Hz. Ömer Camii’nde öğle namazına müteakip başlayan mevlide, Van Valisi Aydın Nezih Aydın, Tuşba Belediye Başkanı Doç. Dr. Fevzi Özgökçe, İl Müftüsü Nimetullah Arvas ile İzmir ve İstanbul’un yanı sıra çevre illerden gelen misafirler ile çok sayıda Vanlı katıldı. Mevlidin başta Peygamber Efendimiz (sav) olmak üzere bütün peygamberler, Ashab-ı Kiram, Bediüzzaman Said Nursî ve ahirete intikal eden Risale-i Nur talebeleri ile ehl-i iman ve şehitlerimizin ruhuna ithafen okutuldu. Okutulan mevlidin ardında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Tuşba Belediye Başkanı Doç. Dr. Fevzi Özgökçe, Van’ın Bediüzzaman şehri olduğunu ve bu şehrin barışın, kardeşliğin memleketi olduğunu bütün dünyaya gösterdiğini belirtti. Zamanın artık cebir ve şiddetin bittiğinin gösterdiğini vurgulayan Doç. Dr. Özgökçe, “Bediüzzaman Hazretleri memleket hizmetleri, dünya hizmetleri ve insanlara olan hizmetlerin muhabbetle ve kardeşçe olması gerektiğini ta o dönemde söylemişti. Bugüne kadar şunu her daima müspet hareketi önerdiği ve bu müspet hareketle başta insaniyeti ve arkasında elhamdülillah İslami birlikteliğin hak ettiği yere geleceğinin müjdesini veriyor. Tüm eserlerinde üzerinde durduğu en önemli konu bu. Yani acele etmeyin hizmetlerinizi Allah’ın izin verdiği dairede yapılacağını ifade ediyor’’ dedi.
Bütün Türkiye’nin hatta dünyanın gözünün bugün Van’da olduğunu vurgulayan Başkan Doç. Dr. Özgökçe, “Van’ın çekirdek olması, Üstat Hazretlerinin kendisinin de ‘Benim memleketim Van’ dediği yerde bu güzel mevlidin uzun yıllardan beri bu şekilde devam etmesi şunu gösteriyor. Allah’ın izni ile gelecek noktasında biz ümit varız. Özellikle mübarek üç aylarda ve gelecek olan Berat Kandili de ve Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyoruz. Biz de şuna inanıyoruz. Hizmetler dünyanın dört bir tarafından sadece rıza ilahi için yapılıyor. Hiçbir şekilde ne bir dünyevi ne de bir uhrevi rıza için yapılmıyor’’ şeklinde konuştu.

Bugün toplanan tüm insanların sadece Allah rızası için ve Bediüzzaman Hazretlerinin ‘İman Kur’an davası’ dediği bu dava yolunda hizmet etmek için toplandığını kaydeden Doç. Dr. Özgökçe, “Bu şekildeki bir muhabbeti başka bir yerde bulamasınız. Onun için Van’da şu anda gerçekleştirilen Bediüzzaman Mevlidi, İnşallah Rabbim Türkiye’de, Suriye’de ve Mısır’da bütün İslam aleminde bazı sıkıntılara sebebiyet vermek isteyenlerin önüne bir perde olarak geçirir’’ ifadelerini kullandı.
Tuşba Belediyesi’nin yeni kurulan bir belediye olduğunun da altını çizen Başkan Doç. Dr. Özgökçe, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Allah nasip ederse bundan sonra Bediüzzaman Mevlitlerinde olması gereken yerde bulunacağız. Gereken desteği sonuna kadar vereceğiz. Çünkü bu memleket şehri Bediüzzaman’dır. Eminim insanlarımız da bu hizmeti tüm Türkiye’ye gösterecektir ve biz bir yıl öncesinde kalkınma ajansı ile birlikte Bediüzzaman Mevlitlerin okunduğu tüm yerleri çıkardık. İnanç turizmi çerçevesinde bu şehrin Bediüzzaman şehri olarak tanıtımı için web sitesi oluşturarak bütün dünyaya tanıtacağız. Gerekli düzenlemelerin yapılması için yerelde biz belediye başkanı olarak takipçisi olacağız.’’

Okutulan mevlidin ardından Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatında önemli bir yeri olan tarihi Nurşin Camii’nde düzenlenen mevlit öncesi Van’ın Bediüzzaman’la ilgili mekanları gezildi.

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ KİMDİR?
Bediüzzaman Said Nursî, 1878'de Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulade zeka ve hafıza sebebiyle önceleri Molla Said-i Meşhur diye tanındı. Daha sonra "Zamanın Harikası" anlamında "Bediüzzaman" unvanıyla şöhret buldu.

Talebelik yıllarında temel İslamî ilimlerle ilgili 90 kitabı ezberledi. Her gece bunlardan birini tekrar ediyordu. Bu tekrarlar O'nu, Kur'an ayetlerini derinlemesine anlamasına birer basamak oldu ve her bir Kur'an ayetinin bütün kâinatı ihata ettiğini gördü.

1900'lü yılların başında, doğuda Medresetü-z Zehra adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslam Üniversitesi kurmak fikriyle ülkenin yönetim ve hilafet merkezi olan İstanbul'a geldi ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret gösterdi. Doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamakla birlikte dünyanın her tarafına uzanan ilim evleri açılması ile Bediüzzaman'ın hayalini kurduğu ilim yuvaları farklı bir şekilde vücut buldu.

1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp 2,5 yıl Rusya'da esir kaldı. 1917'deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtuldu. Dönüşte, Genelkurmay'ın kontenjanından Osmanlı'nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan Dar-ül Hikmet-il İslamiyye'de görev yaptı. İngilizlerin İstanbul'u işgali yıllarında onların aleyhinde Hutuvat-ı Sitte adıyla bir risale neşretti.

Anadolu'da başlatılan İstiklal mücadelesine destek verdi. 1925 yılında Van'da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde tedbir olarak önce Burdur'a, ardından Isparta ve Barla'ya gönderildi. Burada 8 yıl kaldı. Risale-i Nur isimli Kur'an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle Eskişehir Mahkemesine sevk edildi.

Sürgüne gönderildiği Kastamonu'da eserlerini yazmaya devam etti. 1943'te Denizli Mahkemesi'ne, 1948'de Afyon Mahkemesi'ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi. 1950'de çok partili hayata geçildiğinde dini hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı. Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960'ta Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Editör: Wan Haber