Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan ve aralarında İbrahim Ş.'nin de bulunduğu 6 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve sanık yakınlarıyla avukatlarının katıldığı davanın ilk duruşması, kimlik tespitinin yapılarak iddianamenin özetinin okunmasıyla başladı. Ardından söz alan sanık avukatlarından Ömer Yüzgül, dosyanın soruşturması sırasında iletişim tespiti kararlarının tek hakim tarafından verildiğini ve 6526 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte dinleme kararlarının ağır ceza mahkemeleri tarafından oy birliğiyle verilebileceğinin düzenlendiğini hatırlatarak, dosyada yer alan iletişim tespiti tutanaklarının delil olarak değerlendirilemeyeceğini ve bu nedenle dosyadan çıkarılmasını talep etti.

Sanık avukatlarından Okan Kadir Bektaşoğlu ise, dosyada yer alan ortam dinlemesi kayıtlarının kişilerin konutlarından elde edildiğini ve bunun mahkeme kararıyla yasaklanmasına rağmen kolluk kuvvetlerinin suç işleyerek ortam dinlemelerini konutlarda gerçekleştirdiğini ileri sürerek, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin dosyadan çıkarılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının taleplerini reddederek, sanıkların savunmasına geçti. İlk sözü alan İbrahim Ş., İHH ve diğer insani yardım kuruluşlarıyla birlikte savaşta mağdur olan insanlara yardım yapmak için kurdukları dernek kapsamında faaliyet yürüttüğünü, yürüttükleri özverili çalışmalar nedeniyle bölge halkının takdirini kazandıklarını söyledi. Hukuka aykırı bir şekilde elde edilen verilerle haklarında soruşturma başlatıldığını ve tutuklandıklarını öne süren İbrahim Ş., "Bu operasyonun kimler tarafından yapılığı bellidir. Bu siyasi bir operasyondur. Bizi gözaltına almaya gelen polisler, bizden özür diledi ve 'bize uyuşturucu operasyonu diye bilgi verildi’ dediler. Bu durum bile soruşturmanın asıl amacını ortaya koymaktadır. Van Emniyet Müdürü bile operasyondan haberdar edilmemiştir. Ben El Kaide terör örgütü üyesi değilim. Elime Müslüman kanı bulaşmasından Allah'a sığınırım. Bu örgüt devletle irtibatlı bir örgütlenme içinde olmayı haram kabul eder. Benim dernek yöneticisi olmam suçlamaları boşa çıkarıyor. Kolluk kuvvetlerinin art niyetli ve siyasi operasyonu, devletin Suriye politikasını sekteye uğratmak adına bize uyguladığı maksatlı ve hukuka aykırı bir durumdur" dedi.

İddianamedeki konuşmalarının içeriğinin kırpıldığını ve bazı kısımlarının cımbızla seçilerek iddianameye yerleştirildiğini iddia eden İbrahim Ş., savaş bölgesinde yaptıkları yardımlarla devletin yükünün yarısını omuzladıklarını ve bu nedenle halkın büyük sevgisini kazandıklarını belirtti.

Dünyadaki tüm Müslümanlara karşı bir hassasiyetinin olduğunu ve Müslümanların katledilmesine dayanamadığını söyleyen sanıklardan Ümit İ. ise, dünyanın her yerinde zalimlere karşı direnen ve onlarla mücadele eden insanları takdir ettiğini söyledi. Bugüne kadar El Kaide terör örgütü adına tek bir slogan, taş ve molotof attığının tespit edilmesi durumunda müebbet hapis cezası yatmaya razı olduğunu sözlerine ekleyen Ümit İ., "Operasyon tamamen siyasidir. AK Parti hükümetini itibarsızlaştırmaya, zor durumda bırakmaya yönelik bir operasyondur. Siyasetin operasyona karşı dik durması nedeniyle olayın siyasi boyutu boşa çıkmış ve tüm ağırlığı bizim üzerimize yıkılmıştır. Ben El Kaide'yi bir terör örgütü olarak görüyorum. El Kaide üyeleri çocuklarını okula göndermez ve askere gitmezler. Oysa benim tüm çocuklarım okula gidiyor, ben de 19 ay askerlik yaptım. El Kaide'yle hiçbir inanç ve ilişki bağım yoktur" ifadelerini kullandı.

Sanıklardan Orhan Y. de, Suriye'de tekstil işiyle uğraştığını ve hiçbir zaman El Kaide üyeleriyle bir araya gelmediğini ve tanımadığını belirterek, arada alkol kullanan biri olduğunu, örgütle bir bağlantısının asla olmadığını söyledi.

Diğer sanıklar da, El Kaide terör örgütünün eylemlerini ve düşüncelerini kabul etmediklerini belirterek, haklarındaki suçlamaları kabul etmediklerini açıkladı.

Sanıkların savunmasını tamamlamasının ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, El Kaide terör örgütünün kuruluşu, eylemleri, amaçları ve faaliyetleriyle ilgili detaylı bilgi verdikten sonra, sanıklardan İbrahim Ş., Orhan Y. ve Abdullah K.'nin tutukluluk halinin devamına, Ümit İ., Ekrem M. ve Şükrü Ç.'nin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını talep etti.

Savcının mütalaasının ardından söz alan sanık avukatlarından Okan Kadir Bektaşoğlu, dosyada müvekkillerinin tutuklanmasını gerektirecek somut bir delilin bulunmadığını ve dosyadaki delillerden sanıkların silahlı terör örgütüne üye olmalarından söz etmenin mümkün olmadığını kaydetti. Bektaşoğlu, sanıkların tamamının faaliyetlerini açıkça yürüttüğünü ve delilleri karartma ve kaçma ihtimali nedeniyle cezalandırılmaları, tutukluluk hallerinin devamı talebine katılmanın mümkün olduğunu söyleyerek, tüm sanıkların istisnasız hukuka aykırı delillerle suçlandıklarını ileri sürdü. Sanıkların gözaltına alındığı soruşturmayı yürüten dönemin terörle mücadele şube müdürünün şu anda casusluk ve asılsız delil toplamaktan tutuklandığını anımsatan Bektaşoğlu, "Müvekkilimi gözaltına alanlar şu anda casusluk suçlamasıyla tutuklu ve cezaevinde. Hukuka aykırı olarak müvekkilimin evinde ortam dinlemesi yapılmıştır. Bu nedenle soyut iddialarla tutuklanan tüm sanıkların tahliye edilmelerini talep ediyoruz" diye konuştu.

Mahkeme heyeti verdiği aranın ardından yaklaşık 12 saat süren yargılama sonucu sanıklardan Şükrü Ç. ile Orhan Y.'nin tutuksuz yargılanmasına, diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Editör: Wan Haber