Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "Sanayinin üniversiteyi bir çözüm adresi olarak görmesi lazım" dedi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından Boss Oteli'nde düzenlenen "Üniversite-Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı"na Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay ile üniversite rektörleri, iş adamları ve girişimciler katıldı. Bakan Ergün yaptığı konuşmada, toplantının beklentilerin üzerinde bir atmosfer yarattığını ve sinerji oluşturduğunu belirtti. Ankara'nın üniversite-sanayi işbirliği konusunda büyük bir avantaja sahip olduğunu dile getiren Ergün, "Çünkü Ankara'da köklü ve başarılı üniversitelerimiz var ve son derece planlı bir sanayileşme kültürü var. Bakanlığımıza sağlamış olduğu destekler bakımından Ankara'nın Ar-Ge yoğun sektörler için önemli bir adres olduğunu görüyoruz. Teknogirişim sermayesi desteğinden yararlanan işletmelerin yarısı Ankara kaynaklı. Yine San-Tez programında en fazla başvuruda bulunan ve desteklerden yararlanan ilimiz Ankara'dır. Dolayısıyla girişimcilik konusunda önemli bir farkındalık var. Başkent Ankara üniversite-sanayi işbirliği konusunda da ülkemizin başkenti olacaktır" diye konuştu.

"SEN BİZE FAKÜLTE YAP, BİZ SANA FAHRİ DOKTORA VERELİM"
Üniversiteleri organize sanayi bölgesinde buluşturduklarını belirten Ergün, "Ama bu işin başka bir ayağı da sanayicilerimizin üniversitede buluşmasıdır. Dolayısıyla sanayicilerimiz sık sık üniversiteleri ziyaret etmeli ve hocalarımızla bir araya gelmelidirler. İşbirliği böyle olur" dedi.
Bakan Ergün, işbirliğinin bazı illerde "Sen bize fakülte yap, biz sana fahri doktora verelim" şeklinde algılandığını dile getirdi. Ergün, üniversite ve sanayi işbirliğinin Yeni Yükseköğretim Kanunu'nun ağırlıklı noktalarından birisi olduğunu ifade ederek, "Şimdi daha esaslı konuları konuşmaya başladık. Çünkü biliyoruz ki bilginin kaynağı üniversitedir. Üretilen bilgiyi sanayiyle buluşturduğunuzda ileri teknoloji doğacaktır. Biz o buluşmayı sağlamaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Geçen yıl California Teknik Üniversitesi'ndeki bir toplantıda kendisine "Ne yapalım, üniversite hocaları şirket kursun mu, sanayi yapalım mı, piyasaya çıkalım mı?" şeklinde sorular sorulduğunu hatırlatan Ergün, "Karşı çıkanlar da oldu, destekleyenler de oldu. Birçoğu 'burası bilim merkezi, bizim bilimle meşgul olmamız lazım, parayla pulla, sanayiyle ne işimiz olur, ne yaparsa yapsınlar' dedi. 20 yıl önce bu fikri değiştirdik ve yeni kanunlar yaptık ve 20 içerisinde Amerika'daki birçok yeni teknolojinin gelişmesine ve büyük şirketlerin doğmasına biz kaynaklık ettik" ifadelerini kullandı.
"Bilim bilim içindir, bilim toplum içindir şeklinde bir tartışma açsak mutlaka iki düşüncenin destekleyeni olur" diyen Ergün, "İki görüş de önemli aslında. Hiçbir şey çıkmasa bile sırf bilim için de bilim yapmak lazım. Ama 'bilim toplum içindir' diye bir bölümün olması ve bilimin topluma yansıması gerekiyor" dedi.

"BİR ÜLKENİN EKONOMİSİ SANAYİYE DAYANMALI"
Bir ülkenin ekonomisinin sanayi üretimine dayanması gerektiğini vurgulayan Ergün, ekonomisi üretime dayanmayan ülkelerin orta ve uzun vadede zayıf düştüklerini, hiçbir zaman gerçek bir ekonomiye sahip olamayacaklarını kaydetti. Ergün, Türkiye'nin son yıllarda çok fazla üreten ve katma değer üreten bir ülkeye dönüştüğünü belirterek, "İhracatımızın yüzde 95'i sanayi üretiminden oluşmaktadır. İşte bu böylece 150 milyar doları aşan bir ihracat düzeyine ulaştık" diye konuştu.
Türkiye'nin en önemli konularından birisinin üretim olduğunu anlatan Ergün, "Türkiye'de üretimin yüzde 76'sı orta teknolojilere dayanmaktadır. Yüzde 4-5'i ileri teknolojilere, yüzde 25'e yakın civarında bir oran da düşük teknolojilere dayanıyor. Düşük teknolojilerde gerileme oldu, orta teknolojilerde odaklandık, artık ileri teknolojilerde bir hamle yapmamız gerekiyor" dedi.
Ergün, teknoloji konusunda büyük mesafe alındığını ancak daha atılacak adımların bulunduğunu söyledi.

"TÜRKİYE KRİTİK BİR NOKTADA"
"Türkiye olarak kritik bir noktadayız" diyen Bakan Ergün, demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlükler, teknoloji ve kişi başına düşen milli gelir noktasında Türkiye'nin bir sıçrama yapması gerektiğini belirtti. Ergün, Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıllık süreçte 25 milyon dolarlık kişi başına düşen milli gelir düzeyine, 2 trilyon dolarlık üretim düzeyine, 500 milyar dolarlık ihracat düzeyine ulaşmasının milli hedef olduğunu ifade etti. Milli hedeflere ulaşılması konusunda her kesimin destek vermesi gerektiğini anlatan Bakan Ergün, "Şu anda fırsatlarla imkanlar çok örtüşmüş durumda, hazırlıklarımız da var. Fırsatlar bulutlar gibidir, gelir geçerler. Fırsatlar hazırlıklı insanlar için vardır, yoksa fırsatlar gelir geçer. Şimdi hazırlığımız var, imkanlarımız var ve fırsatlar da var. Bunlar örtüşmüş durumda, iş bize kalıyor. Bu fırsatlardan yararlanma iradesini göstermek ve zafiyet göstermeme noktasındayız" diye konuştu.

"TEKNOPARKLARIN KALİTESİNİ ÖLÇMEYE BAŞLIYORUZ"
Bakan Ergün, bugüne kadar 49 teknopark kurduklarını, bunların 37'sinin aktif olduğunu belirtti. Her teknopark için performans kriterleri oluşturduklarını ifade eden Ergün, "Teknoparkların kalitesini ölçmeye başlayacağız. Evvela kurduk, herkes yapsın, bir farkındalık oluşsun dedik ama bir yere kadar, şimdi ipin ucunu çekmeye başlıyoruz. Attık oltayı artık balık tutmaya başlayacağız. Artık çekmemiz lazım. Arkadaşlar 'ne oluyor' diyecekler ama çekmezsek de olmaz" şeklinde konuştu.

"ÜNİVERSİTELER ARTIK KURUMSAL OLARAK PATENT SAHİBİ OLABİLECEK"
Patent Kanunu'nda değişiklik yaptıklarını hatırlatan Bakan Ergün, mevcut sistemde üniversitelerin kurumsal olarak patent sahibi olamadıklarını ancak bundan sonra olabileceklerini ifade etti. Ergün, patent işinin zor bir süreç olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"Bireysel olarak hem maliyetli hem zaman alan bir süreç. Birey için de, hoca için de patent sahibi olmak ya da patenti korumak ondan daha zor bir şey. Ama üniversitenin kurumsal kimliğiyle patentlerin sahibi olunması ve korunması daha kolay. Üniversiteye de lisansa dönüştüğünde mutlaka patentten gelir elde etme imkanı ve araştırmaya daha çok fon oluşturma imkanı meydana gelecek. Bütün araştırma üniversite imkanlarıyla yapılmış olsa bile buluşçu hoca veya öğretim üyesi en az yüzde 30 pay alacak, tamamı üniversitenin olmayacak."
TÜBİTAK'ta destek programlarının içine teknoloji transfer ofisleriyle ilgili destek programı koyduklarını bildiren Ergün, bu ofislerin kurulmasına ve işlemesine 1 milyon liraya kadar destek verildiğini belirtti. Bakan Ergün, üniversite ve sanayi işbirliğinin hem desteklerden yararlanma hem de sanayicinin sorunlarının çözümü açısında son derece önemli olduğunu söyleyerek, "Sanayici gerçekten yaşadığı sorunları, rekabet problemini üniversiteyle çözmeye yönelirse, üniversite AR-GE konusunda çok daha büyük bir potansiyele sahip olacaktır" dedi.

"ADETA İŞE YARAMAYAN ADAMI ÖDÜLLENDİRİYORUZ"
Yeni YÖK Kanunu'nun araştırmacı öğretim üyesi konusunu başlı başına ele aldığını belirten Ergün, "Çünkü bugünkü sistemde eğitim-öğretim ağırlıklı bir model işliyor. Araştırmacıya çok fazla zaman kalmıyor. Üniversiteye dereceyle girmiş, dereceyle mezun olmuş, yurt içinde ve yurt dışında çok maliyetlerle yüksek lisans ve doktora yaptırmışız, şimdi mecburi hizmet için üniversiteye gelmiş diyelim doğuda 5-6 sene görev yapacak, yardımcı doçent, doçent olmuş, 2 bin 300 lira maaş alıyor. Biraz da ikinci öğretimden geliyor, maaşını 4 bin liraya çıkarmaya çalışıyor. Araştırmasını ne zaman yapacak, böyle bir şey olmaz. Bizim kime ne vereceğimizi de iyi hesap etmemiz lazım. Bazen üzülüyorum kamuda akşama kadar hiçbir iş yapmayan ama bir şekilde kamuda yer almış insanlara 4-5 bin lira maaş veriyoruz. Gece gündüz çalışan adama da bir şeyler vermiyoruz. Bu dengesizlikleri gidermemiz lazım. Muhalefet iltifata tabidir. Biz kötü adamları taltif ediyoruz, iyi adamın yüzüne bile bakmıyoruz. İlla taltif edeceksen işe yaramayan adamı taltif edeceksin. Adeta işe yaramayan adamı ödüllendiriyoruz" ifadelerini kullandı.

"SANAYİNİN ÜNİVERSİTEYİ BİR ÇÖZÜM ADRESİ OLARAK GÖRMESİ LAZIM"
"Sanayinin üniversiteyi bir çözüm adresi olarak görmesi lazım" diyen Ergün, sanayici ve iş adamlarına seslenerek, şunları kaydetti:
"Sağlıkla ilgili sorunların, kritik problemlerin çözümünde üniversite hastanelerine başvuruyoruz. Peki sizin şirketinin hastalanmıyor mu, hastalanıyor, başı dönüyor bazen şirketin midesi bulanıyor, karnı ağrıyor, şirkette bir halsizliktir gidiyor. Bunun tedavisi kocakarı ilaçlarıyla olmaz. Bunun mutlaka bir yolu var. Nedir şirketin hastalığı, rekabet gücü zayıflamıştır, mesela halsizlik bundandır. Bir takım yönetici zafiyetleri ortaya çıkmıştır ama yönetici bunu göremiyordur. Bir takım finansal problemleri vardır ve bunları aşması gerekiyordur. İktisat fakültesiyse iktisat fakültesinde, mühendislik fakültesiyse mühendislik. Yani sen şirketini iyi yönetebiliyor musun, belki de yeni bir yönetim modeline geçmen lazım. O modeli oluşturmak için üniversite-sanayi işbirliğine ihtiyaç var."

"ÜNİVERSİTE İLE SANAYİ İŞBİRLİĞİ BU İŞİN ANAHTARIDIR"
ASO Başkanı Nurettin Özdebir ise, dünya ekonomisinde büyük değişimlerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini belirterek, "Çin'in, Hindistan'ın ve diğer Asya ülkelerinin hızlı yükselişi, son 10 yılda rekabet anlayışına yepyeni bir şekil verdi" dedi. Özdebir, şunları kaydetti:
"Dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmek gibi bir hedefimiz varsa, sanayi devi olan, bilgi üreten, teknoloji ihraç eden bir ülke olma idealimiz varsa, üniversite sanayi işbirliği bu işin anahtarıdır, olmazsa olmazıdır ve önümüzdeki en önemli somut projedir. İşbirliğinin artırılması, sadece sanayideki katma değeri artırmayacak, üniversitelerimize de ciddi bir kaynak sağlayacak, yıllarını bilgi öğrenme ve üretmek için harcayan akademisyen ve araştırmacılarımızın birikimleri hak ettikleri kazanca dönüşebilecek, genç neslin akademik alana yönlendirilmesinde teşvik edici bir unsur olacaktır."
Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, toplantının üniversite ve sanayi arasındaki teknoloji transferine katkı sağlayacağını belirtti. Ankara'nın 21. yüzyılda da dinamik nüfusu, eğitimli insan gücü ve içerisinde 6 teknokenti olan 20 üniversitesi, hava ve uzay sanayini yüksek sesle duyuran organize sanayi bölgeleriyle entelektüel bir dünya şehri olduğunu vurgulayan Yüksel, Başkent'in dünya ile yarışmaya devam ettiğini dile getirdi. Yüksel, ayrıca Ankara'nın Türkiye'ye üniversite ile sanayi işbirliği konusunda örnek olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından başarılı sanayici, iş adamları ve öğretim görevlileri ödüllerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün elinden aldı.
(SU-CC-E)

17.01.2013 13:54:28 TSI

Editör: Wan Haber