FAZIL ERÜŞ - MERKUR HABER 

Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan bir askeri grup darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi siyasetçilerin kararlı duruşu ve halkın sokağa dökülmesi neticesinde başarısız olurken Cumhurbaşkanı ve Hükümet yetkililerinin çağrısıyla darbe karşıtı eylemler başladı. 

Darbe girişimini gazetemize değerlendiren Van’ın önde gelen Aktif Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri (STÖ), “Darbeler çözüm değildir“görüşünü savunurken yeni bir sivil anayasaya dikkat çekti. Türkiye 36 yıl sonra kanlı bir darbe kalkışmasıyla sarsıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan bir askeri grup akşam saatlerinde İstanbul Boğaziçi, Fatih Sultan Mehmet köprülerini kapattı. TBMM F-16’larla bombalandı.

Yüzlerce insan yaşamını yitirirken kendilerine ‘Yurtta Sulh Konseyi’diyen askerlerin darbe girişimi başarısız oldu. Van’ın önde gelen Aktif Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri (STÖ), gazetemize görüş bildirerek darbeyi kınadı.

Van Ticaret Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, darbelerin çözüm olmadığını ve hiçbir kimseye fayda sağlamayacağını dile getirirken, Van Barosu Başkanı Murat Timur da “Türkiye sağlam bir demokrasi zemine oturmadığı sürece darbeler ve darbe girişimleri sürekli olacaktır” görüşünü savundu.

Darbe girişiminin antidemokratik bir uygulama olduğunu ifade eden İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, toplumu sağduyuya davet ederken, Van OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt da, “Tarafımız demokrasiden yanadır.

Darbenin halk nezdinde bir karşılığı yoktur” görüşünü bildirdi. MAZLUMDER Van Şube Başkanı Yakup Aslan, “Kalkışma darbe normlarına uymuyor” derken, Van Bakkallar ve Manavlar Odası Başkanı İsa Berge, “Darbe çözüm değildir” dedi. Eğitimsen Van Şube Başkanı Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Darbelerin asıl hedefinin emek ve demokrasi mücadelesi olduğuna dikkat çekti. Demokrasinin askeri cuntalarla geldiğine hiçbir toplum tanık olmamıştır ifadelerini kullanan BES Van Şube Başkanı Haşem Baygümüş ise darbeleri kınadığını belirtti.

TİMUR: DARBE GİRİŞİMLERİ SÜREKLİ OLACAKTIR

Van Barosu Başkanı Murat Timur, darbe girişimini kınadığını ve bu tür girişimlerin olmaması için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi.   Türkiye’nin demokrasi yapısını eleştiren Timur, şunları söyledi: “Türkiye’nin demokrasi yapısı çok sağlam yapılar üzerine inşa edilmediği için Türkiye’de demokrasi bir gelenek hala oluşmuş değil.Cumhuriyet dönemine baktığımızda birçok darbe gerçekleşti. Türkiye’den demokratik bir devlet olarak bahsetmek mümkün değildir. En son bu darbe girişimi de bunu net bir şekilde ortaya koymuştur. O açıdan darbe girişimlerinin bundan sonra olması da muhtemeldir. Türkiye sağlam bir demokrasi zemine oturmadığı sürece darbeler ve darbe girişimleri sürekli olacaktır. Demokrasi yapılara müdahale anti demokratik bir uygulamadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Türkiye’deki son yapıya da baktığımız zaman dikta rejimi ile de karşı karşıyayız. Mevcut siyasi iktidar da darbe girişimi kadar antidemokratik bir yapıda olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin demokratikleşmesini istiyorsak Türkiye’nin demokratik bir devlet olmasını istiyorsak önce bütün kurum ve kuruluşlara demokrasi anlayışını yerleştirmek gerekir. Halkları hiçe sayan, halklar üzerinde baskı oluşturan bir yapılanma her zaman anti demokratik olur. Ve bu tür yapılanmalar darbelere zemin hazırlamaktadır. Siyasal iktidar çoğunluk benim elimde anlayışında vazgeçmelidir. Ortak yaşamın mümkün olması için sivil bir anayasaya ihtiyaç vardır. Herkesin kendini rahat ifade edebileceği birlikte hazırladığı bir anayasa olmalıdır. Sivil bir diktanın askeri bir diktadan farkı olmayacaktır. Türkiye’nin farklılıkları gözetilerek yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır.”  

TAKVA: İLLE DE DEMOKRASİ

Van Ticaret Odası Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı (Van TSO) Necdet Takva da darbelerin çözüm olmadığını ve hiçbir kimseye fayda sağlamayacağını söyledi.   Takva şu ifadeleri kullandı: “Bu haberler yayınlanmaya başladığı ilk zamandan beri hem sosyal medyada hem de kendi kurumsal anlayışımızı kamuoyu ile paylaşmıştık. Ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyetinde bir kurumsal yapının demokrasiye müdahalesini kabul etmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla bu tür girişimlerden asla hiç kimse fayda sağlamaz. Türkiye’nin sorunları ne olursa olsun hiçbir şekilde darbelerle bir çözüm üretmemiz mümkün değildir. Geçmişte yaşanan darbelerde bunu net olarak ortaya koyuyor. Ben 1980 darbesinde 12 yaşındaydım. Gençliğimizin tamamını o darbenin baskıcı anlayışıyla geçirmek zorunda kaldık. TSK Türkiye’nin bir kurumudur. Dolayısıyla bütün sorunları bir kurumla çözmeye çalışmak bir hayaldir. Burada yapmamız gereken şey demokrasiyi, eğitimi ve ekonomiyi güçlü kılmaktır. Siyaset kurumu yeryüzünde insanoğlunun en önemli icatlarından birisidir. Siyasetçileri beğenmeyebiliriz. Ama demokrasinin ön koşulu siyaset kurumudur ve demokrasidir. O nedenle darbe girişimleri doğru değildir. İlle de demokrasi görüşünü savunmalıyız. Artık teknoloji çağında yaşıyoruz. Toplum da bu çağın gerektiği gibi davrandı. Anında iletişim kanalları aracılığı ile halkı bilgilendirdi. Halk direk olarak kendi iradesine karşı yapılan bu girişimi engelledi. Dolayısıyla toplum bu konuda çok duyarlı ve başına gelebilecek konusunda yeterince deneyime sahip. Türkiye halkı bu anlamda Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bütün bileşenleriyle farklı dinden, dilden mezhepten insanlar geçmişte yapılan bu girişimlerin toplumsal düzeni ne kadar bozduğunun farkındadır. Geçmişte herkesin bu darbelerden bir acısı bir hikâyesi var. Türkiye’nin reçetesi inatla demokrasiyi güçlendirmek olduğunu defalarca söylüyoruz. Ülkenin kaynaklarını ekonomik kalkınmaya yatırıma istihdama yöneltmemiz lazım. Güçlü bir ekonomi güçlü bir siyaset demektir. Güçlü bir siyasette aynı zamanda sağlam bir demokrasiye hizmet eder. Biz ekonomik alt yapıyı bu anlamda güçlü bir hale getirirsek dünya ile rekabet edebilirsek siyaset kurumu da buna göre gelişkin olacaktır. Yani ekonomin zayıfsa siyasetinde zayıftır. Siyaseti zayıf olan bir kurumda her zaman tehdit teşkil eder. Güçlü bir muhalefete de ihtiyacımız var. Güçlü bir iktidara da ihtiyacımız var. İktidara gelen bütün partilerinde ifade ettikleri demokrasiyi uygulaması gerekir. Toplumsal barışa ihtiyacımız var. “  

MELET: ANTİ DEMOKRATİKTİR

Darbe girişiminin antidemokratik bir uygulama olduğunu ifade eden İHD Van Şube Başkanı Murat Melet de şu açıklamalarda bulundu: “İnsan hakları savunucuları olarak anti demokratik uygulamalara karşı olduğumuzu dile getirdik. Darbe girişimi de antidemokratik bir uygulamadır. Daha önce de darbeler oldu, darbe girişiminde bulunuldu. Ancak hala da darbe anayasaları ile yönetiliyoruz. Darbeleri doğru bulmamakla beraber mevcut iktidarın yönetim şeklini de kesinlikle yanlış buluyoruz. Siyasi iktidarın kendisini gözden geçirmesi demokratik anayasayı yapması gerekir. Toplumun böyle bir süreçte sağduyulu olması gerekir. Halkın demokrasi için sokağa çıkmasını doğru karşılıyoruz. Fakat bu tek taraflı olmamalı. İnsanlar demokratik haklarını kullanmalılar.Ancak başkalarının hakları da gasp edilmemeli. Bu tür süreçlerde Türkiye halklarının birlikte hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz.”    

BERGE: ÇÖZÜM DEĞİLDİR

Darbenin çözüm olmadığını ifade eden Van Bakkallar ve Manavlar Odası Başkanı İsa Berge, de şöyle dedi: “21. Yüzyılda bile çözümü darbede görenler halktan büyük bir tokat yedi. Darbe çözüm değildir. Bu tür girişimler daha öncede oldu. Ülkemiz, insanlarımız hep zarar gördü. Demokratik siyaset yolları genişletilmeli ve mücadeleler bu temelde yürütülmelidir. Bu ülke darbelerden çok çekti. O nedenle bütün siyasi partilerin darbe karşıtı görüş bildirmesi sevindiricidir. İnsanların duyarlılığı takdire şayandır. Ülkemizin çok önemli problemleri varken, komşu devletler bile bize düşmanken bu darbe ülkemizi bir uçuruma sürüklerdi. Kesinlikle bir daha bu tür bir girişimin olmaması için sivil bir anayasa hazırlanmalıdır.”  

BOZKURT: TARAFIMIZ DEMOKRASİDEN YANADIR

Darbe girişimini sert bir dille eleştiren Van Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt, şu şekilde konuştu:   “Darbeleri kesinlikle doğru bulmuyoruz. Bu darbe girişimi çok korkunç ve organizeli bir şekilde planlanmıştır. Ülkeyi iç savaşa sürükleyebilecek bir girişim olarak değerlendiriyorum. Darbe anlayışını ve girişimi ülkeye kaybettiriyor. Darbeye karşı olduğumuzu ilk saatlerden itibaren sosyal medya aracılığı ile kamuoyu ile paylaştık. Tarafımız demokrasiden yanadır. Darbenin halktan bir karşılığı yoktur. Olsaydı hükümet bile engel olamazdı. Bu umut verici bir durumdur. Burada R.Tayyip Erdoğan’ın rolü çok önemlidir. Gerek Cumhurbaşkanı’nın gerek Başbakan’ın çağrısı Türkiye kamuoyuna büyük bir cesaret vermiştir. Sivil insiyatif bu darbeyi yenmiştir. İnsanların demokratik haklarını kullanıp sokağa çıkması önemlidir.”  

BAYGÜMÜŞ: KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR

“Demokrasinin askeri cuntalarla geldiğine hiçbir toplum tanık olmamıştır” görüşünü savunan BES Van Şube Başkanı Haşem Baygümüş,” Darbelerden çok çeken bu ülkede başka bir darbeyi kabul etmek mümkün değildir. Demokrasinin askeri cuntalarla geldiğine hiçbir toplum tanık olmamıştır. Dolayısıyla darbeci zihniyetleri kabul etmek mümkün değildir. Bundan sonra izlenmesi gereken yol; darbe girişimi ve onun yarattığı maddi ve manevi zayiatın ortadan kaldırılması; ülkenin demokratikleştirilmesi, laik ve demokratik bir Türkiye doğrultusunda adımlar atılması, Kürt sorunu ve Alevi sorunu gibi büyük sorunların barışçıl ve yığınların taleplerini gözeten bir çizgide çözülmesi, basın özgürlüğü başta olmak üzere özgürlüklerin geliştirilmesi yoludur.”dedi.    

ASLAN: İNSAN OLMAMAKLA EŞDEĞERDİR

Kalkışma darbe normlarına uymuyor diyen MAZLUMDER Van Şube Başkanı Yakup Aslan, da şu ifadeleri kullandı:   “Özellikle 80 askeri darbesini yaşayanların, darbe konusunda yeterli bilgi sahibi olduklarını düşünüyorum. Kendisini elit, imtiyazlı ve ülkenin gerçek sahibi zanneden despot, baskıcı militarist bir azınlık toplumun tamamının nefesini keserek işe başlarlar. Dolayısıyla darbeye karşı olmamak insan olmamakla eşdeğerdir. Bilindiği gibi bütün etnik kimlik, inanç sahipleri “amasız” şekilde darbeyi etkisiz kılmak için günlerdir sokaktalar. Buna rağmen insanların kafalarındaki sorular karşılık bulmuş değil. Çok da darbe normlarını yansıtmayan bir çıkışma, darbeden çok gelecekteki darbeyi etkisiz kılma darbesi gibi görünüyor. Şöyle ki, uluslararası mahkemelerde Türkiye’nin savaş suçlusu olarak yargılanabileceği dillendirilmeye başlanmıştı. Olayın bir de bu perspektifi var. Ve ilginçtir, Kürdistan’da yakıp, yıkan ve katliamlar yapan o dönemin kahramanları üst düzey generaller şimdi darbeci alçak vatan hainleri ilan edilerek tutuklanıyorlar. Olaya baktığımız zaman vali, kaymakam, içişleri bakanlığı personeli, ordu, emniyet, yargı tamamen bu darbeci denilen ekip tarafından doldurulmuş. Kalkışma darbe normlarına uymuyor. Darbeciler alenen biz geliyoruz diyorlar. Şu anda darbe karşıtlığı giderek ırkçılık şovuna dönüştürüldü ve tahammül sınırlarını zorlayan bir birliktelik adeta şehirleri taciz etmeye başladı. Ülke yine sıkıntılı bir sürecin içerisinde ve düne kadar demokrasiyi ağızlarına bile almayanlar şimdi demokrat ve toplumun kardeşliğini savunanlar kesildiler. Hassas süreçte herkesin sağduyulu ve itidalli davranması gerektiğini düşünüyorum. Yine özellikle Kürdistan’da yakıp yıkanların darbe girişimcisi olarak derdest edilmesi de “Barış”a dair ümitlerimizin yeniden yeşermesine vesile olabilir. Bu gidişat sonsuza kadar bu şekilde devam edemez. Netice olarak şu anda devlet adına suç işleyenler darbeci olarak tutuklandılar. Bunun, barışın önündeki bariyerlerin kalktığını düşünmemiz için yeterli bir done olup, olmadığını yakın gelecekte uygulanacak politikalar gösterecektir.” 

Editör: Wan Haber