhil olmak üzere ilçe hastaneleri ile birlikte il merkezindeki diğer ikinci ve üçüncü basamak varsa, bizim ilimizde üçüncü basamak bir hastanemiz yok. Bakanlığımıza bağlı bu hastanelerin yönetiminden sorumlu olacaklar. Dolayısıyla üçlü dediğim gibi bu yapılan yeni dönemde idare sürdürülecek. Bizim yetkilerimiz nelerdir ona cevap vermek gerekirse ilçelerimizde şu anda 8 tane hastanemiz var bu hastanelerin yönetimleri bize bağlı artı il merkezinde biliyorsunuz İpekyolu  Devlet, Hastanemiz Kadın Doğum Çocuk Hastanemiz, şuan Bölge Hastanesi bünyesinde, yine Yüksek İhtisas, Bölge Hastanesi bünyesinde, Ağız ve Diş Sağlığı merkezimiz yani 11 tane hastane var. Kadın Doğum,İhtisas ve Bölgeyi bir sayıyoruz mecburen çünkü şu anda kendilerine ait müstakil binaları yok. Ama hemen hastanemizin yanında inşaatı görüyorsunuz zaten 500 yataklı bir bina yapılıyor. Bu 500 yatağın 300 yada 350 yatağı o günkü ihtiyaca göre şekillenecek,

 

Kadın Doğum Çocuk Hastanesi olarak hizmet verecek iki ayrı bloktan oluşuyor. Bu yeni yapılan binanın 200 yada 150 yatakta Kalp Hastanesi olarak hizmet verecek.Bakanlığımızın Van'da düşündüğü 400 yataklı üçüncü hastane daha var yani bu hastane bittikten sonra 400 yataklı bir hastane daha planlanıyor bu hastanenin de hizmet rolü olarak daha çok kanser hastalarına yönelik bir hastane olması onkoloji olarak planlanıyor. İnşallah,yeri de henüz netleşmemekle birlikte Edremit Vali konağının civarında bir yer düşünülüyor tabi halen net bir şey yok. İleride ihalesi yapılınca biz hepimiz netleştirmiş olacağız.

Siz bu kararları alırken, Van'da STK'lara Sivil Toplum Örgütlerine danışıyor musunuz ?

Şimdi hastane yapma ve hastanelerin rolünü belirleme yetkisi bizde değil. Hastanelerin yapımına Bakanlığımız karar veriyor. Biz sadece Van'dan ihtiyaç belirliyoruz. Diyoruz ki; mesela, bizim deprem öncesinden Kamu Hastane yatak sayısı 1132 idi yani bize bağlı olan hastanelerimizin Kadın Doğum çocuk, İpekyolu, İhtisas ve Van Devlet Hastanesinin toplam yatak sayısı 1132 idi. Depremden sonra Van Bölge Eğitim Araştırma hastanesi buraya taşınmış oldu ve bu binanın ilk planlanan yatak sayısı 510 yataklıydı, ilimizde kalan tek kullanılabilinir yani. Bakanlığımızın yeni hastane hizmet konseptine uygun binamızda burasıydı. Aslında bizim mesela ilimizde hizmet veren diğer binalar neden hastane olarak misal Yüksek İhtisas Bakanlığımız burayı neden boşalttı o zaten boşaltılma gerekçesinde vardı. koğuş sistemi idi biliyorsunuz eski hastanelerimizin 4 kişi mesela bir odada odalarımızda banyo tuvalet yoktu. Artı duvarlar ahşap kaplamaydı normalde hastanelerde böyle bir şeyin olmaması gerekli yani bunların tamamı eski yıllarda yeni dönemdeki hastanecilik anlayışı oturmadan önce işte 1968 yapımı bizim o binamız eskiden yapılmış ama zaman içerisinde değiştirme imkanı bulunamamış düzenlemeler bunlar dolayısı ile Bakanlığımız artık bu tür binalarda sağlığa ve hastaneciliğe uygun olmayan binalarda hastane hizmeti sürdürmeği düşünmüyor.

Van Yüksek İhtisas demişken, bu hastane Türkiye'de en önemli hastanelerden biriydi. Bu hastaneyi yeniden açmayı düşünmüyor musunuz bu eksiklikler giderilemez mi?

Arkadaşlar bu bina 45 yıllık bir bina. 2 tane deprem geçirdi ve Bakanlığımız bunun tamirinin mantıklı olmadığının kanaatinde. Yani 45 senelik bir binayı yıkıp yeniden yapmak mantıklı gelmiyor. Bakanlığa, yeni bir binanın zaten inşaatı devam ederken, biz oraya bir kaç trilyon para harcayıp efendim oranın üç beş tane tuvaletini yaptırıp iki sene sonrada orayı boşaltmanın bir anlamı yok. Şimdi biz tabi ki tadilatına başlasak belki bir yıl sürecek bina şuan boş tabi neticede arazi olarak güzel bir yer orası yani hastane dışında Valilik, Sağlık Müdürlüğü belki de Bakanlığımız işte bir misafirhane yapılabilir başka bir amaç yada kamu kurumuna devredilebilir çünkü, biz orayı Milli Eğitimden almıştık. Orası daha önce yüksek okul olarak planlanmış mesela 1968 yılında bir kaç tane hatta fakülte falan açılmış orda. Üniversiteye bağlı  bazı okullarda açılmak istenmiş en sonunda hastaneye çevrilmiş. Bu bina zaten hastane olarak yapılmış bir bina değil dolayısıyla bundan tabi 15 20 sene öncesinin şartları bu günün şartları ile aynı değil 15 20 sene önceki hastanelerimizin imkanları  belliydi. Ama Devletimiz bu son dönemde sağlığa olan yatırımlarını çok artırdı. Hastalarımızın artık koğuşlarda yatmasını istemiyoruz. En fazla odalarımızın sayısı iki kişiliktir. İpekyolu’nda sayı yetmediği için mecburen şuan üç kişi bir odada kalıyor. Biz kesinlikle bir odada bir yada iki den fazla hasta yatmasını istemiyoruz Bakanlığımızın planlaması böyle. Yeni yapılan hastanelerden sonrada İnşallah en kalabalık odamız iki kişilik olacak.

 

Bir yıldan bu yanadır, İpekyolu Devlet Hastanesinin kapatılması konuşuluyor ve sürekli gündemde.  İpekyolu Devlet Hastanesini ne maçla kapatıyorsunuz yani çocuk hastanesine çevirmek için mi ?

Şimdi kapatma tabirini biz hiç kullanmadık. O tabir dezenformasyon onu söyleyelim. Biz hastane açmaya çalışıyoruz tam tersine. Şu anda biliyorsunuz hastanemizin karşısında özel bir hastane kiraladık yani bizim Van'da hastaneye ihtiyacımız varken az önce söylediğim gibi deprem öncesi istediğimiz yatak sayısına halen ulaşamamışken, biz neden hastane kapatalım. Yani hastane artırmamız lazım hatta şu anda Van'da bulsak 200 yataklı bir hastane daha kiralarız. Yani Çocuk Hastanesi olarak daha kalabalık bir bina bulabilsem hasar görmemiş özel hastaneler falan Medikal Park hastanesini kiralayabilirdik, kiralamak içinde girişimlerde bulunduk ancak bazen biliyorsunuz mülk sahipleri yüksek fiyatlar talep ediyorlar. Deprem sonrasında  biz Van Gölü hastanesini kiralamak istemiştik o zaman çok  yüksek rakamlar istenmişti ve tutamamıştık. Deprem sonrasında arkadaşlar açtılar çalıştıramadılar bekli doktor bulamamışlar bilemiyorum. Deprem öncesinden bizden  üç yüz bin, üç yüz elli bine yakın bir para istenmişti aylık. O paralarla zaten hastane tutamazsınız. Yani o ölçekte bir hastane için büyük bir bina olsa tutulurda onun ederi o değildi bizde tutmadık. Depremden sonra bu binayı kiraladık çünkü dediğim gibi Kadın Doğuma da ihtiyacımız var.

Bölge hastanesinin kapasitesi Kadın Doğum ve Çocuk bölümüne yetmiyor mu ayrı bir masrafa gerek var mı?

Yetmiyor zaten halen şimdide yetmiyor. Bakın arkadaşlar çocuk servisimizin doluluk oranı yüzde yüz yirmi. Bu şu demek yani beş çocuktan bir tanesi çift yatıyor demek. Ha bazı günler boşalıyordur. Bazı günler üç beş yer boş kalıyordur. Hastanelerin doluluk oranını  ay bazında değerlendiriyoruz mesela geçtiğimiz ay içerisinde diyelim çocuk servisimizde 80 yatak var kabaca söylüyorum. Mesela kaç çocuk yatmış, çıkmış ona bakıyoruz yani; bir çocuk kaç gün yatmış onun istatistik hesapları var ve geçen ayın verisi elimizde mevcut, mesela Kadın Doğum Hastanesi taşınmadan önce doluluğu, yüzde yüz atmış. Bu şu demek; on hastadan altısı yatak olmadığından dolayı sandalyede yatıyor. Çocuk hastanesinde de durumumuz yüzde yüz yirmi yani on çocuktan iki çocuk ya çift yatıyor yada annesine ayırdığımız yatağı kullanıyoruz. Biliyorsunuz bizim çocuk yataklarımızın altında anne yatağı vardır mecburen anneyi sandalyede oturtuyoruz oraya da başka bir çocuk yatırıyoruz. Bu şekilde sıkışık devem ediyoruz Halen, sadece Çocuk Kadın Doğum servisimiz böyle değil şu anda ortopedi servisimizde de doluluk yüzde yüzün üzerinde. Genel cerrah servisinde de durum böyle yani hastanenin yatak sayısı depremden önceki yatak sayımızdan çok uzağız. Şu anda iki yüz iki yüz elli yatak eksik idi karşıdaki hastaneyi açana kadar, orayı açınca yüz yatak rahatladık. Yetti mi bize yetmedi. Yine eksiğimiz var eğer hastaneye uygun bir yer bulabilsek tutarız. Maalesef Van'da tutabileceğimiz hastaneye uygun bir bina da yok. bir tek Medikal Park Hastanesi var. Onlarda yüksek rakamlar talep ediyorlar onun için anlaşamadık daha doğrusu gidip pazarlık bile etmedik.

Van İpekyolu Devlet Hastanesine 16 Şubat'ta kadar ihtar vermişsiniz, Yatakların buraya tek tek alınması hususunda. Sadece semt polikliniğine bıkacakmışsınız bunlar doğrumu?

Değil aslında. İki ay öncesinde söylediklerimizin aynısını bir daha söyleyeceğiz. Şimdi biz İpekyolu Devlet Hastanesinin yataklarını kullanmak için bunu yapıyoruz. Hastaneyi şu anda yeterince kullanamadığımız için bu değişiklikleri yapıyoruz. Geçtiğimiz bir yıl içinde aynı haberleri yapan bazı gazeteci arkadaşlarımız defalarca şunu yazdılar. “İşte İpekyolu Devlet Hastanesi boş duruyor neden Devleti zarara sokuyorsunuz bu hastaneyi kapatmıyorsunuz” diyen arkadaşlardan bazıları, şimdide İpek Yolu Devlet Hastanesini neden kapatıyorsunuz diye yazı yazmaya başladılar.

 

Şimdi bu hastanenin zarar ettiğine değil de kar ettiğine rastladık. Bu hastane günde bin beş yüz bin sekiz yüz arası hasta alıyor. Bu hastanede günde 30-40 ameliyat gerçekleştiriliyor ve Van'ın ikinci kademe tek hastanesi. Van Büyükşehir oldu bu hastanede buraya taşınıyor?

Van'da üçüncü basamak hastane yok, burası da ikinci basamak hastane yani İpekyolu Hastanesi ile Van Bölge Hastanesinin konumları aynı. Bakanlık nezdinde hasta kabul şeklide aynı dolayısı ile burada ikinci basamak orası üçüncü basamak değil burası da ikinci basamak burası bir üniversite hastanesi değil. Üniversite hastaneleri üçüncü basamaktır Devlet hastaneleri ikinci basamak hastanelerdir. Van Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi de ikinci basamaktır onu da düzeltelim. Biz İpekyolu Devlet Hastanesinin kar yada zarar etmesi değil. Bu değişikliliğin  sebebi zaten karda etse bize şu anda kasasının hepsi ortak. Bize o hastane karda ediyorsa, karı bana zararda ediyorsa, zararı bana biz 11 hastanenin yönetimini birlikte yürütüyoruz. Şu anda kasası bir bunların, dolayısı ile kar zarardan ziyade hizmetin daha kaliteli hale getirilmesi için böyle bir değişiklik yapıyoruz yapmak zorundayız daha doğrusu. Sebeplerden bir tanesi şu; birincisi dediğim gibi çocuk servisimizin doluluk oranı, İpekyolu Devlet Hastanemizin de doluluk oranı yüzde elli yani o İpek Yolu Devlet Hastanemizden alınan bilgilerin doğru olmadığını söylemek için söylüyorum bunu. Belki gittiğiniz gün içinde dolu görebilirsiniz, biz bir incelemeyi yaptığımızda, hani bu bir günlük, bir haftalık yada on günlük bir raporla böyle bir karar veremeyiz. Ay boyunca gerçekleşen yatan hasta oranına işte ameliyat diyorsunuz ya ameliyatın sayısı önemli değildir. Bizim için ameliyatta ne yapıldığı önemlidir. Mesela fıtıkta bir ameliyattır, katarakta, safra kesesi de, kalp ameliyatı da bir ameliyattır. Şimdi kalp damar cerrahisi örnek olsun diye söylüyorum. İhtisas Hastanesinde ayda 40 tane ameliyat yapılır az mı zaten bu kadar olur ameliyatın sayısı önemli değildir arkadaşlar. Ameliyatın kalitesi önemlidir mesela on tane sünnet yapar çocuk cerrahımız. Bir günde, çıkın yukarıya şimdi bir tek odada akşama kadar on - on beş tane sünneti yapar bitirir şimdi. Adı ameliyat. Ameliyat demek; yani yaptığınız ameliyatın nevi önemlidir. Dolayısı ile İpekyolu Devlet Hastanemiz de bir kere üçüncü basamak bir yoğun bakımımız yok. Zaten ağır ameliyatları orda yapamayız kanunen de yapamayız. Ameliyat ettiğimiz bir hastada Allah korusun sıkıntı gelişse, nereye yatırılır üçüncü bir basamak yoğun bakımı olmadığı için yatıramazsınız dolayısı ile burada elli yataklı bir yoğun bakımımız var. Bu elli yatağımızın yirmi beş yatağı üçüncü basamak yoğun bakımı. Yani ağır hastaların yatırılabileceği, yoğun bakımdan söz ediyorum. Bundan dolayı büyük ameliyatlar orda yapılamaz yaparsınız ama sıkıntı çıkar. İpekyolu’ndaki arkadaşlar şu anda çalışıyorlar bir sıkıntı yok zaten çalışmaya da devam edecekler. Çocuk Hastanesi taşınacak ama İpek Yolu Devlet Hastanesi poliklinikler yine devam edecek.

Acil servisi olmayan bir hastane nasıl çalışacak? Van Bölge Eğitim Araştırma Hastanesinin Acil servisine,  Aralık ayında yüz yirmi bin giriş yapılmış. Van İpekyolu’nun da aylık acil servislerine giriş sayısı 45 ila 60 bin arasında buradaki yoğunluğun nasıl üstesinden geleceksiniz?


Arkadaşlar ilk bilgiler bizde olduğu için söylüyorum kırk beş bin hastanın çoğu zaten poliklinik hastası yani reçete yazdırmaya gelen hastalar. Biraz önce siz söylediniz kırk kişi diyelim günde ameliyat oluyor, elli kişide yatıyor. Günlük yüz diyelim işte bin beş yüz neymiş gelmiş geri gitmiş, bu hastaneyi yoran bir şey değil İpek Yolu çok kalabalık görünüyor neden görünüyor? Çünkü mekan çok dar bizim Bölge Hastanemizin alanı seksen iki bin metre kare İpekyolu Devlet Hastanemiz ise on iki bin metre kare yani buranın kabaca yedide biri büyüklüğünde, şimdi siz yedide biri büyüklüğünde bin beş yüz kişiyi tıkıştırmak mı, vatandaşa hizmet etmek yoksa vatandaşı daha ferah, daha geniş, bir hastanede karşılamak mı kolaylık sağlar? Şimdi arkadaşlarımızın bakış açısı, yani sanki bu hastalar ortada kalacakmış gibi  biz hastayı muayene edeceğiz. Yine hastanın şu anda gitmiş olduğu hastanenin üç katı beş katı büyüklüğünde hizmet alanı sunacağız. Artı İpekyolu’ndan gelecek hastayı karşılamak için burada verebileceğimiz mekan, şu anda İpekyolu’nda o hastalara ayrılan mekandan daha da fazla. Niye hasta sıkıntıya girsin? Tam tersine. Bizim istediğimiz şu; Bu acil servisin tek  tek olması ilgili şöyle bir değişiklik var. Bütün Türkiye’de bu böyle olacak. Merkezi acil dediğimiz bir uygulamaya geçiliyor. Artık Avrupa’da da böyle, bütün gelişmiş ülkelerde de. Böyle, acil hastalar hastane hastane gezmezler. En sık televizyonlarda rastladığımız haberler nelerdi? İşte hasta bir hastaneye baş vuruyor yok elinde  parmak son yıllarda dikkat ediyorsanız bu tür haberler azaldı. Eskiden İstanbul'dan Ankara'dan nerdeyse her gün ana haberlerine rastlardık. İşte beş hastane gezdi, efendim hasta öldü, Allah korusun veya üç hastane dolaştı parmak elinde koşa, koşa diktirmeye uğraştı falan. Şimdi bunlar yaşanmıyor. Neden, çünkü şu anda 112 acil hastayı aldığı zaman hangi hastaneye götürüleceğini biliyor götürdüğü hastane ise bu hastayı ret edemiyor. Şimdi bizim yapılan hastanemizde de, bu yeni yapılan inşaatın bir bölümü de merkezi acil olarak yapılıyor. Orası, bu hastaneden daha büyük bir yer olacak. Kapalı alan olarak bir kısmı merkezi acil ameliyathane olacak. İki sene sonra Van'da acil hastaların tamamı merkezi acile toplanacak idi biz bunu erkene almış oluyoruz.

Neden böyle bir uygulamaya geçiliyor, bunun sebebi ne?

Bakanlığımız ilin üç beş yerinde acil çalıştırmak yerine bir yerinde acil çalıştırıyor birincisi bu söylediğim neden yani hastaların ilgili uzman doktor'a ulaştırmasını kolaylaştırmak biliyorsunuz hastanedeki en zor şey doktor'un hastaneye ulaşmasıdır hastanın değil, siz hastayı gecenin ikisinde getirdiğiniz zaman doktor o zaman hastanede değilse,doktor'un kendisine ulaşılması,evinden alınması hastaneye getirilmesi,Van'da çok küçük bir şehir değil bir yerden bir yere ulaşmak zor ünüversite hastanesinin kampüsünde oturuyor olsanız buraya gece ikide ne kadar sürede gelebilirsiniz belki yarım saat hatta bir saati geçer bu önemli bir süre değil arabanızda yoksa daha sıkıntılı olur,dolayısıylen bu uygulamanın amacı şu hastalar uzman hekime,pratisyen hekime değil uzmana direk ulaşsınlar çünkü Bölge Hastanesinde şuan iki yüz elliye yakın uzman hekimimiz görevli ve Bakanlığımızın nöbet yönetmenliğine göre her bir branşdan altıdan fazla doktor varsa siz o bıranşa nöbet koyabilirsiniz ve yedi gün yirmi dört saat o branşın doktor'u hastanede kalır şu anda biz bunu belli branşlarda uyguluyoruz mesela çocuk branşında hastanemizde yedi gün yirmi dört saat uzman hekimimiz var Kadın Doğum,çocuk,kalp damar yani ihtisasta uzman doktor'umuz var sonrasında dahiliyeci,genel  cerrah,beyin cerrahisi,ortopedi,kulak burun boğaz,göz yani hangisi sekizin yedinin üzerine çıkmışsa ve o  baranşla ilgili hasta  geliyorsa uzman doktor hastayı karşılamış olucak ve vatandaşımızın hastanede kalış süresi azalacak ertesi gün tekrar hastaneye gelme durumunda kalmayacak.Siz şimdi İpek Yolu Devlet Hastanesine gitseniz bir pratisyen arkadaşımız nöbetçi yada bir genel cerrah arkadaşımız nöbetçi ama siz fizik tedavinin hastasısınız ne olacak?

 

Oraya neden uzman vermiyorsunuz? Daha önce yaptığınız bir açıklamada İpekyolu Devlet Hastanesinin ilgi görmediğinden yakınıyordunuz . Gerekçenizin de bu olduğunu demişsiniz.

İşte ne kadar vereceksiniz bizde on beş branş var arkadaşlar her branşta uzman doktor'u orda tutabilmeniz için dedim ya altı sayısına ulaşmamız lazım branş bazında on beş tane farklı branşlarda hizmet verilen bir hastaneyiz biz. Şu anda orası da öyle, on beş branş da her birine altı şer doktor koysanız doksan dokuz eder. Şimdi İpekyolu Devlet Hastanesi de doksan tane doktor'un oturabileceği oda bile yok orası küçük bir hastane 120, 130 yataklı bir hastane rolü bu değil dolayısıyla siz oraya doksan doktor veremezsiniz zaten vermemenizde lazım ne iş yapacak orda doksan doktor ama burada yapabilir. Çünkü burada benim 250 ye yakın doktor'um var ve hepsinin odası var polikliniği, ameliyathanesi var burası büyük bir hastane ve bu kararları bizim tek başımıza verdiğimiz gibi bir intiba oluşmaması lazım. Aldığımız bütün kararları Bakanlığımız merkez teşkilatımız ile irtibat halinde yapıyoruz yapmamızda gerekir. Artı sivil toplum kuruluşlarıyla da hani dediniz ya irtibata geçiyor musunuz mesela dün siyasi parti temsilcilerim buradaydılar geldiler onlara izah ettik. Tabi ki nihai kararı hani biz bu konuda sorumluluk sahibiyiz. Fakat Bakanlığımızın emir ve direktifleri doğrultusunda hareket ederiz. Bu Bakanlığımızın bir kararı bütün illerde merkezi acile geçilmesi artı uzman hekimler tarafından hastaların muayene edilmesi bu vatandaşımız için sunulacak hizmetin kalitesini artırmak demek. Yani bir genel cerrahi hastasını bir cildiyeci doktor'u tarafından acilde karşılanmasının anlamı yok. Bu arkadaşımız hastayı muayene ediyor sen yarın genel cerrahiye tekrar gel diyor, hastanın hastanede kalma süresi uzuyor, derdine de derman olunmuyor. Uzman hekimin hastayı karşılaması çok önemli bir şey ilgili branşta, biz bu sorunu çocuk Kadın Doğum,kalp,de yaşamıyoruz ama diğer branşlarda maalesef yedi gün yirmi dört saat burada uzman doktorumuz nöbet tutmadığı için ki bundan sonra İnşallah tutacak sıkıntı yaşıyoruz. Hastalarımız acilde uzun süre kalıyorlar ,bu konuda kanaatimizi Bakanlığımıza sunduk,  Görüş aldık. Fakat neticede yine sivil toplum kuruluşlarını bilgilendireceğiz. Neler yaptığımızı vatandaşlarımıza anlatacağız. Her yerde hastanelerimiz yenileniyor. Türkiye'nin şu anda her tarafı hastane inşaatları ile dolu her yerde mesela hastaneler koğuş sisteminden birli ikili odalara geçiliyor. Neden çünkü hastaların birbirlerine hastalık bulaştırıldığı öğrenildi zaman içerisinde. Yanınızda yatan hastadan siz  mikrop kapıyorsunuz ne kadar çok hasta varsa yanınızda bir o kadarda gelen gideni var o kadar çok mikrop var ne kadar az insan bir odada yatarsa o kadar önemli.

Şuan olan projeleriniz nelerdir? bu projeler arasında AMATEM bölümü var mıdır?

Kesinlikle projelerimizden bir tanesi Amatem açılması. Mesela İhtisas hastanesi ile ilgili tabi Müsteşarımız, Bakanlığımız da uygun görürse orayı biraz revize edip bize işte 40 50 yataklık bir Amatem açabilsek. Çünkü Van'da ciddi bir madde bağımlılığı var.  Bu tür hastaları mecburen sevk ediyoruz. İnşallah bu beş yüz yataklı hastanemiz bittikten sonra İpekyolu dediğim gibi bir odada şuan üç kişi yatıyor bizim istediğimiz böyle bir hastane değil oradaki yatak sayımızı azaltacağız. Burası bittikten sonra orayı da kaliteli bir hastaneye çevireceğiz. Eksikliklerini tamamlayacağız. Ama şu anda yatak sıkıntımız olduğu için bu değişiklikleri yapamıyoruz. Van'da bir mecburiyet var şuan, depremden sonra insanlar kalabilecekleri doğru düzgün bina bile bulamıyorlar. Mecburen gidip bir yerde oturuyorsunuz hastanelerde  şuan öyle, biz onun için tuttuk. 100, 130 yataklı olan karşıyı biraz rahatlattı bizi mesela Kadın Doğum rahatladı. Eskisine göre çok Şükür hastalarımız sandalyede yatmıyor. Her hastanın bir yatağı var şu anda. Bebek küvez sayımız buradan taşınmadan önce 18,20 idi şuan ise 28, 30 küvezimiz var. Yani 10 ,12 tane bebeğimizi il dışına sevk etmiyoruz şu anda burada yatırıyoruz. Bu bize kısmi rahatlama sağladı. Depremden önce 57 idi küvez sayımız. Bu açığımızı kim kapattı biliyorsunuz. Üniversite Hastanemiz açıldı. Üniversite hastanemizin deprem önceki küvez sayısı az idi yani onların yeni Doğan yoğun bakım sayısı düşüktü. Depremden sonra artırdılar. Onların şuan 40'a yakın yeni doğan küvezi var. Toplamda biz eski kamudaki sayıya ulaşmış olduk. Üniversiteyle birlikte şuan 70'e yakın küvezimiz var bundan dolayı bir rahatlama oldu.

 

Doğum Evi Hastanesi yıkıldı, Baş Hekimliliğini ise Nuri bey yürütüyordu. Hastane yıkılırken, Nuri bey orda değil Ankara’daydı.  Var sayalım ki eviniz yıkılıyor siz yıkılmasına tanıklık etmez misiniz?

Çünkü Nuri bey yıkım kararını vermedi.Şimdi arkadaşlar o evi babanız yıkıyorsa siz bir şey diyemeziniz yani Nuri bey o tarihte il dışındaydı. Deprem döneminde Bakan bey ilk günden itibaren Van'da idi deprem olduktan yarım saat, kırk beş dakika sonra Sağlık Bakanımız yola çıktı ve bir iki saat geçmemişti ki Sağlık Bakanı Van'a geldi. O andan itibaren şu odada Bakanlığımızın sürekli bir Müsteşar yardımcısı seviyesinde temsilcisi vardı.Deprem boyunca. Burada alınan bütün kararlar, yani neticede biz Devlet memuruyuz emir edilen bütün işleri uygularız. Bize derler işte Erciş'e doktor gönderin, göndeririz, malzeme gönderin, göndeririz, yemek verin, veririz, ki; Bakanlığımız bunu yaparak depremde milletimizin büyük bir rahatlamasına sebep oldu. Bizzat yerinde yöneterek, birinci elden takip ederek en az sorun yaşanan alan neresiydi sağlıktı neden çünkü Bakan bey bizzat kendisi 2,3 ay boyunca hep gelip gitti. dolayısıyla o tür kararları da mesela İhtisasın taşınması, Kadın Doğum Hastanesinin yıkılması, Çocuk hastanesinin boşaltılması, bir Devlet memuru kendi başına Devlet'in bir kurumunu yıkabilir mi? yıkım ve taşınma kararını veremez dolayısıyla basında yer alan haberler belki Nuri beyi, yada beni yıpratmaya yönelik şeylerdir. Doğum Evi Hastanesinde ciddi bir hasar oluşmuştu Bakanlığımızda yıkılmasına karar verdi. Neticede yıkılıp yıkılmayacağına karar veremem Mühendis değilim. Yani bir binanın çökme tehlikesi mi vardır, yıkılır mı, yıkılmaz mı, ona da karar verecek olan biz değiliz. O süreç içinde bir bina yıkılırken, bir kepçe operatörü ölmüştü. Bu günlere de rastladı sayın Bakanımızın çok doğru hassas bir şeyi oldu. Dedi ki ben tek bir sağlık personelinin o hastanedeki malzemeler  yüzünden hastanede başına bir şeyin gelmesini istemem. Ben geçen günkü basın açıklaması toplantısında da söyledim Kadın Doğum Hastanemizin içerisindeki tıbbi cihazlarımız belki bir kaç trilyon tutardı. fakat bizim şu anda Bölge Hastanesinde bir aylık faturamız on, on bir trilyondur. Yani oradaki malzemesinden daha fazla ha kıymetsiz bir şey mi kesinlikle değil. Devlet'in malı kıymetlidir. Ama milletin canı daha kıymetlidir. Binanın içine biz girdik kendi insiyatıfımızle Nuri beyde bende bazı acil olan malzemeleri çıkardık ve artçı depremler oluyordu sallana,sallana girdik çıkardık. Ben kendim çıkarabilirim fakat bir temizlik personelime, işçime ben nasıl diyeyim sen gir bu binayı boşalt. kim bu sorumluluğu alabilir? Tabi Allah korusun kimse ölmediği ve başına bir şey gelmediği için, ha tekerlek kırılınca yol gösteren çok olur  misali  herkes yorum yapabiliyor.

Devlet'in malını düşündüğümüzde,Urartu otelinin orda ki Devlet hastanesi ve Kadın Doğum hastanesi keza öyle  yıkıldı.Yıkılan hastanelerin malzemelerini ne yaptınız? bu hastanelerin malzemelerinin çalınıp satıldığı iddia ediliyor.

Bu malzemelerin tümü burada,çalındığını birinin ispat etmesi lazım. en Devletin polisi değilim bilemem. Şimdi birisi gelip diyecek ki Kadın Doğum Hastanesinin küvezini falanca hastanede buldum demesi lazım. Bende diyeyim ki çalınmadı ne olacak? Böyle bir şey olmaz iftira bu her yerde hırsız var insanların evine girip soyuyorlar, birileri girip hırsızlık yapabilir mi? İhtisas hastanesinde halen güvenlik görevlilerimiz var. Hastanenin içi boş olmasına rağmen ipsiz sapsız bir sürü insan etrafında geziniyor halen. Halbuki zaten bir şey kalmadığı gibi bulsa da onun işine yarayacak bir şey yok hastane malzemesi kimin işine yarar. Diyelim ki; gittiniz oradan entibasyon dediğimiz boğaza sokulan hortumlardan on tane aldınız ne işinize yarayacak? Masa sandalye götürseniz evinize koyarsınız tıbbi cihaz kimin ne işine yarayacak.

Van'da doktor başına düşen hasta sayısı ne kadardır.

Şu anda bizim günlük hasta müracaatımız dokuz bin. Yani İpekyolu bin beş yüz civarında yedi bin beş yüz civarında. Bölge Hastanesine de hasta baş vuruyor diş hastanemiz hariç , yani dokuz bin tane vatandaşımız günlük hastanemizden hizmet alıyor. İlçelerimizdeki sayılar daha düşük, dolayısıyla öyle zan edildiği gibi İpekyolu Devlet hastanesinde bakılan hasta sayısı da Bölge hastanesinin yarısı kadar değil, istatistikler, sayılar her gün önümüzde olduğu için bunu zaten biliyoruz. O çıkan haberleri de kim yapıyor, neye dayanarak yapıyor onu da bilmiyoruz bunlar yanlış bilgi.

Kamuoyundan gelen tepkilere önem veriyor musunuz? Son bir hafta içerisinde Muhtarlar olsun SES olsun açıklamalarda bulundular.

Tabi ki önem veriyoruz. Bu tür tepkileri iki türlü değerlendirmek lazım,birincisi: Bizim yapılan eleştirilerden ve kendimize yöneltilen değerlenmelerden bir yarar sağlamamız lazım.Bize yapılan eleştirilerin elle tutulur bir tarafı olması lazım. Mesela şöyle bir gerekçeyle siz gösteri yaparsanız, ben İpekyolu Devlet Hastanesinin Çocuk Hastanesine  dönüşmesini istemiyorum. İstemeye bilirsiniz. Yani her kesin istediği olmaz. Böyle bir gösteri yada protesto olmaz. Onu demeye çalışıyorum. Gerekçelerin olması lazım. Biz o yazıların tamamını topluyoruz gerçektende bazen işimize yarayan, bizi doğru yöne yöneltecek, eksiklerimizi tamamlamamıza sebep olacak, eleştirileri alıyoruz İçinden. Mesela vatandaşlarımızın İpekyolu Devlet Hastanesinde tedavilerinin devam etmesine yönelik bir talebi var, biz bunu önemsiyoruz orda eczacılar, lokantalar, bakkallar, marketler, berberi, çiçekiçisi var. Yani bir hastaneyi kapatırken, böyle şeyleri hesap etmek zorunluluğu vardır. Dolayısıyla kapatma söz konusu olamaz kapatamazsınız.

13.Bu hastaneyi iki sene sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz ?

İki sene sonrasında da İnşallah dediğim gibi bir maç için mesela Van'ımızda Amatem yok. Eğer izin alabilirsek bina eski demezlerse, çünkü; İhtisasın Hastanesi 1968 yılında temeli atılmış 45 yıllık bir bina eğer Bakanlığımız müsaade ederse, biz onun için bir teklif hazırlayacağız. Orda Amatem düşünüyoruz. Ha bu hastanelerimiz bittikten sonra belki İpekyolu Devlet Hastanemiz başka bir amaç için kullanılır. Psikiyatri için, yada fizik tedavi için kullanılacak. Devlet'in binası kullanılacak sonuçta. Kesinlikle Devlet malını kimseye vermez, hani kurumlar arasına devir edebilir. Satıp mesela TOKİ’ye verip yeni bir hastane yapabilir. Muhtemelen bizim eski Devlet hastanesinin yerini TOKİ alacak belki de bu hastanenin yapım ücretiyle ilişkilendirir bilemiyorum yani

.Merkezde her hangi bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

Merkezde şu anda bir şey düşünülmüyor ama. Bizim kendi projelerimizin arasında İnşallah ileriye dönük, iskele tarafında mesela askeri hastaneyle ilgili görüşmeler şu anda Bakanlık düzeyinde biz yapmıyoruz da. Bütün ülkede biliyorsunuz, askeri hastaneler doktor'suz kaldı onların Bakanlığa devri gündemde. Eğer o hastaneler bize devir edilirse, örnek olarak söylüyorum. İskelede de bir poliklinik açarız. Vatandaşımızı ayağında muayene etmiş oluruz. Muayene anlamında söylüyorum. Ameliyathanesini çalıştırmayız da. Çünkü büyük hastanenin hizmetini bölmek mantıklı bir şey değil. Bir semt polikliniği gibi olur birde Allah izin verirse, Bostan İçi tarafında oralara tokiler yapıldı. Orda da ihtiyaç var. Eğer izin verilirse, dediğim gibi semt polikliniği planlıyoruz, ama tabi biz planlıyoruz. Bakanlığımızın uygun görmesi lazım. Yani bunun çalıştırılabilir diye düşünmesi lazım. Bize yeterli doktor  tayin etmesi lazım bütün bunlar  tek  ayaklı işler değil. Siyasetçilerimizin, Bakanlığımızın destek vermesi durumunda yapılabilecek şeyler bunları da kendilerine izah edeceğiz anlatacağız. Van'ın ihtiyacı olan sağlık tesislerini Van'a kazandırmaya çalışacağız.

Siz sendika yöneticilerini yada üyeleri arasında her hangi bir ayrım yapıyor musunuz ?

Biz zaten hiç bir sendikaya üye değiliz. Geçmişte de olmadım yani. Yönetici olarak da üye olmanın da doğru olmadığı kanaatindeyim. Çünkü her sendikadan bizim kurumumuzda arkadaşlar çalışıyor. Biz kimseyi kendimize uzak yada yakın görmüyoruz. Bütün personellerimizi de bir birine eşit görüyorum. Ama herkes kendisine birini uzak yada yakın hissedebilir. Biz idareci olarak kimseyi kendimizden uzak tutamayız ama o arkadaşlarımızdan bazıları bizden hoşnut olabilir, bazıları olmayabilir. Bazıları uygulamalarımızı destekleyebilir bazıları karşı çıkabilir.sonuç da sendikalar bağımsız kuruluşlar. İşte biz iki sendikadan da eleştiri aldık. Bu dönemde, bizde en fazla üyesi olan SES sendikası ile Sağlık- SEN var. Her iki sendikada bu uygulamaya karşı  İpekyolu ile ilgili tedbirimize.

Peki neden gündeme geldiniz? Milletvekilleri Sağlık Bakanına soru önergesi verdi. Bu hastaneyi ne kadara kiraladınız?

Oradaki önergenin konusu farklı Özdal bey herhalde Kadın Doğum Hastanesini kiraladığımız yerle ilgili vermiş.Resmi olarak sözleşmemiz zaten mevcut Bakanlığımızın belirlediği rayişler vardır. Yani siz kamu adına bir yer kiralarken, kafanıza göre kiralayamazsınız. İşte Devletin yönetilme mantığını anlatmamdaki kastim bu yani. Siz istediğiniz bir yeri ben burayı bir milyona kiralıyorum diyemezsiniz, onay almanız lazım. Yoksa iki gün sonra bir müfettiş gelir, mesela yanındaki bina beş liraya kiralanmış sen burayı neden on beş liraya kiraladın diye sorar. Devlet'in parası bu siz rayiş bedel üzerinden kiralarsınız. Devlet'in rayiş bedelleri var. Kapalı alanın fiyatı  şu kadardır, açık alanın fiyatı şu kadardır, Oto parkı varsa şu kadardır, burası da bir hastane. Hastanelerinde kiralama bedelleriyle ilgilide Devlet'in rayiş bedeli var. Biz o binayı aylık  yetmiş bin liraya kiraladık. İçindeki malzeme ve cihazlarıyla. Allah izin verirse, bir kantin ihalesi yapacağız. Burdaki kantinimizi aylık, elli bin liraya kiraladık. Aylık elli bin kazanıyoruz. Ordaki kantinimizden de belki beş, on olacaktır. Tabi ihaleye bağlı yani.  Atmış bin civarında bir fiyata tekabül etmiş olacak. 130 yataklı bir hastane dediğim gibi ve bütün odalarında banyosu tuvaleti var. Bütün odalarında buzdolabı, hasta dolapları ve yatakları var. Tabi bunlar hastaneye ait. Biz oraya hiç bir malzeme satın almadık. Sadece odaları tek kişilikti. Yani 45 yatakları vardı biz buradan 45 50 tane daha yatak götürdük. Yatak sıkıntımız olduğu için 100 yatağa çıkardık orayı. Onun dışında biz hemşirenin dolabını oturacağı sandalyesini, onları biz götürdük ama o hastanede mevcut hiç bir tevtişatını, bilgisayarını, buz dolabını satın almadık. Öyle olsaydı, zaten duyulurdu. Biz oraya bir kuruş masraf etmedik. Sadece iki tane kapı açtık. Yani iki duvarı açarak odaları birleştirdik, Doğum hane yapılan yerlerde. Bunu da kendi personelimiz yaptı. Birde şu haber yapılıyor yok efendim hastanenin sahipleri iflas etmiş bizi ilgilendirmez ki bana ne iflas etmiş isterse borcu olsun, isterse trilyonları olsun benim ayda ödeyeceğim kira belli. Diyelim ki o adamın uçan kuşa borcu var. beni ilgilendirir mi? ben parasını öderim sözleşme imzalamışım bunların tümü iftira.

Burada 400 yakın konteynır kent kuruldu Türkiye’nin 81 ilinden doktor'lar hekimler geldi bunlara su verilmedi artı Bakanlığın emri olmasına rağmen akşamları bunlara yemek verilmedi kurulan bu 400 konteynıra ilişkin çoğu kez medyada haberler çıktı oysa doktor'lar çıkıp konuştu bunla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Burası her kez için kuruldu bilgiler doğru değil doktor'larımız orda kalmadılar çünkü, il dışı doktor'ların görevlendirildiği sürede zaten o konteynerler kurulmamıştı.Bize iki ay boyunca doktor görevlendirilmesi yapıldı. Depremden ocak ayına kadar konteynerler ne zaman kuruldu şubat ayında yani il dışından gelen personel yoktu o dönemde.Bu konteynırler bizim personelimiz için kuruldu. Dışarıdaki personel için değil.Su ise bizim değil Belediyenindir oraya kuyuyu da biz açtırdık. Neticede bir şehirde ev yaptırdığınızda siz kuyumu vurursunuz, su almak için ,sokakta bir boru çekersiniz. Şimdi biz borumuzu çektik su yok ne yapacağız? haşa su yaratamayız ki.Size neden su verilmedi?  Su şebekesi yetersiz Belediyemizin geçmiş yıllardan beri eksikliği bu mevcut Belediyenin suçu da olmayabilir yani iki yılda düzeltilecek bir sorunda değil. Van büyüyen bir şehir buna yönelik büyümeye planlanmış bir şey yapılmamış, diyelim ki 20 30 santi metre çapındaki bir borudan koca bir hastaneyi besleyemezsiniz daha büyük bir su lazım buraya. sadece bizim hastanemizde yirmi bin kişi kalıyor. Bir ilçe burası. Siz buraya su getiremezsiniz kuyuyla da yetinemezsiniz. Bir yerden su gelmesi lazım. Bu sularda dünyanın her yerinde şebekeden gelir. Hiç bir hastane kendi suyunu kendi çıkarmaz böyle bir uygulama yok ama biz mecburen çıkardık. O dönemde gittik sondaj yaptırdık, tabi biraz gecikti. O konteynerleri kurduğumuzda biz sandık ki bağlantısını yapacağız ve suyumuz gelecek. Bağlantıyı yaptık su geliyor 10 dakika sonra kesiliyor. En sonunda hastane bahçemize sondaj vurdurduk. İçme suyu olarak kullanılmasın dedik.  Yani analizi falan yapılmadığı için ilk dönemde biraz kokusu vardı dediler zamanla düzelecek düzeldi. Kokusu falan geçti tuvaletlerde banyoda kullandılar arkadaşlar o suyu.  Maalesef ki dediğiniz sıkıntılar yaşandı. Netice de sorumlusu biz değiliz biz su veremeyiz.Yemekle ilgili kısmına gelince depremden sonraki iki aylık dönemde herkese yemek verdik. konteynırler kurulduğu dönem, depremden sonraki üçüncü ay artık depremin bittiği tabiri yerindeyse, normal konaklamanın başladığı dönem nöbetçilere verdik. Ondan sonra. Dışarıdan gelen personel zaten yoktu. İl dışından gelenlere biz her zaman verdik.  Onda bir sıkıntı yok ama kendi personelimizde neticede bu hastanede bin beş yüz insan çalışıyor. Siz maaş,döner sermaye veriyorsunuz. Bu insanların geliri var. Yani vatandaşın efendime söyleyeyim almadığı bir imkanı maaşı olan geliri olan, bir insana akşam yemeği ne diye vereceksiniz. Birde hangi kalemden ödeyeceksiniz? dedim ya Devlet'i yönetmek kolay değil netice de deprem olduğunda bir mazeretiniz olur ama deprem olmuş üç ay geçmiş aradan herkes evine konteynırına yerleştirilmiş devlet tarafında siz ona yardımcı olursunuz elektrik, su parası alınmıyor. Konyteyner kirası da alınmıyor, yemek parasını da herkes kendi verecek nöbetçi olanlar yine hastanede yediler öyle bir sıkıntıda yok…

Editör: Wan Haber