Iğdır Devlet Hastanesi'nde görevli Nefroloji Uzmanı Dr. Ali Karagöz, Türkiye'de, diyaliz tedavisi gerektiren 50 bini aşan böbrek hastası bulunduğunu ve bu rakamında birçok ilçenin nüfusuyla eşdeğer olduğunu söyledi.
Ülkemizde organ yetmezliğinin nüfusla birlikte artmakta olduğunu kaydeden Dr. Ali Karagöz, "Yakın zamanlarda 'Kredit Çalışması' olarak isimlendirilen, ülkemizde geniş çaplı bir çalışma oldu. Burada 'Kronik Böbrek Hastalığı' yüzde 15.7 olarak belirtildi. Tabi bu da çok büyük rakamlardır. 2005 yılında ülkemizde diyaliz tedavisi gerektiren hasta sayısı 38 bin civarındaydı, 2012 yılında 50 bin civarında seyretti. Yani bu demek oluyor ki ülkemizde büyük ölçekli bir ilçe kadar hasta var demektir. Bu da son derece dikkat çekicidir" dedi.
Iğdır'da diyabet ve hipertansiyonun çok sık görüldüğünü anlatan Karagöz, "Maalesef bazı alışkanlıklarımız var. Bunun en başında günlük çok fazla tuz tüketmek, sigara içmek, aşırı ağrı kesici ilaçlarını kullanmaktır. Bu da böbrek rahatsızlığını tetiklemektedir. Vatandaşlarımıza tavsiyemiz şudur ki, tuzdan fakir beslenmeleridir. Tuz maalesef kötü bir beslenmedir. Yapılan bir araştırmada ülkemizde insanların normalden 3 kat fazla tuz tükettiği görülüyor. Benim de dikkatimi Iğdır'da şu çekmekte, hastalarımızın tuz tüketimine uymadığı görülmekte. Maalesef böbrek hastalarımız tuz tüketmelerinden dolayı vücutta su toplandığı görülmektedir. Bu da ödem dediğimiz tabloya sebep olmaktadır. Tabi ki istenilen durum bu değildir. Bu da hem hipertansiyonu tetiklemekte hem kalp krizi hem de beyin krizini tetiklemektedir" şeklinde konuştu.

"BÖBREK HASTALIĞI SİNSİ BİR HASTALIKTIR"
Böbrek hastalığının sinsi bir hastalık olduğuna dikkat çeken Nefroloji Uzmanı Dr. Ali Karagöz, "Eğer hastalık erken dönemlerde tedavi edilirse, böbrek yetmezliği hastalığına gidilmesi engellenilebiliniyor. Çünkü geriye döndürülebilinen hastalıklarda mevcuttur. Bazı böbrek hastalıkları geriye döndürülebilinir" dedi.
Kış döneminde bazı hastalıkların özelikle sıklıkla görüldüğünü vurgulayan Dr. Karagöz, "Nezle-grip ile ilişkin; akciğer hastalıkları, bağırsak enfeksiyonları vücutta su kaybına neden olan enfeksiyonlar. Maalesef böbreğin kanlanmasını bozarak, böbrek yetmezliğini tetikleyebiliyor. Biz bu durumlara akut böbrek yetmezliği diyoruz. Bu durumda hastanın uygun sıvı alımı ile hastanede yatırılarak serum tedavisi ile iyileştirilen hastalıklardır. Özellikle 65 yaşındaki yaşlıların ve çocukların enfeksiyon geçirdikleri dönemde, hastaya hızlı müdahale ile böbrek yetmezliğinden korunmuş olunuyor. Bu da bizim açımızdan sevindirici bir durumdur" diye konuştu.

"KİMLER RİSK ALTINDA"
Kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk gruplarının şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kalp-damar hastalığı ve ailesinde böbrek hastalığı olanlarla yaşlılar olduğuna dikkat çeken Karagöz, "Şeker hastalığı, Türkiye dahil birçok ülkede kronik böbrek hastalığının en sık nedenidir. Ülkemizde şeker hastalığı sıklığı son 10 yıl içinde yaklaşık 2 kat artış göstererek yüzde 13'e yükseldi. Bu oran, ülkemizde kronik böbrek hastalığı gelişimi için ciddi risk taşıyan 6 milyondan fazla şeker hastası bulunduğunu göstermekte ve sağlıklı yaşam biçimi değişiklikleri konusunda toplumun eğitilmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor" şeklinde konuştu.

"AKTARLARDAN VEYA BİLİNÇSİZ İLAÇ KULLANMAYI TAVSİYE ETMİYORUZ"
Bu hastalığa yakalanan hastanın gelişi güzel ilaç kullanılması, kulaktan duyulma söylemlerle aktarlardan alınan bitkisel ilaçları kullanmalarını tavsiye etmediğini ifade eden Dr. Karagöz, "Özellikle aktarlardan herhangi bir besin öğesini ve ya karışımı alarak kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Çünkü bununla ilgili herhangi bir çalışma yok. Klinik dışında hastaya önerimiz günde 2 litre su içmesi, tuzdan ve kırmızı etten fakir beslenmesidir. Hatta şunun da altını çizmek istiyorum; bazı aktarlardan alınan kulaktan duyma karışımlar zehirlenmelere neden oluyor. Bu tür hastaların kesinle nefroloji ve üroloji polikliniklerine başvurmaları ve doktor muayenelerinden geçmeleri yeterlidir" dedi.
Böbrek hastası Mehmet Yılmaz ise, kendisinin daha önce şeker hastası olduğunu, şimdi ise böbrek yetmezliğinden diyalize bağlandığını belirtti. Yılmaz, "Tuz ve kırmızı etten uzak durulması gerekir. Aksi durumda benim gibi cihaza bağlanmadan hayatlarını sürdüremeyecekler" dedi.
Iğdır Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Dr. Bülent Kaya ise Iğdır genelinde 70 böbrek hastası bulunduğunu belirterek, "Iğdır Devlet Hastanesi'nde 27 diyaliz makinesi bulunuyor. Tıbbı gereç anlamında sıkıntımız yok. Diyaliz hastalarımıza en iyi ortamda hizmet vermekteyiz. Köylere ve şehrin farklı yerlerindeki hastaların kolayca tedavi görmeleri için servis ile evden alınıp tedavisi yapıldıktan sonra evlerine bırakılmaktadır" dedi.
(BM-MSA-Y)

20.01.2013 09:36:59 TSI

Editör: Wan Haber